Halkevleri: Özyönetim mekanizmaları kurulmalı 2022-01-13 14:47:02   ANKARA - İktidarın derhal yönetimi bırakması gerektiğini belirten Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, “Faşizm suçlarının mahkûm edilmeli; halkın söz sahibi olacağı özyönetim mekanizmaları kurulmalıdır” dedi.   Halkevleri, çoklu krize karşı değerlendirme ve mücadele çağrılarını kamuoyuna duyurmak amacıyla Genel Merkez’lerinde basın toplantısı gerçekleştirdi. Genel Başkan Nebiye Merttürk’ün de katıldığı toplantıda Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin yanı sıra İç Anadolu Bölge Temsilcisi Serdar Kibar ve Ankara Şube yöneticileri de yer aldı. “İnsanca bir yaşam, demokrasi, özgürlük ve barış için direnişe” yazılı pankartın asıldığı toplantıda, birleşik mücadele vurgusu yapıldı.   ‘KAPİTALİZM: BİR UYGARLIK KRİZİ’   Toplantıda konuşan Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, dünyanın sonu görünmeyen ekonomik, toplumsal, siyasal krizlerin içinde yol aldığını ifade etti. Merttürk, “Artık tamamen insani gelişmenin karşısında, yıkıcı bir güç haline gelen büyük sermayenin toplumsal egemenliği, emek düşmanı, kadın ve LGBTİ+ düşmanı, göçmen düşmanı, gerici, şoven, fetihçi, türcü, bilim ve sanat düşmanı faşist iktidarların ardına sığınıyor. Mantıksal olarak sürdürülemez hale gelen kapitalizm, tarihsel olarak yıkılmamak için gösterebileceği bütün direnişi gösteriyor, insanlığın ve yerkürenin üzerine yıkıcı bir uygarlık krizi olarak çöküyor” dedi.   BİRLEŞİK MÜCADELE VURGUSU   Kitlesel mücadelenin öneminin altının çizen Merttürk, “Yeni sömürgeciliğe, neoliberalizme, ırkçılığa, şeriatçılığa ve militarizme karşı mücadelelerin faşizme karşı mücadeleyle bütünleştirilme derecesi, bu süreçte faşizme karşı kitle mücadelesinin içeriğini ve rengini belirleyecek ve bir sonraki siyasi sürecin karakterine damgasını vuracaktır. Bu bütünlüğü sağlayacak olan ise devrimciler ve kelimenin en geniş anlamıyla işçi sınıfının devrimci güçlerinin ön açıcı, kitlesel, militan direniş ve mücadeleleri olacaktır” diye belirtti.   Merttürk, Erdoğan-MHP iktidarına karşı toplumsal gücün, Türkiye işçi sınıfının gerçek gövdesini oluşturan, güvencesiz işçiler, kadınlar, yoksul-emekçi Kürt halkı, eğreti işçilik kurbanı ücretli-profesyoneller ve üniversite öğrencileri, ekolojik yıkıcılığa karşı toprağını, doğasını savunan köylüler olduğunu vurguladı.   ‘FAŞİZME KARŞI DİRENİŞ’   Direnişlerin kitlesel bir direniş hareketi olarak örgütlenmesi gerektiğini vurgulayan Merttürk, “Temel hedefimiz, Türkiye halklarının, bir seçmen davranışına indirgenemeyecek olan, ne seçim anketlerine ne de geleneksel örgütlenmelerin dar sınırlarına sığan, yaygın ancak büyük ölçüde örgütsüz, parçalı ve dağınık halde bulunan neoliberalizme ve faşizme karşı direniş eğilimlerini örgütlemektir” ifadelerini kullandı.   Birleşik mücadele güçlerine çağrı yapan Merttürk, halkların bu süreçteki devrimci direniş merkezini oluşturmak istediklerinin altını çizdi. Merttürk, “Yalnız olmadığımızı, yalnız kalmayacağımızı, faşizme karşı kavganın hiçbir ortağından üstün olmadığımızı ama hiçbirinden geride kalmayacağımızı da biliyoruz. Çağrımızla, faşizme karşı mücadelenin bütün güçlerine sunduğumuz şey hiçbir zorbalık karşısında düşmeyecek omuzumuzdur. Bugüne dek faşizme karşı mücadelelerde yoldaşlık ettiğimiz bütün devrimci güçlerden istediğimiz şey ise omuzumuzu onların omuzlarına dayamak ve faşizme karşı bu kavgaya birlikte, omuz omuza ilerlemektir” şeklinde konuştu.   Merttürk, çözüm önerilerini şöyle sıraladı:   *“Bu iktidar derhal yönetimi bırakmalı, 2015’ten bu yana halkın hak ve özgürlüklerini hedef alan tüm düzenlemeler tazmin ve telafi edilmeli, halkın katılımına kapalı mekanizmalarla devlet iktidarını elinde tutan ve bunun için halka karşı suç işleyip cezasızlıkla korunan resmî, gayri resmî, özel tüm şiddet aygıtları dağıtılmalı; faşizm suçlarının tamamı, yargılanmalı ve mahkûm edilmeli; halkın söz, yetki, karar sahibi olacağı özyönetim mekanizmaları kurulmalıdır.   * Ücretler insanca yaşamaya yetecek düzeyde olmalı ve herkesin insan onuruna yaraşır bir ve çalışma hakkı tanınmalıdır. Halktan çalınanlar halka iade edilmeli, sorunlar toplumsallaştırma ilkesi temelinde çözülmelidir.   * Kamu kaynaklarından sermayeye ve iktidar çevresine yapılan bütün servet transferleri, sorumlu iktidar unsurları ve sermaye gruplarından tahsil edilmelidir. Doğanın talanına son verilmelidir.   * Kadınlara ve LGBTİ+’lara can güvenliği, toplumsal cinsiyet eşitliği ve özgürlük sağlanmalıdır. Kürt sorununda eşitlik ve kolektif haklar temelinde toplumsal demokratik çözüm sağlanmalıdır.   * Emperyalizmle bağımlılık ilişkilerine son verilmeli, işgal operasyonları sonlandırılmalıdır.   * Mültecilerin mültecilik hakları tanınmalı, göçmen işçilere eşit koşullarda çalışma hakkı sağlanmalıdır.”