Gökkan’ın avukatı: Mahkemenin tavrı yıldırma politikasının devamı 2021-09-15 09:36:39   URFA - Tutuklu TJA Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’ın duruşmasında yaşanılanları “yıldırma politikasının devamı” olarak nitelendiren avukatı Berfin Gökkan, mahkeme başkanının meslekten uzaklaştırılması amacıyla HSK’ye başvuracaklarını söyledi.    Kadın mücadelesinin sembol isimlerinden olan tutuklu Özgür Kadın Hareketi (TJA) Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’ın “örgüt yöneticiliği” ve “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılandığı davanın 22’nci duruşması, Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde 13 Eylül’de görüldü. Savunma sırasında “Burada ben ne dersem o olur” diyerek avukatlara müdahale eden mahkeme heyeti, daha sonra avukatların yanı sıra duruşmayı izleyen kadın aktivist, siyasi parti temsilcileri, Gökkan’ın ailesi ve Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyelerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişiyi polis zoruyla salondan çıkardı.    Aranın ardından sadece avukatların içeriye alınmasıyla devam eden duruşmada, Gökkan'ın iddialara yanıt vermek için ek süre, mahkemenin tarafsızlığını yitirdiği gerekçesiyle reddi hakim ve duruşmanın ertelenmesi talepleri, iddia makamı tarafından tek tek ret edildi. Gökkan'ın tutukluluk halinin devamına ve reddi hakkim talebi kararının kesinleşmesinin beklenmesine karar veren mahkeme başkanı, duruşmayı 20 Ekim’e erteledi.    Gökkan’ın yeğeni ve aynı zamanda avukatı olan Berfin Gökkan, mahkeme heyetinin tavrını, taleplerin reddedilmesi ve müvekkiline dönük suçlamaları Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.    HUKUKA AYKIRILIK   Duruşmada yaşanılanları anlamak için dosyada yaşanılanları iyi analiz etmek gerektiğini belirten Gökkan, “Ayşe Gökkan Ocak ayında mahkeme kararıyla tutuklandı. Tutuklama gerekçesi ise şuydu: savunmasının alınmaması. Birleşen dosyada kendisine herhangi bir davetiye gönderilmeden savunması alınmak istendi ve savunması davetiye gönderilmeden alındı. Bu hukuka aykırı bir durumdur. Tutuklamanın gerekçesi de, en temel olan aykırı durum böyle gerçekleşti” dedi.   Müvekkilinin tutuklanmasından sonra iki ay arayla duruşmaların yapıldığı bilgisini veren Gökkan, “Tutuklamadan sonraki ilk duruşmada tercüman talebi vardı. Gökkan’ın son 35 yıldır kendisini ifade ettiği resmi dili Kürtçe ve savunmasını Kürtçe yapmak istedi. Mahkeme tercüman talebini ret etti ve o celsede Gökkan hazır edilmedi. İki ay sonra yapılan celsede sürekli gözaltına alınan biri olduğu için bunun değerlendirilmesi üzerine mahkemede hazır edilmesini talep ettik. Talep karşılanmadığı gibi Gökkan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SERBİS) de bozuk olduğu gerekçesiyle bağlatılmadı” diye belirtti.    17 KLASÖR    Yapılan 3’üncü duruşmada savcının mütalaasını açıkladığını belirten Gökkan, “Mütalaada ‘iki defa örgüte üye olma’ nedeniyle cezalandırılması, bir kere ‘örgüte yardım etmek’ ve ‘propaganda’ suçlaması ile zincirleme cezalandırılması istendi. Bu şu demek oluyor: kendisi hakkında birleşen dosyalarla birlikte 17 klasör, bu klasörlerde tape kayıtları, ortam dinlemeleri ve birçok tutanak, delil var. Ayşe Gökkan bu 17 klasörün cezaevine alınmasını talep etti. Haziran ayında bu mütalaa verildikten sonra kopyalarının çekilmesi için mahkemeye talepte bulunduk. Mahkeme iki ay boyuna bizim fotokopi talebimizi yerine getirmedi. Elimize fotokopiler geç ulaşmış oldu. Sonrasında biz bunları cezaevine verdiğimizde ‘örgüt dokümanı’ olduğu gerekçesiyle taleplerimiz ret edildi” dedi.      MAHKEMENİN TUTUMU   Müvekkilinin 13 Eylül’de (Pazartesi) görülen duruşmada iddianameye dair savunmasını yapmak üzere söz aldığını hatırlatan Gökkan, yaşanılanları şu şekilde aktardı: “Müvekkilimiz savunmadan önce iddianamenin eklerinin kendisine verilmediğin belirterek, ‘Ya siz bana sorun ya da bana bu ek delilleri gösterin’ dedi. Delilleri görmediği için son savunma olmayacağına ilişkin mahkemeden izin alarak, beyanda bulunmak istedik ve mahkeme başkanının nezaketsiz, kaba tavrı ile karşı karşıya kaldık. Duruşmanın başlamasıyla mahkeme başkanı ‘siz müdahale edemezsiniz, oturun yerinize, haddinizi bilin, kesin sesinizi’ gibi tavırlarla bizi hedef aldı. Diyarbakır Baro Başkanlığı Yönetim Kurulu üyeleri bu durumu tutanak altına almıştı. Mahkemenin bu kaba davranışları mesleğe yönelikti. Biz orada sanık değiliz, savunma makamıyız. Savunma makamı izin alarak durumu izah edebilir. İzah ettiğimiz durum bundan ibaretti. ‘Ekler verilsin ya da sorulsun’ dediğimiz için gerginlik başladı. Kolluk güçleri tarafından mahkeme başkanının talebi üzerine yaka paça dışarıya çıkarıldık. Arbede yaşandı. Diyarbakır Baro Başkanı ve diğer avukatlara hem fiziki hem de sözlü saldırı oldu ve bu mahkeme başkanının emriyle oldu.”    DOSYA AİHM’E TAŞINDI   Müvekkilinin yakın zamanda yaşamını yitiren annesinin cenazesine de katılamadığını hatırlatan Gökkan, “Ayşe Gökkan’ın da hassasiyetleri vardı ve annesi vefat etmişti, ailesi oradaydı. Ocak ayından bu yana mahkeme karşısına çıkarılmamıştı. Tutukluluk halinin uzun olması, adli kontrol tedbirleri için 3 yıl verilmesi, her birleşen dosya için gözaltı ve gözaltı sürelerinin uzun olması nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurduk. Başvurumuz ret edildi ve biz dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdık” ifadelerini kullandı.   169 TAKİPSİZLİK 70 BERAAT   Müvekkilinin yüzlerce kez gözaltına alındığı ve hakkında yüzlerce soruşturma bulunduğunu hatırlatan Gökkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “2011 yılından 2015 yılına kadar süren bir ‘Barış Süreci’ vardı. O süreçte tüm siyasetçilerin söylemleri şuan kendilerine karşı ‘örgüt üyeliği’ denilerek iddianameye dönüşüyor. Ayşe Gökkan’da bunlardan biri. Gökkan kadın mücadelesi alanından özel çabaları olan biri. 2009 ile 2014 yılları arasında Nusaybin Belediye Eşbaşkanı olduğu dönemde 169 takipsizlik yaklaşık 70 beraat alan birisi. Her gün neredeyse mahkemeye çıkıp farklı gerekçelerden yargılanan biri. Kendisi belediye başkanlığı döneminde Nusaybin’de kadına yönelik şiddeti yüzde sıfıra indirilmiş, onun döneminde bir kadın dahi öldürülmemiş, uyuşturucu ve fuhuş çok ciddi manada istatistik olarak düşmüştür. Ayşe Gökkan uluslararası tanınan bir kadındır. Mahkemenin tavrı Ayşe Gökkan ve onun gibi mücadele edenlere karşı izlenen yıldırma politikasının devamı.”     ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALİ   Son dönemde siyasetçilerin yargılamalarında “legal görünümlü illegal örgütlemeler” söylemlerinin ön plana çıktığına dikkati çeken Gökkan, “Bu, insanların örgütlenme özgürlüğünü ihlal demek. Ayşe Gökkan’a yönelik ihlaller ifade, örgütlenme özgürlüğüne yöneliktir. Ayşe Gökkan cezaevinde tutulmasına rağmen hala mücadelesini sürdürmekte. Her zaman hukuku mücadele zemininde kalmıştır. Kendisinin katıldığı eylemler suç unsuru teşkil etmemektedir” ifadelerini kullandı.    MAHKEME BAŞKANI ŞİKAYET EDİLECEK    Bir sonraki duruşmanın 20 Ekim’e ertelendiğini anımsatan Gökkan, devamında şöyle dedi: “Mahkeme başkanının Gökkan’ın yanında avukatlara da yönelmesi kabul edilemez. Müvekkilimize ‘senin dosyanı sabote ediyorlar, savunmanı engelliyorlar’ denildi. Biz müvekkilimizi korumak için oradayız. Bizi dahi bir dosyanın parçası haline getirmesi kabul edilemez. Biz yine reddi hakim talebinde bulunacağız. Diyarbakır Barosu, mahkeme başkanının idari olarak meslekten uzaklaştırılması ile ilgili hukuki süreci başlatacak. Biz Diyarbakır Barosu ile birlikte ayrıca hakim hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) şikayette bulunacağız.”     MA / Emrullah Acar