Hüseyin Deniz Özgür Basın’la yaşıyor 2021-08-08 10:24:15   URFA - Gazeteci Hüseyin Deniz'in katledilmesinin üzerinden 29 yıl geçti. Babasının anılarıyla büyüyen Şervan Deniz, “Bütün baskılara rağmen büyüyen Özgür Basın var ve babam da onunla birlikte yaşıyor” dedi.    Özgür Gündem Gazetesi muhabiri ve yazarı Hüseyin Deniz’in, 9 Ağustos 1992’de Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde sokak ortasında uğradığı silahlı saldırı sonucu katledilmesinin üzerinden 29 yıl geçti. Özgür Basın’ın bilge ismi ve çınarı Apê Musa’nın (Musa Anter) yeğeni olan Deniz, uzun yıllar Siverek ve Nusaybin’de öğretmenlik yaptı, 12 Eylül askeri darbesinde 3 yıl Diyarbakır Cezaevi'nde kaldı. Deniz’in bu yıllarda başladığı Kürt dili ve folkloru çalışmaları, daha sonra da devam etti. 1991 yılında Kürt atasözlerinden oluşan “Gotinên Pêşiyên Kurdan” adlı kitabı yayınladı. Uluslararası Yazarlar Birliği PEN üyesi olan Deniz’in, Özgür Gündem Gazetesi’nin öncülü Yeni Ülke, Cumhuriyet, 2000'e Doğru, Welat başta olmak üzere birçok gazete ve dergide yazıları yayımlandı. Özgür Gündem Gazetesi’nin 31 Mayıs 1992’de yayın hayatına başlamasıyla Ceylanpınar muhabiri olan Deniz, gazetenin forum köşesine de yazılar yazdı.   Tarihler 9 Ağustos 1992’yi gösterdiğinde uğradığı silahlı saldırı sonucu ağır yaralanan Deniz, kaldırıldığı Urfa Devlet Hastanesi’nde gerekli müdahalenin yapılmaması sonucu ailenin girişimleriyle Diyarbakır’a götürülmek üzere yola çıkarıldı. Ancak Deniz, Diyarbakır’a varmadan yolda yaşamını yitirdi.   ANTER: SENİN YERİNE DE YAZARIM   Dayısı ve çalışma arkadaşı Apê Musa, Deniz'in katledilmesinin ardından 13 Ağustos 1992 tarihli Özgür Gündem Gazetesi’ndeki köşesinde, şunları yazdı: “Evet 'can' Hüseyin öldü, ama Hüseyin'in öldürülmesine seyirci kalan devlet, işkenceciler, onursuz köy korucuları ve de satılmış kontr-gerilla, ölülerine şehit diyorlar. Lanet olsun, o adamlar kutsal şehitliği rezil ettiler. Onun için ben Hüseyin bunlara karışmasın diye 'öldü' dedim. Aslında bizim Hüseyin, Kerbela şehidi Hüseyin'den aşağı değildir. Oğlum Hüseyin ben sana ‘öldün’ diyemiyorum. Ölümün bana o kadar ağır geliyor ki, sanki öldü desem seni ben öldürmüşüm gibi geliyor bana ama üzülme yavrum 'Ez xale te me (Ben senin dayınım)' sağ kaldığım müddetçe senin de yerine yazarım. Yok eğer beni de öldürürlerse sana kavuşurum ki bu kavuşma en güzel kavuşma olur.”    KATİLLERİ ORTAYA ÇIKARILMADI   Apê Musa, bu yazıyı kaleme aldıktan 38 gün sonra 20 Eylül 1992’de Kültür ve Sanat Festivali’ne katılmak üzere geldiği Diyarbakır'da, uğradığı silahlı saldırı sonucu katledildi. Diğer “faili meçhul” cinayetlerde olduğu gibi hem Anter hem de Deniz’in katilleri ortaya çıkarılmadı.  Babası karanlık eller tarafından katledildiğinde 2 yaşına girmesine 28 gün kalan Şervan Deniz (30) ve arkadaşı Halkların Demokratik Partisi (HDP) İlçe Eşbaşkanı Mehmet Ali Kahraman, Hüseyin Deniz’i anlattı.     ANILARIYLA BÜYÜDÜ    Babasını kaybettiğinde onu hatırlamayacak kadar küçük olduğunu ifade eden Şervan Deniz, babasına dair anlatılan anılarla büyüdüğünü söyledi. Deniz, hiç hatırlamadığı babasını “Öğretmen, yazar ve özgür basın emekçisi” olarak tanıdığını belirtti. Deniz, babasına dair şunları anlattı: “Yaşım ilerledikçe babamı tanıyan ya da onunla bir anısı olan herkese onu sorardım. Ben onunla ilgili anlatılan güzel anılarla büyüdüm. Bazen bir esnafa, bir komşuya, farklı görüşte olan bir insana sorardım. Hepsi ‘hayat dolu, hep araştıran, sorgulayan, yüreği sevgi ile dolu bir insan’ olduğunu söylerlerdi. Hayatının her anında halkın sorunları ile ilgilenen, kendini buna adayan bir insan, hep kendisini geliştirmek için okuyan ve yazan biriymiş. Son nefesine kadar bunu sürdürdü. Kendisi öğretmendi, bireysel olarak toplumsal sorunlara tepki göstermeden yaşayabilir, sistem içinde rahat bir hayat yaşayabilirdi. Ancak o halkının yaşadıklarına duyarsız kalmadı ve kendini halk uğruna feda etti. Bu yüzden ona kızamıyorum ve ona, yaşamına, duruşuna saygı duyuyorum.”   AYNI CEZAEVİNDE KALDI    Babasının 12 Eylül askeri darbesinden sonra 3 yıl tutuklu kaldığı Diyarbakır Cezaevi'nde (Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi) 2 yıl tutuklu kalan Deniz, cezaevinde de babasına dair anılar dinlediğini belirtti. Babasının cezaevi arkadaşlarıyla tanıştığını söyleyen Deniz, “Benim onun oğlu olduğumu duyunca çok duygulanıp, hemen 1980'li yıllardaki vahşete babamın nasıl dayanıp, onlara moral verdiğini anlattılar. Arkadaşlarının anlatımlarına göre, çok güçlü bir duygu ve düşünceye sahipti. Arkadaşlarına sürekli ‘Halk uğruna yapacak çok iş var’ diyor. Babam fiziken yanımda yoktu, fakat ruhu beni hiç yalnız bırakmadı” diye konuştu.    HATIRALARA SAHİP ÇIKMALI    Babası olmadan yaşamın kendisinde derin izler bıraktığını dile getiren Deniz, o yıllara dair bir anısını şöyle anlattı: “Hiç unutmam, öğretmenimiz herkese tek tek soruyordu, ‘Babanız ne işle uğraşıyor?’ diye… Sıra bana gelince susardım, boğazım düğümlenir, sadece ‘Öğretmendi’ derdim. Öğretmen bana ‘Nerede öğretmenlik yapıyor?’ diye sorardı, bir türlü cevap veremezdim. Beni tanıyanlar 'Babası yok' derlerdi. Bir boşluktu onun yokluğu, hiçbir şey dolduramadı. Ama dayanmalı, dik durmalı, onun bıraktığı hatıralara sahip çıkmalıydık. Onun için 'öldü' diyenlere ölmediğini kanıtlamalıydık. Hem ailesi hem dostları olarak buna mecburduk.”    ÖFKE VE GURUR    Hüseyin Deniz'in ailesi olarak her yıl vurulduğu gün ve saatte Ceylanpınar Mezarlığı’nda anma gerçekleştirdiklerini belirten Deniz, her anmada öfke ve gururu aynı anda yaşadığını dile getirdi. Bütün anmalara başı dik katıldığını söyleyen Deniz, “Öyle bir babanın oğlu olduğum için seviniyorum. Onun bana, bize bıraktığı değerlere sahip çıkmaya çalışıyorum. Öfkem ise onu aramızdan alanlara. Bu güzel insanların yaşaması gerekirdi. Bu insanlar yaşasaydı, güzel yarınlar için iyi şeyler yapacaklardı. Bunu bize çok görenlere karşı öfkem hiç bitmeyecek” şeklinde konuştu.   ÖZGÜR BASIN BÜYÜDÜ   Babasının hakikat uğruna katledilen ne ilk ne de son gazeteci olduğunu vurgulayan Deniz, 1990'lı yıllarda katledilen gazetecileri hatırlatarak, o dönemde bunun bir devlet politikası olduğunu sözlerine ekledi. 1990’lı yıllardan süre gelen Özgür Basın geleneğinin bütün baskılara rağmen her gün büyüdüğünü kaydeden Deniz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet bu geleneği bitirmek için birçoğunu öldürdü ama amacına ulaşamadı. Bugün Özgür Basın geleneğine bağlı binlerce gazeteci var, her geçen gün Özgür Basın büyüyor. Bunu görünce babam boşuna vurulmadı diyorum. Bütün baskılara rağmen büyüyen Özgür Basın var ve babam da onunla birlikte yaşıyor, yaşamaya devam edecek.”    HÜSEYİN YAŞIYOR    Hüseyin Deniz’in arkadaşı HDP Ceylanpınar İlçe Eşbaşkanı Mehmet Ali Kahraman, Deniz’i hiçbir zaman unutmadığını söyledi. Deniz sayesinde Yeni Ülke Gazetesi okumaya başladıklarını ifade eden Kahraman, Deniz ile olan bir anısını, “Sürekli görüşür, konuşur ve sohbet ederdik. Yeni Ülke Gazetesi çıkmadan önce biz Cumhuriyet Gazetesi okurduk, o bize yeni bir gazetenin çıkacağını söyledi. Gazetenin ilk sayısını aldık. Daha sonra bizi gördüğünde ‘Gazete nasıldı, beğendiniz mi?’ diye bir soru yöneltti. Bende gazete iyiydi ancak bulmacası yok diyerek şakalaştım onunla. Bana ‘Gazeteye bulmaca yerleştiririz ama korkarım çözemeyeceksin’ dedi. Onun sayesinde gazeteyi almaya başladık” diye anlattı.    Deniz’in Özgür Basın şehidi olduğunu söyleyen Kahraman, katledildikten sonra Ceylanpınar halkının ona sahip çıktığını belirterek, “Ceylanpınar halkı, Hüseyin’i, ona yakışır onurlu bir törenle defnetti. Ceylanpınar halkı bir an olsun onu unutmadı ve unutmayacak. Hüseyin Ceylanpınar’da yaşıyor. Ceylanpınar, çok önemli bir insanı, fiziki olarak kaybetti. Ceylanpınar’ın yetiştirdiği ender insanlardan biriydi” dedi.    Hüseyin Deniz, aradan geçen 29 yılda olduğu gibi, ailesi ve sevenleri tarafından katledilmesinin yıldönümünde (9 Ağustos) Ceylanpınar Mezarlığı’nda bulunan kabri başında alınacak.    MA / Emrullah Acar