Mahmur'a giden HDP heyeti: Katliam olabilirdi! 2021-06-15 09:00:43 HABER MERKEZİ - Türkiye’nin bombaladığı Mahmur Kampı’na giden HDP heyetinden Mîzgîn Arî, şans eseri büyük bir katliamdan dönüldüğünü belirterek, BM'ye inceleme çağrısı yaptı. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), Metîna, Zap ve Avaşîn'e yönelik 23 Nisan'da başlattığı operasyon, 54’üncü gününde devam ediyor. Operasyon bölgesinde şiddetli çatışmalar yaşanırken, Federe Kürdistan Bölgesi’nin Türkiye sınırında yer alan birçok köy TSK saldırıları sonucu boşaltıldı. KDP’ye bağlı özel güçlerin HPG’nin bulunduğu bölgelere sevk edildiği 5 Haziran'da, Mahmur Mülteci Kampı Türkiye’ye ait Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) tarafından bombalandı. Kampta yer alan okula yakın bir mesafede bulunan ve kamp halkının kullandığı parka atılan bombalardan şans eseri can kaybı yaşanmadı.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hewlêr Temsilciliği yetkililerinden oluşan 4 kişilik heyet, 9 Haziran’da kampa giderek incelemelerde bulundu. Heyette yer alan isimlerden Mîzgîn Arî, saldırıya dair bilgileri ve bölgedeki son gelişmeleri Mezopotamya Ajansı'na (MA) anlattı.     Hava saldırısından sonra heyet olarak incelemelerde bulunmak üzere Mahmur Kampı’na gittiklerini dile getiren Arî, bombalanan noktanın çocukların ve kadınların zaman geçirdikleri, piknik yaptıkları park olduğunu belirtti.    ÜRKÜTÜCÜ SESSİZLİK    Bombardıman yapıldığı sırada parkta bir yoğunluğun olmaması nedeniyle saldırıda can ve mal kaybı yaşanmadığını söyleyen Arî, “Birkaç saat sonra yapılsaydı, çok büyük bir katliam olabilirdi. Şans eseri olmadı” dedi. Saldırıya dair kamp halkını dinlediklerini belirten Arî, “Mahmurlular, kampın BM ve Irak devletinin güvenliği altında olduğunu söylüyordu. ‘Nasıl olur da Türk devleti çok rahatlıkla bu saldırı da bulunuyor?’ diye soruyorlardı. Bu saldırının onların haberi olmadan gerçekleşemeyeceğini ifade ettiler. Eğer ki BM ve Irak’ın bu saldırıdan haberi varsa, bunun Türkiye ile işbirliği halinde olunduğu anlamı taşıdığını söylediler. BM’nin ve Irak’ın bu saldırılara karşı sessizliğinin ürkütücü olduğunu söylediler. BM’den oluşan bir komitenin olay yerine giderek, olayı yakından takip etmesini talep ettiler. Biz de onların bu taleplerine katılıyoruz ve BM’yi bu konuda sorumlu olmaya davet ediyoruz” dedi.    ZULÜMDEN KAÇTILAR    Türkiye'nin bütün saldırılarına rağmen Mahmurluların bugüne kadar mücadele etmekten vazgeçmediklerini ifade eden Arî, şunları söyledi: “Mahmur halkı bu zulümden, zorbalıktan kaçarak buraya yerleşti. Geldikleri günden beridir de Türkiye’nin bu tür saldırıları ile karşı karşıyalar. Özellikle son 4 yıl içinde kamp defalarca bombalandı. Bu bombalama sonucunda aralarında çocuk ve kadınların olduğu insanlar yaşamını yitirdi. Gene aynı hedefi önlerine koyarak tekrar saldırıda bulundular. Ama hedeflerinden şaştılar ve onların istediği bir sonuç çıkmadı ortaya. Türk devleti de şunu çok iyi biliyor ki, artık onların her yaptıklarına inanacak ve ‘evet’ diyecek bir Kürt yok. Bugün Kürtler özgürlüğü için, kimlik, dil ve davaları uğrunda büyük bedeller veriyor. Bunun bedeli ne olursa olsun Kürtler bu mücadeleden geri adım atmayacaktır. Mahmurluların verdiği mücadele onlarda büyük bir korku yaratmış. Bu yüzden yine havadan saldırmaya başladılar.”    DÜŞMANLIK SINIR TANIMIYOR   Türkiye’nin Mahmur Kampı'na saldırarak Kürtlere karşı düşmanlığını bir kez daha ilan ettiğini vurgulayan Arî, Türkiye halklarının artık AKP ve MHP’nin politikalarına inanmaması gerektiğini söyledi. Arî, “Her şey açık bir şekilde ortadadır. Bu saldırılarla görüyoruz ki onların en büyük düşmanı Kürtlerdir. Kürtlerin bütün kazanımlarını yok etmeyi hedefleyen bir faşist rejimle karşı karşıyayız. Ama Kürtler bu saldırılara karşı mücadeleyi büyüterek cevap veriyor” diye konuştu.     BOŞALTILAN KÖYLERDE TALAN    Arî, Türkiye’ye bağlı güçlerin sadece bölgeyi işgale girişmekle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda boşaltılan köylerde talan ve hırsızlık olaylarına karıştıklarını da kaydetti. Arî, bu konuda “Kürdistan’ın dört parçasında saldırıların aynısı geliştiriliyor. Bu saldırılar dört parçada Türkiye eliyle yapılıyor. Kürdistan topraklarını işgal etmek için bütün imkanlarda yararlanıyorlar. En ağır silahlarla saldırıyorlar. Dağlarda, ovalarda Kürtlere dönük soykırım savaşı başlattılar. 23 Nisan’da Metina, Zap ve Avaşi’e yaptıkları operasyon sonucunda birçok köy bombalandı. Sadece bombalamakla yetinmediler, talan ettiler ve köylülerin evlerinde hırsızlık yaptılar. Köylerde tek bir ağaç bırakmadılar. Hem Kürtlere hem de Kürdistan doğasına karşı ciddi bir saldırı söz konusu. Bugün Metina, Zap ve Avaşin’i işgal ederlerse, yarın da Duhok, Kerkük ve Hewler’i işgal edecekler” ifadelerini kullandı.    GEÇ OLMADAN...    Bu saldırılara karşı Kürtlerin ulusal bir tavır sergilemesinin önemi üzerinde duran Arî, “Artık bütün Kürdistan partileri şunu bilmelidir; Kürt kimliğine dönük topyekûn bir saldırı var. Gün Kürdistan kazanımlarına sahip çıkma günüdür. Bu işgalciliğe karşı susmak, bu işgale onay vermek anlamına gelir. Eğer ki bizler bugün bu işgalciliğe karşı ulusal bir tavır sergilemezsek, güçlü bir ses çıkartmazsak yarın Hewler, Duhok, Kerkük ve Musul’a saldıracaklar. Daha fazla geç kalmadan işgale karşı çıkmalıyız” dedi.   MA / Zeynep Durgut