Bilgin’in koğuş arkadaşları: Rahatsızlanmıştı ama önlem alınmadı 2022-02-17 09:45:19 ANKARA - Cezaevinde yaşamını yitiren hasta tutuklu Hanefi Bilgin’in koğuş arkadaşları, Bilgin'in ölümünden önce koğuş arkadaşlarıyla rahatsızlandığını, ancak gerekli önlemlerin alınmadığını belirtti.  Serbest kalmasına 5 ay kala 30 Ocak'ta Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşamını yitiren, 29,5 yıldır çeşitli cezaevlerinde kalan Mehmet Hanefi Bilgin’in koğuş arkadaşları İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) gönderdikleri mektupta yaşananları anlatı.   Bilgin’in koğuş arkadaşları Ahmet Abdi İbrahim ve Cabbar Palabıyık, gönderdikleri mektupta, cezaevinde pandemiden dolayı vakaların çok fazla olduğunu, karantinada kalan çok sayıda kişinin olduğunu ve Bilgin’in ölümünden 2-3 gün önceden kendilerinde de kimi rahatsızlıkların görüldüğünü belirtti. Rahatsızlıklarına rağmen revire götürülmediklerini anlatan İbrahim ve Palabıyık, cezaevi idaresinin gerekli önlemleri almadığına dikkati çekti.   ‘GARDİYAN NABZIMI KONTROL ETTİ’   Mektubu yazanlardan İbrahim, rahatsızlığının 27 Ocak’ta başladığını belirterek, “28 Ocak günü bağırsakta sertleşme, mide ağrısı, ani terleme, titreme ve halsizlik gibi belirtiler oldu. Bunun üzerine idareye haber verdik. Kapıya gelen gardiyanlardan biri nabzımı kontrol etmek istedi. ‘Sen bizlerden anlıyor musun’ diye sorduk. Gardiyan da ‘evet anlıyorum. Ben hemşireyi çağırdım, gelince rahatsızlığınızı söylersiniz’ dedi. Daha sonra hemşire gelmedi. Ateş düşürücü ilaç getirdiler. Gardiyanlar ‘Bugün revir yok, doktor yok, onun için seni çıkarmayacağız’ dediler ve gittiler” şeklinde anlattı.    ‘BİLGİN RAHATSIZLANMAYA BAŞLADI’   Mektubu yazanlardan Palabıyık da, 29 Ocak günü öğleden sonra rahatsızlıklar başladığına dikkati çekerek, kendisinde de benzer belirtilerin olduğunu anlattı. Bağırsak sertleşmesi, mide ağrısı ve ani titreme yaşadığını belirten Palabıyık, “Sonrasında ise ishal ve hazımsızlık başladı. Akşam 8'den saat 10’a kadar iki defa kustum ve ishal başladı. Benden sonra Mehmet Hanefi Bilgin arkadaşta da aynı belirtiler başladı. Gece saat 11.00’e doğru kendisinde de kusmaya başladı ve ishal oldu” dedi    ‘GECE BİRKAÇ KEZ KUSTU’   Bilgin’in 29 Ocak gecesi birkaç kez üst üste kustuğunu anlatan Palabıyık, “Sabaha doğru saat 6.20 civarında Ahmet Abdi İbrahim'in ‘Hanefi, Hanefi’ diye bağırmasıyla uyandım. Aşağıya indim banyo, tuvalet bölümünde Hanefi arkadaş yerdeydi. Kusmuş ve öylece düşmüştü. O anda butona bastım, bir battaniye yere serdik ve arkadaşımızı üzerine uzattık. Masaj yapmaya başladık, nabzı sıcaktı ve atıyor gibiydi. Kalp masajı yaptım. O arada gardiyanlar geldi. Ambulans çağırmalarını istedik. Ambulans 15-20 dakika içinde geldi ve arkadaşımızı odadan çıkarıp götürdüler” şeklinde ifade etti.   ‘CEZAEVİ İDARESİ ÖNLEM ALMADI’   Pandemi’nin cezaevinde yayıldığını ve birçok arkadaşlarının karantinada olduğunu söyleyen Palabıyık, cezaevi idaresinin buna karşı önlem alması halinde Bilgin’inin yaşamanı yitirmeyeceğine dikkati çekti. Palabıyık, “Yani 28 Ocak günü Ahmet İbrahim arkadaşımıza ateş düşürücü ilaç vermek yerine test yaptırsalar, muayene yaptırsalardı, Hanefi arkadaşın ve benim de testimizi yapabilirdiler. Cezaevi idaresinin sorumluluğu buradadır, kronik kalp hastası, ağır hastalık belirtisi olan bir insanı, birkaç metrekarelik bir yaşam alanında tutabiliyorlar ve bu durumu bize ateş düşürücü ilaç vererek geçiştiriyorlar” şeklinde vurguladı.   ‘30 OCAK’A KADAR BİR ŞEY YAPILMADI’   Durumlarının ağır olmasına rağmen 30 Ocak akşamına kadar herhangi bir test ya da muayenelerinin yapılmadığını söyleyen Palabıyık, “Akşam ambulans çağırıldı. Cezaevi girişinde bize birkaç soru soruldu, ateşimiz ölçüldü, bir iki tetkik yapıldı ve ‘acil hastaneye gitmeyi gerektirecek bir durum yoktur’ denilerek hastaneye götürülmedik. Ancak 31 Ocak’ta test yapıldı, ertesi gün negatif olduğu söylendi” şeklinde belirtti.   ‘SORUŞTURMA AÇTILAR’   Rahatsızlıklarının devam ettiğini, ancak buna rağmen revire çıkarılmadıklarını belirten Palabıyık, “Bizim hakkımızda cezaevi idaresi soruşturma başlatmış. Cezaevinin ihmalkarlıkları sonucu arkadaşımız hayatını kaybetti. Üstüne hakkımızda soruşturma açtılar” dedi.   Palabıyık, mektubunda soruşturmanın neden açıldığına dair ise bir bilgi vermedi.   ‘TEDBİR ALINMIYOR’   İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Nuray Çevirmen, cezaevinde yaşananlara dair değerlendirmelerde bulundu. Çevirmen, “Hapishanelerde gerçekten göz ardı edilemeyecek düzeyde sağlık sorunları var. Neredeyse her hafta bir hasta mahpus yaşamını yitiriyor” dedi. Cezaevlerinde çok ağır kronik hastalıkları olan tutukluların olduğunun altını çizen Çevirmen, bütün başvurulara rağmen hasta tutukluların cezaevlerinden serbest bırakılmadıklarını belirtti. Çevirmen, “Neredeyse ölümlerine göz yumulur bir hale geldi. Pandemi döneminde alınmayan tedbirler daha çok arttı. Hapishanelerde birçok sağlık imkanından mahrum olan mahpusların yaşam koşulları çok daha zor. Ancak bununla ilgili tedbir alınmadığı yaşanan ölümlerle ortada” şeklinde konuştu.   ‘BİR AY GEÇMEDEN REVİRE ÇIKARILMIYORLAR’   Bilgin’in tahliyesine çok az zaman kala yaşamını yitirdiğini hatırlatan Çevirmen, “Ailesiyle konuştuğumuzda, ‘Yakın zamanda tahliye olur, dışarıda tedavi olur’ gibi bir düşüncesi vardı. Daha önce kalp krizi geçirdiğine dair bilgi aldık. Hapishanelerde yaşayan kalp hastası mahpusların yaşamları çok büyük risk altında. Pek çok cezaevinde acil müdahalede bulunacak ekipman da sağlıkçı da yok. Bolu cezaevinde uzun zamandır hasta mahpusların bir ay geçmeden revire çıkarılmadığıyla ilgili sürekli olarak başvuru geliyor. Biz bu konuyu hem gündeme taşıdık hem raporladık hem de ilgili yerlere başvuruda bulunduk” diye aktardı.    Yaşanan ölümlere dair etkin soruşturmanın yürütülmediğini de vurgulayan Çevirmen, “Herhangi bir yaptırıma maruz bırakılmıyor. Burada sistemle ilgili bir sıkıntı var. Hasta tutsakların üzerinde yaşam haklarının ihlalleriyle ilgili devasa bir problem var” dedi.