Trabzon'a ‘sürgün edilen’ tutukluya işkence 2021-08-20 09:02:05   URFA - Trabzon Beşikdüzü Cezaevi'ne sürgün edilen DBP Urfa eski İl Eşbaşkanı Celal Babacan, ailesine sevk esnasında ve cezaevi girişinde işkenceye maruz kaldığını söyledi.   Urfa T Tipi 1 Nolu Kapalı Cezaevi'nde Trabzon Beşikdüzü T Tipi Kapalı Cezaevi'ne sevk edilen tutuklu Celal Babacan ailesi ile yaptığı telefon görüşmesinde işkenceye maruz kaldığını aktardı. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Urfa eski İl Eşbaşkanı iken 19 Nisan 2018 tarihinde “Örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklanan Babacan, 11 Ağustos 2021 tarihinde 8 kişiyle birlikte Trabzon Beşikdüzü, Giresun Espiye, Erzincan ve Rize Kalkandere cezaevlerine sürgün edildi. Ailelere bilgi verilmeden yapılan sevkler, aynı cezaevinde tutulan bir tutuklunun haftalık telefon görüşmesinde ailesine aktarması ile öğrenildi.   Sevkler yapıldığı tarihten bu yana tutuklular hakkında sağlıklı bilgi alamayan tutuklu yakınları, sevkler sırasında tutukluların işkenceye maruz kaldığını öğrendi. 18 Ağustos'ta ağabeyi Celal Babacan’ın kendilerini telefon ile aradığını belirten Hakan Babacan, ağabeyinin işkenceye maruz kaldığını söyledi.    ‘GÖZALTINDA DA İŞKENCE’   Ağabeyinin DBP Urfa İl Eşbaşkanı iken tutuklandığını hatırlatan Babacan, 2018 tarihinde gözaltına alındığı zaman da işkenceye maruz kaldığını belirtti. Babacan, “Gözaltına alınırken evimize baskın düzenlendi ve işkence ile gözaltına alınmıştı. 20 gün gözaltına kaldı ve elektrikli işkence ye maruz kaldı. 10 gün işkence ettiler 10 günde tedavi ettiler, izler kalmasın diye. Mahkemede işkenceye maruz kaldıklarını söylediler ama hiçbir şekilde dinlemediler onları. Daha sonra tutuklayıp Hilvan Cezaevine gönderildiler ve ‘Örgüt üyesi’ olma iddiası ile 10 yıl 6 ay ceza verdiler. Cezaları hala Yargıtay’da” diye konuştu.    ‘CEZAEVİ BİZE BİLGİ VERMEDİ’   Ağabeyi Babacan’ın 8 kişiyle birlikte Urfa T Tipi 1 Nolu Kapalı Cezaevi'nden ailelerine bilgi verilmeden sürgün edildiğini söyleyen Babacan, tutukluların yanlarına eşyalarını alamadığını belirtti.Bir haftadır ailelerin sevk edilen tutukluların nerede olduğunu bilmediğini dile getiren Babacan, “Biz telefon etmedikleri zaman bir olumsuzluk olduğunu anladık. Cezaevini biz aradık, onlar bize bir bilgi vermedi. Sürgünlerin olduğunu anladık ve ısrarla tekrar aradık. Israrlı aramalarımızdan sonra bir Giresun'da dediler bir Trabzon'da dediler bize sağlıklı bir bilgi vermediler. Dün bizi aradığında Trabzon’da olduğunu öğrendik” dedi.    ‘ÇIPLAK ARAMAYA ZORLANDILAR’   Babacan, ağabeyinin sürgüne dair aktardıklarını ise şu şekilde anlattı: “Bizi aradığında koğuştan idare ile görüşeceği bahanesi ile çağrıldığını, yanına elbise, kitap hiçbir şey almadan sürgün edildiğini söyledi. Yolda çeşitli işkencelere maruz kalmış. Sevk esnasında yemek verilmemiş, tuvalete dahi gitmelerine izin verilmemiş. Ters kelepçeli bir şekilde götürülmüşler. Sadece sevk esnasında değil cezaevi girişinde de işkenceye maruz kalmışlar. Cezaevi girişinde x-ray cihazlarından geçmelerine rağmen çıplak aramaya maruz kalmışlar. Çıplak aramayı ‘insan onuruna aykırı’ olduğu için kabul etmemişler. Bunun hiçbir yerde olmadığını belirten tutuklular darp edilerek üstleri yırtılarak çıplak aramaya zorlanmış. Şimdi tutuklular tek kişilik hücrelerde tutuluyor. Onlara doğru dürüst yemek verilmiyor. Bir haftadır tek kişilik hücredeler.”    ‘BOYUN EĞMEDİ’   Aileler olarak tutuklulara dönük işkenceleri kabul etmediklerinin altını çizen Babacan, sevklerin amacının aileleri yıldırmak olduğunu söyledi. Baskılara karşı boyun eğmeyeceklerini vurgulayan Babacan, “Sürgünlerin amacı aileleri yıldırmak ancak aile olarak hiçbir zaman yılmayacağız. Nereye götürseler götürsünler biz aile olarak görmeye gideceğiz. Hiçbir tutuklu bu baskılara karşı boyun eğmedi ve eğmeyecek. Bu zulümdür, gözümüzü korkutmak istiyorlar” diye konuştu.    ‘BİZİ BİRBİRİMİZDEN KOPARAMAZLAR’   Bir buçuk yıldır devam eden koronavirüs (Kovid-19) gerekçesiyle tutukluların daha fazla hak ihlaline maruz kaldığına dikkati çeken Babacan, “Bir yıldan fazladır salgın var, bu nedenle göremiyorduk. Babası hasta yatalak olduğu için bir yıldan fazladır göremiyordu, şimdi yol uzatıldı gitmesi imkansız hale geldi. Zaten sürgünlerin bir amacı da tutukluları ailelerinden koparmak. Annesi kalp hastasıydı ve bu hukuksuzluklara daha fazla kalbi dayanamadı bir ay önce kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi. Annesinin cenazesine ‘salgın’ gerekçesiyle katılması engellendi. Bunlar çözüm değil, böyle yaptıklarından biz tutuklulara daha fazla bağlanıyoruz. Ne yapsalar yapsınlar bizi birbirimizden koparamazlar. Babası hasta hasta bir insana bu işkenceyi yapmasınlar, sürgünler geri alınmalı” ifadelerini kullandı.    ‘EN BÜYÜK SORUN TECRİT’   Sevklerin cezaevlerinde süre gelen tecrit politikaları ile bire bir bağlantılı olduğunun altını çizen Babacan, devamında şunları söyledi: “Tutukluları ve ailelerinin en büyük sorunu tecrittir. Bugün bütün tutuklular tecrit altında. Onun için açlık grevine girdiler, seslerinin duyulması lazım. Her yerde tecrit insanlık suçudur.  Bir tutukluya tecrit uygulayamazsın. Binlerce tutuklu var ve her birinin ailesi var. Aileler tutukluların sesi olmak için el ele vermeli. Evde oturmak ile kimse sesimizi duymaz, ama sokak, meydanlarda olursak sesimizi duyurabiliriz. Bugün herkes tecrit altında, tecridin ölümden farkı yok. Biran önce sesimizi yükseltmemiz gerekir. Herkesin tutukluların sesini duyması lazım.”    MA / Emrullah Acar