Türkiye İmralı'daki 'özel hukuku' kabul etti 2021-11-13 09:47:38 İSTANBUL - AİHM'in Öcalan başvurusuna dair ihlal kararını 30 Kasım-2 Aralık’ta görüşecek AK Bakanlar Komitesi'ne yeni bir bildirimde bulunan Türkiye, Öcalan'ın "koşullu salıverilmeden muaf" olduğunu kabul etti. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AK BK), 15 Şubat 1999'dan bu yana İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tutuklular Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen ihlal kararlarını görüşecek. 30 Kasım-2 Aralık’ta yapılacak görüşmeden çıkacak sonuç merakla beklenirken, Türkiye'den Komite'ye "Eylem Planı" adı altında 7 Ekim'de yeni bir bildirim sunuldu.    'İHLAL YOK' ISRARI   İlk bildiriminde 2009’dan bu yana İmralı’da ihlal olmadığını ileri sürerek, “Umut hakkının güvenceye alınması” ve “ağırlaştırılmış müebbet cezasının infazı rejimi hakkında yasal değişiklik” yapılmasına ilişkin tespit ve önerileri görmezden gelen Türkiye, yeni bildiriminde de bu durumu savundu.   Türkiye, "Dava Tanımı" başlığıyla başlayan yeni bildiriminde, AİHM'in "Öcalan 2" kararına işaret ederek, 17 Kasım 2009 tarihinden sonra İmralı'da "insanlık dışı muamele teşkil edecek" bir durumun olmadığını ileri sürdü. 2009'dan bu yana Öcalan ile diğer tutukluların aile ve avukatlarıyla görüşmelerinin çeşitli gerekçelerle engellenmesini ise görmezden geldi.   Bildirimde, yine AİHM kararına işaret edilerek, 17 Kasım 2009’dan sonraki dönemde İmralı'da yapılan "iyileştirmelerin" takdir edildiğini ve 2009 tarihinden önceki ihlalin giderildiği savunması yapıldı.   Ancak İmralı’daki tutukluluk koşulları ile ilgili olarak 2011 yılında PKK Lideri Öcalan adına AİHM'e yapılan başvuru görmezden gelindi.     KAYTAN, GURBAN VE BOLTAN KARARLARI   Bildirimde,"Kaytan/Türkiye (27422/05)", "Gurban/Türkiye (4974/04) ve "Boltan/Türkiye (33056/16)" kararlarına ilişkin ise, "Bu davalar, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası için Türk mevzuatında başvuranların tutukluluk halinin devamına gerekçe oluşturacak meşru sebeplerin hala geçerli olup olmadığını doğrulamak için herhangi bir denetim mekanizmasının bulunmaması nedeniyle Sözleşme’nin (3. Maddesinin) ihlaliyle ilgilidir. Yetkililer, söz konusu başvurularla ilgili olarak alınabilecek bireysel tedbirlerin genel tedbirlerle ilgili olup genel tedbirler başlığı altında incelenmesi gerektiğini düşünmektedir. Buna göre yetkililer, bu başvurulara ilişkin olarak alınabilecek başka bireysel önlemlerin olmadığı görüşündedir" denildi.   'KOŞULLU SALIVERİLME' HAKKI   Bildirimin "Genel Tedbirler" bölümünde, "koşullu salıverilmeye ilişkin hukuki çerçeveye" dikkat çekildi. Mevzuatta 2020 yılında İnfaz Kanunu'nda değişiklik yapıldığı ve müebbet hapis cezalarının infazında "koşullu salıverilme" oranının "2/3" yerine "1/2" olarak uygulanmasına karar verildiği hatırlatıldı. Bu düzenlemelerin, Bakanlar Komitesi'nde izleme sürecine konu olan 4 AİHM kararında yer alan ihlale neden olan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infaz şekliyle ilgili olmadığı öğrenildi.   'İSTİSNAİ SUÇ' SAVUNMASI   Bildirimde, aynı düzenlemeye işaret edilerek, "Türk makamları, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan hükümlülerin koşullu salıverilmesinden yararlanmalarının kural olarak mümkün olduğunu belirtmek isterler. Ancak, istisnai olarak bazı suçlar bu olasılıktan muaf tutulmuştur" diye kaydedildi.   Türkiye, böylece Öcalan ve diğer tutukluların "koşullu salıverilme" hakkının olmadığını kabul etti. Bildirimde, bu durumun farklı ülkelerde de olduğu iddia edilerek, "Yetkili makamlar, benzer bir mekanizmanın İtalya, Macaristan ve Ukrayna gibi diğer bazı üye Devletlerde de halen mevcut olduğunu belirtmek isterler. Bu tür tedbirlerin, özellikle organize suçlarla mücadele kapsamında caydırıcılık sağlamak amacıyla alındığı görülmektedir" diye kaydedildi.   'USULÜNE UYGUN' BİLGİLENDİRME   Bildirimde, "af, genel af ve özel af" konusuna geniş yer verilmesi ise dikkati çekti. Bildirimde, Cumhurbaşkanı’nın cezayı hafifletme ve kaldırma yetkisinin bulunduğu, 2015 yılından bu yana toplam 9 tutuklu için bu yetkinin kullanıldığı aktarıldı. Yine Meclis'in de genel af ilan etme yetkisinin olduğu ifade edildi.   AİHM, "Öcalan 2" kararında, “af, genel af ve özel af” şeklindeki kimi düzenlemeleri değerlendirmiş ve bu tür düzenlemeleri koşullu salıverilme imkanını tanımayan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infaz şekline alternatif olarak kabul edilemeyeceği tespitiyle ihlal kararı vermişti. Bildirimin sonuç bölümünde ise, AİHM'in ihlal kararının uygulanması, benzer ihlallerin önlenmesi için alınması gereken genel tedbirler hakkında Bakanlar Komitesi'ne "usulüne uygun" bildirimin yapılacağı kaydedildi.   BAŞVURU SÜRECİ   Uluslararası komployla Türkiye'ye teslim edildiği 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları, müvekkilleri hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına karşı 2003’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Avukatlar, başvurularında cezanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) işkence ve kötü muameleyi yasaklayan 3’üncü maddesine aykırı olduğu belirtti. AİHM, 18 Mart 2014'te verdiği kararla Öcalan'ın şartlı salıverilme hakkına sahip olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmesini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı buldu.   AİHM, aynı kararı daha sonra başvuru yapan tutuklular Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan için de verdi. Ancak kesinleşen ilk kararın (Öcalan 2) üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen söz konusu ihlal kararlarına dair herhangi bir gelişme yaşanmadı. AİHM’in kararlarının yerine getirilip getirilmediğini denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla ilgili “umut hakkını” doğuracak yasal düzenlemeler ve uygulama değişikliklerinin sağlanması için Türkiye’ye dair denetim sürecine başlasa da kararları toplantı gündemine almadı ve herhangi bir yazılı karar oluşturmadı.   KOMİTE'NİN GÜNDEMİNDE    Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), bunun üzerine AİHM’in verdiği kararı acil gündemine alması için 26 Temmuz’da Komite'ye, bu kararların yerine getirilmesinin denetlenmesi süreci kapsamında yazılı bir bildirim sundu. Komite, bildirim üzerine konuyu gündemine aldı. Komite, 30 Kasım-2 Aralık arasında yapılacak toplantı öncesi Türkiye’den STÖ’lerin bildirimine ve kararların yerine getirilmesi sürecine dair bilgi istedi.    TÜRKİYE'NİN İDDİALARI   Türkiye, 7 Eylül’de yaptığı bildirimde, 2009’dan bu yana İmralı’da ihlal olmadığını ileri sürdü. Türkiye, “Umut hakkının güvenceye alınması” ve “ağırlaştırılmış müebbet cezasının infazı rejimi hakkında yasal değişiklik” yapılmasına ilişkin bildirimde yer alan tespit ve önerileri görmezden gelerek, cevapsız bıraktı. Türkiye’ye, sadece Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) daha önceki yıllarda İmralı’nın fiziki koşullarını dair hazırladığı raporu ele aldı.   12 Ekim’de Türkiye’nin iddialarına dair Komite’ye yanıt veren insan hakları ve hukuk örgütleri, Türkiye’nin yazılı beyanlarında “umut hakkına” ilişkin AİHM’in önemli tespitlerine değinmediği, kararların yerine getirilmesi için atılması gereken adımları tartışmadığını ve bunun yerine yanıltıcı bilgilerle bildirimde bulunduğunu kaydetti. Yanıtta ayrıca kimi tespit ve önerilere de yer verildi.   MA / Gökhan Altay - Mehmet Aslan