RJAK üyesi Efrîn: Kimyasal silah kullanımıyla birlikte hastalıklarda artış oldu 2021-11-23 09:40:51 HABER MERKEZİ - RJAK Diplomasi üyesi Necbîr Efrîn, bölgede kimyasal silah kullanımıyla birlikte hastalıklarda artış görüldüğünü ifade ederek, herkesi bu duruma karşı ses çıkarmaya çağırdı.  Türkiye'nin 23 Nisan'da Metîna, Avaşîn ve Zap bölgelerine dönük başlattığı operasyonlar havadan ve karadan devam ediyor. 7'nci ayına giren operasyonlarda yasaklı olan kimyasal silahların kullanılmasına yönelik uluslararası güçlerden hala istenilen tepki gelmiş değil. Ayrıca bölgeden edinilen bilgilere göre şu ana çok sayıda yurttaş çeşitli şikayetlerle hastanelere başvurdu. Türkiye'yle işbirliği içinde olan KDP güçleri ise hastaneye başvuran yurttaşların sayısını ve hastalıkları konusunda kamuoyuna bilgi vermiyor.    Kürdistan Özgür Kadınlar Hareketi (RJAK) Diplomasi üyesi Necbir Efrîn, bölgede kimyasal silah kullanımını, bu silahların bölge üzerinde yarattığı etkiler ve buna karşı uluslararası güçlerin tavrına ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.    HAYALLERİ GERÇEKLEŞMİYOR   Efrin, bölgede Kürt güçlerine dönük topyekün bir saldırının olduğunu belirterek, "Başur Kürdistan’da yürütülen bu savaş dört parçayı da etkiliyor. Savaşla birlikte Kürdistan doğası talan edilirken, coğrafyası da insansızlaştırılarak yok edilmek isteniyor. Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine dönük başlatılan savaşta bugüne kadar onlarca kez kimyasal silah kullanıldı. Tüm saldırılara rağmen ne Türk devleti ne de NATO ordu ve güçleriyle Kürtleri bitiremediler. Garê'de hezimete uğradılar. Metîna, Zap ve Avaşîne geldiler ama hayalleri gerçekleşmiyor” dedi.    HASTALIKLARDA ARTIŞ     Efrîn, bölgede ki hastanelerde çeşitli şikayetlerin arttığını ifade ederek, "Dünyada yasaklanmış ve uluslararası hukukta kabul görülmeyen kimyasal silahlar sadece Kürtlere karşı kullanılıyor. Bu silahların kullandığına dair ispat ve deliller var. Farklı noktalarda kullanılan kimyasal silah bulguları  PKK’nin elinde bulunuyor. Bunlar kamuoyu ile paylaşıldı. Bu silahlardan etkilenen yurttaşlar var. Bölgede bu silahlar sonucu yaşamını yitiren sivil yok. Ama onlarcası çeşitli şikayetlerle hastaneye başvurdu. Bu sayı gün geçtikçe artıyor. Hastaneye gidenler soğuk algınlığı denilerek bu şekilde tedavi ediliyor. Halk bu silahlara karşı kendini koruyamıyor" diye konuştu.    ULUSLARARASI SESSİZLİK    Kimyasal silah kullanıma karşı uluslararası güçlerin tutumlarını eleştiren Efrîn, "Bütün dünyanın gözü önünde bir savaş suçu işleniyor. Ama buna karşı çok ciddi bir sessizlik var. Hepimiz bu döneme tanıklık ediyoruz. Kimse Türkiye’nin suçuna ses etmiyor ve buna karşı tavır sergilemiyor. Bu sessizlik uluslararası güçlerin Türkiye’nin Kürtleri bitirme konseptine destek verdiğinin en net göstergesidir. Uluslararası güçler Türkiye’nin zayıflamaması için sonuna kadar sessizliğini koruyacak. Bu yöntemle Kürtlere dönük başlatılan bitirme savaşına karşı Türkiye’yi ayakta tutmaya çalışıyorlar. Hepimiz şunu çok iyi biliyoruz ki; Türkiye, kapitalizmle ayakta duruyor. Türkiye bundan güç aldığı kadar, kapitalizm de Türkiye’den güç alıyor. Çünkü ikisi de yok etme ve bitirme üzerine kurulu bir sistem. Bu yüzden uluslararası hukukta da yasaklanan ve bugüne kadar kullanılmayan silahlar Kürtlere karşı kullanılıyor. Bu sistemi bu şekilde sürdürmeyi amaçlıyorlar. Kürdistan’da yürüttükleri bu savaş politikasıyla Ortadoğu'yu yeniden dizayn ederek, kendi sistemlerini kurmak istiyorlar. Bu sisteme karşı Kürtleri de engel olarak görüyorlar” diye konuştu.     YENİLGİNİN İFADESİ    Efrin, Türkiye’nin bölgede yenilgiye uğradığını vurgulayarak şunları söyledi: "Kürtlerin eylemlerini artırması gerekiyor. Bizler sesimizi ve eylemlerimizi örgütleyerek kimyasal silah kullanımı durdurabiliriz. Bölgede kimyasal silah kullanımına karşı çok ciddi bir mücadele veriliyor. Bu direniş Türkiye’nin ilerlemesini engelliyor. Kimyasal silaha başvurmaları yenildiklerinin ifadesidir. Bu silahları kullanarak amacına ulaşamayacak. Bu yola başvurarak kendini bitiriyor. Ama Türkiye’nin bu savaş suçuna karşı Kürtlerin her yerde eylemde olmaları gerekiyor.”    MA / Zeynep Durgut