'Babamı öldüren karanlık zihniyeti yeneceğiz' 2021-12-22 11:28:40 VAN - Babası Abdulmecit Baskın’ı katleden Ziya Bandırmalıoğlu’nun bir kavgada öldürülmesine ilişkin, “cezaevinde çürümesini isterdim” diyen Eren Baskın, “Şemdinli, Lice ve Susurluk gibi davaların hepsini kapattılar. Bu karanlık zihniyeti yeneceğiz” dedi.  Susurluk davası, Abdulmecit Baskın’ın katledilmesi ve 1990'lı yıllardaki faili meçhul cinayetlere ilişkin JİTEM davasıyla gündeme gelen eski özel harekat polisi Ziya Bandırmalıoğlu’nun iki gün önce yaşanan bir tartışma sonrası öldürülmesi, işlediği cinayetleri bir kez daha gündeme getirdi. Ayhan Çarkın’ın itirafı sonucu Abdulmecit Baskın’ı katlettiği kesinleşen Bandırmalıoğlu’nun aynı dönemde işlenen birçok cinayette tetikçilik yaptı. Katledilen Abdülmecit Baskın'ın oğlu Eren Baskın, babasının öldürülmesi ile ilgili süreci anlatarak, “O ve onun gibilerinin cezaevlerinde çürüyüp gitmelerini daha çok isterdim ama böyle oldu” dedi.     AYHAN ÇARKIN İTİRAF ETMİŞTİ   Baskın, Ayhan Çarkın’ın itiraflarıyla Bandırmalıoğlu’nun babasının birinci faili olduğunu söyleyerek, “Ayhan Çarkın itiraflarında ‘Abdulmecit Baskın’ı kanlar içerisinde gördüm ve başında Ziya Bandırmalıoğlu vardı. Ben Ziya Bandırmalıoğlu ile tartıştım ‘niye vurdun bu adamı’, Bandırmalıoğlu bana ‘İşime karışma Ağanın (Mehmet Ağar) bu durumdan haberi var’ cevabı verdi. Orada açık ve net bir şekilde Necip Baskın’ı Ziya Bandırmalıoğlı’nun öldürdüğünü söylüyordu. Bu itiraflardan sonra savcının o zaman yapmış olduğu araştırmalar da göz önünde bulundurularak bunların ikisini tutukladılar” dedi.    ‘BABAMI ÖLDÜRMEKTEN YARGILANDI’   Bu kişilerin aslında ilk olarak JİTEM dosyası değil, babasının öldürülmesinden dolayı tutuklandığını ve ilk duruşmanın da yine babasının katledilmesi üzerine görüldüğünü belirten Baskın, “Ben o duruşmaya gittim. İlk duruşmadan sonra diğer 18 aile de, o olayların işleyiş biçiminin aynı olması nedeniyle dosyaya birleştirme talebinde bulundular ve kabul edildi. İkinci duruşmada mağdur sayısı 19 aileye çıktı. Normalde ilk duruşma sadece Abdulmecit Baskın’ın öldürülmesi olayıydı” diye konuştu.     ‘TAMAMI BERAAT ETTİ’   Ayhan Çarkın’ın 2011 yılında verdiği ifadeleri hatırlatan Baskın, “Çarkın açık bir şekilde babamı katlettiklerini söyledi. Savcı dava ile ilgili delil toplamaya başladı ve olay yeri incelemesi yapıldı. Ayhan Çarkın babamın öldürüldüğü yeri tam olarak gösterdi. Hatta öldürülme şekli ve yatış pozisyonlarının tamamını da orada anlattı. Savcı da bunları ciddiye alarak soruşturmayı derinleştirdi. Çarkın ifadelerinde 11 kişinin isimlerini verdi ama sadece bir kişiyle birlikte tutuklandı. Çarkın, ifadelerinde o gün babamı alıp Ziya Bandırmalıoğlu’na teslim ettiğini söylüyordu. Çarkın, anlatımlarında babamın yüzüstü yattığını, üzerinde koyu renkli bir paltonun olduğunu, yüzünde ve burnunun yanında bir kurşun izinin olduğunu söyledi. Fotoğraflarda da babamın yüzünden vurulduğu belliydi. Ziya Bandirmalıoğlu’nun babamı öldürdüğü gayet açık ve netti. Tüm bunlara rağmen bir süre sonra zaten bu kişilerin tamamı beraat etti” diye konuştu.   TEK TEK BERAAT ETTİRİLDİ   Babasının katledilmesi ve diğer onlarca faili meçhul davanın AKP döneminde tek tek kapatıldığını söyleyen Baskın, “Şemdinli, Lice ve Susurluk gibi davaların hepsini kapattılar. Aslında tüm bu davalar 2011-2013’te açılmıştı ve iyi ilerliyordu ama bunu kapatmayı tercih ettiler. Mesela kendi dosyamızda Ayhan Çarkın ve diğerlerini beraat ettirmek için savcılık bahaneler aradı. Bir savcı Ayhan Çarkın’ı 25 yıl sonra babamın öldürüldüğü yere götürüyor ve olayın işlendiği yer ile Çarkın’ın gösterdiği yer arasında 100 metre sapma olduğu için mahkeme çelişkili beyanlar olduğu gerekçesiyle beraat veriyor. Bu sadece bizim davamızda yapılmadı, aynı şekilde o dönemin bütün davaları da aynı şekilde sonuçlandı” diye konuştu.    SİLAHLA MI ÖLDÜRÜLDÜ?   Ziya Bandırmalıoğlu’nun öldürülmesinin ardından annesini aradığını söyleyen Baskın, annesi ile aralarında geçen diyaloğu ise şu şekilde anlattı: “Ben olayı duyar duymaz anneme illetim. Annem çok sevindi. ‘Kendileri birbirlerini öldürdüler. Sanki yaşasaydı yargılanacak mıydı’ dedi. Sonra bana ‘silahla mı öldürüldüler?’ sorusunu sordu. Ben de kendisine ‘evet’ dedim. Annem daha sonra; ‘Yıllardır bunun için dua ediyordum. Hep; madem onlar benim eşimi silahla öldürdü, onların ölümü de aynı olsun. Şimdi artık vicdanım rahat ve mutluyum’ dedi. Ben tam olarak annem gibi düşünmüyorum. İçten içe bir mutluluk var ama keşke bu kişiler yargılansaydı ve cezaevlerinde çürüselerdi. Sonuçta bu kişi yaptığının hesabını vermeden husumetle öldürüldü. Bunun böyle olmaması gerekiyordu” diye konuştu.     ‘BU KARANLIK ZİHNİYETİ YENECEĞİZ’   Bir insan hakları savunucu olarak hiçbir zaman umutsuz olmadığını söyleyen Baskın, “Babam öldürülmesine rağmen ben umudumu hiçbir zaman kaybetmedim. Tek sakındığım bir şey var; keşke ama keşke şu devlettin kendince kurmuş olduğu bu karanlık düzen içinde bir çocuğun çığlığını duyabilselerdi. Bir gün değil kırk yıl bile geçse bu işkencecileri, bu karanlık zihniyeti yenebileceğimize inanıyorum ve bunun için uğraşmaya devam edeceğiz. O ve onun gibilerinin cezaevlerinde çürüyüp gitmelerini daha çok isterdim ama böyle oldu. Bundan sonra geriye kalan diğer suçluları yakalamak ve yargılamak için mücadeleye devam edeceğiz” diye bitirdi.    ZİYA BANDIRMALIOĞLU KİMDİR?   Susurluk davası, Abdulmecit Baskın’ın katledilmesi ve 1990'lı yıllardaki faili meçhul cinayetlere ilişkin JİTEM davasıyla gündeme geldi. Ziya Bandırmalıoğlu, Ankara JİTEM davasında Mehmet Ağar, eski Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin, eski MİT'çi Korkut Eken ile Ayhan Çarkın'ın da aralarında bulunduğu eski özel harekat polisleriyle birlikte "Cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek" suçlarından yargılanıyordu. 19 sanık hakkında yerel mahkemenin verdiği beraat kararı İstinaf Mahkemesi'nde bozuldu. Dava, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görülmeye devam ediyor. Eski MİT'çi Tarık Ümit'in kaçırılması ve öldürülmesi, Behçet Cantürk'ün öldürülmesi gibi eylemlerle de suçlanan Ziya Bandırmalıoğlu, bu dava kapsamında 26 Ocak 2013'te tutuklandı, 27 Kasım 2013'te ise tahliye edildi.    SUSURLUK DAVASI   1997 yılında Susurluk davası sanıkları arasında tutuklu olarak yargılanan Ziya Bandırmalıoğlu polislik mesleğinden ihraç edildi. Ziya Bandırmalıoğlu, İstanbul 6 No'lu DGM'de görülen Susurluk davasında, aralarında İbrahim Şahin, Mehmet Korkut Eken, Ayhan Çarkın, Yaşar Öz, Haluk Kırcı ve Ayhan Akça'nın da bulunduğu 13 sanıkla birlikte "Halk arasında korku, endişe ve panik yaratacak şekilde, ammenin selameti aleyhine kasten adam öldürme, adam kaldırma, yağma cürümlerini işlemek üzere silahlı teşekkül oluşturdukları, teşekkül mensuplarının dağlarda, kırlarda, genel yollarda, meskûn yerlerde silahlı olarak dolaştıkları" gerekçesiyle 12 Şubat 2001'de 4'er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Susurluk davasında verilen cezalar, 15 Ocak 2002'de Yargıtay tarafından onanarak kesinleşti.   ÇARKIN'IN İTİRAFLARINDA YER ALDI    İşlenen cinayetlere dair yargılama ise 18 yıl sonra polis Ayhan Çarkın'ın itiraflarıyla başladı. Bandırmalıoğlu davada, eski MİT'çi Tarık Ümit'in kaçırılması ve öldürülmesi, Behçet Cantürk'ün öldürülmesi gibi eylemlerle suçlandı. Ancak Bandırmalıoğlu'nun ismi itirafçıların ifadelerinde Abdülmecit Baskın, Yusuf Ekinci, Fevzi ve Salih Aslan ile Savaş Buldan cinayetlerinde de geçti. Ziya Bandırmalıoğlu bu dava kapsamında, 26 Ocak 2013'te tutuklandı, ancak, 27 Kasım 2013'te tahliye edildi.   ABDULMECİT BASKIN’I KATLETTİ   Ayhan Çarkın itiraflarında Bandırmalıoğlu'nun adı, Altındağ Nüfus Müdürlüğü'nde görev yapan Abdülmecit Baskın'ı kendisinin aldığını, Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu'na teslim ettiğini, daha sonra cesedinin Gölbaşı ile Ahlatlıbel arasında bulunduğunu öğrendiğini anlattı. Baskın'ın cesedi 1 Ekim 1993'te Ankara-Haymana yolu Yavrucak bölgesinde bulundu. Ankara'nın Gölbaşı ilçesi Karşıyaka Mahallesi'nde 24-25 Şubat 1994 yılında cesedi bulunan Yusuf Ekinci ile ilgili olarak da itiraflarda bulunan Çarkın, Ekinci’nin, Ayhan Akça, Alper Tekdemir, Ziya Bandırmalıoğlu ve Enver Ulu'nun bulunduğu ortamda öldürüldüğünü, kimin ateş ettiğini ise bilmediğini söyledi.    TÜM CİNAYETLERDE ONUN ADI GEÇTİ   Çarkın, Savaş Buldan, Hacı Karay ve Adnan Yıldırım'ın 3-4 Haziran 1994'te Düzce'de Melen Deresi yatağında ölü bulunmalarıyla ilgili verdiği ifadelerde, Ziya Bandırmalıoğlu ile Duran Fırat arasındaki konuşmalardan, Savaş Buldan'ın bu kişiler tarafından öldürüldüğünü, yanında iki kişinin daha bulunduğunu duyduğunu söyledi. Davanın bir başka itirafçısı Doğan Özkan'ın ifadesinde ise, Bandırmalıoğlu'nun adı geçti. Özkan’ın ifadesinde, Özkan Fevzi ve Salih Aslan'ın Düzce'de 1994'te ölü bulunmasına ilişkin maktullerin Tarık Ümit, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu ve Semih Sueri tarafından bir galeriden alınıp gözleri bantlı halde Kızıltoprak'taki eve getirildiklerini, daha sonra Hendek'te infaz edildiklerini söyledi.   Ziya Bandırmalıoğlu’nun ismi yine bölgede işlenen bir çok faili meçhul cinayette de geçiyor.     MA /Adnan Bilen