DAİŞ’li Yetek mahkemede emniyet ifadesini reddetti 2021-11-24 14:02:26   ANKARA - Ankara Katliamı’nın firarı sanıklarına dair devam eden davada tanık olarak dinlenen DAİŞ’li Ömer Yetek, daha önce DAİŞ’in Antep Emiri Yunus Durmaz hakkında verdiği ifadeyi kabul etmedi.    Ankara Gar'ı önünde 10 Ekim 2015 tarihinde yapılması planlanan “Barış ve Demokrasi Mitingi”ne bombalı saldırıda bulunan DAİŞ’in firari sanıklarına yönelik devam eden davanın 13’üncü duruşması Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.   Duruşmaya avukatların yanı sıra 10 Ekim Barış Derneği üye ve yöneticileri, katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri, katliamda yaralananlar, sivil toplum örgütleri, siyasi parti temsilcileri olmak üzere çok sayıda kişi katıldı.   16 firari sanıkla birlikte yargılanan DAİŞ’li Erman Ekici, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.    Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, mahkeme başkanı dosyaya eklenen evrakları okudu. Mahkeme Başkanı, bir önceki celse dinlenmesi talep edilen Ömer Yetek’in İstanbul 28’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan telefon görüşmesinde çıkarılan tebligatın muhtara teslim suretiyle tebliğ edildiği, ancak tanığın hazır olmadığının bildirildiğini belirtti. Cebrail ve Kuteybi Ahmet hakkında dijital materyallerin gönderildiğinin görüldüğü, sanık Erman Ekici’ye Gaziantep İl Emniyet Müdürlüğünün Kenan Kutba hakkındaki araştırma raporunun gönderdiği, sanık Bayram Yıldız hakkında araştırma raporunun gönderildiği, Cebrail Kaya hakkındaki araştırma raporunun gönderildiği, İlhami bala hakkında araştırma raporunun gönderildiği, Deniz Büyükçelebi hakkındaki araştırma raporunun gönderildiği, Hasan Hüseyin, Kasım Dere hakkındaki araştırma raporlarının gönderildiği, Ahmet Güneş yönündeki teşhiş tutanaklarının gönderildiği görüldü.   ‘AÇIĞA ÇIKMASI İÇİN UĞRAŞIYORUZ’   Ardından söz alan dava avukatlarından Eylem Saraçoğlu, Ömer Yetek’in duruşmada hazır olmasa da duruşmadan haberdar olduğunu ve duruşmaya bilerek ve isteyerek katılmadığını belirtti. Saraçoğlu, “Onlar da en kısa zamanda cezaevinden çıkacaklarını biliyorlar. Bir sonraki celsede Ömer Yetek’in huzurda dinlenmesi yönünde tanığın zorla getirilmesi yönünde ara karar oluşmasını talep ediyoruz. Soruşturma savcılarının sanıkların örgütsel durumlarını ve suçlarını iyi ele alamadığı bir gerçektir. Yargılamanın başından beri toplanmayan delillerin toplanmasına ve yargılanmayan IŞİD üyeleri ile katliam sorumlularını açığa çıkarmaya çalışıyoruz. Ancak çoğu zaman taleplerimizin reddi nedeniyle hakikatın açığa çıkması zaman alsa da bizler gerçek sorumluların açığa çıkması için uğraşıyoruz. Aynı hassasiyeti sizden de bekliyoruz” dedi.   ‘EKSİKLİKLERİ GİDERMEYE ÇALIŞIYORUZ’   Hala soruşturma savcısının eksikliklerini gidermeye çalıştıklarını belirten Saraçoğlu, “Ebu Zeyneb ile ilgili belgeleri dosyaya sunmuştuk katliamı onun organize ettiğine dair. Muhammed Cengiz Dayan, katliamın gerçekleştirilmesini sağlayan Antep yapılanması içinde yer alan biri emniyetin şüphelenmesi sonucu yakalanmışlardır. Burada Murat Taner adına sahte bit kimlik taşıdığı görülmüştür. Parmak izi olduğu için emniyette kimliği tespit edilmişti. Yakalandığı araçta 2 adet tabanca ile 532 tane mermi bulunmuştur” diye konuştu.   EMNİYET TESPİTLERDE BULUNDU   Saraçoğlu, beyanının devamında şunları söyledi: “Muhammet Cengiz Dayan’ın Emniyet’in bizim dosya içerisinden keşfettiğimiz bir sanık değil Emniyet’in ilk ulaştığı ve belirlediği isimlerden biridir. Emniyet ilk düzenlediği tutanakta, Dayan ile ilgili, Suriye’de sorumlu şahıslardan olduğu, Rakka’da ve Takka’da askeri emirlik ve velilik yaptığı, tespitinde bulundu. Bu değerlendirme emniyetin 31 Ocak 2016’da yapmış olduğu değerlendirmedir. Bu fezlekeye de geçmiş ve ilk andan itibaren Dayan’ın Suriye’de sorumlu olduğu şahıslardan biri olduğuna dair çok somut tespitler olmasına rağmen savcılık tarafından bu husus dikkate alınmadan bu kişi ile ilgili gerekli araştırmalar yapılmadan ve dosyada bu somut tespit olmasına rağmen katliamla bağına ilişkin hiçbir değerlendirme yapmadan ‘bu şahsın dosyası mevcuttur’ diyerek hakkın da kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.   DOSYALAR MEVCUT…   Muhammed Cengiz Dayan’ın örgütün merkezi yönetiminde yer alan Türkiye emiri Şeyh Ebu Zeyneb ile Türkiye’deki militanlar arasında iletişim ve koordinasyonu sağlayan önemli bir konumdadır. Dayan’ın Ankara katliamını gerçekleştirenlere dair eğitim verdiği de ortadadır. Muhammed Cengiz Dayan’ın militanlara örgüt yöneticisi olması sebebiyle eğitim verdiğine ilişkin dosyalar mevcuttur. Bu tespitlere rağmen hiçbir araştırma yapılmadan Dayan’ın dosyası Antep’e gönderilmiş. Dosyayı bir türlü kapatmaya çalışan savcılar tarafından Antep’e gönderilmiştir. Bu dosyada diğer katliam faillerini tanımadığını söylemiştir. Bu kişilerle 2012’den itibaren irtibatta olduğu anlaşılmaktadır. Sadece dijital kayıtların incelenmesi yeterli olacaktır bunların anlaşılması için.   TANIK İFADELERİ ORTADA   Dayan Suriye’ye 2011 yılında gittiğini onun dışında gitmediğini beyan etmiş. Ama kendi yakınları ve diğer kişilerinin beyanları 2014 2015 yılında Suriye’de olduğu ve burada önemli görevler üstlendiği ortaya çıkartmaktadır. Antep’e geri geldiğine ilişkin de tanık ifadeleri bulunmaktadır. Dayan’ın babası, 2014 yılında evden ayrıldığını ve kayıp başvurusunda bulunduğunu beyan etmiştir. Kardeşi Betül Dayan ise, 2015 Kasım ayında da ‘Kardeşim birkaç yıldır Suriye’de ve birkaç ay önce Suriye’den geri geldi’ dedi. Dayan’ın birkaç yıl Suriye’de kaldıktan sonra Antep’e geri döndüğü açıkça ortadadır.   Gizli bir tanığın ifadesinde de fotoğraf teşhisi yapılırken, Cengiz Dayan’ın kod isim kullandığını bir dönem DAİŞ terör örgütünün askeri emirlik görevinde olduğunu bu görev elinden alındığında Türkiye’de görev sürdürdüğünü, Antep’in ikinci emirlik olduğu belirtilmiştir.   DELİLLERE RAĞMEN 2 KEZ SERBEST BIRAKILDI   Bu aşamada Dayan bizi hiç şaşırtmayan tüm dosya kapsamında bulunan bu delillere rağmen tahliye ediliyor. Savcılığın itirazı üzerine tutuklanıyor fakat tekrardan dosya kapsamındaki tüm bu delillere rağmen yine tahliye ediliyor. Bu bizi şaşırtmıyor. Dosyaya bakanlık tarafından şöyle bir tutanak geliyor, ‘Dayan’ın 2008 yılından itibaren kayıp şahıs olarak aranmaktayken 2011 yılında El-Kaide üyesi olmaktan tutuklandığını 2017 yılından itibaren Antep’te hakkında soruşturma yürütüldüğünü, DAİŞ içerisinde göre yürüttüğü’ belirtişmiş. Bu mahkemeye iletiliyor ve tekrar apar topar tutuklanıyor. Dosyada bu bilgiler olmasına rağmen mahkeme iki defa tahliye yönünde karar vermiş belki de bu belge gelmemiş olsaydı diğer firari sanıklar gibi biz Dayan’ı Suriye’de arıyor olacaktık. Biz şu anda Dayan’ın aldığı o cezayı yatıp yatmadığına dair bile bir bilgiye sahip değiliz.”   MAHKEME’DE ‘ALLAH ÜZERİNE YEMİN’   Avukat beyanı devam ederken, DAİŞ’in medya işleriyle ilgilendiğini daha önce açıklayan Ömer Yetek de tanık olarak SEGBİS ile duruşmaya katıldı.  Avukatın konuşmasının ardından tanıkların beyanları alındı.   Yetek, mahkeme başkanının “Mahkemeye doğru bilgi vereceğin için yemin edebilir misin” demesin üzerine Ömer Yetek “İslami olarak caiz olmadığı için edemem” diye karşılık verdi. Mahkeme başkanı “Peki Allah üzerine yemin edebilir misin?” demesi üzerine Yetek, “Allah üzerine yemin ederim” dedi.   ‘POLİSLER ZOR VE ŞANTAJLA İMZALATTI’   Mahkeme Başkanının, Yetek’e Ankara TEM Şube Müdürlüğündeki ifadesini sorması üzerine, Yetek şöyle konuştu: “Daha önce mahkemelerimde de söylemiştim benden alınan ifadenin benle ilgisi yok. Polislerin kendilerinin hazırladığı bana zor ve şantajla imzalattıklarıdır. O bilgilerin büyük birçoğu benim bilgilerim benim ifadelerim değil. Benim imzalamak zorunda kaldığım bir ifadeydi, o bilgilerle benim alakam yok.”    Mahkeme Başkanı’nın Yunus Durmaz ile ilgili verdiği ifadeyi sorduğunda ise “Ben bahsettiğiniz şahısı tanımıyorum, ifadeler bana ait değil onlarla alakalı bu davayı ilgilendiren husus varsa ben kabul etmiyorum. Benim bu konuyla ilgili herhangi bir ilgim ve bilgim yok” dedi.    Yetek, TEM Şube Müdürlüğüne verdiği ifadelerinin tümünü kendisine ait olmadığını söyleyerek reddetti. Yetek, mahkeme başkanının dosyadan saydığı isimleri tanımadığını öne sürdü.   2015 yılında Suriye’ye gittiğini ve 2017 Aralığa kadar Suriye’de kaldığını belirten Yetek, “Orada sadece yaşıyordum, gittiğimde kaldığım yerde IŞID yoktu. Benim IŞID ile herhangi bir bağım yoktu. Maddi imkanlarım vardı orada sadece yaşıyordum. IŞID’in hiçbir eylemine katılmadım” iddialarında bulundu.   TANIĞA MÜDAHALE   Yetek, avukat Sarıoğlu’nun “IŞİD 2015 yılında vardı ama siz ‘ben Suriye’ye gittiğimizde IŞID yoktu’ dediniz. Ayrıca Suriye’ye nasıl geçtiniz” sorusu üzerine “Ben bulunduğum intikalde yoktu dedim. Pasaport ve kimlikle değil kaçak yollarla Suriye’ye geçtim” dedi.   Yetek’in avukatın sorduğu bazı sorulara cevap vermemesi ardından mahkeme başkanı tanığa müdahale ederek, “Kişisel bilgilerini cevaplamak zorunda değilsin” dedi. Bunun üzerinde mahkeme salonunda tepki sesleri yükseldi. Avukat Sarıoğlu, mahkeme başkanına “Tanık soruları cevaplamak zorundadır, sorularımız katliama ilişkindir şahsi değildir. Şu anda tanığa müdahale ediyorsunuz” dedi. Yetek, mahkeme başkanının tepkisinin ardından “Ben tanık olarak geldim ve beni sorguluyorsunuz. Benim sorgulanacak bir yanım yok” dedi.   ‘ÖRGÜTLE İLGİM YOK’   Yetek, “Örgütle ilgili bir şeyi merak ettiğiniz zaman sizi ajan sanıp öldürüyorlardı. Benim örgüt ile ilgili bir bilgim ve ilgim yok” dedi.    Avukat Sarıoğlu’nun Ebu Zeyneb ile ilişkisi olup olmadığını sorması üzerine Yetek, “Ebu Zeyneb ile ilgili “Kesinlikle öyle birini tanımıyorum. Eylemi kim yaptı, o mu yaptırdı kim yaptırdı konusunda bilgim yok” iddialarında bulundu.    Yetek, dosya içindeki isimlerden biri olan Mustafa Güneş’le ilgili de “Ben Türkiye’deyken tanıdım, kendisiyle oturmuş konuşmuşluğumuz var ama ifade de ne bilgiler geçtiğini bilmiyorum. Ben Mustafa Güneş’in örgüt içerisinde neler yaptığını bilmiyorum. Örgüt içerisinde kimin ne yaptığını sormadım, bilmiyorum. Örgütle ilgili bir şey sorgulamadım” ifadelerini öne sürdü.   ‘GÖRMEDİM, DUYMADIM, BİLMİYORUM’   “Sizi ailenizle ilgili tehdit eden polisler ile ilgili suç duyurusunda bulundunuz mu” sorusuna ise Yetek, “hayır bulunmadım” diyerek cevap verdi.   Daha sonra fotoğraf teşhisi yapan Yetek, fotoğraftaki şahısların hiçbirini tanımadığını iddia etti.   Sanık Erman Ekici’nin, Yetek’e “Beni Suriye’nin herhangi bir yerinde, fotoğraf ve videoda gördünüz mü” sorusu üzerine “Ben şuan ilk defa seni görüyorum, hiçbir yerde görmedim, duymadım” diye yanıt verdi.     ‘SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ’   Avukat Sarıoğlu, beyanının devamında “Ömer Yetek, katliamla ilişkisi olanlarla ilişkin gerçek beyanlarda bulunmamıştır. Emniyet ifadesinde çok ayrıntılı bilgiler olmasına rağmen Mahkeme huzurunda yalan söylemiştir. Yetek hakkında yalan beyanda bulunmaktan suç duyurusunda bulunacağız” dedi.   ‘BURASI SARAY MAHKEMESİ!’   Daha sonra söz alan avukat Gülşah Kaya, şöyle konuştu: “Mahkeme başından beri bize olan tavrınıza ilişkin bir eleştiride bulunarak söze başlıyorum. Yetek burada her şeyi reddetse de hiçbir avukat, müdafi huzurunda alınan ifadenin daha sonrasında geçersiz sayılacağı yönünde bir umutla yola girmez. Yetek ya kendisi yalan söylüyor ya da avukatı ve polisle iş birliği halinde tehdit edildi. Mahkemeniz TEM görevlilerini buraya getirmeli. Eğer ifadeyi onlar yazdılarsa bu bildiği şeyleri gelip burada anlatmasını talep ediyoruz. Yetek’in aslında inkar ettiği ifadelere ilişkin talepte bulunacağız” dedi. Kaya, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, TEM Şubesi’nin sınır geçişlerinden haberdar olduğunu vurgulayarak, “Sadece haberdar değil iş birliği içerisinde olduğunu biliyoruz. Biz bu kişilerden daha fazla detay alabilecek olanağa sahibiz. Bu kadar iş birliği var, Şeyh’im diyor, geçişleri sağlıyor, bunlar terörle mücadele mi etmiş bulunuyor şimdi?” diye konuştu. Kaya, “Bütün taleplerimizi bir müddettir kabul etmediğiniz bir yola girdik. Size hem yazılı hem sözlü olarak ifade ediyoruz ama kabul etmiyorsunuz. Fransa’da bütün eylemleri gerçekleştirenler Türkiye’den geçmişler. Bu dosyada firari sanıkların ne yaptığını bilen bir istihbarat var fakat neden bize bilgi vermiyor anlamış değilim.”   Kaya’nın “Fransa Başbakanı mahkemeye gitti” demesi üzerine mahkeme başkanı “Burası Fransa değil!” dedi. Mahkeme Başkanı’nın bu sözü üzerine salondan “Evet burası saray mahkemesi” sesleri yükseldi.   ‘İKİ KİTAP VERDİK…’   Avukat İlke Işık da “Heyetinize iki kitap verdik. Biri katliamın gerçekleştiği tarih ve hangi siyasal bir atmosferde duruşmaların yapıldığı açısından önemli bir kitaptı. Bir diğeri de barış portreleriydi. Çıkmasını istediğiniz ailenin çocuklarını, burada bulunan yaralıları tanıyın diye verdik. Bu emsalsiz şiddet bizi nasıl buldu, böyle bir şiddet nasıl oldu da bizi buldu? diye soran kitabı da delil olarak sunuyoruz. Okundu dosyasına konulacaksa gerçekten okunmasını istiyoruz” dedi.   ‘TAPELER VAR GÖNDERİLMİYOR’   6 yıldır yargılama için çaba harcandığını belirten Işık, “Koğuşturmanın genişletilmesi talebini sunmaya devam edeceğiz çünkü 103 kişi hayatını kaybetti ve burada istediğimiz tek şey adalet. Taleplerimiz ve söylediğimiz her şey mesleğimizle ilgili. Antep ilk kez bize evrak gönderdi, epeyden beri yapılması gereken bir şeydi ve 6 yıldan beri hiç yapmadılar. Antep emniyeti bu katliamın gerçekleşmesi konusunda çok önemli bir yere sahip. Bu emniyetten ilk kez gördüğümüz dosya numaraları da geldi bu araştırmalar sonucu. Bu dosyaların getirilmesini talep ediyoruz. Gaziantep Başsavcılığı’ndan Yunus Durmaz’ın nerede olduğu biliniyor ve yakalanmamış çok somut, bununla ilgili bir evrak istiyoruz. ‘Tapeler var diyor ama nerde olduğunu bilmiyorum’ diyor Başsavcılık. Gaziantep Emniyeti ‘Kendinde olduğunu bildiğin soruyu tekrar niye bana soruyorsun’ diyerek topu başkasına atıyor. Basit bir bilgi istiyoruz. Yunus Durmaz dinlenmiş yakalanmamış ve Antep’de gezmesine izin verilmiş. Niye göndermiyorsunuz bu tapeleri? Bunlar var artık inkar edilecek bir yanı yok. Neden göndermiyorsunuz? Bir kez daha yazılmasını talep ediyoruz” diye konuştu. Işık, kamplarda olan sanıkların getirilmesi gerektiğini vurguladı.   TESPİT ALBÜMÜ TALEBİ   Işık, şu ifadelerde bulundu: “Merkezi bir tespit albümü olduğunu düşünüyoruz fakat bu bilgiler bu dosyada yok. Bu katliamda ciddi anlamda sorumluluğu olan, kimlikleri belirlenmemiş başka dosyalar da var. Ne kadar fotoğraf ne kadar teşhis var bunlar nerede? Gaziantep, Hayat, Kilis, Adana, Bingöl, Konya, Diyarbakır bu illerin emniyet müdürlüklerinden teşhis albümlerinin okunaklı ve renkli olarak gönderilmesini talep ediyoruz. Ödül listesinden yine çokça bahsettik. Önce ara kararı vardı mahkemenin sonra İçişleri Bakanlığı ceza vermeyince mahkeme vazgeçti. İçişleri Bakanlığı’nın bir listesi var kategorilere ayrılmış renklerle, hangi bilgilerle kırmızı, hangisiyle gri ve mavi olduğunu öğrenmek istiyoruz. Bu listede yer alan firari sanıklar var. Hangi bilgilerle bu kategorilendirme yapılmış İçişleri Bakanlığı’ndan bunu istiyoruz sadece. Siz nedense bunu sormaktan vazgeçtiniz. Bizim dosyamızda en doğal evrakların bile girmediği, çok inanılmaz bir ceza yargılaması yaşandığı için bunları çok kez anlatmak durumunda kalıyoruz.”   Avukatların beyanlarının ardından duruşmaya 14:00’a kadar ara verildi.