DİAYDER kurucusu İnal: Bize ‘Kürt olmayın’ diyorlar 2022-03-08 09:02:30 İSTANBUL - Hukuksuz bir şekilde kendileri ve dernekleri hakkında dava açıldığını belirten DİAYDER üyesi Mele Yusuf İnal, “Bize ruhen ve aklen ‘Kürt olmayın’ diyorlar. Derneğimizi kapatsalar da yenisini açacağız” dedi.  İstanbul’da faaliyet yürüten Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) üye ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 28 kişi, derneğe yönelik açılan soruşturma nedeniyle 3 Temmuz 2021’de gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 9 kişi, dernek faaliyetleri nedeniyle 9 Temmuz’da tutuklandı. 6 ay sonra 23 kişi hakkında “örgüte üyeliği” ve “örgüte yardım etmek” iddialarıyla iddianame hazırlandı, 5 kişi hakkında ise takipsizlik kararı verildi.   Hazırlanan iddianame, mahkemeye sunulmadan havuz medyaya servis edildi. İddianamenin servis edilmesinin ardından İçişleri Bakanlığı tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) teftiş başlatıldı. Daha sonra Çağlayan’da bulanan İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame ile açılan davanın ilk duruşmasında, Nezir Erdemci, Sefa Mehmetoğlu ve Enver Karabey, tutuldukları Silivri Cezaevi’nden tahliye edildi. Baran ve 5 kişi hakkında ise tutukluluk halinin devamına karar verildi.     KAPATMA DAVASI AÇILDI   DİAYDER’e dönük devam eden iki dava olmasına rağmen mahkeme talebiyle dernek hakkında bir idari soruşturma olup olmadığına dair İstanbul Valiliği Hukuk İşleri Şube Müdürlüğüne yazı yazıldı. Mahkemenin yazısına yanıt veren İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği, DİAYDER’in tüzüğünde yer alan 2’nci maddesine aykırı faaliyet yürüttüğünü iddia etmesi üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nde DİAYDER hakkında “kapatma davası” açıldı.   TEK MEZHEBE KARŞI KURULDU   DİAYDER kurucuları arasında yer alan mele Yusuf İnal, derneğe yönelik baskı, gözaltı ve tutuklama ile kapatma davasına dair değerlendirmede bulundu. 20 yıl boyunca Diyanet’te imamlık yaptığını, 2000’de emekli olduktan sonra ise Şafi mezhebine yönelik hizmet vermek isteyen imamlarla birlikte dernek açtıklarını, Fatih’te bulunan derneklerinin açılan dava ile kapatıldığı bilgisini veren İnal, daha sonra aynı formatta bu kez DİAYDER’i açtıklarını ifade etti. Dernek açmalarının nedenine değinen İnal, “Resmi ideoloji nasıl ki tek dil diyorsa, aynı zamanda tek mezhep de diyor. Biz bunu kırmak için dernek açtık” diye konuştu.   TAZİYE SUÇLAMASINA TEPKİ   Açılan her davaya suçlama konusu yapılan hususlara değinen İnal, bu suçlamalar arasında “Cenazelere katılımın” da olduğunu söyledi. İnal, “Asker olup öldürülen bir komşumun taziyesine de katıldım. Aynı zamanda Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Selim Kiraz’ın da taziyesine katıldım. Yahudilerin de Hristiyanların da taziyesine gittim. Taziye, insani bir vazifedir. Bu Kürt, Türk ve Arap meselesi değildir. Derneği arayıp taziyelere katılmamızı istiyorlar. Kim olduklarını, ne olduklarını sormuyoruz. Biz onların imamları gibi para ile hizmet etmiyoruz. Kendi arabamızla ve paramızla gidiyoruz. Onlardan tek kuruş para da istemiyoruz” diye belirtti.    ŞİRK KOŞUYORLAR   KCK’den talimat aldıklarına dair suçlamada olduğunu ve bunun gerçeği yansıtmadığını belirten İnal, “Biz İslami vazifemizi yerine getirmekle yükümlüyüz. Kimseden talimat almayız. Benim kıstaslarım Kuran, Ayet, Sünnet ve aklı selimdir. Vicdan ve ahlaktır. İslam dini ahlak üzerine kuruludur. Diyanet’te de kim varsa hepsini çağırıyorum; gitsinler dünyanın neresinden getiriyorlarsa getirsinler. İsterlerse Mısır’dan, Sudi Arabistan’dan… Nerede iyi bir profesörleri varsa getirsinler. Kuran’ın hükümlerine bakalım kim haklı kim haksız Kuran karar versin. Bu sözümüzden korkuyorlar. Çünkü haksızlar. Devleti Allah olarak kabul ediyorlar. Bu şirktir. Kuran’ın hükümlerinin dışına çıkmadığımızı gördüler ve bu nedenle bize dava açıyorlar” ifadelerini kullandı.   ‘HAKSIZLIK YAPMAYI BIRAKSINLAR’   İslam ve Türkiye hukukuna vakıf olduğunu belirten İnal, “Ne İslam’da ne demokraside ne sosyalizmde ne komünizmde ne de diğer insani değerlerin hiçbirinde böyle bir şey yok. Niye tutukladılar, çünkü kaynağımız Kuran. Benim çocuğum ile putperest biri kavga etse, eğer çocuğum haksız, putperest haklı ise Kuran şahittir putperesti savunacağım. Din, vicdan, ahlak, demokrasi ve aklı selim olmak budur. Eğer biz Kürtler haksız isek, haksızlığımızı kabul edip özür dileyeceğiz. Eğer böyle çıkmazsa, bu haksızlığı yapmayı bıraksınlar artık” diye kaydetti.   ‘KÜRT OLMAYIN’ DİYORLAR   Davalar kapsamında Kürtçe kelimelerin suçlama konusu yapıldığını ve bunun absürt bir durum olduğunu ifade eden İnal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürt halkının onlardan daha kadim olduğunu biliyorlar. Bir kültürleri var. Bunun için bu kadar barbarca halkın üstüne geliyorlar. Sadece Türkler değil, Arap ve Acemler de aynı şekilde inkar ediyorlar. Ne yaptılar ettiler, bu halkı imha edemediler, eritemediler. Vaazlarımızda kullandığımız Kürtçe kelimeler, PKK ile ilişkilendiriliyor. Ya PKK daha dün başkaldırdı. PKK olmadan da çocuklarıma bu isimleri veriyordum. Bu bir bahanedir. Bize ruhen ve aklen ‘Kürt olmayın’ diyorlar. Ondan sonra ne yapıyorsan yap diyorlar.”    KAPATMA DAVASI   Kapatma davasına dair de tepkisini dile getiren İnal, “Ucube bir ülkede yaşıyoruz. Artık olan her şeye hayretle ‘bu nedir?’ diyoruz. Bizim derneğin bir tüzüğü var. Bu tüzük de anayasaya göre hazırlanmış. Bu tüzük çerçevesinde çocuklara dini eğitim verdik. Cuma namazlarını kıldırdık. Hutbe okuduk” diye kaydetti. Kapatma davasına gerekçe gösterilen köşe yazılarına işaret eden İnal, “Köşe yazılarında suç varsa ona ilişkin dava aç. Neden derneğe ilişkin açıyorsun? Ayrıca açılan iki davada bu köşe yazılarına dair suçlama var. Bunların suç olmadığını avukatlar dile getirdi. Onlardan hiçbir ses çıkmadı. Neden beklemiyorlar? Davalar sonuçlansın ve suçlu görülürsek ondan sonra derneği kapatsınlar” dedi.    ÇÖL KANUNU VAR   Açılan davaların hukuki ve ahlaki olmadığını ifade eden İnal, Türkiye’de çöl kanununun devrede olduğunu belirtti. AKP’nin CHP ile olan kavgasını kirli bir şekilde kendilerine sıçratmaya çalıştığını ifade eden İnal, “Bizi basamak yapmak istiyorlar. 30 yıl boyunca İstanbul’u yönettiler. Bu süre içinde bir tek Şafi imamı tayin etmediler. Bunun yanı bir tane gassal dahi almadılar. İBB’de inançlar masası kuruldu. Birçok inançtan kişiyi gassal olarak aldılar. İstanbul’da 5 milyon şafi mezhebine mensup Kürt var, ancak 5 gassal verdiler. Bütün yaygara bu 5 kişi için yapılıyor” diye belirtti.   ‘YİNE AÇARIZ’    Kürt, Türk ve dünya halklarına çağrıda bulunan İnal, bir ağacın yaprağını bile koparmadıklarını, ancak kendilerine karşı haksız ve hukuksuz bir şekilde dava açıldığını ve derneklerinin kapatılmak istendiğini dile getirdi. Buna karşı herkesin sesini çıkarması gerektiğini belirten İnal, ayrıca çıkarılacak sesin zulme karşı çıkarılmış olacağını kaydetti. İnal, “Zulüm kimden gelirse gelsin karşısında olacağız. Zulüm kardeşimden, milletimden de gelse karşısında olacağım. Zulüm Amerika’dan ve Rusya’dan da gelse karşısında olacağım. Hak ve adalet, barış, eşitlik ve birlik istiyoruz. Derneğimizi kapatsalar dahi yarın yine bir tane daha açacağız” şeklinde konuştu.    MA / Mehmet Aslan