Kobane Davası: Devletler yıkılır, asıl olan halklardır 2022-02-07 17:09:11   ANKARA – Kobanê Davası’nda konuşan HDP eski MYK üyesi Bülent Parmaksız, “Tarihte birçok devlet kurulup yıkılmıştır. Türk devletleri de yıkılmıştır, asıl olan halklardır ve onların birbirleriyle olan ilişkileridir” dedi. DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te yapılan eylemler gerekçe gösterilerek, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası’nın 9’uncu duruşması 5’inci gününde görülmeye devam ediyor. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Cezaevi kampüsünde görülen duruşmaya HDP MYK üyeleri, milletvekilleri, HDP Ankara İl Örgütü üye ve yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda avukat katıldı. Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı. Bir kısım siyasetçiler duruşmaya mazeret bildirerek katılmadı. Duruşma HDP eski MYK üyesi Bülent Parmaksız’ın savunmasıyla devam etti. Esasa ilişkin savunma yapan Parmaksız’ın sözlerini kesen mahkeme başkanı “Savunmanız daha ne kadar sürecek? Kaç gündür sizi dinliyoruz” sözleri dikkat çekti. ‘BİLGİYİ TOPLUMSALLAŞTIRMAK İSTİYORUZ’ Savunmasını sürdüren Parmaksız ise “Herkes kendi doğusunu küçümsüyor” diyerek, kapitalizmle birlikte son 500 yılda egemenler ile halklar arasındaki farkın git gide açıldığına vurgu yaptı. Parmaksız, “Bir yerde Amazon yerlileri, Aborjinler veya Afrika’daki sömürge ülkeleri; bir yandan da Amerika’daki Silikon Vadisi var. Bu aynı zamanda bilginin güç haline gelmesi demek. Biz bilgiyi toplumsallaştırmak istiyoruz. Böyle yapmadığımızda bilgi bir sömürü aracı olarak duruyor. Kapitalizm, artık dijital dünya ve yapay zekayla da birlikte iş gücüne de artık çok ihtiyaç duymuyor ve ‘artık nüfus’ ortaya çıkıyor. Bu artık nüfustan kurtulmak istiyorlar. Distopyalarda bu nüfusun kırılması gerektiği var. 10 kişinin zenginliği 3 milyar insanın zenginliğinden daha fazla ve bu çok korkutucu. Bunlar son 500 yılda oldu. Avrupa merkezcilik bizi sopayla eğitmeye çalıştı. Biz de doğumuzdakileri sopayla eğitmeye çalışıyoruz. Türkiye’de de dünyadaki diğer yerlerdeki gibi batıdakiler doğuya gittiğinde oradaki halkları küçümsüyor” dedi. ‘ÇARPIK MODERNLEŞME’ Akdeniz’in eskiden “bilinen dünya” diye anıldığını aktaran Parmaksız, “Her şey Akdeniz’deydi. Modern anlamda ilk çağdaşlaşmanın nüveleri Mısır’da atılıyor. Bütün Mısır uygarlığını Avrupa’ya taşımışlar, gelmişler ve talan etmişler. 19.yy’dan sonra insanlar şunu fark ediyor. ‘Evet biz geriyiz’. Bu farkındalıktan sonra İslam’da modernleşme süreci başlamış ve Avrupa merkezci ideolojisi de oluşturulmuş. Batının ve doğunun kendi bilincine varması ve bir çıkış yoluna girmesi ne yazık ki kendi doğasıyla değil zorla oldu. Böyle olunca çarpık bir gelişme oluyor.  Mesela Araplarda ve Türklerde çarpık bir gelişme, modernleşme oldu. Kendi tarihine yabancılaşıyorlar” dedi. Avrupa’nın, Orta Doğu’da yaşanması muhtemel her türlü ilerici hareketin karşısında olduğunu ifade eden Parmaksız, “Batı, kendi evrensel birikim ve kazanımlarını doğuya taşımıyor. Cumhuriyeti bize layık görmüyor. Felsefeyi, özgürlüğü Hindistan’a layık görmüyor, Suudi Arabistan’a bu çağdaşlıkları taşımıyor çünkü sömürecek kılıçtan geçirecek ama aştığı her türlü gericiliği Orta Doğu’ya dayatıyor” diye konuştu. ‘PALYATİF BAKIŞ ÇÖKÜŞE GÖTÜRDÜ’ Osmanlı’nın Akdeniz uygarlığına hâkim olduğu dönemi hatırlatan Parmaksız, Avrupa’nın ise o dönemde sıkışmış olduğunu ancak coğrafi keşifler neticesinde yayılıp zenginleştiğini söyledi. Parmaksız, “Bunun sonucu olarak Osmanlı çözülüyor ve kaçınılmaz sonuna doğru yaklaşıyor. Sisteme ayak uyduramıyor, yeni bir dünya kurulurken ne oluyor ne bitiyor kavrayamıyor. Sanıyor ki her şey askeri meseledir, palyatif bakıyor. Ancak istenilen sonuç elde edilemiyor. Ne yapacaklarını tartışıyorlar. Ya onların gittiği yoldan gidecekler, taklit edecekler. Ya da ‘geçmişten kopulduğu için böyle oldu’ fikri doğrultusunda geçmişe dönecekler. İnsanlar geçmişe sığınmayı sever fakat hayat gelecektedir. Osmanlı’daki bazı kesimler de geçmişe dönmeyi talep etmiş ama büyük bir kesim taklit istemiş. Her iki taraf da problematik.  Osmanlı’nın temel sorunları belli ama bu sorunlar görülmedi. Asıl sorun üretici güçlerdi ama sadece diğer meselelere dair reformlarla boşa çabalandı” şeklinde konuştu.  O çağın aynı zamanda ütopyalar ve felsefi özgürlükler çağı olduğunu aktaran Parmaksız, “O dönemde Osmanlı bu bakışa da çok uzak. Şu anda da kimse ütopya yazmıyor çünkü ruhlar karanlık, önünü görmüyor insanlar, distopya yazıyor” diye belirtti. ‘SOVYETLERİ DE AŞACAĞIZ’ Osmanlı’nın Genç Osman’la birlikte modernleşme hamlesi yapmak istediğini ancak Genç Osman’ın yeniçeriler tarafından öldürülerek bu hamlenin önünün kesildiğini vurgulayan Parmaksız, “Biz Osmanlı’daki modernleşme çabalarına sahip çıkıyoruz. Bizden önce atılan her ilerici harekete sahip çıkıyoruz. Biz sosyalizmi geriden değil daha ileriden kuracağız. Sovyet sosyalizminin de birçok yanlışı oldu. Lenin başta ‘bütün ülkelerin işçileri birleşin’ diyor fakat bunu yeterli görmeyince ‘ezilen bütün halklar birleşin’ diyor ancak Lenin’in ölümünden sonra Stalin’in çok fazla yanlışı var. Biz bunları da kabul etmiyoruz. Onları da aşacağız” dedi. ‘ASIL OLAN HALKLARDIR’ Kürtlerin doğal varlıklarını Türk halkının değil egemen sınıfların sömürdüğüne dikkat çeken Parmaksız, “Egemen sınıflar, sermaye çıkarlarını bu yüzden herkesin ortak çıkarıymış gibi kullanıyor ve Türk milliyetçiliğini kullanıyor. Tarihte birçok devlet kurulup yıkılmıştır. Türk devletleri de yıkılmıştır, asıl olan halklardır ve onların birbirleriyle olan ilişkileridir” şeklinde konuştu. Duruşma yarın saat 10.00’da Parmaksız’ın savunmasıyla devam edecek.