AK İmralı'daki 'özel hukuku' görüşüyor: Eylem planı bekleniyor 2021-12-02 09:59:26 HABER MERKEZİ - ÖHD Genel Sekreteri Rengin Ergül, AK Bakanlar Komitesi'nin İmralı'daki "özel hukuka" ilişkin eylem planı isteyebileceğini belirterek, "Bütün STÖ'lerin bu noktada baskı kurması ve süreci takip etmesi gerekiyor” dedi.  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 23 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan'a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına karşı avukatların yaptığı başvuruyu 18 Mart 2014'te karara bağlayarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) işkence ve kötü muameleyi yasaklayan 3’üncü maddesine aykırı olduğuna karar verdi. AİHM, “Öcalan-2” olarak bilinen kararında, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında uygulanan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının "umut hakkını" ortadan kaldırdığını, bu nedenle cezayı destekleyen yasal mevzuatın değiştirilmesine hükmetti. AİHM, daha sonra tutuklular Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan ile ilgili de benzer kararlar verdi.    KOMİTE GÜNDEMİNDE   Türkiye, AİHM'in ihlal kararlarına karşı yıllarca herhangi bir adım atmadı. Bunun üzerine harekete geçen Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), AİHM'in kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne (AK BK) 26 Temmuz’da başvuru yaptı. Komite, başvuruyu gündemine aldı. Komite, kararı bugün Strasbourg’ta 3’üncü gününde devam eden toplantıda görüşecek.    'UMUT' HAKKI   Başvuruculardan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’nin (ÖHD) Genel Sekreteri Rengin Ergül, yaptıkları başvuru ve Komite'nin vereceği karara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Öcalan ve diğer tutuklulara verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına değinen Ergül, Türkiye’de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında koşullu salıverilme imkanının olmadığını söyledi. Tahliye imkanının olmamasının umut hakkının ihlali olduğunu belirten Ergül, “Türkiye’de 2002 yılına kadar koşullu salıverilme imkanı olmayan bir hapis cezası söz konusu değildi. İdam cezası vardı ancak uygulanmıyordu. Darbe dönemlerinde uygulanmış idam cezaları vardı ancak darbe dönemi sonrası idam cezası verilse dahi uygulanmıyordu. Ancak 1999’da Sayın Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesi ve yargılanmasıyla beraber önce idam cezası verildi. İhlal kararı verildi, bundan sonra Türkiye, o dönem Avrupa Birliği’ne giriş, müzakereler ve Kopenhag Kriterleri gibi süreçlerden geçtiği için yasalarında değişikliklere gitti ve idam cezasını kaldırdı” dedi.    ÖCALAN’A ÖZGÜ CEZA   İdam cezası kaldırılmadan önce 4771 sayılı kanun ile idam cezası verilen kişilerin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası uygulanacağını ve bunun ölünceye kadar hapis cezası anlamına geldiği düzenleyen bir ibare eklendiğini anımsatan Ergül, “Bu ölünceye kadar çektirilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Sayın Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesi sonrası süreçle başladı. Bu ceza Sayın Abdullah Öcalan’a özgü ve devamında da siyasi mahpuslara özgü olarak uygulandı” diye belirtti.    ULUSLARARASI HUKUK   Ömür boyu hapis cezasının uluslararası hukukta olmadığına dikkati çeken Ergül, “Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde bile koşullu salıverilme imkanı yasal olarak düzenlenmiş durumda. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde dahi koşullu salıverilme ve umut hakkı imkanı varken, Türkiye’de böyle bir ceza uygulanıyor. AİHM de sözleşmeye taraf olan devletlerin bu konuda verdikleri bütün kararlarda ihlal kararı veriyor. Bu konuda da Macaristan yakın zamanda mevzuatında değişikliğe giderek, umut hakkını düzenlemek zorunda kaldı. Dünyadaki teamül şu; bir kişi için öngörülen en yüksek hapis cezası, 25 yıl olarak uygulanıyor. 25 yılın sonunda bu kişinin koşullu salıverilme imkanı mevzuatta düzenlenmesi ve hayata geçirilmesi gerekiyor. Macaristan ise bunu 20 yıl ile sınırlı tuttu. Aslında dünyada umut hakkı noktasında iyi düzenlemeler, iyi örnekler var. Ancak Türkiye bunların hiçbirini esas almıyor, örnek almıyor” diye konuştu.    TÜRKİYE’NİN MANİPÜLASYONU   Komite'ye yaptıkları başvurunun ardından Türkiye’nin iki bildirim, bir de “eylem planı” sunduğunu anımsatan Ergül, “Türkiye ısrarla koşullu salıverilme imkanının olduğunu, mevzuatta da yer aldığını ancak istisnalar olduğunu söylüyor. Zaten başvurumuzun temeli de bu istisnalar, bütün yasal değişiklikler sürecinde TMK kapsamındaki suçlarda Türkiye’nin mevzuatta ayrımcılık yaptığını, uygulamada da ayrımcılık yaptığını, biz özellikle ikinci sunduğumuz bildirimde infaz kanununda yapılan bütün değişikliklerde TMK’nın kapsam dışı bırakıldığını dile getirdik. O yüzden Türkiye’nin sunduğu bildirimler ve eylem planları eksik ve manipüle eden, Bakanlar Komitesi’ni yanıltmaya çalışan bildirimler. Çünkü ısrarla Türkiye’de koşullu salıverilme imkanının olduğunu ve AİHM kararını uyguladıklarını söylüyorlar. AİHM kararını nasıl uyguladıklarını, kararı çevirip bütün ilgili makamlara ulaştırdıklarını söylüyorlar. Ancak bu kararın uygulandığı anlamına gelmiyor” ifadelerini kullandı.    AİHM KRİTERİ: TECRİTTE TUTMAYACAKSIN   AİHM kararının uygulanması için yasal mevzuatın değiştirilmesi gerektiğinin altını çizen Ergül, AİHM’in verdiği ihlal kararına işaret ederek, "Sen ülkende umut hakkını hukuken, yasal olarak mümkün kılacaksın' diyor. Bunun dışında bunu fiilen uygulayacaksın. Yani sadece bir yasa metni olarak kalmayacak, ben bunu fiilen ortay koyduğumda, görmem gerekiyor. Yine bu süreçlerde tutulan kişiye, usulü güvenceler sağlayacaksın. Bu mekanizmayı kullanma şekline, başvurmasına, nasıl kullandığına dair usulü güvenceler sağlayacaksın. Ve tutma koşullarının da kapatma koşullarının da bu kişiyi yeniden topluma kazandırma noktasına hizmet etmesi gerekiyor. Yani meali şu: Kişiyi tecritte tutmayacaksın. Yaptığımız bildirimde bu 4 kriteri ortaya koyduk.”   TÜRKİYE BİLGİ VERMİYOR   Başvuru sürecinde Türkiye’den talep etmelerine rağmen istatistiki bilgilerin verilmediğini aktaran Ergül, “Türkiye’de şuan kaç ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan hükümlünün bulunduğunu, kaç ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yargılaması olduğuna dair sürekli Türkiye’den bilgi edinme başvurusunda bulunuyoruz. Ancak buna cevap alamıyoruz. 2014’ten beri buna dair alabildiğimiz bir cevap yok. Türkiye verdiği eylem planında da verdiği cevaplarda da halen bu sorularımıza cevap verebilmiş değil” diye kaydetti.    AK’NİN EYLEM PLANI   Toplantının sonucunu beklediklerini ifade eden Ergül, şöyle devam etti: “Bakanlar Komitesi bu toplantı sonrası hem ülkelerden eylem planı isteme noktasında açıklamalarda bulunacak hem de 3 ay sonra gerçekleştirilecek bir sonraki toplantının gündemlerini açıklayacak. Bu noktada Türkiye’den eylem planı istemesini bekliyoruz ve umuyoruz. Türkiye’den eylem planı istediğinde, Türkiye buna ne şekilde cevap verecek, bunu beraber göreceğiz. Eylem planı istenmesi ve uygulanması noktasında da başvurucu 4 kurumun dışında bütün sivil toplum örgütlerinin bu noktada baskı kurması ve süreci takip etmesi gerekiyor.”    MA / Özgür Paksoy