Açlık grevindeki tutukluların yakınları: Can güvenlikleri yok 2022-03-02 11:19:29 ANKARA - Tekirdağ Cezaevi’nde açlık grevinde olan tutukluların aileleri, yakınlarının can güvenliklerinin olmadığını söyledi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun sanal medya hesabından yayın yaptığı ÖFG TV’ye bu hafta Hendek Havai Fişek Fabrikası’ndaki patlamada adalet arayan ailelerinin avukatı Can Atalay ve Tekirdağ Cezaevi’nde açlık grevinde olan tutukluların yakınları konuk oldu.   Türkiye’nin dört bir yanında Soma’dan Ermenek’e kadar kapitalizmin en ucuz maliyetinin işçi canı olduğunu kaydeden Atalay, Hendek’teki havai fişek fabrikasının bunun en somut örneği olduğuna dikkati çekti. Atalay, “Burada bir Çin Mahallesi denen yer inşa ediliyor. Çin Mahallesi denilen yerde yapılan işi oradan sorumlu olan sanık dedi ki; ‘Biz kaçak barut üretiyorduk. Çin Mahallesi yapılan denetimlerde hiç yokmuş gibi davranılıyordu, Çin Mahallesi denetimden kaçırılıyordu.’ Bu sanık sorumlu, imza yetkilisi olmamak için çok direniyor” dedi.   POLİS SALDIRISI   İşçi yakınlara yönelik polis saldırısına da dikkati çeken Atalay, “Katiller ile uğraşmaya, göz göre göre 7 işçinin ölüme gitmesinden sorumlu olanlarla uğraşmayan insanların polis sözünü söylemesine engel olmaya çalışmıştır. Direndiler, sözlerini söylediler ve belki de daha önce hiç kamuoyu önünde konuşmamış bu insanlar sizden benden daha fazla toplum önünde konuşur hale geldiler, yıllardır toplumu yanlış ve bence suç niteliği şeklinde bölmeye çalışanlar buradaki insanların başörtülü insanların söyledikleri söz karşısında bence bir işaret aldılar” şeklinde konuştu.   ‘MÜCADELENİN KAZANIMI’   Fabrikada iş sağlığı, işçi sağlığı, işçi güvenliğine ilişkin alınması gereken önlemlerin hiçbirinin alınmadığını kaydeden Atalay, “Sütre, sığınak yok. Kaçak barut üretiminin hem mahiyeti hem de bunun sonucunda yapılan üretim ile ilgili başka iddialar var ama iş sulanmasın diye biz bunları dillendirme konusunda son derece dikkatli davrandık, bunlar da çok açık. Özellikle Ali Rıza Ergenç, Yaşar ve Hasan’a ve Erşan’a da ceza verileceğini umuyordum. Öyle umduğum için bu dilekçenin altına imza attım. Buna ilişkin bence şerhler de vardı fakat taksirle ağırlıklı olarak hüküm kurdu, daha önceden Yargıtay kararı var. Bir kazanım varsa bu mücadelenin kazanımıdır ve Türkiye’nin geleceği esas olarak bunun üzerine, kendi hakkı için mücadele eden, emeği ile geçinen yurttaşın üzerine bina edilecektir. Türkiye böyle devam etmez, Türkiye bu adaletsizlik krizinden çıkacaksa en önce burada hesaba çekilecektir diye düşünüyorum” diye belirtti.   ‘SELAM VERDİ DİYE DARP EDİLDİ’   Ardından Tekirdağ Cezaevi’nde ağır hak ihlalleri nedeniyle açlık grevini sürdüren tutukluların yakınları konuştu. Açlık grevinde olan Mehmet Yıldırım’ın kardeşi Ayhan Yıldırım, kardeşinin 16 yıldır cezaevinde tutulduğunu söyledi. Kardeşini Tekirdağ Cezaevi’nde kaldığı 3 sene boyunca hak ihlallerinin yaşandığını söyleyen Yıldırım, “Bununla ilgili İHD heyet  gönderdi, darp raporu aldık birkaç defa ama geçen seneye kadar bir açlık grevi vardı zaten, bir düzelme olmuştu. Son 3-4 aydır tekrar sıkı bir şekilde tecride maruz kalıyorlar. Abimin en son telefon konuşmasında bana söylediği yan koğuştaki arkadaşına selam verirken gardiyanlar, ‘Niye selam veriyorsun’ diyerek darp etmişler. Sorunlar bitmiyor, Tekirdağ nasıl bir cezaevi nasıl bir sistem akıl edemiyoruz. Çok zor bir durumdayız, bilemiyoruz” şeklinde konuştu.   ‘SİYASİLERİN HEPSİ AÇLIK GREVİNDE’   Kardeşinin yaklaşık bir ay açlık grevinde kaldığını şu an rahatsızlıklarından dolayı açlık grevinde olmadığını dile getiren Yıldırım, “Kalın bağırsakları alındı geçen sene ameliyat oldu, ince bağırsaktan görev yapıyor mide, birkaç hastalığı daha var, onunla ilgili kendi koğuşunda olan iki arkadaş daha var Yılmaz ve Çetin arkadaş özellikle onlar bırakmıyorlar. 3 gün bile dayanamaz diyerek, kendisi açlık grevinde değil ama diğer konularda her türlü desteği var arkadaşların. Cezaevi komple siyasilerin hepsi açlık grevinde” dedi.     ‘HASTANE SEVKLERİ YAPILMIYOR’   Eşi açlık grevinde olan Sevgül Karadaş da, “Eşim 6 senedir Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde kalıyor. Bayağı bir şartlar zorlaştırılıyor, şahsi eşyaları karıştırılıyor, kitaplar gönderdiğimiz zaman verilmiyor, açlık grevinde darp var, hastalandıkları zaman hastaneye sevkleri yapılmıyor, cezaevinde onları sürekli tehdit, tahrik ediyorlar, bayağı bir hakaret işitiyorlar, laf yiyorlar, istekleri yapılmıyor, defalarca biz talep ediyoruz yapılsın diye, ailelerin yakınlarına getirilsin diye nakilleri vermiyorlar. Eşim Adalet Bakanlığı’na dilekçe yazıyor, ulaştırılmıyor” bilgilerini paylaştı.   ‘CAN GÜVENLİKLERİ YOK’   Abisi açlık grevinde olan Rutbettin Ucakan, 24 saatlik gittikleri yoldan sonra abisini sadece yarım saat görebildiğine vurgu yaptı. Ucakan, sadece 12 dakika görüşebilenlerin de olduğunu aktardı. Görüşe gittiğinde para yatırmak istediği sırada darp edildiğini söyleyen Ucukan, “Tutuklu yakınlarına bunu yapanlar içeride neler yapıyor bilmiyoruz. Abimle yaptığım görüşmede anladığım şey; can güvenliğinin olmaması. Sadece abimle ilgili değil tüm tutukluların can güvenliği yok. Vedat Erkmen’e gardiyanlar gidip güvenlik gerekçesiyle senin koğuşunu değiştireceğiz diyorlar, Vedat Çem Erkmen diyor ki, ‘Benim güvenlikle ilgili sorunum, talebim de yok.’ ‘Biz öyle diyorsak öyledir çıkacaksın’ diyorlar ve Vedat Çem Erkmen çıkmak istemiyor, gardiyanlar darp ediyorlar. Sonrasında arkadaşlarını da darp ediyorlar, hücreye götürüyorlar, diğer gün Vedat Çem Erkmen intihar etti denilerek şüpheli ölüm ortaya çıkıyor” diye aktardı.   ‘İKİ KEZ HASTANEYE GÖNDERİLDİ’   Erkmen’in koğuşunda bulunan tutukluların da tehdit edildiğini anlatan Ucacak, “Savcı cezaevine gidiyor olayı araştırmak için koğuş arkadaşları olayı anlatınca gardiyanlar tarafından tehdit ediliyor. Diğer konu da Yasin Eneç diye bir tutuklu var orada, darp ediliyor, kolu bacağı kırılıyor, hastanelik ediliyor, komalık hastaneye götürüyorlar tedavi ettiriyorlar cezaevine getiriyorlar, cezaevine getirirken bir daha vuruyorlar ve bir daha hastanelik ediyorlar ve hastaneye gönderiyorlar. Her an kötü bir haber duyabiliriz, umarım olmaz öyle bir şey ama her an duyabiliriz. Bu konuda tutuklularımız ciddi kaygıları vardı. Biz bunu onların yüzünden okuyabiliyorduk. Abimin 44’üncü   CEZAEVİNDE YAŞANANLARI ANLATTI   Ucakan, açık görüşte abisinin cezaevinde yaşananlara dair şunları anlattığını söyledi: “Şu an bizim bütün haklarımız ihlal edilmiş durumda. Hastane ya da mahkemeye giden mahkumlar günlerce tecritte kalıyor, izole ediliyor, pandemi bahanesiyle günlerce izole ediliyor, tek kişilik hücrelerde kalıyor ama oda baskılarına gelince bu hassasiyet gösterilmiyor. Şu an bildiğimiz 5 koğuş var karantinaya alınan. Bu konuda da kaygıları vardı. Oda değişimi yapıyorlar, alıyorlar başka koğuşa götürüyorlar. Korona’nın yayılma ihtimali yükseliyor. Normalde isteğe bağlı oda değişimi olur bunlar keyfi davranıyor, havalandırma bölümlerinin üst kısımlarına tel örgüler atmışlar, ‘Biz sizi kafese koyduk’ algısı yaratıp, psikolojik baskı yaratmak istiyorlar. Spora tek başına gönderiliyorlar ve bir de farklı düşüncedeki insanları getirip o koğuşlara yerleştiriyorlar. Cezaevlerinde bağımsız dediğimiz koğuşlar, kesimler oradaki insanlar getirilip tutukluların koğuşlarına yerleştiriliyor.”   Cezaevi müdürünün görüşme taleplerini reddettiğini söyleyen Ucakan, “Ancak Perşembe günü görüşe giden arkadaşlarımızdan biri müdürle görüşme durumu olmuş, müdür orada ‘Sadece kendi yakının ile ilgili konuşabilirsin’ konuştukları zaman ‘itirazınız varsa savcılığa gidin’ demiş” dedi.   ‘TALEPLERİ BİR AN ÖNCE KABUL EDİLSİN’   Eşi açlık grevinde olan Münevver Cesur da, “Hasta oldukları zaman revire çıkartılmıyorlar, hastaneye götürülmüyorlar, eşimin söylediği: ‘Burada can güvenliğimiz yok. 2-3 günde bir gelip keyfi oda aramaları yapılıyor, aramalar yapıldığı zaman ellerinde genellikle eldiven olmuyor, kıyafetleri karıştırılıyor, keyfi oda değişimlerine maruz kalıyorlaruz.’ Açlık grevlerinin bir an önce sonlanmasını, taleplerinin bir an önce kabul edilmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.