Ankara'da Halepçe Katliamı'na ilişkin panel 2021-03-16 19:05:51   ANKARA- Halepçe Katliamı tanıklarından Gazeteci Ramazan Öztürk, HDP'nin Halepçe Katliamı’na ilişkin düzenlediği panelde, yaşananları anlatarak, "Bütün dünya bu katliama tanık oldu, görmezden geldi ve sessiz kaldı" dedi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mamak İlçe Örgütü, Halepçe Katliamı’nın yıl dönümde ilişkin Tıp Fakültesi Caddesi’nde bulunan Beyaz Köşk Düğün Salonu’nda panel gerçekleştirdi. "Halepçe'den Roboski'ye Beyazıt'tan Gazi'ye unutmadık unutmayacağız" ve "Zindanlarda Açlık grevi 110'uncu günde dayanışma yaşatır" pankartlarının asıldığı panele HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül ve birçok kurum katıldı.  Panel öncesinde Halepçe katliamı hakkında bilgi veren HDP Mamak İlçe Örgütü yöneticisi Remziye Güçlü, "Kürt halkının Hiroşiması olan Halepçe'de elma kokusuna koşarak can veren çocukların çığlıklarını hissettik mi? Yüzlerce insan hayatını kaybederken sessiz kalan herkes bu katliamın ortağı olmuştur" dedi.  'KATİL DÜZEN DEVAM ETTİKÇE KAPANMAYACAK' Güçlü, Halepçe'nin ilk katliam olmadığını sözlerine ekleyerek, "Barbarlık düzeninin öyle katliamları var ki, bu katliamlar halklarımızın zihninde var olacak ve hatırlanacak. Her tarafından, kan, gözyaşı, irin ve pislik fışkıran bu katil düzen devam ettikçe kapanmayacaktır" diye konuştu.  'HALEPÇE BUGÜNÜN DEVAMIDIR' Daha sonra konuşan HDP Milletvekili Kemal Bülbül ise Halepçe katliamının bir soykırım olduğunu ifade ederek, "Halepçe'deki soykırım bugün şekil değiştirerek başta Rojava, Şengal, Qamişlo ve Türkiye Kürdistanında olmak üzere her yerde devam ediyor. Bugün yaşanılanlar Halepçe'nin devamıdır. Aynı zihniyet 'Kürt halkı diye bir halk yoktur, Kürtçe diye bir dil ve Kürdistan diye bir yer yoktur' demektedir. Halepçe bir soykırımdır ve Kürt halkını çevreleyen herkes bu suça dahil olmuştur" dedi.  'İMRALIDA NELER OLUYOR?' Açlık grevlerine dikkati çeken Bülbül, "Bugün insanlar haklı talepleri için, tecrite karşı 110 gündür açlık grevinde. İmralı adasında ne olduğunu bilmiyoruz. Orada ne oluyorsa bu kendi hukukunu ihlal etmektir. Kendi hukukunu ihlal eden ve kendi hukukunu ihlal ettiği zaman bunu inkar ettiğimizde bizi 'terörist' ilan eden bir akıl var" dedi.  'CUMHURİYETTEN BERİ SUÇ İŞLENİYOR' Türkiye'de sosyal demokratların Kürt halkına karşı görev sorumlulukları ve borçları olduğunu söyleyen Bülbül, "Cumhuriyetin kuruluşundan beri iktidar Kürt halkını tutuklayarak, susturarak, işkence ederek, katlederek suç işlemiştir. Biz bunu biliyoruz. Havadan ölümün yağdığı yerde adaletten, hukuktan, özgürlükten bahsedilemez" ifadelerini kullandı.  TANIK GAZETECİ ÖZTÜRK: SOKAKLAR CESETLERLE DOLDU Online olarak panele katılan Halepçe katliamı tanıklarından gazeteci Ramazan Öztürk, Halepçe katliamı ile birlikte dünya insanlığının da öldüğünü ifade ederek, yaşananları şu şekilde anlattı:  "Komşu ülkeler sanki burunlarının dibinde meydana gelen bu katliam olmamış gibi davrandı. Batılı ülkeler ise Saddam ile ilişkileri yüzünden sessiz ve kör kaldılar. O gün orada olup bitenler dünyaya sığmayacak kadar büyüktü. Önce bombalar bırakıldı. Kimsenin aklına kimyasal bomba olduğu aklına gelmedi. Ardından ekşi elma kokusu gelmeye başladı. Sokaklarda koşuşturma başlayınca gaz dumanının yakınına giren insanlar nefessiz kalarak, ağzından köpükler çıkarak yere düşüp öldüler. Kısa süre sonra sokaklar cesetlerle doldu Hayvanlar da insanlarla beraber öldü. 'UZUN YILLAR ETKİSİ SÜRDÜ' Ben şehire indiğim zaman 2 yaşlı insan vardı. Konuşmak istedim onlarla konuşamadılar tek söyleyebildikleri "Bombalar" oldu. Cesetler kokmaya başlamıştı. Ben başka ülkelerdeki savaşları izledim, savaşta öldüklerini gördüm ama ilk kez zehirli gazlarla bir şehrin tamamen zehirlendiğini gördüm. Bu bir katliam bir soykırımdır. Onlarca aile tamamen yok edildi bazılarının katliamdan sonra çocukları olmadı. Bu soykırım değil mi? Hala Halepçe'de ve civardaki yerlerde yaşayan insanlar bu kimyasalları bedenlerinde taşıyor. Ciğerlerinden, gözlerinden rahatsız olan onlarca insan var. Hala o bölgede bu insanları tedavi edecek ciddi bir hastane kurulmadı. Kimyasaldan etkilenen insanlar o an bir rahatsızlık hissetmeyebilirler fakat 5 yıl 6 yıl sonra etkileri çıkıyor. Bu ispat edildi. İran'da 100 bin kişi kimyasaldan etkilenmiş kişiler vardı ve zamanla öldüler. Kayıtlı olanları biliyoruz ve resmi kayıtlarda olmayan birçok insan da var bunu da biliyoruz"  'HABERLER YAYINLANMADI' O dönemde dünya basınının ilk günlerde gerekli olan tepkisi göstermediğini söyleyen Öztürk o dönemde basın dünyasına dair şu bilgileri aktardı:"Birçok yabancı ülkeden gelmiş gazeteciler vardı. Hepimiz aynı manzarayı gördük. O insanlar o manzaraları çektiler mi? Çekmediler mi? Neden kullanmadılar çektiklerini? hala bilmiyorum. Halepçe'den döndükten sonra Avrupa'dan gelen gazeteciler filmlerini, video çekimlerini ülkelerine götürdüler. Bunu hep merak ettim. Bu çekimler görüntüler fotoğraflar neden yayınlanmadı? Ben sabah gazetesinden çalışıyordum o zamanlar. Biz manşetlere verdik fakat diğer gazetelerde 3 sütun haber çıktı. Türkiye basını da gözünü kulağını kapattı. İşin ilginç bir tarafı da var, benimle birlikte o zamanlar Güneş gazetesinden gelen bir gazeteci arkadaş daha vardı. O arkadaşımız da döndüğünde kendi arkadaşlarına anlatmış filmleri gazeteye vermiş fakat yayınlanmamış ve o filmleri çöpte bulmuş. Ben bunu çok sonradan öğrendim." Konuşmaların ardından panel, Demokratik Aleviler Derneği Mamak Şube Eşbaşkanı Hasan Altun'un Hilmi Toy'a ait 'Mart Kapısında Yazılanlar şiirini seslendirmesi ve müzik dinletisiyle devam etti.