Elgazi: Seçimler yaklaştıkça mültecilere saldırılar artıyor 2022-02-01 09:01:24 İSTANBUL - Siyasetçilerin kullandığı dil nedeniyle seçimler yaklaştıkça mültecilere dönük ırkçı saldırıların arttığını belirten Sığınmacılar Platformu Meclis üyesi Taha Elgazi, “Bu da sığınmacılar içerisinde bir korku yaratıyor” dedi. Türkiye’de mültecilere yönelik ırkçı uygulamalar ve saldırılar giderek artıyor. Nefret saikiyle işlenen suçlar, “münferit” olarak değerlendirilerek cezasız bırakılırken, ırkçı saldırılara ilişkin sıklıkla soruşturma dahi açılmaması, yargılama yapılmaması ve faillerin cezalandırılmaması, bu saldırıların artmasına neden oluyor.   Sığınmacılar Platformu Meclis üyesi Taha Elgazi, mültecilere dönük saldırıları değerlendirdi.    Kendisi de Suriyeli olan Elgazi, ırkçı saldırıların bir çok kaynağının olduğunu belirtti. Saldırıların en büyük nedenlerinden birisinin siyasi liderlerin nefret ve kin söylemleri olduğunu kaydeden Elgazi, bu söylemlerin toplumda “sözlü ve fiziksel saldırı” şeklinde karşılık bulduğunu dile getirdi. Saldırılara karşı yeteri düzeyde önlemin alınmaması benzer durumların yaşanmasına sebebiyet verdiğini belirten Elgazi, “Siyasi parti liderlerinin aylardır, hatta yıllardır mültecileri hedef alıyor ama bunlara herhangi bir ceza uygulanmıyor. Ceza Kanunu’nun 122 ve 216’ncı maddeleri kin ve nefret söylemi kullanan kişilere ceza öngörüyor. Ama bazı siyasetçiler her gün sosyal medya hesaplarından mültecileri hedef alıyorlar. Ama bunlar herhangi bir ceza almıyor. Bu durumda mültecilere yönelik saldırıların artmasına da sebebiyet veriyor” dedi.   MEDYANIN ROLÜ   Irkçı saldırılara ilişkin medyanın rolüne değinen Elgazi, medyada kullanılan dilin saldırıların artmasındaki nedenlerden biri olduğunu ifade etti. Elgazi, sürekli olarak yanlış bilgilerin medyada dolaştığını dile getirdi. Bu açıdan medyada kullanılacak dile dikkat edilmesi gerektiği uyarısında bulunan Elgazi, “Türkiye medyasında, mülteciyi var olan sorunların kaynağı gibi gösteriyorlar. Aslında mülteci bir sorun kaynağı değil, mağdurudur. Ama Türkiye’de ülkenin bütün sorunları mültecilere bağlanıyor. Ama sorun mülteciler değil asıl sorun mülteciliği doğuran siyaset ve politikalardır” diye belirtti.   DİLİN TOPLUMA YANSIMASI   Siyasetçilerin ve medyanın söylemlerinden dolayı toplumda da “Suriyeliler geldi, elimizden işimizi aldı” gibi yanlış bir algının hakim olduğunu belirten Elgazi, şöyle devam etti: “Bir mülteci ülkesini bırakıp başka bir yere gittiği zaman sadece hayata tutunmak, hayatta kalmak için çalışır. Ben bir mülteci olarak Suriye’de yüksek lisansımı bitirme noktasına geldim. Ama savaş olduğu için canımı kurtarmak için her şeyi bırakıp geldim. Orada bir üniversite hocası sayılırdım. Ama buraya gelirken ben sıfırla geldim, sadece birkaç parça elbisem vardı. Buraya geldiğimde günlük olarak bana ne verilse kabul etmek durumunda kaldım. Aslında mülteci düşük fiyata çalıştığı zaman, sigortasız çalıştığı zaman, buradaki insanların işini elinden almıyor. Sorun burada mülteci değil, o mülteciyi kullanan işverenindir. Toplum bu konuyu bilmesi gerekiyor. Hatta biliyor ama buna rağmen işverenleri bu konuda suçlamıyor. Mülteciyi zayıf bulduğu için suçluyor.”   EN ÇOK SALDIRI İSTANBUL’DA   Mültecilerin en çok İstanbul’da saldırıya uğradığını dile getiren Elgazi, bunun nüfus yoğunluğundan kaynaklandığını belirtti. Birçok yerde sadece mülteci olduğu için yüzlerce kişinin ırkçı uygulamalara maruz bırakıldığının altını çizen Elgazi, “Mesela bazı yerlerde mülteci olduğu için ev dahi vermiyorlar. Burada sadece Suriyeli mülteciler sorunlar yaşamıyor. Türkiye’de 1980-90’larda Kürt toplumu da aynı sorunlarla karşılaştı, şimdi de karşılaşıyor. Mültecilere yönelik bu saldırılar keşke sözlü olarak kalsa. Ama maalesef son dönemlerde bu saldırılar sözden çıkıp fiziksel saldırı noktasına geldi. Bu çok korkunç bir durum. Seçimler yaklaştıkça bu saldırılar da artıyor. Bu da sığınmacılar içerisinde bir korku yaratıyor. Bir çok aile evden işe, işten eve gidip gelerek yaşamak zorunda kalıyor. Çünkü kendini güvende hissetmiyor. Sosyal ve güvenlik ortamı kaybolduğu zaman insanın huzuru, insanın umudu da kayboluyor” diye konuştu.   OKULLARDA YAŞANAN SORUNLAR   Son dönemlerde okullarda Suriyeli mülteci çocukların sözlü saldırı, ayrımcılık, nefret ve kin söylemlerine sıklıkla maruz bırakıldığını dile getiren Elgazi, “Bazı aileler bundan dolayı çocuklarını okullardan çıkarmak zorunda kaldı. Çünkü çocuklar artık okula devam edemeyecek duruma geliyor. Çocuklar kendilerini sınıfta yalnız hissediyor. Bazı okullarda rehber öğretmenleri üzerlerine düşen görevi yerine getirmiyorlar. İlkokuldaki çocuklarımız, lise çağına ulaştığı zaman yüzde 40’ı okulu bırakıyor” dedi.   KARAKOLLAR OYALIYOR   Sorunlarla karşılaşan mülteciler için hukuki ve idari mekanizmaların çoğu zaman işlemediğini kaydeden Elgazi, şöyle konuştu: “Hatta bazen mülteciler polis merkezlerine müracaat ederken, bazı polis memurları tarafından ayrımcılığa uğruyor. Örneğin bir Suriyeli mültecinin evine hırsız girdiği için karakola gidip şikayette bulunuyor. Karakoldaki memur ‘vatanınızı bıraktınız, buraya gelip şikayet mi edeceksiniz. Hadi buradan defolun’ diyor. Ya da ‘yarın gel, iki gün sonra gel. Şu an müsait değiliz’ diyorlar. Bazı üniversitelerde akademisyenler dahi mültecileri hedef alıyor. Yani ırkçılık sadece toplumda değil, her yer de var. Irkçılık ve nefret suçu bir hastalıktır. Bu hastalığı tedavi etmezseniz bugün Suriyelileri hedef alır, yarın başka kişileri. Mültecilerin durumu ülkenin sosyal güvenliğidir. Mültecileri ne kadar savunursak kendi sosyal güvenliğimizi de o kadar savunuruz.”   NEDEN CEZALANDIRILMIYORLAR?   Nefret suçlarının son bulması için hem hükümet hem de muhalefet partilerine çağrıda bulunan Elgazi, “Sığınmacıları korumak herkesin görevidir. Siyasi parti liderleri bu ayrımcı dilinden vazgeçmesi gerekiyor. Madem bu kadar insan ayrımcılığa, ırkçılığa uğruyor, neden gerekeni yerine getirmiyorsunuz? Niye onlar cezalandırılmıyor? Herkes bu konuda sorumludur ve suçludur” diye belirtti.      İKTİDARA ÇAĞRI   İktidarın artık yasaya ve anayasaya uyması gerektiği yönünde çağrı yapan Elgazi, “Bizler bir çok siyasi parti lideriyle görüşmeler gerçekleştirdik. Mülteciler konusunda partilerin bir araya gelerek bir anlaşma imzalamaları gerekir. Yani mültecileri ve mülteci dosyasını herhangi bir seçime alet yapmamak gerekir. Bizlerde mülteci olmak istemiyoruz” şeklinde konuştu.     MA / Ferhat Çelik