Üstündağ: Mutsuzluğu örgütleyebilmeliyiz 2021-05-15 10:24:57   ANKARA - Artan intiharları sadece ekonomik kriz boyutuyla ele almanın yetersiz olduğunu belirten akademisyen Nazan Üstündağ, “Önemli olan toplumdaki mutsuzlukları örgütleyebilmek. Mutsuzluklarını örgütleyemezseniz bugün ki tablodan daha saldırgan bir toplumsallık yaşanabilir” dedi.   Toplumunun yaşadığı sosyal, siyasal ve ekonomik krizler intihara sürüklemeyi de arttırdı. Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) göre, 2002-2019 yılları arasında 53 bin 784 kişi intihar etti. Sosyolog Nazan Üstündağ, intiharların sadece ekonomik boyutuyla ele almanın tek başına yeterli olmadığını, yaşananların en büyük payın toplumsal memnuniyetsizliğin örgütlenememesi olduğunu söyledi.   Bu noktada muhalefetin eksikliğine dikkati çeken Üstündağ, “İnsanların mutsuzluklarını örgütleyemezseniz, aidiyetin parçası haline getiremezseniz, mutsuzluğa anlam vermelerini sağlayamazsanız o zaman bugün ki tablodan daha saldırgan, ilişkileri zedelenmiş, aidiyetsizliğin normal olduğu bir toplumsallık yaşanabilir” dedi.   AÇIKLAMAK GEREKİYOR   Meselenin sosyolojiyi ortaya çıkartan ilk konulardan olduğu hatırlatan Üstündağ, “İntiharların istatiksel olarak arttığı gözlemleniyorsa, bunu bireysel faktörlerle değil toplumsal faktörlerle açıklamak gerekiyor. Yani toplumsal olarak artan intihar profili ile karşı karşıyaysak, demek ki toplumda doğru gitmeyen bir şeyler var. Toplumsal sorunlar var demektir.  Bu toplumsal sorun da genellikle insanların kendilerini topluma yabancı hissetmelerinden geliyor. Buna da toplumda bir ahlaki çöküntü, ya da bir belirsizlik, kendine ait hissedememe, aidiyet biçimlerinin zedelenmiş olması gibi nedenler sebep oluyor” diye belirtti.   ‘AİDİYET DUYGUSU ZEDELENDİ’    Toplumunda aidiyet duygusunun zedelendiğinin görüldüğünü kaydeden Üstündağ, her ekonomik krizin intihara sebep olmadığını ancak ekonomik krizin faktörlerden sadece bir tane olduğunu vurguladı. Üstündağ, şöyle devam etti: “Yani ekonomik kriz intiharı arttırıcı faktörlerden bir tanesi. Fakat ekonomik krizin intihara sebep olması şu manaya geliyor; demek ki toplumsal olarak ekonomi dışında, ekonominin aracılığı dışında aidiyet hissiniz o topluma karşı yok. Yani ekonomik olarak siz kendinizi kaybetmiş hissettiğiniz zaman, diğer biçimlerde işte akrabalık, sevgi, ulusal kimlik, başka kimlikler olabilir. Bu kimlikler dolayımıyla bir aidiyet hissetmiyorsunuz. Ekonomik kriz ile intihar arasındaki ilişki bu.”   ‘MEVCUT YÖNETİM SEBEBİYLE…’   İktidarın şiddet politikaları ile intihar olayları arasındaki ilişkiye de işaret eden Üstündağ, İktidarın gittikçe her şeyi merkezileştirmesi, insanların kendi hayatları hakkında karar verebilme olanaklarının tamamen ortadan kaldırılması ve çevrelerinin sürekli daraldığını hissediyor olmalarının insanlara büyük bir umutsuzluk verdiğini dile getirdi.    Üstündağ, “Mevcut yönetim sebebiyle; insanlar kendi hayatları üzerindeki kontrolü kaybettiklerini düşünüyorlar. İşte insan ancak toplumsal bir varlık olduğu ölçüde kendisini mutlu hissedebiliyor. Ama bu iktidarın altında tüm bu toplumsal ilişkilerin çürütmüş durumda. Bu toplumsal ilişkilerden kopartılmış durumda. Çevresinden, yaşadığı ortamdan kopartılmış durumda. Sürekli yaşamam alanlarının imha edilmesi konusunda insanların bir söz söylemeye haklarının olmaması gibi nedenler intiharların parçası” diye konuştu.    MUHALİFLERİN ETKİSİ   Muhaliflerin kendilerine yönelik saldırılar karşısında bir bekleme, takılma durumunda olduğunu da sözlerine ekleyen Üstündağ, bu takılma ve bekleme halinin toplumsa tahribat yarattığını söyledi. Üstündağ, devamla şunları ifade etti: “Muhalifler, memnuniyetsizliklerini ve mutsuzluklarını örgütleyemiyorlar. Ben aidiyetsizlikten bahsederken bunu da kasettim. Bugün modern dünyada insanlara en büyük aidiyet hissi veren şey, örgütlerdi. Akrabalık ilişkileri çözüldükçe örgütsel ilişkiler siyasi ilişkiler insanlara aidiyet hissi veriyor. İşte bazen yaşamınızı kurtarmanızı sağlayan ilişkilerde de büyük bir örgütsüz olma, politik olan her şeyin tasfiye edilmiş olması, derneklerin kapatılması, odaların kapatılması, sürekli bir saldırı altında olmak, gibi nedenler de birer faktör.”   ‘SİYASİ ÖRGÜTLENME GEREKLİ’   Üstündağ, “Hatırlarsanız 2001 ekonomik krizinde de intiharlar artmıştı. O dönem de ekonomik kriz tek başına gelmemişti. İşte Susurluk ile birlikte gelmişti. Toplum 1990’lardan çıkmıştı, büyük bir travma yaşıyordu. Tüm bunlar üst üste gelince artan intihar vakaları, cinnet vakalarıyla karşılaşılmıştı. Burada AKP büyük bir başarı gösterip bu umutsuzluğu örgütledi. İnsanların bu mutsuzluğa bir anlam vermesini sağladı. Türkiye’de bunu yapacak siyasi bir odak, siyasi bir örgütlenme modeli, siyasi bir söylem gerekiyor” ifadelerinde bulundu.    İnsanların dayanma gücünün çok yüksek olduğu ancak önemli olan insanların mutsuzluklarını örgütleyebilmek olduğuna vurgu yapan Üstündağ, değerlendirmelerini şöyle tamalladı: “Mutsuzluklarını örgütleyebilirseniz, o zaman Türkiye’de çok büyük bir dönüşüm, değişim olabilir. Mutsuzluklarını örgütleyemezseniz, mutsuzluklarını bir aidiyetin parçası haline getiremezseniz, mutsuzluğa bir anlam vermelerini sağlayamazsanız, o zaman da bugün ki tablodan daha saldırgan, daha da ilişkileri zedelenmişi aidiyetsizliğin norma olduğu bir toplumsallık yaşanabilir.”   MA / Selman Güzelyüz