CHP’li Hakverdi: Cezaevlerinde kelepçeli muayene var 2021-11-18 19:36:35   ANKARA – Cezaevlerindeki ihlallere değinen CHP’li Ali Haydar Hakverdi, kelepçeli muayene olduğunu söyleyerek, “Tarsus Cezaevi’nde kanser tedavisi olan bir tutukluyu karantina odası kapısının ağzında ziyaret ettiğimizde; hücresinde lavabo bile yok, yani bulaşıklarını tuvalette yıkıyor” dedi. Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin birinci bölüm maddeleri görüşülmeye devam ediliyor. Birinci bölümde yer alan 8’inci maddeye verdikleri önerge üzerine söz alan CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, cezaevlerinde yaşanan ihlallere dikkat çekti. CHP’Lİ HAKVERDİ: KELEPÇELİ MUAYENE VAR Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesi olarak ve bir Alt Komisyon, Hükümlü ve Tutuklu Hakları İzleme Alt Komisyonu olarak üç yıldır cezaevlerini ziyaret ettiklerini kaydeden Hakverdi, cezaevlerinde tedavi için hastaneye sevk edilenlerin “karantina”ya alınmasına dair eleştirilerde bulundu. Hakverdi, “Burada en az 15 gün bekletiliyor, sonrasında da tekrar o koğuşa bir mahkûm gelirse o süre yeniden başlıyor ve bir 15 gün daha ekleniyor yani 30 gün, 40 gün karantina koğuşunda kalan mahkûmlar var. Kelepçeli muayeneler var, bir çekinceleri oradan var, onun dışında karantina koğuşuna girmek istemediğinden hastalansa da hastaneye gitmek istemiyorlar” dedi. ‘KANSER HASTASI TUVALETTE BULAŞIK YIKIYOR’ Tarsus Cezaevi’nde kanser tedavisi olan bir tutuklunun hastaneye gitmesi ardından karantina koğuşuna alındığını ve kapısında yaptıkları ziyarete dair Hakverdi, “Daha doğrusu karantina hücresine -tek kişi kalıyor- konulmuş. Hücresinin kapısının ağzında, kendisini ziyaret ettiğimizde; hücresinde lavabo bile yok yani bulaşıklarını tuvalette yıkıyor. Böyle zorluklar yaşıyorlar. Şimdi, başka bir husus daha var. Bir mahkûm dedi ki bize, o da Afyon Cezaevi’ndeydi ‘Ben buraya girdiğimde evladım çok küçüktü, daha yeni doğmuştu, kucağıma zor almıştım. Daha yeni yeni alışıyordu bana, ben cezaevine girdim. Açık görüşlerde iki yıldır kapalı. Ben çocuğumun kokusuna hasret kaldım. En azından cezaevinde açık görüşte kucağıma alıp koklayabilirdim. Şimdi camın arkasından göremiyorum’, bu açık görüşler de artık açılmalı” diye konuştu. DAĞ: KÜRTÇE ŞARKI KİMİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İHLAL EDİYOR? İcra ve İflas kanununda 9’uncu maddede değişiklik yapılması için önerge veren HDP grubu adına söz alan HDP Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ, Ankara’da Mem Ararat konserinin yasaklanmasını eleştirerek, sözlerine başladı. Dağ, “Sorarım size: Kürtçe şarkı söylemek kimin özgürlüğünü ihlal etmektedir? Bir dili yasaklamak hangi demokrasi ilkesinde var? Bahaneye kılıf uyduranlar var, bir de gerekçe sunmadan ‘Ben yaptım, oldu bitti’ diyenler var. Gerekçe bulamayanlardan bir tanesi de İstanbul Fatih Kaymakamlığı, ‘Dawiya Dawi’ isimli Kürtçe ‘stand up’ gösterisi etkinliğini yasaklayan Kaymakamlık gerekçe sunmadan oyunu yasaklandı. Ayrıca, aynı Kaymakamlık ‘Ölüm Uykudaydı’ adlı Kürtçe tiyatro oyununun gösterimine dört saat kala oyunu yasakladı” dedi. ‘CEZAEVLERİNDE KÜRTÇE KONUŞMALAR KESİLİYOR’ Tutukluların aileleriyle Kürtçe konuşmasının yarıda kesildiğini söyleyen Dağ, “Tutuklulara Kürtçe konuştuğu için disiplin cezaları veriliyor. Cezaevlerine Kürtçe kitapların gönderilmesi engelleniyor. Cezaevlerine gönderilen kıyafetler renkleri gerekçe gösterilerek tutuklulara verilmiyor. Kürtçe mevlit okuduğu gerekçesiyle 76 yaşındaki Ali Boçnak'ı tutukladınız ve Ali Boçnak cezaevinde hayatını kaybederken sizler sadece seyirci kaldınız. Elâzığ Cezaevinde aralarında DTK Eş Başkanı Leyla Güven'in de bulunduğu 9 kadın tutuklu hakkında Kürtçe şarkı söyledikleri gerekçesiyle soruşturma başlatıldı ve iletişim ve görüş cezası verildi. Cezaevinde açlık grevine girdiği gerekçesiyle hakkında örgüt üyeliği iddiasıyla dava açılan Dilan Oynaş'ın Kürtçe tercüman talebine karşı mahkeme 500 TL istedi” ifadelerini kullandı. ‘KÜRT DÜŞMANLIĞINIZ SINIR ÖTESİNİ AŞTI’ Kürtçe üzerindeki baskılara da değinen Dağ, dünyanın dört bir yanında 50 milyonu aşkın kişinin konuştuğu Kürtçe’nin hala Meclis tutanaklarında bilinmeyen dil olarak görüldüğünü söyledi. Dağ, şunları söyledi: “Sizin, Kürtlere ve Kürtçeye düşmanlığınız sadece burayla sınırlı değil; düşmanlığınız, sınır ötesini aşmış durumda. Efrîn, yüzde 90'ı Kürtlerin yerleşim yeri olan bir kent. Son üç yıldır savaş suçlarına bulaşmış grupların aileleriyle doldurulan Efrîn'de, Kürtçe isimler değiştirilip Türkçeleştirildi; okullarda, Kürtçe dersleri müfredattan çıkarıldı. Etinizle kemiğinizle Kürtlere düşmanlık yapıyorsunuz. Yasaklarla yarattığınız korku ve şiddet iklimi, Kürtlerin Kürtçe konuştuğu her yerde saldırıya uğramalarına hatta öldürülmelerine sebep oluyor.İnsanların dili yüzünden öldürüldüğü bir ülkede hamasi siyasi söylemlerinizin karşılığı yok. Kürtler, birçok zorba hükûmet gördü ama hiçbirinin karşısında diz çökmedi; dilini konuşmaktan, kültürünü ileriye taşımaktan vazgeçmedi, bundan sonra da vazgeçmeyecek ve sizin Kürt düşmanlığınıza karşı sizi tarihe gömecek. Buradan, müjdeyi tüm halklara bizler verelim: Günden güne eriyor, yok oluyor, gidiyorsunuz.”