‘Yargı suç işleyen kolluk güçlerini koruyor’ 2021-12-09 09:02:05 ŞIRNAK - Suç işleyen kolluk güçlerinin yargı tarafından korunduğunu belirten Avukat Hakzan Sadak, cezasızlık politikasının arttığını ve bölgeler arasında hukukun aynı işlemediğini söyledi.  Bölge kentlerinde yürütülen “özel güvenlik” politikaları ve Olağanüstü Hal (OHAL) uygulaması nedeniyle 2008 yılından bugüne kadar zırhlı araçların karıştığı en az 92 olay meydana geldi. Bu olaylarda 20'si çocuk toplamda 40 kişi yaşamını yitirdi, 52 kişi ise yaralandı. Zırhlı araçların karıştığı olaylar nedeniyle tek bir kişiye dahi bugüne kadar gereken ceza verilmedi. Aksine bu olaylarda hazırlanan raporlarda, yaşamını yitiren kişiler, "asli kusurlu" bulundu.    Şırnak’ın Silopi ilçesinde, 3 Mayıs 2017 tarihinde uyurken evlerine giren panzerin altında ezilerek yaşamını yitiren 7 yaşındaki Muhammed ve 6 yaşındaki Furkan Yıldırım kardeşlerin ölümüne dair açılan davada, zırhlı araç sürücüsü polis Ömer Yeğit’e, “taksirle ölüme sebebiyet verme” suçlamasıyla 2 yıl 1 ay hapis cezası, onu görevlendiren amiri Murat Maden hakkında beraat kararı verildi. Mahkeme daha sonra Yeğit'e verdiği 2 yıl 1 ay hapis cezasını, 19 bin lira para cezasına çevirdi.    Son olarak Şırnak’ın İdil ilçesinde evlerinin önünde bisikletiyle oynayan 7 yaşındaki Miraç Miroğlu polis zırhlı aracının çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Ancak fail polis, ifadesi alınarak serbest bırakıldı.   Avukat Hakzan Sadak, “kolluk" güçlerine karşı uygulanan cezasızlık politikasının failleri cesaretlendirdiğini ifade ederek, suçluların korunduğuna dikkati çekti.    SUÇLULAR KORUNUYOR    Avukat Sadak, cezasızlık politikalarının kolluk güçlerini daha fazla suç işlemeye teşvik ettiğini belirterek, "Yargıda uygulanan politikalar nedeniyle suç işleyen kamu görevlileri kendini devlet olarak görüyor. 1980 askeri darbesinden sonra hazırlanan 1982 anayasasındaki temel durumla da alakalı bir şeydir. Devletin çıkarları ve menfaatleri, toplumun ve halkın menfaatlerinin tam üstündedir. Aslında burada halk ikinci planda görülmektedir. Dolayısıyla kamu faaliyeti yürüten kişiler tarafından işlenen cinayetlerde, faillerin tespitlerinin yapılmaması, etkin ve adil soruşturmalar yapılmaması, bu kişileri korumaya yönelik bir hareket tarzı olarak değerlendirilebilir” dedi.   AYNI KİŞİLER   Suç işleyen kişilerin soruşturmayı yürütmesinde, mağdurun suçlu pozisyonda değerlendirildiğini ifade eden Sadak, "Hatasından kaynaklı suç istinadı ile karşı karşıya kalan kamu personelinin yapmış olduğu fiilde, haksızlığının belirlemesi noktasında raporun hazırlanması veya olay yerinin incelenmesi talebi bile yargı makamları tarafından yapılıyor. Olayın yaşandığı yerde incelemeler yine mahalli kolluk güçleri tarafından yapılıyor. Suçu işleyen ve raporu tanzim eden, krokisini hazırlayan, soruşturmayı hızlandıran  ve yargıya intikal edenler yine aynı kişiler. Bu noktada ne  kadar tarafsız bir rapor hazırlanabilir? Veya ne kadar etkin bir soruşturma yürütülebilir? Hakkaniyetin açığa çıkması noktasında ne kadar doğru kararlar verilebilir, bu tartışma konusudur” diye belirti.    CEZASIZLIK POLİTİKASI   Cezasızlık politikasının toplumda da adaleti zedelediğini kaydeden Sadak, şunları söyledi: "Türkiye’de önü alınamayacak bir cezasızlık politikası artmaktadır. Özellikle sivillere yönelik işlenilen suçların açığa çıkması, soruşturmaların etkin ve adil yürütülmesi, faillerin cezalandırılması ve hak ihlallerine maruz kalan vatandaşların adalet arayışlarının karşılık bulması noktasında yargının cevap olamaması halkta, adalet inancının yitirmesine neden oluyor. Faillerin de cezasız kalması beraberinde yeni faili meçhulleri, haksızlıkları ve işkenceleri getiriyor."   GÜVENLİĞİ TEHLİKEYE ATIYORLAR   Sadak, bölgede ihtiyacından daha fazla zırhlı aracın bulunmasının halkın can güvenliğini tehlikeye attığını kaydederek, batı ile bölge kentleri arasında ciddi bir ayrım yapıldığını söyledi. Bölge genelinde insanların yaşam konforunun devlet erkanın  eliyle müdahalelere maruz bırakıldığını aktaran Sadak, "Şu anda Şırnak ve ilçelerinde her köşe başında bir zırhlı araca rastlanmak mümkündür. Bunun yanı sıra birçok yerde polis arama noktaları bulunuyor" diye konuştu.    HUKUK AYNI İŞLEMİYOR   Çok yakın bir tarihte İdil’de bir çocuğun zırhlı aracın çarpması sonucu hayatını kaybettiğini anımsatan Sadak, "Bu çocuğun yaşam hakkı ihlal edildi. Ve buna benzer olaylar hemen hemen bölgenin her tarafında sürekli yaşanıyor. Bunların çoğu basına yansıyor ama bir kısmı da yansımıyor. Ankara, İzmir ve Mersin’de buna benzer vakalara rastlayamazsınız. Bölgeler arasında farklılıklar var. O yüzden Batıda ve doğuda hukuk aynı işlemiyor. Aslında sokaklar çocukların yaşam alanlarında aktif olarak kullandığı alanlardır. Ve devlet olarak siz  çocukların ve insanları korumakla mükellefsiniz. Eğer koruyamıyorsanız da  insanların yaşamını tehlikeye atacak askeri araçların bölgelerden arındırmanız gerekiyor. Bunu yapmakla mükellefsiniz. Bunu yapmadığınızda bütün suçlara iştirak yapma durumuna geliyorsunuz” ifadelerini kullandı.    Sadak, adalet talebinin toplumsallaşması gerektiğini ifade ederek, bu konuda herkesin taleplerini yükseltmesi gerektiğini söyledi.    MA / Zeynep Durgut