Kadın sığınma evlerinin niteliği ve kapasiteleri yetersiz 2021-06-04 09:17:23 İSTANBUL - Sığınma evlerinin kuruluş amacından uzak, sorunlu ve yetersiz olduğunu belirten Mor Çatı Gönüllüsü Elif Ege, kadınların var olan desteklerden yararlanabilmek için kurum kurum gezerek, kısıtlı imkanlara erişebildiklerini söyledi. Kadına yönelik şiddetle mücadelede sığınma evleri oldukça önemli. “Şiddetten uzak, güvenlikli ve şiddete maruz kalan kadınların yeniden şiddete dönmek zorunda kalmayacakları çözümler üretilene kadar geçici olarak barındıkları yerler” olarak tarif edilen sığınma evleri, yalnızca barınma sorununa çözüm değil aynı zamanda yeni bir başlangıç için de önemli merkezlerdir. Ancak kadının sürüklendiği çaresizlikten kurtarıp, güçlendiren pozisyonda olması gereken bu merkezlerin, kuruluş amacından uzak olduğu çoğu kez gözler önüne serildi. Kadının peşini buralarda da bırakmayan ataerkil zihniyet ve kurallar silsilesi, birçok hak ihlalini de beraberinde getirmekte.    Sığınma evlerini Mor Çatı Gönüllüsü Elif Ege ile konuştuk.    ZİHNİYET AYNI    Bu merkezlerde birçok kötü muamelenin yaşandığını belirten Ege, kadınların bu süreçten güçlenerek çıkabilmeleri, kendilerine yeni ve şiddetsiz bir yaşam kurabilmeleri için düzenli maddi desteğe ihtiyacı olduğunu söyledi.  Sığınma evlerinin kadınların varsa çocuklarıyla birlikte kalabilecekleri, şiddetten uzak yerler olduğunu vurgulayan Ege, bağımsız, güçlü yeni bir yaşam için destek verilmesi gereken mekanlar olduğunu dile getirdi. Kadınların, psikolojik, sosyal ve hukuki gibi destekleri alabilecekleri bu mekanların Avrupa Konseyi’nin standartlarına uygun olması gerektiğine dikkat çeken Ege, her 10 bin kişinin kalacağı bir yer ve her 50 bin kadın için bir dayanışma merkezinin açılması gerektiğini ifade etti. Ülkedeki merkezlerin hem sayı hem de hizmet niteliği açısından yetersiz olduğunun altını çizen Ege, “Sığınaklarda verilen hizmetin yeme, içme, barınma gibi temel ihtiyaçları karşılamaktan ibaret olmaması gerekli. Şiddetle mücadelede destekler sunulurken, sistematik şiddetin yarattığı tahribatı dayanışmayla gidermeye ve kadınların kolektif olarak güçlenmesine dayalı politikalar izlenmeli” dedi.   MİSYONDAN UZAK    Merkezlerin kadın bakış açısından uzak olduğuna işaret eden Ege, önleyici hizmetlerin sunulmaması nedeniyle şiddetten uzaklaşmanın mümkün olduğunu söyledi. Güçlendiren ve teşvik eden yaklaşımlarla kadınların şiddetten uzaklaşacağını kaydeden Ege, bu merkezlerin yapılacak sosyal çalışmalar sonucu asıl misyonuna kavuşabileceğini dile getirdi.    Şiddetin önlenmesi için açık bir tarif yapan İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine de değinen Ege, sözleşmeden çekilmenin kadınları şiddete mahkum etme anlamı taşıdığına işaret ederek, “Aldığımız başvurularda kolluk güçlerinin ‘sözleşme zaten yürürlükten kalktı’ diyerek sorumluluklarını yerine getirmediği durumlarla karşılaştık. Bu tarz kötü uygulamalarla hali hazırda karşılaşan kadınların, sözleşmenin feshiyle haklarını savunacakları araçlar ellerinden alınmış olacak. Kurumlarımızda şimdiden kötü tabloyu ön görebiliyoruz. Temmuz’a kadar süreç devam ettiği ve kanunu uygulamada henüz bir değişiklik olmayacağı için esas zorlukların bu dönemden sonra gerçekleşebileceğine dair endişemiz bulunmakta” diye belirtti.    ŞİDDETE KARŞI ÇÖZÜM    Şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği olduğunu belirten Ege, şöyle dedi:  “Kadın dayanışmasını güçlendirerek, eşitsizliklere karşı mücadele etmenin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Kadınlara destek verirken, onların adına karar verilmez ve karar verme sürecinde baskı yapılmaz. Kurumumuzda, kadınlara kendi kararları ne olursa olsun destek verilir. Kararlarından dolayı kadınlar yargılanmaz. Kadına yönelik şiddet alanında dayanışma merkezi ve sığınakta sosyal çalışmalar yürütülürken kadınların özgür ve eşit koşullarda yaşadığı, toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık ve erkek şiddetinden uzakta bir yaşam kurabilmeleri hedeflenir. İki temel prensip bulunur, bunlardan biri şiddetsizlik, ikincisi de güvenlik meselesidir. Özellikle yeri gizli olan sığınak için, sığınağın gizliliğini ve güvenliğini sağlamak kadınların sorumluluğundadır.”    Merkezlere alındıktan sonra maddi ve manevi anlamda desteklenmesi, güçlendirilmesi gereken kadınların, var olan desteklerden yararlanabilmek için kurum kurum gezerek, kısıtlı imkanlara erişebildiklerini söyleyen Ege, ülkedeki sığınma evlerinde birçok hukuksuzluk ve kötü muamelenin kol gezdiğine değindi. Ege, “Kanunda yazılı tedbirlerin ciddiyetle uygulanması halinde birçok kadının hayatı kurtarılabilir” ifadelerini kullandı.    KAPASİTE 3 BİN 482   Belediyeler Kanunu’nun 14’üncü maddesi “Büyükşehir Belediyeleri ile nüfusu 100 binin üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konuk evi açmak zorundadır” hükmü ile nüfus kriterine bağlı olarak sığınma evi açma zorunluluğu getiriyor. Ancak Türkiye'de bulunan 145 sığınma evinin toplam kapasitesi 3 bin 482.