Bir binada 3 okul eğitim veriyor 2021-10-03 09:03:14 İZMİR - İzmir’de deprem nedeniyle bazı bölgelerde bir binada 3 okulun hizmet verdiğini belirten Eğitim Sen İzmir 2 Nolu Şubesi Başkanı Veysel Beyazadam, bu durumun halk sağlığı için sorun oluşturduğunu söyledi.  Koronavirüste (Kovid-19) normalleşme kararıyla 6 Eylül’de açılan okullar, vaka sayılarını yeniden tırmandırdı. Okulların kalabalık ve ders saatlerinin uzunluğu gibi birçok konuda uyarıda bulunan uzmanlar, gerekli önlemlerin alınmamasından kaynaklı bulaşın arttığını belirtti. Milli Eğitim Bakanlığı, okulların kapanmayacağını açıklarken, vaka tespit edilen sınıflar karantinaya alınmaya devam ediyor. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın (Eğitim Sen) açıkladığı son verilere göre, Türkiye genelinde bin 736 sınıf karantinaya alındı, 5 binden fazla öğrenci ve 522 öğretmen ya temaslı ya da pozitif çıktı. Eğitim Sen İzmir 2 Nolu Şubesi Başkanı Veysel Beyazadam, okullarda yaşanan son durumu değerlendirdi.     EĞİTİM SORUNU    Sağlık sorunu olarak başlayan pandeminin eğitim sorunu haline geldiğini belirten Beyazadam, sorunların çözümü adına en başından beri masada olmayı talep ettiklerini söyledi. Fakat iktidarın bu talebe olumlu yanaşmadığını ifade eden Beyazadam, “Sorunların çözümüne dair ortaklaşılmadığı için bugün eğitim krizi kartopu gibi büyüyerek devam ediyor. En basiti bakanlık okulları kapatmayacağını söylüyor. En son genel merkezimizden yapılan açıklamada ülke çapında 2 bine yakın sınıf karantinaya alınmış durumda. Okulları kapatmayacaklarını söylediler belki ama görünen o ki sınıfları kapatarak aslında okullar fiili olarak kapatılıyor. Bizim sözünü ettiğimiz temel bazı değerlendirmeler dikkate alınsaydı iş buraya gelmezdi” dedi.    YÜK VELİLERE YIKILIYOR   Çözüm önerilerinin genel olarak bütçenin arttırılmasına dair olduğunu vurgulayan Beyazadam, tüm sorunların bütçe yetersizliğinde tıkandığının altını çizdi. Okullarda öğretmen yetersizliği yaşandığını da sözlerine ekleyen Beyazadam, bir diğer sorunun ise temizlik personeli eksikliği olduğuna dikkati çekti. Bu personellerin İŞKUR üzerinden ya da Okul Aile Birlikleri üzerinden karşılanmaya çalışıldığını hatırlatan Beyazadam, yükün yine veliye yüklenmek istendiğini dile getirdi. Bu durumun bile eğitime yatırım yapılmak istenmemesinin göstergesi olduğunu belirten Beyazadam, kamu kaynaklarının yandaşlara aktarılmasının gelecek açısından kaygı duymalarına neden olduğunu söyledi.     EĞİTİMDEN UZAKLAŞMA    Bu süreçte yaşanan diğer tehlikenin ise öğrencilerin okullardan uzaklaşması olduğuna vurgu yapan Beyazadam, “Bizlere ulaşarak çocuklarını okula göndermekten imtina eden veliler var. İşin kötü tarafı pandemi koşullarında okul terk oranları da ciddi şekilde arttı. Okulsuz bir yaşamın var olabileceğine yönelik bir kanıksama neredeyse hakim hale geldi. Bunun çok tehlikeli olduğunu düşünüyoruz. Kız çocukları içerisinde okul terk oranlarının ne denli arttığını alanda görüyoruz. Yüz yüze eğitimin yapılamayıp çocukların kamusal eğitim alanından uzaklaşarak cemaat ve tarikatların sistemine entegre edilmesi gibi bir tehlike ile karşı karşıyayız” diye belirtti.    OKULLAR KALABALIK   İzmir özelinde yaşanan sorunun ise yaklaşık 80 okulun geçen sene yaşanan depremden kaynaklı hasarlı olduğunu anımsatan Beyazadam, aradan geçen bir yıla rağmen bu okulların yeniden yapılamadığını aktardı. Kimi bölgelerde 2-3 okulun tek bir binada eğitime devam ettiğini kaydeden Beyazadam, şöyle devam etti: “Bu durum kent içinde gereksiz bir toplu ulaşım kullanımına neden oluyor. Tam mesai saatlerinin başlangıç ve bitiminde öğrenci ve öğretmenleri de kent içinde bir hareketliliğe zorunlu tutarsanız kamu sağlığı açısından da risk oluşmuş oluyor. Meslek liselerinde gün içerisinde 9 ders saatine varan bir program uygulanıyor. Öğrencilerin sabahtan akşama kadar binada tutulması yarar sağlayan durumlar değildir. Birçok yönüyle değerlendirildiğinde yetmezlikler var.”    TEST SORUNU   Öğrenci ve öğretmenlere haftalık PCR testi zorunluluğunun da bir sorun yarattığını sözlerine ekleyen Beyazadam, şunları söyledi: “Çocuklar ve öğretmenlerin hastanelere gidip PCR testi yapılması bekleniyor. Biz de diyoruz ki nasıl filyasyon ekipleri varsa, sağlık emekçilerinden de yeni istihdam alınarak böyle ekipler oluşturulabilirdi. İnsanları test için devlet hastanelerine göndererek virüs ile yüz yüze bırakmış oluyorsunuz. Bir başka yönüyle özel sağlık kuruluşlarında yüksek fiyatlara bu testlerin yapılıyor olması velilerden gelen önemli bir şikayet. 200-300 liralık bir testin öğrenciler tarafından karşılanmasını beklemek ülke ekonomisi açısından gerçekçi değil.”    ÇÖZÜM ÖNERİLERİ   İlk etapta ders sürelerinin 30 dakikaya düşürülmesi gerektiğini belirten Bayazadam, sözlerini şöyle tamamladı: “Derslerin sürelerinin dışında belirli derslerin yüz yüze yapılıp bazılarının çevrimiçi olarak yapılmalı. Çünkü okulda öğrenci ve öğretmenin bulunduğu zamanı en aza indirmek gerekiyor. Korkumuz kış koşullarına girdiğimizde salgının daha da yayılacağı. Okulların acilen havalandırma olanağının arttırılması olabilir. Birçok okulda bunun ötesinde giriş çıkış saatleri ilin özelliğine göre revize edilebilir. Yetersiz olan okullar ile ilgili özel eğitim kurumlarının atıl durumdaki binaları hızlıca kamulaştırılabilir. Yeni dersliklerin açılmasına yönelik bu güç geliyorsa yeni modeller üzerinde durulabilir.”    MA / Tolga Güney