'Metin dokunduğu herkeste iz bırakıyordu' 2022-01-08 10:13:02   İSTANBUL - Metin Göktepe’nin haber barikatın arkasında da olsa halka ulaştırmayı amaçlayan bir gazetecilik yaptığını belirten ablası Meryem Göktepe, "Dokunduğu herkeste bir iz bırakıyordu" dedi.    Metin Göktepe, 10 Nisan 1968'de Sivas'ın Gürün ilçesine bağlı Çipil köyünde Alevi Kürt kökenli bir ailede dünyaya geldi. Yaşamının ilk 11 yılını burada geçiren Göktepe, geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan, 8 çocuklu bir ailenin 7’nci çocuğuydu. İlkokulu, köyün tek okulunda, birleştirilmiş sınıfta okuyan Göktepe, abla ve ağabeylerinin yıllara yayılan göçünün ardından 1979’da annesi ve babasından hemen önce küçük kardeşi Aziz ile birlikte İstanbul’a göç etti. Başarılı bir öğrenci olan Göktepe, 1986’da mezun oldu. Göktepe, 1989 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’ne girdi. Göktepe, gazeteciliğe ise 1992’de "Gerçek" adlı bir dergide başladı, daha sonra 7 Haziran 1995’te kurulan Evrensel Gazetesi’nde muhabirlik yapmaya başladı.     İstanbul Ümraniye'de 8 Ocak 1996 yılında cezaevinde öldürülen siyasi tutuklular Orhan Özen ve Rıza Boybaş’ın cenaze törenlerini “Mutlaka ben izlemeliyim” diyerek gittiği haberde gözaltına alındı ve polislerce dövülerek öldürüldü. Metin’in cenazesi işkence gördüğü spor salonun yanında bulundu. Göktepe’nin katledilmesinin üzerinden 26 yıl geçti.   ‘MUTLAKA BEN İZLEMELİYİM’   Metin, 7 Haziran 1995’te kurulan Evrensel gazetesinde yer aldı. Metin, İstanbul, Eyüp'te 8 Ocak 1996 günü “Mutlaka ben izlemeliyim” diyerek gittiği haberde, gözaltına alındı ve polislerce dövülerek öldürüldü. Metin’in cenazesi işkence gördüğü spor salonun yanında bulundu.    KATİLLERİNE AF   Öldürülmesinden sorumlu polisler kamuoyunda "Rahşan affı" diye bilinen afla şartlı tahliyeden yararlanarak toplam 1 yıl 8 ay cezaevinde kaldı. Katledilişinin 26’ncı yılında Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe, kardeşini anlattı.    İZ BIRAKTI   Metin ile aralarında 2 yaş olduğunu, beraber büyüdüklerini ve hayatı boyunca hep yan yana olduklarını anlatan Meryem Göktepe, “Okul yıllarında çalışkan bir öğrenci ve aynı zamanda örnek bir öğrenciydi. Dokunduğu herkeste bir iz bırakıyordu, özel biriydi. Emeği olan birisiydi. Ortaokuldan sonra hep çalışarak öğrenimini tamamladı. Hiç kimseye yük olmadı, emekçi öğrenciydi. Metin, ağabeyim hafta sonu çocuklarıyla vakit geçirebilsin diye, onun bakkalında çalışırdı” dedi.   ‘GÖNLÜNDE GAZETECİLİK YATIYORDU’   “26 yıl oldu yaşadıklarımız, anılarımız, özlemi dün gibi” diyen Göktepe, “Kıyılamayacak birisiydi” dedi. Kardeşinin lise yıllarında yerel bir gazetede çalışmaya başlayarak gazeteciliğe adım attığını belirten Göktepe, “Üniversitede maliye okuyordu ama bunu üniversiteyi bitirmek için yapıyordu. Gönlünde her zaman gazetecilik yatıyordu. Çok duyarlı bir insandı ve gazeteciydi. Sonrasında çok insan bana ulaştı. Bir anne Sultanahmet’te Metin’in hayatını kaybetmeden 2 gün önce yapılan bir basın açıklamasında saldırıya uğradığında üzerinden montu çıkmış, Metin ona mont almış” diye belirtti.   GÖKTEPE GAZETECİLİĞİ   Metin Göktepe gazeteciliği diye bir gazeteciliğin oluştuğunu söyleyen abla Göktepe, bu gazeteciliğin, “Haber barikatın arkasındaysa bile halka ulaştırılması” olduğunun altını çizdi. Göktepe, “Genç gazetecilerin doğru gazeteciliğe özenmeleri üzerine bir ödül verilmeye başlandı. 1998 yılında Metin’in doğum gününde verilen ödül töreniyle başladı. Bu ödülü çok değerli gazeteciler aldı. Metin bana göre kendi ölüm haberini de yaptı. Çünkü kayıpları izleyen bir gazeteciydi ve onu orada kaybedeceklerini anladı o yüzden faili meçhul olmak istemediği için adını ve çalıştığı yeri defalarca tekrarladı. O gazetecilik iyi ki var” ifadelerini kullandı.   ‘UNUTMAMA, UNUTTURAMAMA’   Metin Göktepe gazeteciliği yapanların, “unutmama, unutturmama” gibi bir dertlerinin olması gerektiğinin altını çizen Göktepe, şunları söyledi: “Gerçek anlamda gazetecilik yaptıklarında çok kıymeti bir iş yapıyorlar. Doğru haber alma hakkını savunan bir yerde duruyorlar. İletişim fakültelerinde okuyan ya da yeni yetişen gazetecilere Uğur Mumcu, Hrant Dink, Metin Göktepe, Musa Anter’in gazeteciliği, hayata bakışı anlatılmalı. Gazetecilik yapılacaksa gerçek anlamda gazetecilerle tanışmaları lazım. Metin Göktepe gazeteciliği yapan bütün kardeşlerimi selamlarımı göndermek isterim. Zor da olsa gazeteciliği, o kalemin satılmamasını, kırılmamasını, yere düşmemesini ve her zorluğa karşı halka gerçeklerin ulaştığı bir yerden bakarak devam etmeleri gerekiyor.”    MA / Kadir Güney