‘Düğümü İmralı çözer’ 2021-03-28 09:58:10   HABER MERKEZİ - Yeni Yaşam Gazetesi Yazarı Dr. Hayri Hazargöl, Türkiye’nin temel sorunlarının İmralı Adası’nda düğümlendiğini belirterek, “İktidara karşı çıkıp da İmralı’daki uygulamalara karşı çıkmamak tutarsızlıktır. Daha doğrusu İmralı’daki ağır tecrit ve baskıya karşı çıkmadan tutarlı muhalefet yapılamaz” dedi.   Yeni Yaşam Gazetesi yazarı Dr. Hayri Hazargöl, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın sağlık ve güvenlik koşullarıyla ilgili 14 Mart’ta ortaya atılan iddialar sonrası artan kaygılar ve kamuoyunda oluşan tepkiler sonucu 25 Mart’ta gerçekleştirilen “kesintili” telefon görüşmesini köşesine taşıdı. Yapılan görüşmede PKK Liderinin kamuoyuna uyarılarda bulunduğuna dikkat çeken Hazargöl, Türkiye’deki tüm sorunların çözüm anahtarının İmralı’da olduğuna işaret etti.    Hazargöl’ün “Düğümü İmralı çözer” başlıklı yazısı şöyle:     “İmralı adasında tek kişilik bir cezaevinde 23 yıldır ağır tecrit altında tutulan PKK Önderinin sağlığı konusunda bazı söylentiler ortaya atıldı. Buna karşı başta Kürtler olmak üzere demokrasi güçleri büyük tepki gösterdi. Newroz’da Kürtler sürekli ‘Biji Serok Apo ve Be Serok Jiyan Nabe’ sloganları attılar. Bu tepki iktidarı ürkütmüş olacak ki, İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan’ın ailesiyle telefon görüşmesi yaptırılıyor. Ancak PKK lideri avukatlarım görüşmeye gelmeli, deyince telefonu kesiyorlar. PKK lideri burada yarın ne olacağımız belli değil, diyerek kamuoyunu uyarmıştır. Anlaşılıyor ki, İmralı’da PKK lideri üzerinde baskı uyguluyorlar.   DEVLET AKLI   Türk devletinin aklı falan kalmamış. Zaman zaman devlet aklından söz edilir. Mevcut AKP-MHP iktidarında bu akıl tamamen dağılmış. Ne yaptığını bilmeyen bir akıl Türkiye’yi yönetiyor. Metropolleri de düşünülürse Türkiye nüfusunun en az dörtte biri Kürtlerden oluşuyor. Şimdi bu devlet bu ülkenin en temel halkı olan Kürtlere sürekli zulüm yaparak, Kürtlerle inatlaşarak, Kürtlerin tepki gösterdiği uygulamalar yaparak nereye gidecek? Aklı olan bir devlet bu kadar nüfusu olan Kürtlerle bu biçimde uğraşır mı? Kürtler artık uyanmış, kimliği, dili ve kültürüyle özgür yaşamak istiyor. Bulunduğu yerin öz yönetimi olmak istiyor. Buna karşı savaş açmak, Önderlerini ağır tecrit altında tutmak bu halkla barışmamaktır. Bu halkla barışmadan Türkiye nasıl istikrara kavuşur, önünü görür? Okuyucu Devlet Bahçeli ve Süleyman Soylu’nun zihniyetinin politika haline getirildiği yerde tabi ki devlet aklı olmaz diyecektir. Bunu diyenlere hak verebiliriz. Ancak 80 milyonluk bir Türkiye geçmişi ve karakteri bilinen iki kişinin insafına nasıl bırakılabilir?!   DÜNDEN BUGÜNE MHP   MHP’nin 1970’li yıllarda ne yaptığı biliniyor. Eski kuşak MHP’nin lanetlenmiş bir parti olduğunu hatırlar. Binlerce solcu, demokrat, devrimci genç MHP’ye bağlı ülkücüler tarafından katledildi. Öyle ki, Kenan Evren kendisini tarafsız göstermek için sadece devrimcileri değil, ülkücüleri de idam etti. Kenan Evren, Türkiye toplumunun çok tepki duyduğu MHP’nin lideri ve kadrolarını zindana attı. Çünkü toplum gözünde en büyük tepkiyi çeken parti MHP’ydi. MHP’ye yönelik uygulamalarla topluma kendini kabul ettirmek istedi. Kenan Evren’in bile toplumdan destek almak için tutukladığı MHP’liler şimdi itibarlı kılınmaya çalışılıyor. Bu en başta Türkiye tarihine ve halklarına saygısızlıktır.   MHP solculara, demokratlara ve devrimcilere karşı kurulan Komünizmle Mücadele Dernekleri'nin en aktif kesimi olmuştur. Süleyman Soylu’nun babası da bu geleneğin öncülerindendir. Türkiye'ye geçmişte çok büyük kötülükler yapan bu zihniyet şimdi Türkiye’yi yönetiyor. Şu anda Tayyip Erdoğan da bu zihniyette. Zaten bozkurt işareti yapmıştı.   BİR ZAMANLARIN LANETLİSİ   Bir zamanlar Türkiye halkları tarafından lanetlenen MHP’nin son lideri sürekli İmralı’yı hedef gösteriyor. Seçim meydanlarında idam ipini sallıyor. Şimdi de Kürtlerin her türlü özgürlük ve demokrasi talebine düşmanlık yapıyor. Şu anda Tayyip Erdoğan HDP şahsında demokrasi ve Kürt düşmanlığı yapınca Erdoğan’ın tam destekçisi olmuştur. Daha şimdiden yıllar sonra yapılacak cumhurbaşkanı adayım Tayyip Erdoğan’dır, diyor. Çünkü İmralı’da ağır tecrit uygulanıyor. HDP’ye düşmanlık yapılıyor; Rojava’da özerk sistem kuran Kürtlere saldırılıyor.   TECRİDİN SİYASİ ANLAMI   İmralı’da PKK liderine yönelik uygulanan baskılar bu iktidarın zihniyetini ve politikasını belirliyor. Bu açıdan İmralı’daki tecridin büyük bir siyasi anlamı var. Türkiye’deki baskıcı siyasetin temeli buradaki uygulamaya dayanıyor. Bu açıdan bu iktidara karşı çıkıp da İmralı’daki uygulamalara karşı çıkmamak tutarsızlıktır. Daha doğrusu İmralı’daki ağır tecrit ve baskıya karşı çıkmadan tutarlı muhalefet yapılamaz.   ÇÖZÜMÜN ANAHTARI   İmralı’da yatan bir kişi değildir. Milyonlarca insan meydanlarda sahipleniyor. Türkiye’nin en temel sorunu olan Kürt sorunu İmralı’da düğümlenmiş. Herkes biliyor ki, en makul çözümü öneren bir lider. Bu açıdan Türkiye'deki tüm sorunların çözüm anahtarı bu liderin elinde. Eğer Türkiye’de Kürt sorunu vardır, diyorsak bu gerçeği kabul etmek zorundayız.   Bu lidere yapılan hakaret artık Kürtlere yapılmış hakarettir, saygısızlıktır. Kim ne derse desin Kürtler böyle algılıyor. Resmi siyaset bu lidere farklı bir yaklaşım içinde olsa da gerçeklik değişmiyor.   EN BÜYÜK KÖTÜLÜK   23 yıldır İmralı zindanında olan bu siyasi lider neden avukatlarıyla görüşemiyor; neden aileleriyle görüşemiyor? Açık ki, hiçbir hukuki nedeni yoktur; daha doğrusu demokratik olmayan Türkiye’nin anayasası ve yasaları çerçevesinde bile hukuk çiğneniyor. Bu da çok önemsenmeyebilir, ancak esas olan İmralı’daki uygulamalarla Kürt toplumunda derin kopuşların yaşanmasıdır. Kürtlerle Türkiye arasında uzun süreli husumet yaratılıyor. Bunu yaratan da siyaseti intikam ve boyun eğdirme olarak gören Tayyip Erdoğan, Bahçeli ve Soylu’dur. Böylece Türkiye’ye en büyük kötülüğü yapmaktadırlar.”