Yeni Yaşam Gazetesi’nden '200 Gün' manşeti 2021-06-14 10:17:21 HABER MERKEZİ – Yeni Yaşam Gazetesi, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı cezaevlerinde devam eden açlık grevinin “200 Gün”e ulaşmasını manşetine taşıdı. Avukatları  ve ailesi ile görüştürülmeyen PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uygulanan tecride karşı cezaevlerinde 27 Kasım 2020’de başlatılan süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemi 200’üncü gününe ulaştı. Cezaevlerindeki siyasi tutuklular, 22 yıldır İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması ve artan hak ihlallerini protesto etmek amacıyla 5 günlük sürelerle dönüşümlü olarak açlık grevine başladı.   Gazete, İmralı’daki hukuksuzluğa karşı 200 gündür devam eden açlık grevine dair İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Öcalan’ın müdafiliğini yürüten Asrın Hukuk Bürosu’ndan İbrahim Bilmez ve HDP Mardin Milletvekili Pero Dundar’a mikrofon uzattı.   İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, İmralı’da özel ve ağır bir biçimde uygulanan tecridin aslında bugün Türkiye’deki bütün hapishanelerde yoğun ve yaygın olarak uygulandığına tanıklık etiklerini dile getirdi. Tecridin bir işkence olduğunu, işkenceye karşı olan herkesin aslında tecride de karşı olması ve dolayısıyla sonlandırılması için mücadele etmesi gerektiğini söyleyen Yoleri, “Ancak hem bilinç açısından hem algı açısından maalesef mesele sanki Kürt sorununda taraf oluyormuş algısını güçlendiriyor. Tabii bu durum devletin Kürtlere yönelik aşırı düşmanca tutumuyla karşılaşma ihtimali barındırdığı için insanların uzak durmasına neden olabiliyor” dedi.    Hem uluslararası platformlarca hem insan hakları açısından “işkence” olarak tanımlanan tecrit konusunda insan hakları örgütleri üzerlerine düşeni yaptığını belirten Yoleri, uluslararası mekanizmaları bu noktada yeterince kuvvetli bir ses çıkarmamakla eleştirdi.    Yoleri, “2018 sürecini herkes hatırlamalı. Çok ağır sonuçları oldu. Şimdi yeniden ölüm orucu veya dönüşümsüz bir açlık grevine dönüşme ihtimali barındırıyor. Dolayısıyla böyle bir sürece evrilmeden meselenin çözüme kavuşturulması gerekiyor. Bizim baştan beri söylediğimiz şey şu: Eğer bir çaba harcayacaksak, bunun zamanı şimdi. İnsanlar ölmeye başladıktan sonra değil. Yine açlık grevleriyle beraber tartıştığımız ve açlık grevleriyle beraber rafa kaldırdığımız bir mesele olmamalı tecrit” diye konuştu.   AV. BİLMEZ: EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ UYGULAMA   Av. İbrahim Bilmez de tecrit koşullarını “eşi benzeri görülmemiş bir uygulama” diye yorumladı. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının AİHM’in 3. maddesinin ihlali anlamına geldiğini söyleyen Bilmez, “Bir insanı ölünceye kadar hiçbir umut olmadan dört duvar arasında tutmak işkence suçudur”  dedi.    Bu duruma sessiz kalan uluslararası kurumları tecride onay vermekle eleştiren Bilmez , müvekkili Öcalan’ın yaşanan sürece dair yorumlarını “Müvekkilimiz siyasi öngörüleri çok güçlü olan bir insan. Bunu devlet de çok iyi biliyor. Ve bu 15 Temmuz kalkışmasından çok daha önce bu uyarıyı ilk yapan kişiydi. Darbe mekaniği tabirini kullanan kendisiydi. Ve bu bazı kesilmelere biraz hayal ürünü gibi gelmişti. Ama çok kısa bir süre sonra bu ülke yaşadı bunu. Bugün de benzer bir süreç yaşıyoruz. Açlık grevcileri de bütün bunları görüyor. Bütün bunların Kürt meselesiyle, tecrit ile bağını görüyor. Ve bunlara bir tepki olarak aslında yapabilecekleri tek şeyi yapıyorlar, bedenlerini açlık grevine yatırıyorlar. Onların asıl amacı tecridin sona ermesi dolayısıyla Kürt meselesinin güvenlik politikaları ile çözülmeye çalışılmasından vazgeçilmesidir” sözleriyle aktardı.   DÜNDAR: ŞANTAJ OLARAK KULLANILIYOR   HDP Mardin Milletvekili Pero Dundar ise, tecridin uzun bir süreç olduğunu ve bu sistemin Öcalan’ı insanlardan izole etmek için özel olarak planlandığını dile getirdi. Dündar, “İmralı hem hukuken hem toplumsal olarak hem de Kürt hareketi açısından bir şantaj adasına dönüştürüldü. Ne zaman hesaplarına gelmezse tecridi, baskıyı ve hukuksuzluğu İmralı’dan başlatıyorlar” ifadelerini kullandı.   “Bu açlık grevi aynı zamanda daha huzurlu, toplumsal barışın sağlanabileceği, savaşın bitmesi gerektiğinin, çeteleşmenin ortadan kaldırılması gerektiğinin, derin devletin ortadan kaldırılması gerektiğinin eylemi” diyen Dundar, şöyle devam etti: “Herkes şöyle bakıyor zaten iyiler, nasılsa dönüşümlüdür. Oysaki öyle değil, bir gün dahi bile bir açlık grevi bir bedeni iflas ettirebilir. Açlık grevinin çok uzun süreyle bağlantısı yok, çünkü insani olarak, siyasi olarak baktığında da yeterince bu açlık grevinin etrafında gündem oluşturup bir örgütlenme oluşturma konusunda hepimizin özeleştirisidir oluşan durum.”    Dündar, “200 gün bir açlık grevi var ve bir şey olmamış gibi herkes hayatını sürdürebiliyor. Belki hani eylemler etkinlikler oluyor ama bu yetmiyor ki; hukukçular bunun için diyemez ki valla tecrit içindir ya da Kürt tutsaklarıdırlar, onlar Sayın Öcalan için girmişler. Kimse böyle bakamaz. Bu tamamıyla toplum içindir” dedi.   Siyasete düşen sorumluluklar üzerinde duran Dundar, “Siyasetçilerin parlamentoyu göreve çağırması gerekiyor. Ve parlamentonun da bir an önce Adalet Bakanı’ndan tutalım herkesi göreve çağırıp bu sorunu çözmesi gerekiyor. Bu Öcalan’ın sorunu değil yalnızca kişiye göre bir kural, kaide koyamaz” diye konuştu.