Avukat Akipa: Tecrit Türkiye’yi aştı 2021-06-08 09:04:20 DİYARBAKIR - İmralı tecridinin Türkiye’yi aşan bir boyuta ulaştığını belirten ÖHD’li avukat Suzan Akipa, “Öcalan’a tecritle, siyasi iktidarın barışa, demokrasiye, hukuka, eşitliğe ve adalete karşı bir cephe aldığını görmekteyiz” dedi. İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 22 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, tüm başvurulara rağmen aile ve avukatlarıyla görüştürülmüyor. Son olarak Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 8 Kasım 2018’de başlattığı ve tüm cezaevlerine yayılarak 200 gün süren açlık grevi eylemi sonucunda, avukatları Öcalan ile 5 ayrı görüşme gerçekleştirdi. 7 Ağustos 2019’da son görüşmeden sonra avukatların yaptığı tüm başvurular reddediliyor.    SON TEMAS    Öcalan’ın ailesi ve vasisinin yaptığı görüş başvuruları da benzer şekilde reddediliyor. Öcalan, 22 yıldır tutulduğu İmralı Adası’nda, kamuoyunda artan kaygılar üzerine ilk kez 27 Nisan 2020’de telefon görüş hakkını kullanabildi. Öcalan’ın sağlık ve güvenlik koşullarıyla ilgili 14 Mart’ta yayılan iddialar üzerine 25 Mart’ta ailesiyle telefonla görüşebildi. Öcalan’la son temas olan bu görüşme de yarıda kesildi.    GÖRÜŞME SAĞLANSIN    Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması talebiyle cezaevlerinde 27 Kasım 2020’de başlatılan açlık grevi devam ederken, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İmralı Adası’nda avukat görüşlerinin sağlanması için 770 avukatın imzasıyla bildiri yayımladı.    HUKUK İŞLENMELİ   Bildiriye imza atan avukatlardan ÖHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Suzan Akipa, devletin hukuk kuralları içerisinde hareket ederek, toplumsal özgürlüğün sağlanması yolunda en etkileyici ve belirleyici aktör olan Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasını talep ettiklerini söyledi. Tecridi zora dayalı izolasyon olarak nitelendiren Akipa, tecrit politikasının, başta bireyin iradesi olmak üzere, tutuklunun toplumla olan bağını ve sosyal ilişkilenme halini mutlak bir şekilde kıran, bir işkence yöntemi ve cezalandırma mekanizması olduğunu söyledi. Tecritle bireyin özne olma halinin ortadan kaldırılmasının amaçlandığını dile getiren Akipa, “İşkence, iç veya dış hukukta hiçbir şekilde yer almıyor. Anayasa’nın 17’nci Maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3’üncü Maddesi’nin, işkence, kötü muamele ve insan onuruyla bağdaşmayan tüm eylemleri, dolayısıyla tecridi mutlak olarak yasaklamaktadır” hatırlatmasında bulundu.    ÖRNEĞİ YOK    Evrensel hukuk ilkelerine göre aile ve avukat görüşlerinin hiçbir halde kısıtlanamayacağını belirten Akipa, şunları söyledi: “Ceza yargılaması, infaz hukuku ve evrensel hukukun temel ilkelerden biri olan eşitlik ilkesi gereğince, kimseye ayrımcı bir politikayla cezalandırma yöntemi uygulanamaz. Herkes kanunlar önünde eşit olmak zorundadır. İmralı Cezaevi’ndeki tecrit sistemi, aslında başlı başına dünyada bir örneği olmayan, çok derin ve çok boyutlu bir tecrit rejimidir. Sayın Öcalan’ın iletişim hakları mutlak bir şekilde engellenmektedir.  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ihlal kararına, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) tavsiye kararlarına ve birçok uluslararası kurumun bu yönlü çağrısına rağmen, Türkiye bu tutumundan vazgeçmiş değil. Tecrit rejimi geliştirilerek ve derinleştirilerek devam ediyor. Türkiye hükümetinin aslında bu tecrit rejimini devreye koymasında ki cesaretini aldığı temel dayanaklardan biri, uluslararası mekanizmaların açık, net ve kesin bir dille yaptırım uygulanmaması olarak da değerlendirilebilir. Dolayısıyla, İmralı’daki tecrit, Türkiye’yi aşan bir boyuttadır.”   DEMOKRASİYE CEPHE    PKK Lideri Öcalan üzerinde tecridin her geçen gün ağırlaştırıldığını söyleyen Akipa, “Başta Kürt sorunu olmak üzere, bütün toplumsal sorunların demokratik bir zeminde çözülmesinde aktif rol ve temel muhatap Öcalan’dır. Öcalan’a uygulanan tecride bakıldığında, siyasi iktidarın barışa, demokrasiye, hukuka, eşitliğe ve adalete karşı bir cephe aldığını görmekteyiz” ifadelerini kullandı.    HAK MÜCADELESİ    Cezaevlerinde sürdürülen açlık grevinin çok boyutlu hukuksuzluğa karşı olduğunu vurgulayan Akipa, “Tutukluların tecridin kaldırılması yönelik talepleri demokratik ve hukukidir. Bu talepler iktidarın keyfiyetçi ve ayrımcı politikalarına, devlet eli ve sözüyle cezaevlerinde uygulanan resmi suçlara karşı bir hak arama mücadelesidir” diye belirtti.   DUYARLILIK ÇAĞRISI   Açlık grevi eylemcilerinin taleplerinin bir an önce karşılanması ve kamuoyunun bu konuda duyarlı olması gerektiğinin altını çizen Akipa, “Burada temel güç toplumsal muhalefetin gücüdür ama devlet, Adalet Bakanlığı ve hükümet, başta tutukluların yaşam ve sağlık hakkı olmak üzere cezaevinde ortaya çıkan en küçük hak ihlalinden sorumludurlar” dedi.    MA / Cengiz Özbasar