Kanar: Devlet İmralı'da suç işliyor 2021-06-08 09:00:51 İSTANBUL - Devletin, Mandela kurallarına uymayarak İmralı'da suç işlediğini belirten avukat Ercan Kanar, Öcalan'ın serbest bırakılması gerektiğini dile getirdi.  Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), 770 avukatın imzasıyla PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve avukatları ile görüşmenin sağlanması için 25 Mayıs’ta çağrı yaptı. Aralarında çok sayıda baro başkanının da bulunduğu avukatların yaptığı çağrıya birçok kesimden de destekler gelirken, hükümet ise sessizliğini koruyor. İmzacılar arasında yer alan avukat Ercan Kanar,  “Ceza kaldırılan kadar da İmralı tecridinin son bulması ve ailesinin bulunduğu bölgeye yakın bir cezaevinde tutulması gerekir. Esas itibariyle de Öcalan serbest bırakılması gerekir” dedi.      ‘IRKÇI İNFAZ ANLAYIŞI’   Kanar, 1955 yılında Birleşmiş Milletler asgari standart kurallarının tutuklulara yönelik ilan edildiğini ve ardından da 2005 yılında revize edildiğini hatırlatarak, “Mandela kurallarının 1'inci maddesi infazda ayrımcılık olmaması gerektiği yönünde. İnfaz doktrininde de şu ilke önemli, ceza kesinleşince suç ne olursa olsun kişinin suçla bağı kopar. Dolayısıyla ceza alan herkes için infaz kanununun eşit uygulanması gerekir. Din, dil, ırk ve sınıf farkı gözetilmemesi gerekir. İmralı tecridi bu temel kurala aykırı” dedi. Mandela kurallarının en önemlisinin ise kesintisiz hücre cezalarının yasaklanması olduğunun altını çizen Kanar, “Hatta 15 günü aşkın hücre cezaları yasaklanmıştır. Yine önemli bir maddesi mahkumun kalacağı cezaevinin ailesinin bulunduğu bölgeye yakın olmasıdır. Bu kurallara ışığından baktığımızda Öcalan için yapılan uygulama düşmanla savaş hukukunun infaz anlayışı, hatta ırkçı bir infaz anlayışıdır. O nedenle tecridin son bulması gerekir” diye belirtti.    SERBEST BIRAKILMALI   İmralı’da sürekli hale gelen hücre uygulamaları olduğunu ve her tutuklu gibi yasal hakkı olan avukat, aile ve telefon görüşmelerinin yapılmasının engellendiğini hatırlatan Kanar, yasal haklarının engellendiğinin CPT raporlarına da yansıdığını ve raporda infaz sisteminde değişime gidilmesi gerektiğinin de vurgulandığını söyledi. Kanar, “AHİM kararlarında ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, hükümetlere tavsiye kararında ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet cezaları eleştirilir. Herkesin özgürlüğü umut etme hakkı olduğunu ve dolayısıyla müebbet cezaları 8 ila 14 yıl arasında gözden geçirilmesi gerektiği vurgulanır. Bu açıdan baktığımızda aslında artık Öcalan ile ilgili ölene kadar hapis cezasının kaldırılması gerekir. Ceza kaldırılana kadar da İmralı tecridinin son bulması ve ailesinin bulunduğu bölgeye yakın bir cezaevinde tutulması gerekir. Esas itibariyle de serbest bırakılması gerekir” şeklinde konuştu.   SAVAŞ HUKUKU   İmralı’daki uygulamaların düşmanla savaş hukukunun infaz tarzı olduğunu ifade eden Kanar, iktidarın Öcalan’ın yurttaş görmek yerine düşman olarak gördüğünü ifade etti. Yurttaşlar tanınan hakların Öcalan’a tanınmamasının ırkçı bir yaklaşım olduğuna işaret eden Kanar, “Tecrit kişiyi beden ve zihinsel olarak bitirir. Bu yaklaşım, bu mantık infaz kanununa aykırıdır. İşkence yasağına aykırıdır. Çok uzun süre tecritte tutmak onur kırıcı işkencedir. İşkence yasağının ihlal edilmesidir” ifadelerine yer verdi.   SUÇ İŞLİYORLAR   2015 yılındaki sürecin iptal edilmesinin ardından iktidarı MHP’nin yönettiğini ve MHP'nin programının hükümet programı olarak uygulanmaya konulduğunu hatırlatan Kanar, “Öcalan korsan yöntemlerle yakalanıp getirdiğinde, ona uygulanmaya başlayan tecrit giderek diğer tutuklular için de F Tipi Cezaevi’ni gündeme getirdi. O zaman sol kesim dahi Öcalan'a uygulanan tecride karşı sessiz kaldı. Halbuki bu bir denemeydi. Giderek F tiplerinin bir hazırlığıydı İmralı'da uygulanan tecrit. Genel olarak hak ve özgürlükler açısından çok vahim sonuçlar doğurdu. Bütün cezaevlerinde bir kişilik, üç kişilik hücrelerle tecrit yaygınlaşmış oldu. Düşmanla savaş hukukunun infazından devletin vazgeçmesi gerekir. Ulusal kurallara da aykırıdır. Şuan devlet hem infaz kanununu ihlal ediyor, hem de Mandela kurallarını ihlal ediyor ve suç işliyor” dedi.   ANA MUHALEFETE ÇAĞRI    Ana muhalefet partilerinin de İmralı’daki hukuksuzluğa ve tecride karşı sessiz kaldığını ve görmezden geldiklerini ifade eden Kanar, “İmralı’daki tecridin son bulması için daha geniş sosyal baskılar yaratmak gerekir. Toplumun bu noktada ses çıkarması gerekiyor. Sivil toplum kurumları üzerlerine düşen görevi yapmalı. Çok uzun süreli bir mücadele gerekiyor” şeklinde konuştu.