Öcalan: Şengal için kıyamet koparılmalı 2021-08-02 09:03:59 HABER MERKEZİ - PKK Lideri Abdullah Öcalan, Şengal için kıyametin koparılması gerektiğini belirterek, 3 Ağustos’ta yaşanan 73’üncü fermana dair, “Katledilen, tecavüze uğrayan hepimizdik” dedi.  DAİŞ’in Şengal'e yönelik saldırısıyla Êzidîlere yönelik 73’üncü fermanın üzerinden 7 yıl geçti. DAİŞ’in saldırılarında en az 2 bin 213 Êzidî katledildi, 7 bin kişi kaçırıldı. DAİŞ tarafından köle pazarlarında satılan 3 bin Êzidî kadından geçen 7 yıla rağmen haber alınamadı. Bu saldırılar sonucu en az 400 bin Êzidî, Federe Kürdistan Bölgesi sınırından Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı. En az 280 Êzidî de göç yollarında yaşamını yitirdi.    DAİŞ’in saldırılarının ardından KDP güçleri bölgeyi terk ederken, Halk Savunma Güçleri (HPG), Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) Êzidîleri savundu. Bu savunma sonucu Şengal Dağı'na sığınan yüzbinlerce Êzidî, açılan güvenlik koridoru sonucu kurtuldu. Yine Şengal Dağı’nda kalan Êzidîlere de insani yardım ulaştırıldı.    DAİŞ’in saldırılarının püskürtülmesinin ardından Êzidîler, saldırılara karşı Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) ve Êzidî Kadın Birlikleri’ni (YJÊ) kurdu. Bunun yanı sıra örgütlenmelerini sağlayan Êzidîler, kadın ve eğitim kurumlarını, özerklik meclislerini ve yerel yönetimlerini de oluşturdu. Şengal Demokratik Özerk Meclisi (MXDŞ), savunma, güvenlik, kültür ve diplomasi gibi alanlarda bir güç haline geldi.    Ancak DAİŞ’in saldırılarından sonra da Şengal’e ve Êzidîlere yönelik tehditler devam etti. Bunun son halkası, Türkiye’nin baskısıyla Bağdat ve Hewlêr arasında imzalanan “Şengal Anlaşması” oldu. Anlaşmayla, özerk yönetimlerin tasfiyesi, idari sistemin tarafsız kaymakama devredilmesi öngörülüyordu. Anlaşmayla, ayrıca DAİŞ saldırısında Êzidîleri savunan ve DAİŞ’i püskürten HPG, YBŞ ve Haşdi Şabi’nin Şengal’i terk etmesi amaçlanıyordu.    İmzalanan anlaşmayı 74’üncü ferman olarak nitelendiren Êzidîler, anlaşmanın uygulanmasına izin vermeyeceklerini belirterek, buna karşı direnişe geçti. Nitekim, Êzidîlerin direnişi, anlaşmanın hayata geçirilmesini engelledi.    Anlaşmanın, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Suriye’den çıkarıldığı 9 Ekim 1998 tarihine denk getirilmesi de dikkat çekti. Öcalan’ın, büyük önem atfettiği Êzidîler ve 73’üncü fermana dair değerlendirmelerini derledik.    ÊZIDÎLERE SAHİP ÇIKILMALI   Öcalan, 22 Ağustos 2007 tarihli avukat görüşmesinde, Federe Kürdistan Bölgesi’nin Kahtaniye kentinde 14 Ağustos 2007’de düzenlenen 3 ayrı bombalı saldırıda 200 Êzidî’nin yaşamını yitirmesiyle ilgili, “Ben bu konuda daha önce uyarıda bulunmuştum, Êzidîlere sahip çıkılması gerektiğini belirtmiştim. Ben daha ne yapayım? Êzidîlerin imha tehlikesi altında olduğu konusunda, başka diğer konularda da defalarca uyarıda bulundum” dedi.    Aynı saldırıyı 5 Eylül 2007’de yapılan avukat görüşmesinde değerlendiren Öcalan, “Kahtaniye’de Êzidîlerin katledilmesi büyük bir olaydır. Biliyorsunuz, ben Êzidîlerin katledilmesi tehlikesine karşı daha önce de uyarmıştım. İran ile ilgili de uyarı yapmıştım. İran çok acımasızdır, güçlü devlettir, katliam yapacaktır. Orada tehlike altında bulunan bir kısım halkımızın güvenli bir bölgeye, Bradost bölgesine taşınması gerektiğini daha önce belirtmiştim. Bu konuda bir şeyler yapılıyor mu, söylediklerimi yerine getiriyorlar mı, bilmiyorum. Oradaki savunmasız halkımızın güvenli bölgelere taşınması ve BM şemsiyesi altına alınması sağlanabilir” diye belirtti.    SAVUNMA DÜZENİ KATLİAMA YOL AÇTI   Êzidîlerin güvenliğiyle ilgili KDP Genel Başkanı Mesut Barzani ve yaşamını yitiren YNK Lideri Celal Talabani’yi eleştiren Öcalan, “Talabani ve Barzani’nin Êzidîler ile ilgili savunma düzeni almadığı için bu katliama yol açıldı. Savunma düzenine geçmeyen bir toplumun korunabilmesi mümkün değildir. Konjonktüre göre siyasi duruşları değişiyor” diye konuştu.    DEWREŞÊ EVDÎ’NİN HİKAYESİ   Dewreşê Evdî’nin Şengalli Êzidî Kürt’ü olduğunu belirten Öcalan, 2 Şubat 2011 tarihli görüşmede, Êzidîlerin tarihine dair şunları söyledi: “Bir müzik eserini bile dinlerken, Kürt’ün tarihine ait bir şeyi öğreniyorsun. Onun hakikatine varıyorsun. O an o parça bile o kadar etkileyici ve öğretici oluyor ki kendi hakikatinin farkına varıyorsun. Hakikate sadece bilimle ulaşılmaz, sanatla, müzikle de hakikate ulaşabilirsin. Bir Êzidî'nin (Dewreşê Evdê) hikayesi bile seni kendi hakikatinle, kimliğinle buluşturabiliyor. Yeri gelmişken söyleyeyim, kendi Kürtlük orijinini en saf biçimiyle yaşayanlar, ifade edenler sırasıyla Êzidî Kürtler, Alevi Kürtler ve ovalı Sunni Kürtler. Êzidî Kürtlerin kimlik temsiliyetleri başta geliyor. Biliniyor; en çok baskıya maruz kalanlar da onlardır, göçertildiler.”    KÜRTLERİN ÖNCÜL TEMSİLCİLERİ   İmralı Heyeti ile 24 Haziran 2013’te yaptığı görüşmede, Êzidîlerin Kürt halkının öncül temsilcileri olduğunun altını çizen Öcalan, “Êzidîler, Özgürlük Hareketi’nin de temelidir aslında. Kendilerine dair bu güne kadar çokça çözümlemelerim oldu. Etnik ve dinsel muhafazakarlığa düşmeden halkımızın içinde özgünlüğünü yaşamalılar, kendilerini özgürlük mücadelesine daha fazla katmalılar” şeklinde konuştu.    73’ÜNCÜ FERMAN   İmralı Heyeti’yle 15 Ağustos 2014’te yapılan görüşmede Öcalan, 73’üncü fermanla ilgili, “Yaşanan olaylar çok trajiktir. Katliamlar oluyor, kadınlara yönelik farklı şeylerden bahsediliyor. Şimdi Êzidî kadınların yaşadıklarını görüyorum, çok üzülüyorum. Dewreş ve Adulê Destanı şimdi aynı şekilde yaşanıyor, yaşananlar bire bir aynıdır, incelenmeye değer” dedi.    KATLİAM KAPININ UCUNDAYDI   Öcalan, aynı görüşmede katliamla ilgili değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “IŞİD Türkiye için de bir baş belasıdır. Türkmenleri de astı, kesti ve ellerinde rehineler var. Barzani de, Türkiye de bunu yeni anlıyorlar. Katliam kapının ucundaydı, fakat bunu görmediler. Ben çok önceden uyardım. Benim burada bir yıl önce gördüğümü niye görmüyorlar? O zaman da Êzidîlerin içine birkaç adam gönderin dedim, anlatsınlar. Şimdi de Êzidî halkı katliamlarla karşı karşıyadır. Biz ne bu katliamı unuturuz ya da kabul ederiz ne de oturur gözyaşı dökeriz. İnsanlık tarihinde bu katliamlar asla unutulmaz. Unutulursa senin vicdanın da bitmiştir.”   DEWREŞÊ EVDÊ’NİN AŞKI   Öcalan, 7 Eylül 2014 tarihli görüşmede Êzîdîlerle ilgili Dewreşê Evdê’nin aşkını örnek vererek, “O gün anlatılanlarla, bugün yaşananlar neredeyse aynıdır. AKP'nin bugün kurduğu ittifakın aynısını, o dönem de Osmanlı yapıyor. Dewreşê Evdê'nin vurulduğu anda ortaya çıkan bir destandır. Vuruluyor, eziliyor, ölüyor, ama muhteşem bir destan ortaya çıkıyor. Êzîdî halkı hep Sünni faşizmine karşı bugüne kadar mücadele etti. Özgür yaşamı sağlamadan hiçbir şey olmaz, aşk da olmaz. Ben Kürtlerde aşk imkansızdır derken, bunu kastetmiştim. Dewreşê Evdê'nin felsefesini bile anlamıyorlar. Benim sosyolojik analizlerim iyidir, bilimsel sosyoloji olmadan hiçbir şeyi değerlendiremeyiz. Siyasette de, sanatta da bu böyledir. Ben her şeye hakikat algısıyla yaklaşırım” diye kaydetti.    ‘KIYAMET KOPARILMALIYDI’   Öcalan, DAİŞ’in Şengal’e yönelik saldırısıyla ilgili yaptığı değerlendirmede, “IŞİD her tarafı cayır cayır yakacaktı. Şengal’le ilgili yedi yıldır uyarmama rağmen tedbir almadıkları için ne olduğunu gördünüz. Aslında katledilen, tecavüze uğrayan hepimizdik. Kıyametin koparılması gerekiyordu” dedi.    ŞENGAL’DE GERİLLA OLSAYDI...   HPG’nin Mahmur, Kerkük ve Celawla’dan çekilmesiyle ilgili Öcalan, 14 Mart 2015 tarihli görüşmede şu değerlendirmelerde bulundu: “KDP istemese de halk istemese de kalacak. Halka ihanet var. Şengal’de bir gerilla grubu olsaydı, o kadar insan katledilmezdi. Orada halk diye bir şey kalmaz. PKK gerillası olmazsa, bizim itibarımız olmazsa, halk perişan olur.”   MA / Özgür Paksoy