'Tecrit özgürlüğü savunan tüm güçlerin sorunudur' 2022-01-11 09:01:56 ANKARA - Öcalan'a uygulanan tecridin insanlık suçu olduğunu belirten siyasi parti temsilcileri, "Tecrit, bütün demokrasi ve özgürlüğü savunan güçlerin sorunudur" diyerek, birlikte mücadele çağrısı yaptı.  İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi'nde 23 yıldır tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecrit, gün geçtikçe tüm cezaevlerine yayılıyor. Öcalan, son olarak 25 Mart’ta kardeşi Mehmet Öcalan’la telefon görüşmesi gerçekleştirebildi. Avukat ve aile başvurularına olumlu yanıt verilmeyen Öcalan'dan, 9 aydır haber alınamadı. Ankara’daki siyasi parti temsilcileri, Öcalan ve diğer tutuklular üzerindeki tecridi değerlendirdi.   Cezaevlerindeki on binlerce tutukluya tecrit uygulandığını belirten Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Ankara İl Eşbaşkanı Nüve Gönültaş, cezaevlerindeki uygulamaların büyük bölümünün 12 Eylül döneminden kalan yönetmelikler olduğunu söyledi. Türkiye’nin en çok cezaevi yapılan ülkeler arasında yer aldığına dikkat çeken Gönültaş, amacın demokratik muhalefeti susturarak tecrit altına almak olduğunu dile getirdi.  Gönültaş, baskı halinin tutuklularla sınırlı kalmadığını ailelerden başlayarak tüm topluma yayıldığına işaret etti.    ‘SESSİZLİK İSTİYORLAR’   Mevcut iktidarın hiçbir hukuki norm tanımayan tutumunun tecridin artmasına yol açtığını kaydeden Gönültaş, “Ağır ekonomik koşullarda toplumun hak taleplerinin dile getirilmemesi, hayat pahalılığı, işsizlik, derin yoksullaşma karşısında derin bir sessizlik istiyorlar. Cezaevlerindeki baskı ile dışarıdaki baskılar paralel ilerlemektedir. Cezaevi uygulamaları için sadece siyasi tutsakların değil hiçbir ayrım gözetmeden tüm hükümlü ve tutukluların hakları için mücadele esastır. İnsan hakları kurumları, tutuklu yakınları ve siyasal kurumlar daha yakın bir iş birliği ile sorunu sıcak tutan aktif bir pozisyona geçmeli” diye konuştu.   DEVLET POLİTİKASI   Toplumda gerilim arttıkça cezaevlerine yönelik baskıların da arttığını belirten Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Halit Elçi, cezaevlerinde yıllara yayılan baskı politikalarına dikkat çekti.    AKP-MHP iktidarının güç kaybetmesiyle baskılarını arttırdığını ve cezaevlerinde düşman hukuku uygulandığını dile getiren Elçi, “İmralı’da uzun bir süre yasal olmayan biçimde bir cezaevi rejimi uygulandı ve uygulanmaya devam ediyor. Yıllarca avukatlarıyla görüştürülmedi, sadece kendisi de değil orada onunla bulunan diğer tutsaklar da aileleriyle görüştürülmüyor. Yıllar boyunca süren bir koster arızalandı sorununu var. Koca devlet bir türlü yapamadı bu kosteri bunlar bilinçli yapılan şeyler, devlet politikasıdır” diye ifade etti.   Cezaevlerindeki tecridin ülkenin durumundan bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Elçi, ekonomi kötüye gittikçe iktidarın gücünü kaybettiğini ve baskıları arttırdığını belirtti. Elçi şöyle devam etti: “Deniz Poyraz'ın katledilmesi, Bahçelievler’de ki saldırı bunun en somut örneği, bütün bunlar tecrit politikasının bir parçası aslında cezaevlerindeki tecrit halkın öncü güçleridir. Cezaevlerinde olanlar, onlar baskı altına alınarak da halkın örgütlenmesi baskı altına alınıyor, darbe vurulmaya çalışıyor. Oraya konmuş insandan bütün toplum sorumludur. Meselenin bir boyutu tabi politiktir ama ayrıca insani bir sorundur. Bütün demokrasi ve özgürlüğü savunan güçlerin sorunudur. Onlarla dayanışmayı sonuna kadar sürdürmek bizim görevimiz.”   TECRİT İNSANLIK SUÇUDUR   Kürdistan Komünist Partisi (KKP) MYK üyesi Ali Gökkaya da “Her ne kadar idam kaldırılmış olsa bile günümüzde idam değişik bir biçimde sürdürülmeye çalışılıyor. Tecritle, hastalıkla karşı karşıya bırakılarak, sürdürülmeye çalışılıyor” dedi. Türkiye cezaevlerinde tıbbın araçsallaştırılarak, insanların imhasında kullanıldığına işaret eden Gökkaya, “Bağımsız kurumların verdiği raporlara rağmen ATK, ‘Bu insan cezaevinde kalabilir mahkumiyetini sürdürebilir’ deniyor. Bu bir insanlık suçudur. İmralı Cezaevinde tutulan Abdullah Öcalan’ın tecrit edilmesi de insanlık suçudur. Kendisiyle sağlıklı bir şekilde iletişim sağlanmadığından dolayı Kürt halkı endişeli. Bunun bir an önce sona erdirilmesi çağrısında bulunuyorum” diye konuştu.    MÜCADELE ÇAĞRISI   Devrimci Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Umut Açar ise, “Halkın büyük bir kesimini baskı altında tutmaya çalışan ancak bunu dışarıda başaramayan anlayışın tek seçeneği hapishanelerdir. Ülkenin güncel durumu üzerinden ele alırsak; uygulanan savaş politikaları ve yaşanan ekonomik çöküntü, destek görmeyen siyasi iktidar, muhalif herkesimi kriminalize ederek suçlu konumuna getirmiştir. Sonuç olarak tutsak edilen her kesimin hapishanelerde de rahat bırakılmayacağı açıktır. Yaşanılan ihlaller karşısındaki tutsakların tutumlarının saygınlığı ve değeri tartışmasızdır” dedi.    Yaşanan ihlallere olabildiğince, her kesimden insanın duyabileceği bir şekilde dile getirilmesinin önemine değinen Açar, tecridin kırılmasında ilk adımın cezaevindeki ihlallerin önüne geçmek olduğunu ifade etti.