Federe Kürdistan’ın mülteci açmazı 2021-11-20 09:16:39 HABER MERKEZİ - Mülteci krizi, Federe Kürdistan hükümetinin "yönetememe halini" gözler önüne serdi. Yolsuzluk, akraba kayırma ve işsizlik bölge halkını huzursuz ediyor. Artık mızrak çuvala sığmıyor.  Irak Federe Kürdistan Bölgesi hükümeti mülteci kriziyle birlikte daha fazla eleştirilmeye başlandı. Hem mültecilerin anlattıkları hem de bölgede yükselen farklı sesler, mevcut yönetimin “hipoztasa (kan dolaşımının aksaması)” girdiğini gösteriyor.    KÜRT YÖNETİMİ İDARİ MELEKESİNİ KAYBETTİ   Belarus-Polonya sınırında mülteci krizi devam ederken, Federe Kürdistan Bölgesi’nin bu krizdeki pozisyonu da tartışma uyandırıyor. Bölge yönetimi, mülteci krizini bir “komplo” olarak değerlendirirken, bölgeden gelen farklı sesler mevcut yönetimin “idari melekesini” yitirdiği yönünde. Şeffaflık ve hukukun üstünlüğü gibi temel kavramların bölge yönetimince “pâmâl” edildiği, işsizlik ve yoksulluğun artık dizginlerini kaybettiği yüksek sesle dile getiriliyor.    300 BİN ÜNİVERSİTELİ İŞSİZ   Federe Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani, birkaç gün önce mülteci krizini kastederek, son iki yılda 100 bin kişiye istihdam sağladıklarını belirtmişti. Ancak Yeni Gençlik Hareketi avukatı Mazda Mahmud NRT News’te yayımlanan bir haberde farklı rakamlar veriyor. Mesrur Barzani’nin bölge halkından haberdar olmadığını belirten Mahmud, şunu yazıyor: “Barzani, üniversite mezunu 300 bin kişinin işsiz olduğunun ve en az 2 bin firmanın iflas ettiğinin farkında değil.” Halkın bölgeyi işsizlik, güvenlik ve kötü yaşam koşullarından dolayı terk ettiğini kaydeden Mahmud, yetkililerin yanlış ve yavan açıklamalarda bulunduğunu ifade ediyor.    PETROL GELİRLERİ KAYIP   Federe Kürdistan Yönetimi’nin yüz yüze kaldığı temel eleştirilerden biri petrolden elde edilen gelirin “akıbetine” yönelik. Kürdistan Parlamentosu Sözcüsü Rewaz Faiaq, bir ayda petrolden elde edilen toplam gelirin 900 milyon dolar civarında olduğunu, ancak bunun sadece 350 milyon dolarının Finans Bakanlığı’na geldiğini aktarıyor. Bu bağlamda Duhok Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Haşim Zebarî, ülkede üst seviyede bir yolsuzluk olduğunu ve gelirlerin “gizemli” bazı şahıslara kanalize edildiğini belirtiyor. Yapılan açıklamalara bakılırsa Ankara’da yaşanan “itisafın” bir benzeri, Hewlêr’de de yaşanıyor. “Deveyi havuduyla yutmak” iki yönetimin ortak özelliği haline geldi.    NEPOTİZM VE İŞSİZLİK   Federe Kürdistan hükümeti, her ne kadar mülteci krizini “kumpas”, “tezgâh” olarak görse de olay mahallindeki mültecilerin anlattıkları, başka bir panorama çiziyor. Bir zarf var bir de mazruf. Birkaç gün önce Aljazeera’nın ulaştığı mülteciler, Federe Kürdistan Bölgesi’nde ciddi anlamda yolsuzluk, nepotizm olduğunu ve bunun işsizliğe sebep olduğunu anlatıyor. Görüş alınan mültecilerden Dilsoz, Hewlêr’den eşiyle birlikte Ekim ayında çıkmış. Tek sebep işsizlik. Bir başka mülteci Şivan, Soran bölgesinden Belarus’a gitmiş. “Geri dönecek misin?” sorusuna, “Kim hiçbir umut ışığı olmayan bir yere geri dönmek ister ki?” şeklinde cevap veriyor.     CENNETİ YAŞAYANLAR, CEHENNEME SÜRÜKLENENLER   Federe Kürdistan halkının beklediği, özlemini çektiği “özgürlük”, her geçen gün “karabasana” dönüyor. Bir taraftan nerdeyse 20 yıldır bölge idaresini elinde tutan Barzani ailesi, diğer taraftan demokratik bir sistem hayalini kuran 6 milyon kişi. Küçük bir aile cenneti yaşıyor, milyonlar cehenneme sürükleniyor. Birileri sefa sürüyor, diğerleri cefa çekiyor. Federe Kürdistan örneği bir kez daha gösteriyor ki özgürlük, sadece dil ve kimlikten ibaret değil. Üretim araçlarının hangi sınıfın elinde olduğu, özgürlüğün sınırlarını çizen bir diğer dinamiktir. Müştereklerin bir ailenin tekelinde olduğu toprak parçasında dil ve kimlik, bir noktadan sonra önemini yitirir. Sınıfsal şiddete maruz kalan birey, mülteci krizinde olduğu gibi tüm kültürel motiflerden vazgeçip yeni bir yaşam modeline yönelebilir.    MA / İsmet Konak