GÖÇİZDER: Esenyurt'taki saldırı organizeli 2022-01-17 14:33:54 İSTANBUL- Esenyurt'ta mültecilere yönelik ırkçı saldırı ardından bölgeye giderek rapor hazırlayan GÖÇİZDER, saldırıların organizeli bir şekilde yapıldığını belirtti.  Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER), 9 Ocak’ta İstanbul’un Esenyurt ilçesinde mültecilere yönelik ırkçı saldırıya ilişkin rapor hazırladı. 12 Ocak tarihinde olayın yaşandığı yere giden dernek heyeti, olay yerinde bir gün süren incelemeler, mülteciler ile yapılan görüşmeler ve gözlemler sonucunda raporu hazırladı.   Olayın tanıkları ve esnaflarla görüştükleri belirtilen raporda, “12 sorudan oluşan bir soru kağıdı kullanarak 1’isi Suriye uyruklu mülteci, 1’isi Lübnan uyruklu mülteci olmak üzere iki kadın ve üç Suriye uyruklu mülteci erkekle görüşme yaptık. Biz pasajı biraz gezdikten sonra bir dükkana giriyoruz. Dükkan oldukça sakindi ve  dükkanda çalışanlar haricinde kimse yoktu, o yüzden dükkan sahibi olduğunu düşündüğümüz genç bir erkekle hemen diyalog kurduk. 9 Ocak 2022’de yaşadıkları saldırı ve gündelik hayatta yaşadıkları hak ihlalleri ile ilgili bir yazı yazmak istediğimizi ifade ettik. Bunun üzerine görüşme teklifimizi kabul etti. Son görüşmemizdeyse dükkanda 9-10 yaşında bir çocuk olmak üzere toplamda 8 kişi hazır bulundu ve en detaylı veriyi bu görüşmede elde ettik” denildi.   'TELEVİZYONDAN ETKİLENİP SALDIRIYORLAR'   Saldırının medyada “sigara kavgası” olarak servis edildiği ifade edilen raporda, gerçeğin böyle olmadığı aksine  saldırının arka planında başka faillerin teşviki ve tahriki olduğu vurgulandı. Raporda, tanıkların daha önce de bu tür saldırılara tanıklık ettikleri belirtilirken, bu saldırının sürekli, planlı ve organizeli olduğu vurgulandı. Raporun devamında mültecilere yönelik kullanılan dile dikkat çekilerek İ. E. adlı mültecinin şu ifadelerine yer verildi: “Bir Arap çocuğundan, 18 -20 yaşında olan iki kişi sigara istiyor.  Çocuk sigara yok diyor ve buraya kaçıyor. Sonra onlar da gelip bu dükkanlara saldırıyorlar. Yetkililerinin Suriyeli ile ilgili söylemleri, bu çocukları çok etkiliyor. TV'lerde Suriyeliler kötü temsil ediliyor. Çocuklar Çukur dizisinden etkileniyorlar, o dizideki karakterler etkilenip saldırıyorlar.”    ORGANİZELİ SALDIRI   Raporda, saha çalışması sonucunda edindikleri bilgilerin bütünlüğünde şu açıklamaya yer verildi: “Yukarıdaki mülakatlar ortaya koymaktadır ki olay haberlere yansıdığı gibi iki grup arasında sigara isteme nedeniyle çıkan bir tartışmayla alakalı değildir. Olayda ne tartışma ne de iki farklı grup söz konusudur. Olay mahallede kümelenmiş bir ırkçı grubun yabancılara yönelik organize saldırısı olduğu anlaşılmaktadır. Bu ırkçı grup, Suriye uyruklu mülteci olduğunu düşündükleri bir Filistin uyruklu mülteciden sigara ister, Filistin uyruklu mülteci sigarasının olmadığını ifade eder, bunun üzerine ırkçı grup ondan telefonunu ister, o da telefonunu vermeyince ırkçı grup ona saldırmaya başlar.    MÜLTECİ DÜŞMANLIĞI   Saldırıdan korunmak için  Filistin uyruklu mülteci pasaja sığınır ve saldırgan ırkçı grup bu kez pasaja saldırmaya başlar. Bu nedenle Suriye uyruklu mültecilere  ait onlarca dükkanın öbekleştiği pasaja yönelmiş saldırı olayının iki kişi arasında yaşanan bir tartışmayla açıklanamayacağı açıktır. Öte yandan haberlere yansıyan videolarda söz konusu grupların ‘burası Türkiye, Suriye değil’ şeklinde attıkları sloganlardan ve aşağıdaki mülakatlardan da hareketle mahalledeki ırkçı grupların mülteci düşmanlığı  motivasyonuyla hareket ettikleri anlaşılmaktadır.   MÜLTECİLERE YÖNELİK GASP, ŞİDDET   Esenyurt’ta Arapça konuşan mültecilere yönelik saldırıların çetevari şekilde hareket eden mahalleli gruplar tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Haberlerden ve tanık anlatımlarından anlaşıldığı üzere bu gruplar yanlarında tabanca, bıçak gibi suç aletleri bulundurmaktalar. Şiddet olaylarına karışan grup üyelerinin, cezalardan korunmak amacıyla başka kimseler tarafından yönlendirildikleri anlaşılmaktadır."   ‘MÜLECİLERİN YAŞAMI TEHDİT ALTINDA’   Son mülakattın farklı yaşlarda 8 Suriyeli erkekle yapıldığının belirtildiği raporda, her birinin saldırıyı anlatırken mahalledeki çetevari yapılanmaya işaret ettiğini belirtti. Bu grubun mahallenin park ve sokaklarında yabancılardan zor yoluyla para ve telefon aldıklarının belirtildiği raporda, "Bu grupların yabancılarla kavga etmek için bahane aradıklarını ifade ettiler ve yakın bir tarihte bir benzer bir olayda yaralanmış birinin isim ve yer bilgisini bizimle paylaştılar. Suriye uyruklu mültecilerin yaşam hakları ve güvenli bir çevrede yaşama hakkı tehdit altındadır" ifadelerine yer verildi.     MÜLTECİLERİN YAŞADIKLARI AYRIMCILIK    Raporda ayrıca mültecilerin gündelik hayatta yaşadıkları ayrımcı uygulamalara da yer verildi. Bu kapsamda mültecilerle yapılan görüşmelere şöyle yer verildi:    “* Suriye uyruklu mültecilere fiziki saldırılar haricinde okul, toplu ulaşım araçları ve ikamet ettikleri yerlerde ayrımcılık ve dışlanma gibi hak ihlallerine maruz kalmaktadır.   * Türkçe konuşan çocuk C. R. okulda akranları tarafından maruz kaldığı şiddeti Türkçe konuşarak şöyle aktardı: ‘Okulda iki kişi Suriyeli olduğum için beni dövdü. Hep benle kavga etmek istiyorlardı. Sonra öğretmenimiz, Suriye’nin de eskiden Osmanlı toprağı olduğunu söyleyince bana artık bulaşmadılar’   * Bir başka F. Z. adında görüşmeci devlet dairelerinde Türkçe bilmediğinden dolayı maruz kaldığı kötü muameleyi ırkçılık olarak şöyle tarif etti: ‘Araplara karşı tuhaf bir şekilde davranıyorlar, ırkçılık yapılıyor. Evraklarım için devlet dairelerine gittiğimde, sinirleniyorlar ve bunu jest ve mimiklerin ifade ediyorlar. Türkiye'de tek dil konuşuluyor, ben Arapça ve İngilizce biliyorum. Belki haklılar ama ben Türkçe bilmiyorum.’   * İ. E. adında görüşmeci komşularıyla yaşadıkları deneyimi ırkçılık olarak tarif ettikten sonra, Türkiyelilerin kendileri hakkındaki önyargıları şu ifadelerle anlattı: ‘Burada ırkçılıkla karşılaşıyoruz. Eşim komşumuza selam veriyor, ama eşimin selamını almıyorlar. 6 senedir komşuyuz bugüne kadar bize selam vermediler. Türkiye'deki insanlara göre her ay yardım aldığımız söyleniyor, ben yardım almıyorum.  Her ay vergi veriyorum. Bu para meselesi yüzünden bizden nefret ediyorlar.’   * E. S. adından görüşmeci ise bürokratik işlemlerin yavaş ilerlemesinden dolayı yaşadıkları sorunlara şöyle dikkat çekti: ‘Başvuru evraklarımıza geç cevap veriliyor. Kanuni bir şekilde yaşamak istiyoruz. İkametgah nüfus kayıtlarıyla ilgili sorun yaşıyoruz, nakiller çok zor oluyor, aile birleşmesinde sorun var. Bu sorunların çözülmesini istiyoruz.’”   SONUÇ VE ÖNERİLER   Raporun sonunda ise sonuç ve önerile bölümü oluşturuldu. 5 maddeden oluşan bu bölümde yapılması gerekenler şöyle özetlendirildi:    “* Esenyurt’ta ırkçı gruplar tarafından Arapça konuşan mültecilere yönelik tehdit, gasp ve şiddet eylemlerine son verilmelidir. Suç teşkil eden eylemlere karışan failler tespit edilerek cezalandırılmalıdır.   * Mültecilerin ikamet izinleri ve nakilleriyle (kayıtlı olduğu ilin dışındaki bir yere taşınma) ilgili yaşadıkları sorunlar ivedilikle çözülmeli.    * Irkçılık, ayrımcılık ve nefret söylemiyle ilgili yasal alanda uluslararası sözleşmeler standardında ivedilikle düzenlemeler yapılmalıdır.   * Basın- yayın veya sosyal mecralar üzerinde nefret söylemi kullananlar tespit edilmeli ve haklarında etkili cezalar verilmelidir.   * Hak ihlaline maruz kalan mültecilerin adalete erişimi için insan hakları alanında çalışan sivil toplum örgütleri, baro veya diğer hukuk çevrelerinin sahada farkındalık geliştirmek ve mültecilerin haklarını korumak ve savunmak  için sahada çalışmalar yapmalı, ortak kampanyalar yürütmelidir.”