AİHM'den 'delilsiz' müebbete ihlal kararı 2021-12-10 09:06:17 İSTANBUL - AİHM, 17 yıldır tutuklu olan Ayetullah Ay hakkındaki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının "orjinalliği ve gerçekliği araştırılmayan" deliller üzerinden verildiğini belirterek, ihlal kararı verdi.    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası nedeniyle 17 yıldır tutuklu bulunan Ayetullah Ay'ın yaptığı başvuruda hak ihlali kararı verdi. Sincan 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Ay, 29 Ekim 2004'te İstanbul’da “PKK’ye yönelik operasyon” kapsamında gözaltına alındı. Ay, avukatı olmadan zorla ifadesi alındı ve savcılık izni olmadan iki kez evi arandı. Birinci ev aramasında "suç" teşkil edecek bir delil bulunamadı. Ay, aramanın ardından evden çıkarıldı. Bu sırada polis oldukları iddia edilen sivil 3 kişi evde ikinci bir arama gerçekleştirdi.    'SUÇ YOK' KARARI SONRASI TUTUKLAMA   İkinci ev aramasında bir cep telefonu bulunduğu iddia edildi. Ay, telefonun kendisine ait olmadığı ve sonradan eve bırakıldığı gerekçesiyle hazırlanan polis tutanağını imzalamadı. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, aynı günün akşamında olaya dair hazırlanan ve ikinci ev aramasında el konulduğu iddia edilen telefondan bahsedilmeyen tutanağa ilişkin "suç ve suç unsuruna rastlanmadı" kararı verdi. Buna rağmen bir gün sonra Ay’ın Diyarbakır’da bulunan akrabası Y.Y’nin evine baskın düzenlendi. Ay, söz konusu baskında el konulan notlar gerekçe gösterilerek tutuklandı.    Ay hakkında 2005 yılının Şubat ayında iddianame hazırlandı. İddianamede, 7 Eylül 2004'te bir polis kontrol noktasında 3 polis memurunun öldürülmesi, 7 Haziran 2004'te Diyarbakır’ın Hani ilçesinde bir tabur komutanlığına yapılan silahlı saldırı ile M.Ç. adındaki bir çiftçiye ait cep telefonu ve kimlik kartına el konulması iddiaları yer aldı.     PARMAK İZİNE RASTLANMADI   Ay hakkında açılan davanın yargılaması sürerken, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ikinci bir iddianame hazırlandı. Bu iddianamenin temelini ise, Ay’ın 5 Nisan 2005’te annesiyle cezaevinde yaptığı görüşmenin ardından üzerinde taşıdığı iddia edilen “şifreli notlar” oluşturdu. İddianamede, görüşmenin üzerinden 9 gün geçtikten sonra Ay’ın üzerinde taşıdığı iddia edilen “şifreli notların” görüşme sırasında kamera kayıtlarına yansıdığı kaydedildi. Bu notlar gerekçe gösterilerek, Ay’ın İstanbul’da bulunan evine bir kez daha baskın düzenlendi. Baskında, C4 patlayıcı, tabanca, mermi ve bazı notlar bulunduğu iddia edildi. Ancak Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Kriminal Laboratuarı’nda yapılan incelemede bulunduğu iddia edilen patlayıcı ve mermilerde Ay’ın parmak izine rastlanılmadı.    İDDİANAMEDE YER ALMAYAN İDDİADAN CEZA   Ay hakkında açılan dava dosyaları daha sonra birbirleriyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle birleştirildi ve dava Nisan 2007'de karara bağlandı. Ay, 2 polisin öldürülmesi ve Hani'deki silahlı saldırılara ilişkin iddialardan beraat etti. Mahkeme, “Türk devletinin birliğini bozma ve devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışma” iddiasıyla Ay'a ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.    Bu cezaya iki temel gerekçe gösterildi. Birincisi, “M.Ç.’nin telefonu ve kimliğini alıkoymak" iddiası. İkincisi ise, Ay’ın M.Ç'nin el konulan telefon telefon ve kartıyla 30 Ağustos 2004 tarihinde Diyarbakır’da gerçekleşen “Zafer Bayramı Geçit Töreni”ne bombalı saldırı girişiminden yer aldığı iddiası.    Ancak ikinci iddia, Ay hakkında açılan ve daha sonra birleştirilen iki iddianamede de yer almıyordu. Buna rağmen bu iddia cezaya gerekçe yapıldı. Mahkemenin gerekçeli kararında, bombalı saldırı girişimi olayında kullanıldığı iddia edilen telefona yer vermemesi dikkati çekti.     AİHM’DEN İHLAL KARARI    Ay hakkında verilen cezalara dair yapılan itirazlar reddedildi. İç hukuk yollarının tüketilmesi sonrası dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşındı. AİHM, 27 Ekim 2020 tarihinde Ay’ın adil yargılanmadığına karar verdi. AİHM, 8 Mart 2021’de kesinleştirdiği kararda, yargılama sürecinde çok sayıda ihlalin yaşandığına dikkati çekti.    AİHM kararında, davanın dayanağı olan “30 Ağustos 2004 Zafer Bayramı Geçit Törenine dönük bombalı saldırı girişiminin” birleştirilen iki iddianamede de yer almadığı belirtildi. Kararda, Türkiye’nin davaya ilişkin verdiği yanıtta yer verdiği “sicil defterine” işaret edilerek, Ay’ın aleyhine olan bulguların gerekçeli karardan sonra ortaya çıktığını kaydedildi. Kararda, söz konusu duruma ilişkin, “Türkiye, incelenmemiş kanıtları değerlendirmekten kaçınmalıdır” uyarısı yapıldı.    SAVUNMA İHLALİ   Kararda, Ay’ın lehine olan tanıkların çağrılmadığı, dosyanın Ay’a verilmemesi nedeniyle savunmanın ihlal edildiğini, 29 Ekim 2004 tarihli ev aramasında avukatın olmayışının usul eksikliği olduğu ve 3 sivil giyimli kişi tarafından bulunduğu iddia edilen telefonun yargılamanın ana materyali haline dönüştüğüne vurgu yapıldı. AİHM, ev aramasında tutulan tutanakta Ay’ın imzasının bulunduğunun iddia edildiğini, ancak Türkiye’nin konuya ilişkin sunduğu tutanakta Ay’ın imzasının yer almadığına dikkati çekti.    Kararda, o dönemki iç hukuk hükümlerine işaret edilerek, mahkeme tarafından verilmesi gereken ev arama kararının polisin el yazısıyla verilen karar üzerine yapıldığı ifade edildi. Aramada iki tarafsız tanığın bulunma koşulunun da ihlal edildiği belirtilen kararda, polisin ertesi gün mahkemeden arama için karar aldığı belirtildi.     MAHKEME KARARINDAKİ ÇELİŞKİ   Kararda, ev aramasında bulunduğu iddia edilen telefonun güvenilirliği ve gerçekliği konusunda ciddi şüphe olduğu vurgulandı. AİHM, yerel mahkemenin telefonla ilgili gerekçeli kararındaki çelişkiye işaret ederek, "Söz konusu cep telefonu, arama emri uyarınca 29 Ekim 2004’te yapılan aramada bulunmuştur. Ancak mahkeme gerekçeli kararında 6 Nisan 2005’te yapılan aramaya işaret etmiş” denildi.    TÜRKİYE KANIT SUNMADI   AİHM, cezaevinde bulunduğu belirtilen notların kameraya kaydedildiğini iddia eden S.Ç. adlı gardiyanın dinlenmediğini, ayrıca kamera kayıtlarının mahkemeye sunulmadığını, mahkemenin gardiyanlara “koşulsuz” güvendiğini, Ay’ın böylece dezavantajlı duruma düşürüldüğüne hükmetti. AİHM, Ay’ın cezaevinde olduğu sırada evine yapılan baskında bulunduğu iddia edilen materyallerin Geçit Töreni’nde kullanılan bomba aparatında kullanılıp kullanılmadığına dair herhangi bir incelemenin olmadığını ve materyaller üzerinde Ay’ın parmak izinin bulunmamasının dikkate alınmadığını ifade etti.     EL KONULAN TELEFON AY’IN EVİNDE!   Kararda, 30 Ağustos'ta "Zafer Bayramı Geçit Töreni’nde” el konularak, savcılığa sunulan raporda imha edildiği belirtilen telefonun, 29 Ekim 2014’te Ay’ın evinde bulunduğu iddia edilen telefon olduğu iddiası üzerinde de duruldu. AİHM, bu duruma ilişkin şunları belirtti: “Mahkeme, bu iki versiyonun biribirini dışlamış olduklarını gözlemlemektedir. Zira 30 Ağustos 2004’te Zafer Bayramı Geçit Törenine yönelik bombalı saldırı girişiminde polis tarafından bulunan ve el konulan aynı telefon, 29 Ekim 2004’te başvurucunun evindeki aramada tekrar bulunamaz.”    AİHM, ayrıca mahkemenin iki ayrı telefonun aynı telefonlar olup olmadığını dahi araştırmadan “Bu iki telefonun aynı olduğu sonucuna” vardığına dikkati çekti.    ‘MAHKEME ÇABA SARFETMEDİ’   AİHM, kriminal incelemede Ay’ın parmak izinin bulunmadığı bomba düzeneğine dikkati çekerek, “Ne var ki, davanın görüldüğü mahkemenin kararı bu konuyu da incelemiş görünmemektedir. (…) Mahkeme, davanın görüldüğü mahkemenin önündeki olguları aydınlığa kavuşturmaya yönelik çaba sarfetmediği ve tarafların beyanlarını ve delilleri gereğince inceleme görevini yerine getirmediği ve böylelikle başvurucunun telefonla bağlantısına dair ilgili olguları tespit edememiş olduğu görüşündedir” diye kaydetti.    YARGITAY GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRMEDİ   Yargıtay’ın da aynı hususları incelemediğine belirten AİHM, “Mahkeme, mevcut davanın özünü oluşturan önemli hususları ele almamış, kararları için gerekçe sunmamış ve önemli delil parçaları karşısında uygun güvenceleri uygulamamış, ki bu tarafların beyanlarını gerektiği gibi inceleme ve gerekçeli karar verme görevlerini yerine getirmemiş. Böylelikle de demokratik bir toplumda mahkemelerin kamuoyuna aşılamaları gereken güveni zedelemiş ve Sözleşmenin 6. Maddesinde belirlenen yargılamanın adilliğini ihlal etmiş oldukları anlamına gelir. Mahkeme başvurucunun, Türk ceza yargılaması sistemindeki mümkün olan en ağır cezaya çarptırılmasına temel oluşturan delillerin orjinalliği, gerçekliği ve niteliğine ilişkin spesifik ve detaylı argümanlarına, bu argümanları ya hiç dikkate almamış  ya da yeterli bir gerekçe göstermeden reddetmiş” tespitinde bulundu.    İLK DURUŞMA 16 ARALIK’TA   AİHM’in verdiği ihlal kararı üzerine Ay’ın infazının durdurulması ve yeniden yargılanması talep edildi. Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi, Haziran 2021’de verilen ek bir kararla Ay’ın yeniden yargılanma talebini kabul ederek, tahliye talebini reddetti. Ay’ın yeniden görülecek davasının ilk duruşması 16 Aralık 2021 tarihinde Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.   MA / Mehmet Aslan