Aykol: Faşizme karşı başarının yolu birleşik mücadeleden geçer 2022-02-04 09:34:34 ANKARA - Faşizme karşı başarının yolu birleşik mücadeleden geçtiğini vurgulayan gazeteci-yazar Hüseyin Aykol, “Bu mecburiyeti idam sehpasına gidenler, ‘Yaşasın Kürt ve Türk halklarının birlikte mücadelesi’ diye slogan atarak gösterdiler” dedi. Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) çağrısıyla siyasi parti ve örgütlerin bir araya gelmesinin yankıları sürüyor. Birlikte mücadele gündemiyle yapılan ilk toplantının ardından gözler önümüzdeki günlerde atılacak adımlar ve açıklanacak programda.   Yapılan toplantının üzerine birlikte mücadelenin önemine dair çok sayıda yorum yapıldı, yazarların makalelerine konu oldu. Yaklaşık 25 yıldır siyasi parti tarihleri üzerine araştırmalar yapan gazeteci-yazar Hüseyin Aykol da deneyimlerini yazdığı “Türkiye'de  Sol Örgütler” kitabıyla aktarıyor. Aykol, birlikte mücadelenin önemine dair değerlendirmelerde bulundu.     Kürt özgürlük hareketi denildiğinde pek çok kurumdan bahsedildiğini ifade eden Aykol, “Türkiye, Irak, İran, Suriye, Avrupa’da bulundukları ülkelerin demokrasisi için mücadele eden, bir şeyler yapmaya çalışan kurumlardan bahsediyoruz. Bu kurumlardan biri de Türkiye’de parlamentoda temsil edilen, üçüncü büyük parti olan HDP’dir. HDP demokrasi mücadelesinde önemli bir rol oynuyor, hata şuanda öncüsü durumunda diyebiliriz. Ana muhalefet partisi CHP’nin sosyal demokrat olması gerekirken bu rolü tamamen oynayabildiği söylenemez. Bu bakımdan HDP’ye böyle bir rol düşüyor, çünkü böyle bir boşluk var” dedi.   ‘BİRLİKTE MÜCADELE ÇAĞRISI’   Millet İttifakı’nda yer alan CHP ve İYİ Parti’nin doğrudan sosyalistlerle birlikte olmak istemediklerini hatta İYİ Parti’nin ideolojik olarak bu kesimleri yok etmek isteyen bir parti olduğuna dikkati çeken Aykol, “Bu nedenle geride kalan ciddi bir boşluk var. Bu grupların ve tek tek kişilerin bir arada mücadele etmesi, güçlerini birleştirmesi çok önemli. HDP önce Aralık’ta nasıl bir parlamento ve nasıl bir Cumhurbaşkanı seçilmesi noktasında ilkelerini ortaya koyduktan sonra Millet İttifak’ı dışında, onun solunda kalan güçlere, ‘gelin hep birlikte var olan İslami-faşist otoriter iktidara karşı birlikte mücadele edelim, birlikte yıkalım’ çağrısında bulundu” ifadelerini kullandı.    BİR ARAYA GELMENİN AMACI   HDP'nin çağrısına büyük cevapların da geldiğini belirten Aykol, HDP’nin parlamenter bir parti olmasının yanı sıra kuruluş temelinde Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) olduğuna işaret etti. Aykol, “HDK’de 40’a yakın siyasi, sol sosyalist parti, örgüt, tek tek kurum ve kişiler var. Bu nedenle yapılan toplantıya sadece 8 partinin çağrıldığı, onlardan birinin icabet etmediği bir çağrıdan çok 50-60 çeşit kurum, parti ve örgütün bir araya gelme amacı olarak görmek ve saygı duyulması gerekiyor” diye konuştu.    BAŞARI BİRLEŞİK MÜCADELEDE   Türkiye gibi çok çeşitli kültürlerin gelip geçtiği bir Anadolu mozaiğinde çok çeşitli partilere ihtiyaç olduğunu ifade eden Aykol, devamında şunları söyledi: “Parti; bir sınıf, topluluk ya da zümrenin çıkarları için faaliyette bulunan örgütlenme oluyor. Bu konuda 25 yıldır araştırma yapan, kitaplar yayınlayan biri olarak Türkiye’de bu kadar parti ve kurumun olmasını şaşırtıcı görmüyorum. Ama devrim ya da faşizmden çıkış ve yıkma anında başarıya giden yol birleşik mücadeleden geçiyor. Rusya’nın Sovyetler Birliği’ne geçişine dair hep şu örneği gösteriyorum; o zaman Rusya’da da çok fazla halklar olduğu için onlara hitap eden partiler çoktu ama içlerinden biri sıyrıldı ve devrim yaptı. Hata o sıyrılan partinin bir kanadı yaptı bunu. Bu bakımdan siyasi partilerin çok bölünmesinden korkmuyorum tarihler bunu gösteriyor ama önemli olan o aradan sıyrılacak partinin gerçekten programını da aşan bir cesaret göstermesi, halklara öncülük etmesidir.”   Türkiye’de çeşitli sağ partilerin iktidara gelmesinde ve zaman zaman ordunun müdahalesiyle faşist cuntaların kurulabilmesinde sadece sağcıların başarısı olmadığını belirten Aykol, solcuların bu konudaki yetersizliğine değindi. Aykol, “Yoksa silahlı örgütler açısından düşünürsek PKK de başta Kürtler arasında mücadele eden 15-30 örgüt arasından birisiydi. Ancak belli bir noktaya gelince, kendinizi kabul ettirdikçe esas mücadeleyi vermek isteyen diğer örgütlerden samimi kişilerin katılımıyla örgüt büyüyor. Tek başına öncü olabiliyor” dedi.   ORTAK MÜCADELE BÜYÜTÜYOR   Ayrı parti ve örgütlenmelerin olabileceğini ancak asıl konunun gerçek anlamda mücadelede samimi olup olmadıkları, halkla ne kadar birlik oldukları ve halkın onları ne kadar anladığı olduğunu vurgulayan Aykol, şunları dile getirdi: “Aslında birlikte olabilecek yüzlerce örgüt ayrı ayrı duruyorlar, çünkü sevdikleri bir lider var ve o lider ne diyorsa ona uymayı düşünüyorlar. Kendi konfor alanlarını yaratmışlar onun dışında ‘Türkiye’de bir İslami-faşist iktidar gelmiş bunu mutlaka yıkmak lazım yoksa hepimiz mahvoluruz’ şeklindeki yaklaşımdan çok ‘aman insanlar beni tek başına kabul etsinler, yerimden oynamayayım, sokağa çıkmamayım, başkasıyla görüşmeyeyim’ şeklinde düşüncelerle kendi konfor alanlarından çıkmadıkları için bu işler oluyor. Yoksa ortak mücadeleye girenler hem sağcı iktidarlar karşısında sonuç alıyorlar hem kendilerini büyütüyorlar. Legal parti kurduysanız, Ankara amaçlı bir siyaset yürütmek istiyorsanız bir şemsiye altına girebilirsiniz. O şemsiyede ‘parlamentoda benim de milletvekillim olsun’ diye isteyebilirsiniz. Öte yandan hem ‘parlamento için mücadele benim için önemli değil’ diyeceksiniz hem de legal sosyalist parti kuracaksınız. Anlaşılmaz durumlar.”    ‘KÜRT ÖZGÜRLÜK HAREKETİ HEP AÇIK’   Türkiye solunun zamanında çok ciddi bedeller ödediğine de değinen Aykol, öne çıkan kadrolarının idam edildiğini, öldürüldüğünü hatırlattı. Aykol, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Mevcut durumda, insanların çeşitli bahaneler bularak birlikte mücadele etmekten kaçınmaları çok kötü. Yoksa Kürt özgürlük hareketi, halkların kardeşliğine inanıyor, birlikte mücadele edilmeksizin nihai başarıya ulaşamayacağını düşünüyor ve şimdiye kadar 40 yıllık mücadelesinde sahip olduğu tüm olanakları Türk, Türkiyeli, sol örgütlere açtı. 32 yıldır çıkardığımız tüm basın yayın organlarında onlara yer verdi, çalışmalarını sağladı, sayfalarını açtı. İlk Özgür Gündem Gazetesi’nde neredeyse tüm solcular, devrimciler yazdılar, yer aldılar, sayfaları yönettiler. Kürt sorununu parlamenter yoldan çözmek isteyen tüm partilerin organları Türklere, birlikte mücadeleye hep açık oldu. Örnek bir olaydır; ben 32 yılda çıkardığımız 54 gazetenin yöneticiliğini yaptım. İlk 10 yıllarda gazetede çalışmak isteyenler bana geldiğinde ‘çalışmak istiyorum ama Kürt olmak öncelikli mi şart mı’ diye soruyorlardı. Ben de kesinlikle ‘hayır’ diyordum. Önemli olan bizim ihtiyacımız, gazeteye yapacağınız katkı. ‘Kürt değilsen seninle çalışamayız’ şeklinde bir yaklaşımımız hiç olmadı.”   ASLOLAN BİRLİKTE MÜCADELE    Anadolu'nun kültür çeşitliliğinin birlikte mücadeleyi mecbur kıldığına dikkati çeken Aykol, başka çarenin olmadığını vurguladı. Aykol, “Bu mecburiyeti, başında HDP’yle birlikte mücadeleden uzak durmaya çalışan çeşitli sol devrimci örgütlerin ilk liderleri idam sehpasına giderken ‘yaşasın Kürt ve Türk halklarının birlikte mücadelesi’ diye slogan atarak gösterdiler. Kürt özgürlük hareketi de ‘yeter ki birlikte mücadele edelim çabasında. Aslolan birlikte mücadele etmek” diye aktardı.   MA / Zemo Ağgöz