Diyarbakır Barosu anadilde savunma hakkı için Kürtçe kurs başlattı 2021-11-07 09:20:06   DİYARBAKIR - Diyarbakır Barosu, mahkemelerde anadilde savunma hakkının korunması için MED-DER bünyesinde avukatlar için Kürtçe kurs başlattı.    Anayasal bir güvenceden yoksun tutulan Kürtçeye yönelik temelde “yok sayma” tutumunu benimseyen devletin bu politikasının kendini gösterdiği alanların başında yargı geldi. 2012 yılında PKK’li tutuklu ve hükümlülerin girdiği açlık grevi sonucunda PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasıyla birlikte diğer bir talebi anadilde savunma hakkının tanınmasıydı. Bu taleplerin kabul edilip, açlık grevinin sonlandırılmasıyla Kürt sorununa dair 2015 yılına kadar süren müzakere döneminde 24 Ocak 2013 tarihinde yasalaşan 6411 sayılı kanunla “anadilde savunma hakkı” kabul edildi.   Fakat tercüman ücretinin anadilde savunma yapmak isteyen sanıklardan tahsil edilmek istenmesi ya da bu işin katip, mübaşir gibi görevlilere yaptırılması bu hakkın etkin kullanımında karşılaşılan sorunlar arasına geldi.    KURSLARA İLGİ YOĞUN   Bu yüzden harekete geçen Diyarbakır Barosu, mahkemelerde anadillerinde savunma yapmak isteyen müvekkillerinin yaşadıkları tercüme sorunlarını azaltmak için baro üyesi avukatlara yönelik Kürtçe kurs için Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği’ne (MED-DER) başvurdu. Talebin olumlu yanıtlanması üzerine dernek bünyesinde avukatlara özel bir sınıf açıldı ve bu kursa gösterilen ilgi yoğun oldu.    Konuya ilişkin konuştuğumuz MED-DER Eşbaşkanı Rıfat Ronî, dernek olarak temel amaçlarının Kürt dilini öğretmek ve yaygınlaştırmak olduğunu dile getirdi.   AVUKATLARA ÖZEL SINIF    “KCK” adı altında 2009 yılında başlatılan siyasi soykırım operasyonları kapsamında tutuklanan binlerce insanın, mahkemelerde Kürtçe savunma yapma taleplerinin reddedilmesi nedeniyle açlık grevine girdiğini hatırlatan Ronî, tutukluların ölüm sınırına geldiği 68’inci günde taleplerinin karşılanmak zorunda kalındığını ifade etti. Fakat mahkemelerde anadilde yapılan savunmalar konusunda kimi sıkıntılar yaşandığını belirten Ronî, “Avukatlar, müvekkillerinin yaşadıkları bu sıkıntıların giderilmesi, onlarla daha sağlıklı diyalog kurmak ve kendilerini daha iyi ifade edebilmek için Kürtçe öğrenmeye yöneldi” dedi.   TERCÜMANLIK ÜCRETİ   Anadilde savunma hakkının kazanılmış olmasına rağmen mahkemelerin sanıklardan tercüman parası istemesine dair ise Ronî, “Kürtçeye yönelik hazımsızlığın göstergesi. Böyle bir uygulama hiçbir demokratik ülkede yoktur. Bu kabul edilemez, tamamen siyasi bir karardır” ifadelerini kullandı.    STÖ’LER HASSASİYET GÖSTERMELİ   Ronî, Diyarbakır Barosu gibi benzeri kurum ve sivil toplum örgütlerinin halkın içinde olan, halkın sorunlarını dinleyen kurumlar olarak halkın dertlerini daha iyi anlamak için hassasiyet gösterip, Kürtçeyi öğrenmeleri gerektiğini de söyledi. Dernek olarak yürüttükleri çalışmalar hakkında da bilgi veren Ronî, yakın zamanda Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) bu konuda başlattığı kampanya kapsamında İzmir ve İstanbul’da açtıkları kurslara aralarında milletvekillerinin de olduğu 400 kişinin katıldığı ve eğitimler sonucunda katılımcılara sertifikaların verildiğini dile getirdi.   Ronî, önümüzdeki günlerde Diyarbakır ve ilçelerinde de benzer kurslar açmayı planladıklarını paylaştı.   Kürtçe öğrenme konusunda yoğun bir ilgi olduğunu ifade eden Ronî,  “Şuan dernek binamızda yüz yüze olarak 10 sınıfta Kürtçe dil eğitimi veriyoruz. Yine 10’u Kirmançkî,  40’ı Kurmancî olmak üzere toplam 50 sınıfta birinci, ikinci ve üçüncü aşama online Kürtçe eğitimler veriyoruz. Yani online olarak bine yakın kişiye eğitim veriyoruz” diye belirtti.   ‘DİL, BİR ULUSUN TEMELİDİR’   “Dil, bir ulusun temelidir” diyen Roni,  son olarak şunları söyledi: “On milyonlarca insanın konuştuğu Kürtçenin artık bir statüye kavuşması gerekir. Ana sınıftan başlayıp üniversiteye kadar eğitim dili olmalıdır. Kürtçenin eğitim dili olması için de 7’den 70’e herkes diline sahip çıkmalı, Kürt siyasetçiler etkin bir politika yürütmelidir.”   MA / Mehmet Güleş