Urfa’daki adalet çığlığını tüm dünya duydu 2022-03-08 09:00:53 URFA - Şenyaşar ailesinin, Urfa Adliyesi önünde başlattığı ve tüm dünyanın duyduğu adalet talepli nöbet birinci yılına girdi. Ferit Şenyaşar, “Yetkililer çığlığımızı adalet sağlanana kadar duyacak” dedi.  Urfa’nın 42 kilometre güney batısında yer alan Suruç ilçesi, sınırında bulunduğu Kobanê'nin 2014-2015 direnişi ile adını duyurdu. Dünyaya korku salan DAİŞ’e diz çöktüren Kobanê direnişi, en büyük desteğini sınırın bu tarafında yer alan Suruç'taki eylemden aldı. Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (SGDF) çağrısıyla Kobanê’deki çocuklara oyuncak götürmek üzere Urfa'nın Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezi'nde bir araya gelen gençlere yönelik 20 Temmuz 2015 tarihli DAİŞ saldırısında, 33 kişi yaşamını yitirdi, 104 kişi ise yaralandı. İlçede yaşanan önemli gelişmelerden biri de 14 Haziran 2018 tarihinde meydana geldi. Haber ajanslarının, “Suruç’ta AKP’li adayın korumaları esnafa ateş açtı: 4 ölü 12 yaralı” başlığıyla duyurduğu haber, aynı zamanda Şenyaşar ailesinin yaşadığı “vahşet” olarak hafızalara kazındı. Saldırıda ağır yaralanan Ferit Şenyaşar’ın deyimi ile “Suruç’ta kendi halinde mutlu, mesut, mütevazi, bir arada yaşayan, tüm Suruç tarafından sevilen, daha önce hiç yolları karakol, adliyeye düşmeyen" aile, maruz kaldığı katliam ile tüm Türkiye’nin tanıdığı bir aileye dönüştü.    ‘KURBAN SEÇİLDİK’   İş yeri saldırısından 3 gün önce dönemin Tarım Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba tarafından seçim çalışmaları kapsamında ziyaret edilen aile, Fakıbaba’nın “güler yüzle” karşılandığını belirttiği iş yerlerinde, 14 Haziran 2018 tarihinde katliama maruz kaldı. Genel seçimlerden 10 gün önce “Bir Milyoncular Çarşısı” olarak adlandırılan sokakta esnafı “ziyaret eden” AKP’li İbrahim Halil Yıldız, Şenyaşar ailesine ait işyerinde karşılık bulamayınca, koruma ve yakınlarıyla birlikte silahlı saldırıda bulundu. Yıldız ailesinin, Suruç’ta bir dönemin “Bucak Aşireti” olarak göstermek için kendilerini hedef aldığını düşünen Ferit Şenyaşar, arka planı “derin” olan bu saldırıda kurban seçildiklerini belirtiyor. Yıldız’ın işyerinden “Size verecek oyumuz yok” sözlerini duyduktan sonra çıktığını belirten Şenyaşar’a göre, saldırının emri bu esnada Yıldız tarafından verildi. Yıldız'ın koruma ile yakınları, Celal, Ferit, Mehmet ve Adil Şenyaşar'ın işlettiği dükkanda kurşun yağdırdı. Adil, Ferit, Mehmet ve Celal Şenyaşar kardeşler sopa ve bıçaklarla darp edildi, yaralandı. Şenyaşar ailesine ait çarşıdaki diğer dükkandan çıkan kardeşleri Fadıl Şenyaşar, kardeşlerine silah, bıçak ve sopalarla saldırıldığını görünce koruma amaçlı yanındaki silahla meşru müdafaada bulundu. Silahların kullanıldığı saldırıda, 5 kardeş ağır yaralandı, AKP'li vekilin ağabeyi Mehmet Şah Yıldız ve aileden 7 kişi ise yaralandı.   YARDIM ÇIĞLIĞI KULAKLARINDA   Şimdi Adalet Nöbeti'nin daimi üyesi olan Ferit Şenyaşar, hastanede yaşananları anlatmaya devam ediyor: "Yaralıların kaldırıldığı Suruç Devlet Hastanesi'nde Yıldız’ın ağabeyi yaşamını yitirdi. Bu esnada hastanede bulunan Yıldız’ın yakınları, tedavi altında olan kardeşlere hastane personellerinin arasında saldırmaya başladı. Celal Şenyaşar, kırılan serum şişesiyle boğazı kesilerek öldürüldü. Diğer yaralı kardeşlerden Adil Şenyaşar, hastane içinde sağlık çalışanlarının gözü önünde tabancayla öldürüldü."    Çocuklarının vurulduğunu duyan Hacı Esvet Şenyaşar ve anne Emine Şenyaşar ise hastaneye koştu. Hastanenin acil servis girişinde Yıldız’ın yakınlarıyla karşılaşan baba Şenyaşar, Emine Şenyaşar’ın gözleri önünde linç edilip, oksijen tüpüyle kafasına vuruldu. Mehmet Şenyaşar ise hafif yaralı kaldırıldığı hastanede kurşunlandı, bıçaklandı. “Ölü taklidi” yaparak kendisi gibi saldırıya maruz kalan babası Hacı Esvet ve ağabeyi Ferit Şenyaşar ile birlikte Antep'e sevk edildi. Onları taşıyan ambulans daha hastane bahçesindeyken lastikleri patlatıldı, ön camları kırıldı. Bütün bunlara şahit olan Ferit Şenyaşar, aradan geçen 4 yılda hala kardeşlerinin “yardım çığlığı”nın kulaklarında olduğunu belirtiyor. Hastanede darp edildiği için baygınlık geçiren Şenyaşarlar ailesinin hafızasında hastane içinde rast gele havaya ateş açan ve ateş sonucu delinen su boruları kalıyor. Saldırı sonucu Antep’te bir hastanede 5 gün yoğum bakımda kalan Şenyaşar, hastanede yaşamını yitirmeden çıkarılmasının “mucize” olduğunu belirterek, babasının hastaneye girdiğini anımsıyor.    VAHŞET OTOPSİ RAPORUNA YANSIDI   Hastanede yaşanan linç ve ölümler esnasında Urfa Valisi Abdullah Erin, Suruç Kaymakamı Tarık Açıkgöz ile dönemin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba hastane bahçesinde bulunuyordu. Devlet erkanının olduğu hastanede yaşanan katliamın otopsi raporlarında, Celal Şenyaşar’ın vücuduna 6 adet farklı ateşli silahın mermi çekirdeği, Adil Şenyaşar’ın vücudunun 14 bölgesinde kesici, delici alet ve sert cisim yarası ile 17 farklı silahın mermi yarası tespit edildi. Baba Hacı Esvet Şenyaşar'ın vücudunun 7 hayati bölgesinde kesici aletlerle büyük çapta yaralar oluşturularak yaralandığı ve 7 ciddi yaranın yanı sıra vücutta 23 noktada öldürücü nitelikte olmayan yaranın olduğu tespit edildi. Otopsi raporları yaşanan vahşeti gözler önüne serdi.   ADLİYEYE İLK ADIM   Katliamdan sonra ana akım medya ve devlet erkanı tarafından “terörist” ilan edilen Şenyaşar ailesi, bu hedef göstermelerden sonra Urfa kent merkezine yerleşmek zorunda kaldı. Suruç’ta kalan mezarları “gizli” ziyaret etmek zorunda bırakılan aile, medyada sesini duyurması ve halkın desteği ile bir yıl aradan sonra ancak ilçeye dönebildi. Hayatları boyunca hiç adliyeye yolu düşmeyen Şenyaşar ailesi, katliamdan 3 ay sonra ilk defa işyerlerinin anahtarını istemek için Urfa Adliyesi binasına adım attı. Yabancısı oldukları, mermerden yapılan binanın soğuk koridorlarından daha sonra onlarca kez geçtiler, merdivenlerinde oturdular ve kapısında “Adalet” diye haykırdılar. Daha önce sadece Suruç’ta akraba ve komşuları tarafından tanınan Şenyaşar ailesinin adalet mücadelesi, adliyeye attıkları ilk adım ile başladı. Savcının iş yerlerinin anahtarını kendilerine vermediğini belirten Ferit Şenyaşar, “Bütün deliller toplanmış olmasına rağmen keyfi bir şekilde anahtar bize verilmedi. Dokuz ay sonra anahtarı alabildik ancak hiçbirimiz o kan deryasına dönüşen iş yerine giremedik, komşularınız iş yerini temizledi. İş yeri kiraydı, anahtarı mülk sahibine teslim ettik” dedi.    Anahtarın verilmemesi, aslında dosyada nasıl bir yol izleneceğinin de ipuçlarını barındırıyordu.    İLK NÖBET   İlk görüştükleri dosya savcının “Adalet sağlanacak” demesine karşı, aradan aylar, yıllar geçti hala adalet sağlanmadı. Aile adalet arama mücadelesinde bir emsal olan ve yaklaşık bir yıldır süren Adalet Nöbeti’ne başlamadan önce 10 Eylül 2019 tarihinde soruşturmanın 15 aydır iddianameye dönüşmemesi gerekçesiyle şu an nöbet tuttukları adliyenin önünde bir gün nöbet tuttu. Oturma eyleminden bir hafta sonra 17 Eylül 2019 tarihinde, saldırıda yer alan Enver Yıldız kendi isteğiyle 50 kişiyle birlikte adliyeye gelerek teslim oldu. Yıldız'ın telefon tapelerinde, arandığı sırada evinde ikamet ettiği ve teslim olmak için savcının değiştirilmesini beklediği ortaya çıktı.   Adalet mücadelesini aralıksız sürdüren Şenyaşar ailesi, “adalet” talebiyle 15 Eylül 2020 tarihinde Ankara’ya gitti ve 9 gün boyunca siyasi parti, sivil toplum kuruluşu ve birçok kişi ile görüşmeler yaptı. Resmi kurumlar tarafından randevu talepleri reddedilen aile, ret talebine rağmen Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi gibi kurumların kapılarına gitti ancak kapılar yüzlerine kapandı.    İLK GÖZALTI   Şenyaşar ailesi 16 Aralık 2020 tarihinde AKP Urfa il binasına giderek il başkanı ile görüşmek istedi. İl başkanının olmadığı gerekçesiyle görüşme gerçekleşmedi. Bunun üzerine anne Emine Şenyaşar ile oğlu Ferit Şenyaşar, AKP il binası önünde "adalet" talebi ile oturma eylemi başlattı. Anne ve oğlu ilk defa bu nöbetlerinden kaynaklı gözaltına alındı ve bir gün sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Oturma eyleminden dolayı açılan soruşturmada 8 Şubat 2021’de takipsizlik kararı verildi.    ‘İKİ ŞEYİ ÖN GÖREMEDİK’   “Artık sabrımız kalmadı” diyerek 9 Mart 2021 tarihinde Urfa Adliyesi önünde “Adalet” talebiyle ikinci kez oturma eylemi başlatan Şenyaşar ailesi, adliye merdivenlerine oturduklarında nöbetlerinin bu denli uzun ve soluksuz olacağını hesap etmedi. Annesiyle birlikte bir yıldır nöbet tutan Ferit Şenyaşar, ilk nöbete başladıklarında iki öngörüde bulunamadıklarını ifade etti. Şenyaşar, “Biz bu nöbetimizin bir yıl süreceğini öngöremedik. İkincisi ise nöbetinizin bu denli geniş bir kesim tarafından sahiplenileceği aklımızın ucundan geçmezdi” diyerek, içinde bulundukları durumu özetledi. Ortada açık bir hukuksuzluk olduğu için eylemlerinin kısa soluklu olmasını beklediklerini ifade eden Şenyaşar, yetkililerin yükselen adalet çığlığını duymak istemedikleri için nöbetlerinin bir yıla girdiğini sözlerine ekledi.   Bir sivil itaatsizlik eylemi olarak Türkiye halklarının taleplerinin ortak ifadesi olan aileye en büyük moral ise Kars’tan Muğla’ya, İstanbul’dan Hakkari’ye kadar onlarca kentten gelen ziyaretçiler oldu. Aile, destek ziyaretlerinin yanı sıra Antep, Diyarbakır, İstanbul ve Ankara’da gerçekleştirdiği temaslarda destek talebinde bulundu. Adalet Nöbetini ziyaret eden duyarlı insanların sayesinde sürdürdüklerini belirten Ferit Şenyaşar, nöbetlerinin adalet talep eden insanlara da ilham olduğuna dikkat çekti. Aile Adalet Nöbeti başladığı günden bu yana binlerce kişi tarafından ziyaret edildi.    ‘DEVLET ÜSTÜNLERİN ELİNDE OYUNCAK’   Ailenin nöbette dair iki talebi var. Meşru müdafaada bulunmasına rağmen yaklaşık 4 yıldır tek kişilik hücrede tutulan Fadıl Şenyaşar’ın serbest bırakılması ve hastanede yaşanan katliama dair dosyada korunan “gizlilik” kararının kaldırılıp, dava dosyasının görülmesi. Bugüne kadar talepler karşılanması bir yana “gerekçe” gösterilmeksizin aile 6 kez gözaltına alındı, birçok kez zorla hastaneye götürüldü. Emine Şenyaşar’a nöbette sarf ettiği sözlerden kaynaklı “hakaret” iddiasıyla 4 dava açıldı, 14 kez aynı gerekçeyle ifadeye çağrıldı. Kimi zaman namaz kılmaya gidip döndüklerinde pankartları “çalındı.” Dosyaya bakan 9 savcı değişse de görüşmek istedikleri savcıların hiçbiri aileyle görüşmeyi, ailede eve gidip beklemeyi kabul etmedi. Ferit Şenyaşar söz konusu durumu “Devlet üstünlerin elinde bir oyuncağa dönüşmüş” diyerek açıkladı.    ‘ADALETSİZ YAŞAYAMAYIZ’   Adliyeye girip çıkan yurttaşların adlandırdığı “Şenyaşar ailesi adalet köşesi” onların ikinci evi oldu. Her sabah erken saatlerde Suruç ilçesinde bulunan evlerinden, Urfa kent merkezine doğru yola çıkan anne ve oğlu, “ölüm yolu” olarak tanımlanan 42 kilometre uzunluğundaki Suruç-Urfa yolunda, yaklaşık 30 bin kilometre yol aldı. Bir yandan mücadele eden, diğer yandan gözyaşları dinmeyen Emine Şenyaşar’ın var olan sağlık sorunları giderek arttı. Şahit olduklarından sonra psikolojik tedavi gören Şenyaşar’ın zamanla sağ gözünde yüzde 70 oranından görme kaybı yaşandı, dizleri su topladı. “Acil ameliyat” olması gerektiğini belirten doktorlara, “Oğlum serbest kalmadan tedavi olamam” yanıtı verdi. Nöbete başlarken her şeyi göze aldıklarını dile getiren Ferit Şenyaşar “Ekmeksiz yaşarız ama adaletsiz yaşayamayız. Biz ölümü göze alarak bu nöbete başladık” dedi.    NÖBETE DAVET   Şenyaşarlar, tüm baskılara, Urfa’nın yaz sıcağına ve kışın dondurucu soğuğuna rağmen eylemlerini kesintisiz bir şekilde sürdürdü. Adalet isyanı domino etkisi yaratan Şenyaşar ailesi, eyleminin birinci yılında bir kez daha talebini dillendirdi. Şenyaşar ailesi, yarın bir yılını dolduracak olan Adalet Nöbeti’ne insan hakları savunucusu, vicdanlı tüm insanları, taleplerini birlikte haykırmak için Urfa Adliyesi önüne davet ediyor. Ferit Şenyaşar, talep ettikleri adaletin Türkiye’de halkların talebi olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Adalet herkese lazım. Yarın nöbetimiz birinci yılına giriyor. Zulmü kabul etmeyip hak, hukuk ve adalet diyen herkesi Urfa Adliyesi önüne bekliyoruz. Sesimizi duymak istemeyen yetkililere sesimizi duyuracağız. Urfa adliyesini saran çığlık, tüm Türkiye’yi sardı. Yetkililer bu çığlığı adalet sağlanana kadar duymaya devam edecek.”   MA / Emrullah Acar