Türkiye'nin kimyasal kullanımı Avrupa gündeminde 2021-11-24 09:07:08     İSTANBUL - Kürt siyasetçi Demir Çelik, Türkiye'nin kimyasal silah kullanımını Avrupa'daki ilgili kuruluşlara gönderdiklerini belirterek, "Çalışmalarımız sürüyor. 'Türk devletine dur' diyebilecek iradeyi harekete geçirmeliyiz" dedi.    Türkiye'nin Federe Kürdistan Bölgesi'nde bulunan Metîna, Avaşîn ve Zap bölgelerine yönelik 23 Nisan’dan bu yana sürdürdüğü operasyonlarda kimyasal silah kullandığına dair haberler gündemdeki sıcaklığını koruyor. Hem bölge hem de Avrupa'daki kimi sivil toplum örgütleri ve kuruluşlar, kimyasal silah kullanımının araştırılması için harekete geçti. Bu kapsamda olay yerlerinden elde edilen bulgu ve belgeleri uluslararası sivil toplum örgütleri, ABD ile Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelere gönderildi. Yine Avrupa’da bulunan Kürtler ve dostları, AB, Birleşmiş Miletler (BM) ile Avrupa Konseyi’ne çağrıda bulundu.    'AB SUÇUN ORTAĞIDIR'   Avrupa'da kimyasal silah kullanımına karşı harekete geçen Kürt siyasetçilerden Demir Çelik, yaşananlar karşısındaki sessizliğe tepki göstererek, "Bu duruma sessiz kalan herkes işlenen suçun ortağı konumunda. AB üyesi olan ve demokrasinin beşiği iddiasında bulunan AK üyeleri de bu suçun ortağıdır" dedi. "İttihat-terakkici gelenek bugün de benzer insanlık dışı savaş suçu işliyor" diyen Çelik, "AK üyesi, AB’ye girmeye çalışan ve NATO üyesi bir ülke bunu yapıyor. Bu kirli ve barbar savaşın biz Kürtleri cezalandırmaktan öte yaşadığımız coğrafyayı, ekolojideki flora ve fauna çeşitlerini, canlı ve cansız tüm varlıkları tehdit etiğini ısrarla söylememize rağmen kendilerinden beklenen tavrı sergilemiyorlar" diye kaydetti.    PAPA’YA MEKTUP   Avrupa’nın sessizliğine karşı Uluslararası Adalet Divanı, NATO, UNESCO ve AK önünde açıklamalar yaptıklarını aktaran Çelik, yine kimi Avrupa parlementerleri, siyasetçiler, hükümet yetkilileri ve Papa'ya mektup yazdıklarını ifade etti. Konuya dair panel ve konferanslar da düzenlediklerini paylaşan Çelik, “Buralarda ulaştığımız kişilere brifing veriyoruz. Fakat kendilerinden beklenen insani ve vicdani sorumluluğu yerine getirmiyorlar. Sadece kimi dostlarımızın duyarlılıkları var. Bunun kabul edilmemesi noktasında bizimle aynı hassasiyeti dile getiriyorlar. Ancak hükümetler nezdinde, devletler nezdinde yaptırım gücüne ve inisiyatifine sahip olmadıkları için onlar da bizim gibi vicdanı sorumluluklarını yerine getirmekle kalıyorlar” diye konuştu.    ELEŞTİRİ VE ÇAĞRI   Avrupa’da bulunan Kürtlerin de duruma yeterince tepki göstermediğine kaydeden Çelik, “Orada katledilen kızımızdır, oğlumuzdur, kardeşlerimizdir, yoldaşlarımızdır. Orada katledilen Kürdistan’ın tarihidir, kültürüdür, florası, faunasıdır. Bu nedenle devletçi-iktidarcı sistemlerin çıkara dayalı gerçekliğini göz önünde bulundurduğumuzda itiraz etmesi, ayağa kalkması gereken öncelikle biz Kürtler olmalıyız” ifadelerini kullandı.    Çelik, şunları söyledi: “Yüzler, binler yerine on binler, yüz binler ve milyonlar sokaklara çıkıp bu vahşete, barbarlığa karşı birlikte mücadeleye atılmış olsaydık söz konusu kurumlar bu kadar duyarsız davranmayabilirlerdi. Ama ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ anlayışından hareket etme zafiyeti içerisinde olduğumuz için öbürleri hayli hayli suskun kalacak ve gözleri görmeyen, dilleri lal olmuş bir şekilde hareket etmeye devam edeceklerdir. Onun için Kürdistan üst kimliğimizin altında, birlikte ve yan yana gelip çığlık olmalı, ses olmalı, itiraz etmeli, isyan etmeliyiz. Bu vahşete dur diyebilmeliyiz.”   ‘HARAKETE GEÇECEĞİZ’   Çelik, önümüzdeki süreçte önemli dosyalar hazırlayarak gerekli kurumlara ileteceklerini belirti. Çelik, “Türk devletine dur” diyebilecek iradeyi harekete geçirmeye çalışacaklarını ifade etti. Çelik, “Dostlarımız aracılığıyla bağlı oldukları hükümetlere baskı oluşturmanın çabası ve arayışı içerisinde olacağız. Bu yönüyle diplomatik ilişkilerimizi, diyaloga dayalı ilişkilerimizi, kültürel faaliyetlerimizi, sosyal ve siyasal faaliyetlerimiz ardı arkası kesilmeden yürütmek durumundayız. Yeri geldiğinde Kürdistani dinler ve inançları harekete geçirerek, vicdana ve duyarlılığa davet edeceğiz. Her inanç, kültür, yapı, meclis ve komün bugüne kadar harcadığı eforun 10 katı, 20 katı bir duyarlılık ve hareket kabiliyetiyle bu süreci karşılamak durumunda” diye kaydetti.    'BİRLİKTE MÜCADELE' ÇAĞRISI   Çelik, kimyasal kullanımına karşı şu çağrıda bulundu: "Türk devleti dün yaptığı katliam ve soykırımların benzerini 21. yüz yılın bu çeyreğinde bir kez daha Kürtlere ve Kürdistani inanç ve halklara yaşatmak istediği ortadadır. O yönüyle bugün yerimizde oturmanın, sıcak yataklarımızda uyumanın zamanı değil. Ayağa kalkmanın, birlikte mücadele etmenin, bu barbar savaşa dur demenin, işgale son vermenin, faşizmi yıkmanın, özgür ve demokratik Kürdistan’ı ve Türkiye’yi inşa etmenin zamanıdır. Bu nedenle 'Demokratik Ortadoğu' siyasal projemizin meşruiyeti etrafında kenetlenip birlikte mücadeleyi büyütmek ve yürütmek durumundayız.”   MA / Ferhat Çelik