Ayten Beçet'in annesi: Başka canlar yanmasın 2021-03-23 10:33:58   ANTEP - İmralı tecridine karşı yaşamına son veren Ayten Beçet’in annesi Fatma Beçet, cezaevlerinde devam eden açlık grevi eylemlerinin sahiplenmesi çağrısında bulunarak, “Tek talepleri tecridin kaldırılması. Bizim canımız yandı, başka canlar yanmasın” dedi.    Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması talebiyle 8 Kasım 2018’de başlatılan açlık grevi eylemi, 30 Nisan 2019’da ölüm orucu eylemine dönüştü. 200 gün süren eylemler sırasında Tekirdağ Cezaevi'nde Zülküf Gezen, Gebze Kadın Cezaevi'nde Ayten Beçet, Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde Zehra Sağlam, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde Medya Çınar, Elazığ Cezaevi'nde Mahsum Pamay, Şakran Kapalı Cezaevi'nde Yonca Akici ve Osmaniye Cezaevi'nde Siraç Yüksek ile Almanya’nın Krefeld kentinde Uğur Şakar, İmralı tecridini protesto etmek amacıyla yaşamlarına son verdi.   Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde 23 Mart 2019’da yaşamına son veren Ayten Beçet'in ikinci ölüm yıl dönümü, bir kez daha cezaevlerinde İmralı tecridine karşı başlatılan ve 117’nci gününde devam eden açlık grevleri ortamında karşılanıyor.    KÜLTÜR VE SANATA ADADI   Beçet, ailesinin koruculuk dayatmalarına karşı 1990 yılında Siirt’in Pervari ilçesine bağlı Erkent (Êkendî) köyünden göç ettiği Antep'te 1991 yılında dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamlayan Beçet, mühendislik fakültesini kazanmasına rağmen gitmedi ve Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) Mersin Şubesi’nde çalışmalara başlayarak, kendini kültür ve sanat çalışmalarına adadı.   9 YIL HAPİS CEZASI   Antep’te kültür sanat faaliyetleri yürüttüğü 2008 yılında gözaltına alınan Beçet, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklanarak Adana Karataş Cezaevi’ne gönderildi. Burada 3 ay 10 gün tutuklu kalan Beçet, görülen ilk duruşmada tahliye edildi. 2011 yılında Mersin’de baygınlık geçiren Beçet, bu kez kaldırıldığı hastanede gözaltına alındıktan sonra yine “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklanarak Karataş Cezaevi’ne gönderildi. Yaklaşık 2 yıl tutuklu kalan Beçet, 2013 yılında tahliye edildi. Hakkında Adana 6'ncı Ağır Ceza Mahkmesi'nde açılan davada 9 yıl hapis cezası verilen Beçet, bir yıl sonra tekrar tutuklandı. Kısa bir süre sonra Karataş Cezaevi’nden Muş Kadın Kapalı Cezaevi’ne, 3 yıl 6 ay sonra da Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi. Beçet, 1 yıl 9 ay sonra tarih 23 Mart 2019’u gösterdiğinde, İmralı tecridini protesto etmek amacıyla yaşamına son verdi.    CENAZE KAÇIRILDI   Cezaevinden çıkarılan Beçet’in cenazesi, İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) götürüldü. Aileyi arayan polis, cenazeyi almasını istedi. Bunun üzerine aile Antep’ten İstanbul’a doğru yola çıktı. Cenazeye el koyan polis, aileyi arayarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın emriyle cenazenin uçakla Antep’e götürüleceğini söyledi. Ankara’ya ulaşan aile, tekrar Antep’e geri döndü.    TAZİYE EVİ VERİLMEDİ   Polis, kaçırarak Antep’e getirdiğini Beçet için cenaze törenine izin vermeyecek, defin işlemlerine 5 kişinin katılması şartı koydu. Beçet’in babası Sabri Beçet, geri döndüğü Antep’te polis tarafından Yeşilkent Mezarlığı’na götürüldü. Cenazeye kimsenin katılmasına izin verilmemesi üzerine aile ve polis arasında uzun süreli tartışmalar yaşandı. Tartışmaların ardından Beçet, aile bireyi 20 kişinin katılımıyla polis ablukasında zifiri karanlıkta defnedildi. Ancak engellemeler definle sınırlı kalmadı, AKP’li Şahinbey Belediyesi de taziye evi vermedi.    ANNE: BAŞIM DİK, GURUR DUYUYORUM   Kızının ikinci ölüm yılında yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı’na anlatan anne Fatma Beçet, ilk haberi eşi Sabri Beçet tarafından verildiğini söyledi. O an yaşadığı acıyı anlatan anne, cenazenin kaçırılmasıyla daha büyük bir acının yaşatıldığını söyledi. Anne Beçet, cenazenin teslim edilmesinin ardından engellemelerin devam ettiğini belirterek, “Cenazemizi teslim aldık. Bu kez mezarlığa gitmemize izin vermiyorlardı. Cenaze mezarlıkta defnedilmeyi bekliyordu. Mezarlık girişinde bizi durdurdular. Orada sayısız polis ve asker vardı. Hepimizi araçlardan indirdiler. Burada bir kez daha engellendik. Sadece aile fertlerinden 4-5 kişilik bir grubun mezarlığa alınacağı söylendi. Mezarlıkta kızımın cenaze namazını sadece 4 kişi kıldı. Ambulansın ışığı ile gece saat 04.00’te defnettik. Başımıza silah dayamışlardı. Evimiz 4 gün boyunca ablukadaydı. Kimsenin yanımıza gelmesine izin vermiyorlardı. Taziye yeri dahi vermediler. Bana, ‘Kızın teröristtir, taziye yeri vermeyeceğiz’ diyorlardı. Benim kızım Kürdistan’ın namusu ve şerefiydi. Başım dik, gurur duyuyorum. Kızım kendine layık gördüğü bir ölümü esas aldı” şeklinde anlattı.   ‘BAŞKANI ÖZGÜRLEŞTİRECEĞİZ’   Beçet’in yaşadığı sağlık sorunlarından dolayı açlık grevi eylemine katılmasına izin verilmediğini söyleyen anne, “Telefon görüşmesinde bana ‘Arkadaşlarım açlık grevindeyken, benim girmemem çok zoruma gidiyor’ dedi. Greve katılmadığı için 3 gün boyunca ağlamış, çok üzülüyordu” dedi. Beçet’in yaşamına son verdiği gün Newroz’u kutladıklarını ve günü çok mutlu geçirdiklerini aktaran anne Beçet, tutukluların anlatımlarını şöyle aktardı: “Şehit düşeceği gün Newroz’u kutlamışlar. Ayten odanın üst katında 2 mektup yazmış. Bir tanesini koynuna bir tanesini de cebine koymuş. Arkadaşlarıyla birlikte o gün oda temizliğini yapmışlar. Ayakkabıları temizlemiş ve iplerini çıkarmış. Açlık grevindeki arkadaşlarına meyve suyu ve ayran vermiş. O gün sürekli gülüyormuş. Arkadaşları ona ‘Ayten hayırdır, sen bir şey mi duydun niye gülüyorsun. Bize de söyle’ diye sormuşlar. Ayten de ‘Mutlu olmanız için gülüyorum. Biz kazanacağız. Başkanımızı özgürleştirip, Kürdistanı kurtaracağız’ şeklinde cevap vermiş.”   ANNESİYLE SON GÖRÜŞMESİ   Beçet ile yaptığı son telefon görüşmesini anlatan anne, kızının o gün çok mutlu olduğunu söyledi. Kızının her görüşmede açlık grevi eylemlerine destek olmaları yönünde tembihlerde bulunduğunu söyleyen Anne Beçet, yaptığı son telefon görüşmesini şöyle anlattı: “Bana sürekli ‘Anne destek çıkın, barışı getirelim’ diyordu. ‘Neden alanlara çıkıp barış istemiyorsunuz? Yeter artık, anneler ağlamasın. Barışı getirmezsek, ben kendimi Kürdistan’a feda ederim’ dedi. Son görüşmede de 10 ya da 20 gün gibi süre hiç bizimle konuşamayacağını söyledi. Ama ben kızımın bana veda ettiğini bilmiyordum. Aslında son konuşmamızmış. Ertesi gün şehit düştüğü haberi geldi.”   ‘BAŞKA CANLAR YANMASIN’   Cezaevlerinde İmralı tecridi ve artan hak ihlallerine karşı 117’nci gününde devam eden açlık grevi eylemlerinin sahiplenilmesi gerektiğinin altını çizen anne Beçet, “Tek talepleri tecridin kaldırılması. Bizim canımız yandı, başka canlar yanmasın. Talepler karşılansın” çağrısında bulundu.    MA / Barış Polat