Mahmur’dan BM’ye çağrı: Sorumluluğunu yerine getir 2022-02-06 09:03:39   HABER MERKEZİ - Mahmur Kampı Halk Meclisi Eşbaşkanı Filiz Budak, kamptaki BM ofisinin görevini yerine getirmesi gerektiğini belirterek, saldırılara karşı net tavır almaya çağırdı.   Türkiye’nin Mahmur, Şengal ile Kuzey ve Doğu Suriye’nin Şehba ve Dêrik kentlerine 1 Şubat’ta düzenlediği eş zamanlı hava saldırılarda 9 kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi yaralandı. Mahmur Kampı Halk Meclisi Eşbaşkanı Filiz Budak, saldırılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.      'HALK İRADESİNE SAHİP ÇIKACAK'   Mahmur Kampı’nın birçok kez saldırıya uğradığını belirten Budak, halk saldırılara karşı her alanda tepkisini gösterdiğini söyledi. Kampta yaşayanların saldırılara rağmen direnişten ve taleplerinden taviz vermediğini dile getiren Budak, “Türkiye’nin saldırı yaptığı gece kampta yaşayan herkes sabah kadar ayaktaydı. Halk, bombalamaların devam ettiği an da yaralılarını almak için bombalara rağmen dışarı çıktığı. Bu büyük bir iradedir. Halkımız sabaha kadar hastanelerin önünde ve bombalamanın yapıldığı yerde durdu. Bu halk o an bir daha iradesine sahip çıkacağını ve bedeli ne olursa oluşun direneceklerini belirtti” dedi.    'TÜRKİYE KAMPI BOŞALTMAK İSTİYOR'   Türkiye’nin kampa yönelik saldırılarının birden çok nedeninin olduğunu belirten Budak, "Kampımız dünya tarafından bilinen bir mülteci kampıdır. 27 yıldır burada yaşıyoruz. Bu kampta anneleri, babaları, kardeşleri ve yakınları Türkiye tarafından öldürülenler var. Köyleri yakılan insanlar da bu kampta yaşıyor. Türkiye bu kampı boşaltmak istiyor" diye konuştu.    'DEMOKRATİK ULUS SİSTEMİ'   Türkiye’nin Mahmur Kampı’na yönelik saldırısının bir nedeni de demokratik ulus sistemi olduğunu kaydeden Budak, "Demokratik ulus sisteminin ilk adımı 2005’te Mahmur Kampı’nda atıldı. Mahmur Kampı, devletsiz bir sistemin de var olabileceğini gösterdi. Devletler demografiyi değiştirmek ve bir toplumu yok etmek istediği zaman ilk önce o toplumu göçe zorluyor. Göçle birlikte o toplumun kendi toprağından, kültüründen uzaklaştırılıyor. Dili değiştiriliyor ve yetiştirilen yeni nesiller gittikleri yerin koşullarına göre yetiştiriliyor. Toplumu topyekun ortadan kaldırma hedefleniyor. O toplumu tamamıyla kendi özünden uzaklaştırmak ve kimliksizleştirmek için fuhuş, madde bağımlılığı vb. uygulamalar devreye konuluyor. Mahmur Kampı, bu açıdan da bu zihniyete bir darbe vurdu. Türkiye bu yolla buradaki halkın kimliğini almak istedi ama bu politikası boşa çıkarıldı. Mahmur Kampı’nda yaşayan halk kendilerini örgütleyerek kendi sistemlerini inşa ettiler. Kendi sistemleri ile hayatlarını dizayn ederek hem kültürlerini hem de kimliklerini korudular" diye belirtti.   27 yıldır kampta kendini yönetmek ve örgütlemenin kolay olmadığını fakat halkın bunu başardığını söyleyen Budak, "Dilini ve kimliğini inkar eden bir devlete karşı çocuklarını kendi dilinde ve kültüründe yetiştirdi. Mahmur Kampı, Kürtlüğün bir kalesi haline geldi” dedi.   KAMP SALDIRILARA AÇIK HALE GETİRDİLDİ   DAİŞ'in 2014 yılında ki saldırılarında pêşmerge ve Irak güçlerinin kampı saldırılara açık hale getirdiğini hatırlatan Budak şunları kaydetti: "DAİŞ geldiği zaman kampımızın etrafında binlerce pêşmerge ve Irak askerleri vardı. Bunlar bir anda yok oldu ve Mahmur Kampı saldırılara açık hale getirildi. Tüm bunlara rağmen DAİŞ’in yenilgi darbesini ilk olarak Mahmur, Şengal ve Rojava’da aldı. Son zamanlarda artan Türkiye saldırıları ‘acaba Türkiye DAİŞ’in intikamını mı almaya çalışıyor’ dedirtiyor. 2017’den beri Türkiye’nin saldırıları devam ediyor. Kampta 12 bin kişi yaşıyor. Yaşlılar var, hastalar ve çocuklar var. Sadece okul çağına gelmiş ve okula giden 3 bin 500 çocuk var. Saldırılar yetmezmiş gibi kampımıza yönelik 3 yıldır uygulanan bir ambargo var."   IRAK SESSİZ    Irak hükümetinin son süreçte attığı adımları ve kampın etrafının tel örgülerle çevrilmek istendiğini aktaran Budak, "Bizleri esir durumuna düşürmek istediler. Bunun yanında kampımızın etrafına askeri kuleler yerleştirmek istediler. Halkımız bu girişime karşı net bir tavır alarak sokağa indi ve bu durumu kabul etmeyeceğini söyledi. Bu girişimleri sonuçsuz kalınca hemen ardından Türkiye’nin hava saldırısı başladı. Uluslararası yasalara göre bir devletin bir başka devletin toprağına saldırması bir suçtur fakat Türkiye rahatlıkla Irak’ın topraklarını bombalayabiliyor. Irak devletinin topraklarında yaşıyoruz fakat Türkiye’nin bombalamalarına maruz kalıyoruz. Peki neden Irak hükümeti Türkiye savaş uçaklarının kendi hava sahasına girişini engellemiyor? Bu kampta yaşayan insanlar Irak hükümetinin verdiği yasal izinlerle burada yaşıyor. Neden bunların saldırıya uğramasına karşı bir adım atmıyor? Irak hükümeti ise bu saldırılara cılız şekilde ses çıkartıyor. Bu saldırılara karşı sessiz kalmak aynı zamanda saldırıların ortağı olduğunu gösteriyor. Irak hükümeti bu saldırıların ortağı olmadığını göstermek istiyorsa hava sahasını Türkiye’ye kapatması gerekiyor" ifadelerini kullandı.   BM’YE ÇAĞRI    Budak devamla şunları söyledi: "Kampımız, 2014 yılında DAİŞ saldırısıyla karşı karşıya kalınca BM temsilcileri kamptan çıktı. O günden bu yana kamp içerisinde sadece BM binası bulunuyor. BM, 12 bin kişinin yaşadığı kamptaki insanların can güvenliğini sağlamayı düşünmek yerine sadece birkaç tane BM temsilcisinin can güvenliğini düşünerek onların kampa gelmesini uygun bulmuyor. Türkiye tarafından kampımıza yönelik gerçekleşen saldırılara BM sadece küçük açıklamalar yapmakla yetindi. Artık Mahmur Kampı içinde yer alan BM binasının boş bir bina olmaktan çıkması ve işlevini yerine getirmesi gerekiyor. BM’nin tavrını artık netleştirmesi lazımdır. Mahmur Kampı için ne yapacak, kampın güvenliği sorumluluğunu nasıl yerine getirecek diye net tavır sergilemesi gerekiyor."   MA / Ömer Akın