‘DİAYDER’in kurban seçilmesini kabul etmiyoruz’ 2022-02-18 17:44:45   İSTANBUL - DİAYDER davasında yargılanan imamlar, dernek faaliyetlerinin yasa dışı olmadığını belirterek, “DİAYDER’in kurban seçilmesini kabul etmiyoruz” dedi.   İstanbul'da faaliyet yürüten Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) Başkanı Ekrem Baran ile 8 kişinin tutuklu olduğu, 23 imamın yargılandığı davanın ilk duruşması Çağlayan’da bulanan İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya, Silivri Cezaevi Kampüsü’nde tutuklu bulunan DİAYDER Başkanı Ekrem Baran, Hafit Tunç, Nezir Erdemci,  Mehmet Emin Aslan, Sefa Mehmetoğlu, Aydın Ayhan, Mehmet İnan katıldı. Diğer tutuklular ise bulundukları Silivri Cezaevi Kampus Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bileşim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Ev hapsinde olan DİAYDER’li imamlar da salonda hazır bulundu. Duruşmaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Hüda Kaya, Züleyha Gülüm, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Ali Kenanoğlu, Necdet İpekyüz ile HDP İl Eşbaşkanı Ferhat Encü, Barış Anneleri İnisiyatif üyeleri ve DİAYDER üyelerinin aile ve yakınlar yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. Duruşma salonunda yer olmadığı için çok sayıda kişi de dışarıda bekledi.    ‘PARA VERMEDİM’   Savunmalarla devam eden duruşmaya SEGBİS ile katılan tutuksuz yargılanan Halil Bulut, savunması alınmak için beklerken fenalaştı. Daha sonra söz alan tutuklu Aydın Ayhan, Kürtçe hutbe, vaaz ve katıldıkları eylem ve etkinliklerin hiçbirinin suç olmadığını ancak bunlardan tutuklu bulunduklarını kaydetti. Ayhan’a mahkeme başkanı Akın Gürlek, “İBB’de gassal olarak aldığınız maaşı DİAYDER’e ne kadar vermeniz gerektiğini kim size söylüyordu?” şeklinde soru sordu. Avukatlar Ayhan’a İBB’nin verdiği maaştan DİAYDER’e hiç para verip, vermediğini sordu. Ayhan, bugüne değin DİAYDER’e para vermediğini, aidatlarını da ödemediğini dile getirdi.   ‘ZOR AYAKTA KALIYORUM’   SEGBİS ile duruşmaya katılan tutuklu Enver Karabey, medrese eğitimi gördüğünü ve 72 yaşında, KOAH hastası olduğunu belirtti. Karabey, bu nedenle mahkemeye katılamadığını kaydetti. Karabey, “Ayakta kalacak durumda değilim” diye belirtti. Katıldıkları TV programları üzerinden suçlandığını paylaşan Karabey, “Örgüt, TV’si ise neden yayın yapmasına izin veriyorsunuz. İzin verdiğinize göre bu TV’lerin örgüte çalışmadığı ortaya çıkıyor” dedi. Karabey, 21’inci yüzyılda olduklarına işaret ederek, “Hala katıldığımız cenazeler üzerinden suçlanıyoruz” dedi. Karabey, hastalıklarından dolayı savunma yapmakta zorlandığını ve günde en az 10 ilaç kullandığını paylaşarak, bundan sonra duruşmalardan muaf tutulmak istediğini söyledi.   DİAYDER DAHA KURULMAMIŞTI   Hakim Akın Gürlek’in ardından dosya avukatlarından Fırat Epözdemir Karabey’e soru sordu.   Epözdemir, ne zamandan beri mescitte dini hizmet verdiğini sordu. Karabey, uzun zamandır hizmet verdiğini belirterek, hizmet verdiği sırada DİYADER’in daha kurulmadığını paylaştı.   DEĞER AİLESİ SUÇLAMASI   Tutuklu Hafit Tunç’un savunmasını yapması ardından mahkeme başkanı Gürlek, “Mehmet Tunç kim” diye sordu. Tunç, oğlu olduğunu ve yaşamını yitirdiğini söyledi. Gürlek, dosyada yer alan bazı tutanak ve evrakların yanı sıra telefon görüşmelerinde “Değer ailesi” kavramının geçtiğini ve bunun ne demek olduğunu sordu. Tunç, değer verdiği tüm ailelere değer ailesi dediklerini aktardı.     ‘KABUL ETMİYORUZ’    Tunç’un ardından söz alan tutuklu Mehmet Emin Aslan, DİYADER’in iddia edildiği gibi yasa dışı uygulama ve faaliyetlere imza atmadığını ifade etti. DİAYDER’in 10 milyon insana hizmet ettiğini ancak herhangi bir örgüte bağlı olmadığını dile getiren Aslan, “İBB seçimin kaybından dolayı DİAYDER’in kurban seçilmesini kabul etmiyoruz. Biz bu ülkenin vatandaşıyız. Her yerde çalışma hakkına sahibiyiz” dedi. İBB’nin İnanç Komisyonu kurduğu ve bu komisyonda birçok dine ve mezhebe ait insanların yer aldığını dile getiren Aslan, DİAYDER olarak kendilerinin de başvurduklarını paylaştı. Müracaat etme aşamasında evraklarını teslim ettiklerini, çalışmalarında bir sakınca görülmediğini kaydetti.     İddianame daha çıkmadan kendilerinin “terörist” olarak lanse edildiklerini paylaşan Aslan, “10 yıl boyunca neden kolumuzdan tutup yargıyla teslim etmedi?” diye sordu. Aslan, “Masum karinesi dahi göz önünde bulundurulmadı. Hiçbir insan mezhebinden ve inancından yargılanmamalı” diye konuştu.  Mehmet Akif Ersoy’un, “Kim beni vatanımdan edecek beni cüda” cümlesindeki “Cuda” kelimesine dikkat çeken Aslan, bu kelimenin Kürtçe de var olduğunu, aynı şeklide Ersoy’un da kullandığını ancak bu ve benzer kelimelerin PKK ile ilişkilendirildiğini söyledi. Aslan, aynı kelimelerin Kürtçe yayın yapan TRT 6’te ve Kürtçe eğitim veren üniversitelerde de öğretildiğini anlattı. Aslan, “Bu kelimeler PKK’nin TRT 6’in ve o üniversitelerin tarihinden de daha eskidir” diye konuştu.    ‘HALKLARIN KARDEŞLİĞİNİ İSTİYORUZ’   “Eğer Ortadoğu’da Saddam’ın anlayışını sürdürmek isteyenler varsa bu sevdadan vazgeçmeleri gerekiyor” diyerek, sözlerini sürdürün Aslan, “Bizim söylediğimiz Kuran’ın doğrularıdır. Ayrıca biz bu ülkede halkların kardeşliğini istiyoruz. İslam duvarının üzerine sevgi harcını da koymamız gerekiyor. Cennetin yollu halkın yanından geçiyor. Halktan biri olacaksın” diye belirtti. Kendilerine dönük suçlama konusu yapılan ifadelerin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında ele alınması gerektiğini ifade eden Aslan, tahliyesini talep etti.   ‘MADEM YAZILI NİYE SORUYORSUN?’   Aslan’a Whatsapp görüşmelerinde yer alan “şehit” ve “ölü” kavramı arasındaki farkı soran mahkeme Başkanı Gürlek’e avukat Banu Güveren Aslan, tepki gösterdi. Aslan, Gürlek’e bu konuda müvekkilinin görüşünü hukuken soramayacağını ifade etti. Gürlek Aslan’ın tepkisi üzerine, “Whatsappta zaten farkını ortaya koyuyor. Şehit demiş.” demesi dikkat çekti. Güveren Aslan, “Madem Whatsappa’ta yazılı ne diye soruyorsunuz?” diyerek, tepkisin dile getirdi.    DAİŞ, EL KAİDE VE EL NUSRA KATLİAM YAPMADI MI?   Tutuklu Ali Fuat Hatip, eylem ve etkinliklerin yanı sıra katıldıkları Youtebe kanalları, TV programlarında DAİŞ’in, El Kaide ve El Nusra’ın katliam yaptıklarını paylaştıklarını belirtti. Hatip, “DAİŞ, El Kaide ve El Nusra katliam yapmadı mı?” diye sordu. Hatip, kendi şahsılarında Kuran-ı Kerim’deki geçen doğruların yargılandığını söyledi. Hatip’in bu sözleri ardından hakim Gürlek, tepki göstererek, Hatip’i uyardı. Daha sonra tutuklu Nezir Erdemci ve Sefa Mehmetoğlu söz aldı. Mehmetoğlu, herhangi bir örgüt ile ilişkisinin olmadığını söyledi.    Avukatların savunmalarıyla yargılama devam etti. Savunmaların ardından mahkeme, duruşmaya 21 Şubat’ta devam edeceğine karar verdi. Mahkeme, Pazartesi günü, tahliye taleplerine dair iddia makamından mütalaa isteyeceğine de karar verdi.