Ömrü cezaevi kapılarında geçti: Herkes için adalet 2022-01-14 09:01:56 DİYARBAKIR - Bir çocuğunu çatışmalarda kaybeden, bir çocuğu ve eşi cezaevinde olan Hasina Güler, Adalet Nöbeti'nin öncülerinden biri. Mücadele etmekten geri durmayan Güler'in amacı özgür bir dünya.  Hasina Güler (74), Diyarbakır Barosu'nda 2 aydır devam eden Adalet Nöbeti'nin eylemcilerinden. Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde dünyaya gelen Hasina, daha çocuk yaşta iken taşındıkları Bismil ilçesine bağlı Kerxa Jêr (Göksu) köyünü yurt kabul eder. Burada Sıddık Güler ile evlenen Hasina, 13 çocuk dünyaya getirir. Eşinin iki kardeşinin ailesiyle birlikte aynı evde yaşamlarını sürdürürler. Sonrasında kardeşlerden biri çocuklarıyla birlikte başka eve taşınsa da 2 aile, 25 nüfus tek evde yaşamlarını sürdürür. Köydeki tarlalarında ektikleri pamukla geçimlerini sağlarlar. Kadınlar bir taraftan evin işleriyle uğraşırlar bir taraftan da tarlada çalışan işçilere yemek yaparlar.      İKİ KARDEŞ TUTUKLANIR   Nüfusun kalabalık olmasından kaynaklı günde 2 kez tandırda ekmek pişiren Hasina, tüm zorluklara rağmen köyde olmaktan mutludur. 1994 yılında köyde asker ile PKK'liler arasında çıkan bir çatışma ardından evlerine baskın düzenlenir, Mehmet ve Sıddık Güler gözaltına alınır. Uzun süre karakolda gözaltında tazyikli su, elektrik, Filistin askısında bekletmeye kadar  türlü türlü işkencelerden geçirilen her iki kardeş tutuklanır. Aramalarda Sıddık Güler'e ait ruhsatlı silah "suç delili" olarak kabul edilir ve hiçbir delil olmamasına rağmen Güler'in de çatışmaya katıldığı ileri sürülür. Mehmet Güler birkaç yıl sonra serbest bırakılsa da Sıddık Güler silahın sahibi olması nedeniyle 36 yıl hapis cezası alır.    KÖYDEN GÖÇERTİLİRLER   Her iki kardeşin tutuklanmasıyla ailenin gördüğü baskı hali bitmez. Çok kısa bir süre sonra tekrar köye baskın düzenleyen askerler, ailenin 24 saat içinde göç etmesini ister, evlerini ateşe verir. Köyden çıkartılsa da aile, kendi topraklarından kopmak istemez ve Bağlar ilçesinin Körhat Mahallesi'nde müstakil bir eve taşınır. Göçertilme politikasının yoğun uygulandığı bu dönemde ev bulmak da pek kolay olmaz. İki kadın, küçük çocuklarıyla birlikte yeni bir mücadele içine girer. Bu süreçte Hasina'nın iki oğlu (Yakup ve Habip) dağların yolunu tutar. Yakup PKK'ye katıldıktan bir müddet sonra 1998 yılında Dorşin Dağı’nda çıkan bir çatışmada yaşamını yitirir. Yıllarca oğlundan bir haber alamayan aileye, 2015 yılında çocuklarının yaşamını yitirdiği bilgisi verilir. Habip Güler ise 2000 yılında Hasankeyf'te çıkan bir çatışmada yaralandıktan sonra tutuklanır.  İKİ CEZAEVİ ÖNÜNDE GEÇEN ÖMÜR   Yıllarca eşini görebilmek için cezaevi kapılarında olan Hasina'ya yeni bir kapı daha görünür. Yıllarca hem eşinin hem de oğlunun görüşüne gider. Hasina hem tüm bu acıları göğüsler hem de cezaevindeki eşine güç vermeye çalışır. O dönem Midyat Cezaevi'nde olan eşinin görüşüne gittiği sırada oğlu Habip'in yaralandığını ve tutuklandığını anlatır. Eşine çocuklarının tutuklandığı haberini verdiğinde "Keşke hiç tutuklanmasaydı, burada kalmak zor" yanıtını alır.    CEZAEVİNDE HASTA DÜŞTÜ   74 yıllık ömrünün 26 yılını cezaevi kapılarında geçiren Hasine Güler, eşi ve oğlunun sevkiyle birlikte şehir şehir gezer. Yozgat, Aydın, Midyat, Siirt, Diyarbakır, Antep ve son olarak da İskenderun Cezaevi'ne götürülen Sıddık Güler'in görüşleri için bu kentlere gider. Cezaevi koşullarında nedeniyle Sıddık Güler birçok sağlık sorunu yaşamaya başlar. 2 defa anjiyo, bir defa da görme bozukluğu nedeniyle göz ameliyatı olur. Hipertansiyon, iltihaplı eklem romatizması bulunan Güler bir müddet tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kalır.    TAHLİYEYE RET   Adli Tıp Kurumu (ATK) ve Adalet Bakanlığı'na yapılan tüm başvurulara olumsuz yanıt verilir. 1 Ağustos 2021’de götürüldüğü İskenderun Devlet Hastanesi’nin Acil Polikliniği’nde, "Tetkikleri yapılan hastanın bir sıkıntısı yok. Bol su içmesi önerilir" reçetesi verilir. Doktorun verdiği bu reçete nedeniyle İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi'nin yaptığı tahliye başvurusu reddedildi. Bu süreçte oğlu Habip Güler'in babasına refakatçi olmak için yaptığı başvuru da reddedildi.    EYLEM NEDENİYLE TUTUKLANDI   "Ömrüm cezaevi kapılarında geçti" diyen Hasina Güler, Barış Anneleri Meclisi içinde yer alır, mücadele eder. 2006 yılında Diyarbakır Koşuyolu Parkı'nda düzenledikleri eylemle PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın cezaevi koşullarını protesto eden 23 Barış Annesi ile birlikte gözaltına alınarak tutuklanır. Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde 40 gün tutuklu kalan Güler, ardından serbest bırakılır.    GÜLER'İN MÜCADELESİNE TANIKLIK   Yıllardır tüm baskılara rağmen mücadeleden geri adım atmayan Güler, Diyarbakır Barosu'nda devam eden Adalet Nöbeti'nin öncülerinden. Biz de Güler'in mücadelesinin bir gününe tanıklık etmek üzere evini yolunu tutuyoruz. Mücadelelerinin sonuç vermesi, iyi bir haber alma umuduyla televizyon izlerken bizlere kapıyı açıyor Güler. Artık yaşamının ana faaliyeti olan eyleme gitmeden önce seccadesini serip namaz kılıyor, dua ediyor. 74 yaşında olmasına, birçok hastalığı bulunmasına rağmen bir gün olsun eyleme katılmadan geçirmiyor.  İKİNCİ EVİ   Zorluklar içinde merdivenlerden inerek araca biniyor ve artık ikinci evi olan Diyarbakır Barosu'nun yolunu tutuyor. Yol boyunca bize eylemlerinden söz eden Güler, adalet sağlanıncaya, çocukları için özgür bir dünya kuruncaya kadar hiçbir şeyin kendisine geri adım attıramayacağını vurguluyor. Mücadelenin bir aileye dönüştürdüğü diğer eylemcilerle buluşuyor burada. Herkes birbirine "Hoş geldin" diyor. Çünkü artık bu mekan hepsinin evi, ortak mücadele alanı. Sonra Sur'da Dörtayaklı Minare önünde katledilen ve hala failleri açığa çıkartılmayan Tahir Elçi'nin fotoğrafının altında nöbete başlıyorlar. Adaleti sadece kendileri için değil herkes için talep ettiklerini söylüyorlar.    OĞLUNU 3 YILDIR GÖREMİYOR   Yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle Kandıra F Tipi Cezaevi'nde tutulan oğlunu 3 yıldır görmeye gidemeyen Güler, pandemiden bu yana görmediği eşini ise geçtiğimiz ay ziyaret edebilmiş. Bu kadar uzun yol gittikten sonra ise görüşmenin de sadece 30 dakika ile sınırlı olmasına tepkili. Eskiden ailelerle birlikte araç tutarak cezaevine gittiklerini anlatan Güler, şimdi cezaevi idaresinin tüm tutukluların saat ve günlerini değiştirmesi nedeniyle herkesin bireysel imkanları doğrultusunda gidebildiğine işaret ediyor.    'ONLARI SAHİPSİZ BIRAKMAYIZ'   Tüm imkansızlıklara rağmen eşine ve oğluna destek olmaya çalıştıklarını dile getiren Güler, "Dün çocuklarım babalarını görmeye gittiler ve sadece yarım saat görüşebildiler. Bu sürede birbirimizin halini hatırını dahi soramıyoruz. Her ay 500 TL birine, 500 TL'de ötekine para gönderiyoruz. Borçlansak bile bu parayı onlara gönderiyoruz, çünkü onlar cezaevinde, biz dışarıdayız. Cezaevindeki yakınlarımızı hiçbir zaman sahipsiz, mağdur bırakmayız. Çocuklarım görüşe giderken onlara yemek hazırlayıp verdik, yolda yiyip içmeleri de büyük bir masraf oluyor. Sularını dahi yanlarında götürüyorlar. Yaşamımızı bu şekilde sürdürüyoruz" diye anlatıyor.    2 oğlu ve eşi katledilen, bir oğlu ise tutuklanan Emine Şenyaşar'ın oğluyla birlikte başlattığı Adalet Nöbeti'nden de etkilendiğini belirten Güler, "Televizyondan izlerken yüreğim yanıyordu, eylemine gidip ziyaret ettim. Yağmurun, sıcağın altında eylemine devam ediyor" diyor.  AMAÇ SESLERİNİ DUYURMAK   Taleplerinin aynı olduğunu ve bu halin görünür olması için eylem başlatmaya karar verdiklerini söyleyen Güler, şöyle devam ediyor: "Öyle bir hale geldik ki Diyarbakır Barosu'nda eylem başlatma kararı aldık. En azından burada avukatlar var ve onlar yaşadığımız durumdan haberdar olur ve bize destek olurlar diye düşündük. Gelip gördük ki avukatların dahi bizden haberi yok. Biz adalet istiyoruz. İnsanlık, eşitlik istiyoruz. Hasta ve infazı ertelenen tutukluların serbest bırakılmasını istiyoruz. Her tarafa, kente cezaevi yapmışlar ve insanları buralara doldurmuşlar. Cezaevine koymuşlar ama zulüm bununla da bitmiyor. Her sabah erken baskın yapılıyor, eşyaları dağıtılıyor, büyük zorluk yaşanıyorlar."   HASTA TUTUKLULAR BİR KOĞUŞTA   Eşinin durumunun kritik olduğuna hem hasta hem de yaşlı olduğuna işaret eden Güler, "Eşim ile birlikte kalan tutuklu da (İsmail Tamboğa) hastaydı. Bu durumda nasıl ihtiyaçlarını karşılayacaklardı? Elbiselerini yıkayıp kaldıkları yere asmak zorunda kalıyorlardı, havalandırma yoktu. Su konuluyordu hücreye ama içecek halleri bile olmuyordu. Daha sonra yanındaki tutuklunun başka yere sevk edilmesiyle tek kaldı bir süre. Şimdi başka bir koğuşa götürdüklerini ve yanında 2 kişi daha olduğunu söyledi. Ama hala kendine bakacak durumda değil. Çocuklarım görüşe gittiklerinde oda girişine kadar bastonla geldiğini sonra da duvarı tutarak yanına yürüdüğünü söylediler" diye anlatıyor.    Mücadelenin önemine işaret eden Güler, "Gözlerim görmüyor, dizlerim tutmuyor ama burada olmaya devam edeceğim. İstiyoruz ki tüm tutuklu yakınları buraya gelsin. Bir tek kendimiz için değil, herkes için adalet istiyoruz" sözlerinin ardından Adalet Nöbeti'ndeki yerini alıyor...   MA / Dicle Müftüoğlu - Özgür Paksoy