AKP-KDP anlaşmasında '42 milyar dolar' iddiası 2021-09-06 11:39:53 HEWLÊR - Federe Kürdistanlı siyasetçi Polat Bozan, petrolden elde edilen ve Türkiye bankalarında yatırılan 42 milyar doların Barzani ailesine karşı kullanıldığını belirterek, bu nedenle KDP'nin Türkiye’nin bölgeye yönelik planlarda ortaklaştığını söyledi.    Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi'ne yönelik 23 Nisan'da başlattığı operasyon, 4 ayı aşkındır sürüyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine yönelik operasyonlarının yanı sıra, Birleşmiş Milletler (BM) denetimindeki Mahmur Kampı ve Şengal, savaş uçakları ve Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) ile bombalanıyor. Saldırıların, ABD-Türkiye arasında gerçekleşen görüşme ve Irak Başbakanı Mustafa Kazımi’nin Şengal ziyaretinin hemen ardından yaşanması ise dikkat çekiyor.   Türkiye’nin son haftalarda bölgeye yönelik peş peşe hava saldırılarının 23 Nisan'da başlatılan operasyonla bağlantılı olduğunu söyleyen Federe Kürdistanlı siyasetçi Polat Bozan, Mahmur ve Şengal’in “Türkiye’nin Federe Kürdistan’ı işgal etme projesi” önünde birer engel olduğunu söyledi.    TÜRKİYE ÇIKMAZDA   Türkiye’nin Kürt sorununda çözümsüzlüğü her geçen gün derinleştirdiğini kaydeden Bozan, “Bu çözümsüzlüğün sonucu olarak da Kürdistan’ın dört parçasında saldırılar başlatıldı. Ancak Türkiye dört parçada da bir çıkmaza girdi. Türkiye’nin Kürt meselesine dair faşist politikaları her geçen bozguna uğratılıyor. Nisan ayından bu yana Türkiye’nin Başûr Kürdistan’ını işgal etme operasyonu devam ediyor. Türkiye operasyonun yapıldığı alanları 'kısa bir sürede ele geçiririm' fikrindeydi ancak şu ana kadar bu gerçekleşmedi. Operasyonun olduğu 3 cephede Türkiye’nin bir ilerlemesi olmadı, tam aksine bir çıkmaza girdi. Bu nedenle her gün yasaklı olan kimyasal silahlarla saldırılar yapılıyor. Ahlaksız bir saldırı söz konusu” şeklinde konuştu.   KDP’NİN ‘İHANETİ’   Türkiye’nin operasyonla Federe Kürdistan Bölgesi’nin tamamını “işgal” etmeyi hedeflediğinin belirten Polat, “Türkiye bölgede askeri ve siyasi etkisini artırarak, Misak-i Milli hayallerini gerçekleştirme peşinde. Türkiye’ye en büyük desteği her alanda KDP ve Barzani ailesi veriyor. KDP bu işgalin gerçekleşmesi için Türkiye ile bir ittifak halinde. Adında Kürdistan olan bir gücün, Kürt düşmanı bir güce destek vermesi son derece çirkin bir şey. Türkiye ile KDP ilişkisi ancak ihanetle açıklanabilir. Kürt halkının tarihinde ihanet hep büyük bir bela olmuştur. Bugün yaşananların özeti budur. Bugün özgürlüğün öncülüğünü PKK yaparken, ihanetin temsilciliğine de KDP yapıyor” ifadelerini kullandı.   50 YILLIK GİZLİ ANLAŞMA    Türkiye ile KDP arasında tarihsel bir bağ olduğuna dikkati çeken Polat, “Kürtlerin ulusal birliğine karşı hep bu ilişki ön plana çıkmıştır. KDP, her zaman Kürt özgürlük hareketlerine karşı kullanılmıştır. KDP, PKK’ye karşı 1992-95-97-98 yıllarında ve Rojava’da askeri olarak kullanılmıştır. Türkiye ile KDP ilişkileri sadece askeri olarak bir birliktelik oluşturmuyor. Her alanda birliktelikleri söz konusu. Türkiye ile gizli 50 yıllık anlaşma imzalandı. Bu anlaşmanın içeriğinde neler olduğu açıklanmıyor. Yine bölgede dillendirilen iddialardan biri, Barzani ailesinin 42 milyar dolarının Türkiye’deki bankalarda olduğu. Kara paralar bunlar. Barzani Kürdistan’ın petrolünden elde edilen 42 milyar dolarını Türkiye’nin bankalarına yatırmıştır ve bu Türkiye tarafından Barzani’ye karşı kullanılıyor” diye belirtti.    ÖZEL SAVAŞ ROLÜ    Türkiye’nin kontrolünde olan KDP medyasının “özel savaş” rolü oynadığını sözlerine ekleyen Polat, KDP’nin artık Türkiye'nin etkisinden çıkmasının zor olduğunun altını çizdi. Polat, “KDP öyle bir teslim olmuş ki her alanda Türkiye’nin etkisi altında, etkisinin altından çıkması da mümkün gözükmüyor. Federe Kürdistan Hükümeti bir hatanın içinde. Türkiye’nin attığı bütün adımlar 2023 yılında Lozan Antlaşması'nın bitmesiyle işgal saldırılarını gerçekleştirmek üzere. Bunun için her gün etkisini artırıyor. Federe Kürdistan hükümeti buna izin vermemeli. Türkiye’nin ilerlemesi, DAİŞ ve NATO’nun Kürdistan’ı işgal etmesi demektir” diye konuştu.    Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi üzerinde ekonomik, eğitim ve siyasi hakimiyetinin olduğuna değinen Polat, “Bakur (Kuzey) topraklarında Başûr’a (Güney) akan sular üzerinden bir anlaşma yapılmış. Aynı zamanda Başûr’da yer altında olan madenlere dair de bir anlaşma söz konusu. Türkiye Federe Kürdistan hükümetini ekonomik ve eğitim olarak da hakimiyeti altında tutuyor” dedi.    ŞENGAL VE MAHMUR’A SALDIRILAR    Şengal ve Mahmur’un son dönemlerde saldırıların hedefi olduğunu ifade eden Polat, şöyle devam etti: “Kürtlerin direniş mevzileri olan yerler, bu nedenle hedef oluyor. Mahmur ve Şengal Türkiye’nin işgal hayallerine karşı birer engeller. İki yerde Türkiye’nin bölgedeki planlamalarına karşı engel teşkil eden alanların başında geliyorlar.” Şengal ve Mahmur’un coğrafik olarak stratejik yerler olduğunu vurgulayan Polat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şengal coğrafik olarak Kürdistan’da önemli yere sahip. Türkiye’nin KDP eliyle işgal etmek istediği Rojava’nın savunması konumunda. Şengal’de öne çıkan özgürlükçü ruh, Abdullah Öcalan’ın felsefesiyle ışık oluyor. Türkiye bu duruştan, bu öncülükten korkuyor. Şengal bölge halkları için bir çözüm modeli oldu. Halklar kendini yönetebileceğini, baskıya karşı boyun eğmeyeceklerini belirttiler ve bu bölgede herkese umut oldu. Mahmur nüfusunun büyük bir çoğunluğu Bakûr’dan göç edenler. Burada örülen mevzi, Kürt halkının iradesi, ısrarlı direnişi ve duruşuyla ön plana çıkıyor. Mahmur Kürt halkına moral oldu her zaman. Bu nedenle Mahmur Türkiye’nin hedefinde. Şengal ve Mahmur onurlu duruşlarıyla işgal politikalarına karşı birer engel teşkil ediyorlar. Bu nedenle her gün saldırılara maruz kalıyorlar. Kürt halkının iki yerinde sahiplenmesi ve koruması önemlidir.”   İKİ YILDIR SÜREN ABLUKA    Türkiye’nin bölgeye yönelik sadece askeri faaliyetlerinin olmadığını kaydeden Polat, “Mahmur iki yıldır bir abluka altında tutuluyor. Mahmur’da günlük yaşamın akışı engelleniyor. Türkiye Mahmur’a dönük ince bir siyaset yürütüyor. Mahmur’un siyasi iradesini kırmak için konsolosluklarının kapısını sonuna kadar açmış. Mahmur’da yaşayanlara pasaport vererek onları kayıt altına almak istiyor. Kanuni ve yasal olarak kendine bir zemin oluşturmak istiyor. Şimdiye kadar askeri ve siyasi olarak Mahmur Kampı tasfiye edilmek istendi ancak başaramadılar. Bu nedenle Irak ve KDP ile görüşmeler yapılıyor” ifadelerini kullandı.    ‘ŞENGAL ANLAŞMASI’   Şengal’de yaşananların Bağdat ve Hewlêr arasında imzalanan “Şengal Anlaşması”nın sonucu işaret eden Polat, yaşananları Êzidîlere yönelik fermanların bir devamı olduğunu söyledi. “Şengal Anlaşması” ile DAİŞ’ın yaptığı katliamın tamamlanmak istendiğini ifade eden Polat, “Mahmur ve Şengal, Türkiye’nin KDP ve Irak güçlerinin yardımıyla yaptığı saldırılara karşı direnirse ve bu direniş sürdürülürse, büyük kazanımlar elde edilecek. Türkiye’nin bölgeyi işgal etme planları büyük darbe alacak” dedi.    DAİŞ SALDIRILARI    Son dönemde Mahmur ve Kerkük çevresinde artan DAİŞ saldırılarına dikkat çeken Polat, şöyle konuştu: “Bu çeteler Hewlêr üzerinden KDP ile anlaşmalı geliyor. Mahmur ve Kerkük gibi yerlere bilinçli yerleştiriliyor. Son dönemde Mahmur’da sayıları hayli arttı ve günlük eylemler yapıyorlar. Elde ettiğimiz bilgilere göre, işgal projesinin gerçekleşmesi için bu güçlerle görüşmeler yapılıyor ve Türkiye’ye davet edildiler.”   BÖLGEDE KAOS PLANI    DAİŞ’in bölgede güçlendirilmek istendiğini söyleyen Polat, “DAİŞ ve NATO eliyle bölgede büyük bir kaos oluşturulmak isteniyor. Bölgede bir istikrarsızlık yaratılmak isteniyor. Irak’ta seçimler olsa bile, seçilen hükümetin istikrar sağlayacağını umuyorum. Bütün göstergeler bölgede bir kaosun yaşanacağına işaret ediyor. Bu saldırılar aynı zamanda kendisiyle birlikte bir imkanda sağlıyor. Kürtler bütün parçalarda birlik oluşturursa, yapılan bütün saldırılara cevap verebilir. Bu saldırılardan büyük tecrübeler elde edebiliriz” diye seslendi.    MA / Erdoğan Altan