Cezaevinin ‘iyi hal’ gerekçesinde yok yok 2021-07-31 09:05:28   DİYARBAKIR - İşlemediği bir cinayetten sorumlu tutularak 36 yıl hapis cezası verilen Mehmet Savur, 53 yıllık yaşamının 30 yılını cezaevinde geçirdi. 3 Temmuz’da koşullu serbest bırakılması gereken Savur, Cezaevi İdare Gözlem Kurulu’nun hakkında hazırladığı rapor gerekçesiyle tahliye edilmiyor.   Meclis’te kabul edildikten sonra 1 Ocak’ta yürürlüğe giren ve kamuoyunda “İnfaz Yasası” olarak bilinen “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”da yapılan değişiklik kapsamında infazını tamamlayan tutuklular “iyi halli olmadığı” gerekçesiyle tahliye edilmiyor. İzmir Şakran 3 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Mehmet Savur (53) da bu tutuklulardan sadece biri.    Savur, yer almadığı bir eylem nedeniyle 1991 yılında gözaltına alındı, 19 gün işkenceye maruz kaldı, serbest bırakıldıktan sonra ise 36 yıl hapis cezasına mahkum edildi. 3 Temmuz 2021’de koşullu serbest bırakılması beklenen Savur, Cezaevi İdare Gözlem Kurulu’nun hakkında hazırladığı rapor gerekçe gösterilerek tahliye edilmiyor.    YÖNETİMİN GEREKÇELERİ    Şakran Cezaevi Yönetimi, Savur’a ilişkin hazırladığı raporda kararın gerekçelerini şöyle sıraladı: “Ceza infaz kurumunun kurallarına ‘içtenlikle’ uymadığı, psiko-sosyal desteği kabul etmediği, 2017’den bu yana aileyle telefon görüşmesi yapmadığı, 20 defa disiplin cezası aldığı, açlık grevine girdiği, marş söylediği, slogan attığı, ‘yasaklı, sakıncalı’ kitap okuduğu, arama ve sayımlarda kurum personeline muhalefet ettiği, koşullu salıverme işlemine yönelik bireysel görüşme yapmayı bilinçli olarak reddettiği, işlemiş olduğu suçtan dolayı pişmanlık duymadığı, PKK’li tutsakların bulunduğu koğuş ortamına uyum sağladığı, cezaevindeki hak ihlallerine ilişkin dışarıya mektup yazdığı.”   Henüz 6 aylıkken cezaevine giren babasıyla aynı ismi taşıyan Mehmet Savur (30), özgürlük hakkı gasp edilen babasının tahliyesini istedi.    İŞKENCE, TUTUKLAMA, SÜRGÜN   Babasının Halil Kılıç Arslan isimli kişinin beyanları nedeniyle gözaltını alındığını ve 19 gün işkenceye maruz kaldığını belirten Savur, Siirt’te iki kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulduğunu söyledi. Amcasının yazdığı dilekçe sonucu serbest bırakılan babasının ancak daha sonra 36 yıl hapis cezası verilerek tutuklandığını ifade eden Savur, ardından Diyarbakır, Adana, Bayburt, Adıyaman, Mardin ve İzmir cezaevlerine sürgün edildiğini belirtti. Savur, babasının 26 Haziran 2012 tarihinden bu yana da İzmir Şakran Cezaevi’nde tutuklu olduğunu söyledi.    MÜDÜRDEN TEHDİT   Cezanın dörtte üçünü tamamlayan babasının şartlı tahliyesinin gerekçelerle engellendiğini ifade eden Savur, “Musa Anter’in kitabını gerekçe saymışlar. Bu kitapları Mardin Cezaevi’nden getirdi. O zaman yasak değildi de şimdi mi yasak oldu. Onu şuanda bir koz olarak kullanıyorlar. Babam her hafta bize telefon açıyor. Ama ‘açmıyor’ diyorlar. Bu gerekçelerin yanında babam cezaevi müdürü tarafından ‘Dışarıya çıkmanıza müsaade etmeyeceğim’ sözleriyle de tehdit edildi. Son 6 ayın değerlendirilmesi gerekir. Bu gerekçeler mantıksız. ‘20 disiplin cezası almış’ diyorlar ama sen nasıl bir baskı uyguluyorsun ki onları o eyleme sevk ediyorsun diye sormak gerekir” diye belirtti.    ÇALINAN 30 YIL    Babasının hiç işlemediği bir suçtan dolayı yıllarca hapis tutulduğunu söyleyen Savur, şöyle devam etti: “Yatma ve kalkma planlarını kendileri hazırlıyor. Başka bir koğuşa geçmesini zorlayarak, kendi kanunlarını çiğniyorlar. Pişmanlık yasası dayatılarak, siyasi koğuşta kalması sorgulanıyor. Babam son zamanlarda sırf pişman olsun diye gardiyan, müdür ve savcılardan baskı gördüğünü söyledi. Babamın bir suçu yok ki itirafçı olsun. Bir insan boşu boşuna 30 yıl yatmaz. Asgari ücretle geçindiğimiz için görüşe gidemiyoruz. O maaş ev masraflarını zor karşılıyor. Yol masrafı çıkmıyor. Ancak ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Sadece telefon görüşmesi yapabiliyoruz. Konuştuğumuzda babam, suçsuz olduğunu, doğru dürüst yargılama yapılmadığını ve hakkını almak istediğini söylüyor. 30 yıl boyunca eziyet çektik, yokluk gördük. 30 yıldır bir ailenin hayatını zindana çevirdiler.  Bundan sonraki ömrünü beraber yan yana geçirmek istiyoruz.”    Tahliyenin önüne gerekçe gösterilen kararın insan haklarına aykırı olduğunu belirten Savur, “Şimdi de ‘Eğer pişman olmazsanız böyle raporlar çıkartırım’ diyerek baskı altına almak istiyorlar. ‘Benim savcım, benim hakimim beni dinler, dışarı çıkmanıza izin vermem’ diyorlar. Haksız yere, kendi kanaatlerine göre yazılmış bir rapor.  Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurduk ve gerekenin yapılmasını istiyoruz. Tüm hak örgütleri sesimizi duysun, bu durum gardiyan ve müdürlerin elinde değildir. Gasp edilen ömrünü ve hakkımızı geri istiyoruz” diye belirtti.   MA / Eylem Akdağ