New York Times'ın Efrîn haberine tepki: Carlotta Gall gerçeği yansıtmıyor 2021-02-24 12:47:54 ANKARA - New York Times’in İstanbul muhabiri Carlotta Gall imzasıyla yayımladığı "Türkiye’nin Suriye’deki güvenli bölgesinde güvenlik ve sefalet el ele gidiyor" başlıklı haberine tepki gösteren Afrin Post, makalenin gerçekleri yansıtmadığını ve işgali aklamaya yönelik olduğunu yazdı.  New York Times’in Türkiye muhabiri Carlotta Gall imzasıyla 16 Şubat’ta yayımladığı "Türkiye’nin Suriye’deki güvenli bölgesinde güvenlik ve sefalet el ele gidiyor" haberine Kürtlerden tepki yağdı. Kuzey ve Doğu Suriye'deki gelişmeleri takip eden Afrin Post, NYT’nin haberinde gerçeği çarpıtığı, kaynak olarak da Türkiye tarafından atanan Vali Orhan Aktürk ve “isyan savaşçısı” olarak gördüğü selefi unsurların kullanılmasına tepki gösterdi. Gall’ın kaleme aldığı makale Türkiye’de hükümet denetimindeki Anadolu Ajansı (AA) tarafından övgüyle alıntılandı.    Afrin Post'un New York Times gazetesine yanıt olarak yayınladığı yazıda şöyle denildi: "The New York Times, 16 Şubat 2021 tarihli sayısında Afrin'in mevcut durumu hakkında bir makale yayınladı; bu makalenin başlığı, NYT İstanbul ofisi sorumlusu Carlotta Gall tarafından 'Türkiye’nin Suriye’deki Güvenli Bölgesinde Güvenlik ve Sefalet El Ele Gidiyor' olarak atıldı.   Afrin Postası olarak işgal altındaki Efrîn'de yaşananları yakından takip ediyor, haber, makale ve raporları Kürtçe, Arapça ve İngilizce olmak üzere üç dilde yayınlıyoruz. Maalesef, gazetenizin yayınladığı makaleyi hayretle okuduk ve hatalar ve çelişkilerle dolu olmakla birlikte yalnızca Türk hükümetinin bakış açısını yansıttığına şahit olduk.   Gall yazısında Afrin'in Türkiye sayesinde güvenli bir yer haline geldiğini savunmuş. Bizim açımızdan bakınca yazarın Türkiye güzellemesi yapmaya çalıştığı, Türkiye'nin işgalini temize çıkarmaya çalıştığı açıktır. Bu makale o kadar yanlı yazılmıştı ki üslubu New York Times gibi saygın bir yayına aitmiş gibi görünmekten ziyade Türk Anadolu Ajansı'na yakındı.   NY Times, yüksek düzeyde gazetecilik profesyonelliği ve objektifliği ile tüm dünyada tanınmaktadır. Bayan Gall’inki gibi bir makale yayınlamak, gazetenin yıllarca üzerine inşa ettiği inanılırlığı zayıflatıyor; bu nedenle, belirli gerçekleri açıklığa kavuşturmak ve Gall'in bilerek gözden kaçırdığı bazı noktaları netleştirmek istedik.   Türkiye'nin işgalinden sonra bölgenin medyaya kapatıldığı bilinen bir gerçek. İşgal makamları gazetecilerin kendi lehlerine haber yapmadıkları sürece bölgeye girişe izin vermeyeceği de açık bir gerçektir. Şu da belgelenmiş bir gerçektir ki bölgenin yerel halkı olan Kürtler medyaya konuşmaktan çekinmektedir.   EVLERİN SAHİPLERİNE NE OLDU?   Gall'in yazısı bugün Afrin'deki yaşamın gerçekliğini yansıtmıyor. Makale, doğu Guta'dan Afrin'e zorla sınır dışı edilenlere karşı sempatiyi oldukça abartarak yazmış. Makalede, savaş nedeniyle veya Türk işgali nedeniyle kimin kaçtığı belirtilmiyor. O evlerin sahiplerine ne oldu? Evlerini, tarlalarını, ailelerinin mezarlarını nasıl terk ettiler? Makale, insanların zorla yerlerinden edildiğini veya bugün nerede yaşadıklarını söylemiyor.   Türk hükümetinin insanları evlerden ve çiftliklerden, yani yerlerinden ederek “Türk ulusal güvenliğini” nasıl sağlayabileceğini tam olarak bilmek istiyoruz. Efrîn halkının dönmesine neden izin verilmiyor?   Açıkçası Afrin'de 'yeni yerleşimciler' gerçekten de var. Afrin'e taşınanlar, savaş suçlarıyla tanınan, mülteciler için yapılan depolardan gıda yardımını çalmış silahlı milisler. Bu suçluların yarattıkları kriz,  şüpheli bir Rus-Türk siyasi anlaşmasının küçük bir parçası olan gelişleriyle Afrin'e taşındı.   İşgalden bu yana, uluslararası akreditasyona sahip birçok kuruluş, Afrin vatandaşlarına yönelik insan hakları ihlallerine ilişkin korkunç açıklamalar yayınladı. Uluslararası İnsan Hakları Örgütü, Uluslararası Suriye Soruşturma Komitesi, Amerikan Din Özgürlüğü Komitesi, Mısır İnsan Hakları Vakfı ve Suriye İnsan Hakları Gözlemevi gibi gruplar. Bu grupların raporladığı yüzlerce savaş suçu, insanlığa karşı suç raporu var, ancak Gall’in raporunda hiçbirinden bahsedilmemiş.   Afrin'i işgal eden milislerin aşırılıkçı siyasi ve dini ideolojileri var; Bölgedeki Ezidilere karşı zorla İslam'a geçiş, kutsal mabetlerin yıkılması ve buldozerlerle mezarlıklara talan etmek gibi soykırım eylemleri gerçekleştirdiler. Bu işgalciler, bölgenin gerçek sakinlerin tüm izlerini ortadan kaldırmaya çalışıyor.   Bugün Afrin gerçeğini anlamak için Türk ve İslami militan işgalinden önceki gerçeğin ne olduğunu bilmek gerekiyor. Efrîn halkı, Suriyelileri etnik, dini veya siyasi temellere göre ayırmama konusunda uzun bir geleneğe sahip. Kısacası Afrin, yerlerinden edilmiş Suriyeliler için bir sığınaktı.   Bu agresif Türk duruşunun gerçekliğidir:   Afrin'de yerinden edilmiş Kürtlerin sayısı 300 binden fazla.   İslamcı milisler, Efrîn'deki Kürt halkının topraklarına ve evlerine el koydu; onların yerine milis kuvvetleri yerleştirildi. Bunun sonucu olarak ise demografi değişti. İşgalden önce yerel halkın yüzde 97'sini Kürtler oluştururken, şu anda bölgede yaşayan Kürtlerin nüfusa oranı yüzde 20. Binlerce Kürt vatandaş tutuklandı, kaçırıldı ve idareten kurulmuş İslami hapishanelerde işkence gördü. Onlarca Kürt bu şekilde hayatını kaybetti ve sayısı net olmamakla birlikte pek çok Kürt'ün halen yeri bilinmemekte. Aşağı yukarı 150 bin Kürt şu anda ya kamplarda ya da Türkiye ordusu saldırıları sonucu harabeye dönmüş yıkıntı evlerde yaşamakta. Türk ordusu Şahba bölgesini bombalamaya devam ediyor. Ve bu bölgede de pek çok kişiyi katletti veya yerinden etti. Ankara Afrin'deki işgali Türk milli güvenliği kisvesi altında meşrulaştırıyor peki ya işgalin ve insan hakları ihlallerinin gerekçesi nedir?   ORMANLAR NEDEN YAKILDI?   Afrin zeytin ağaçları açısından zengindir - bu ağaçlar neden söküldü, ormanlar yakıldı?   Diğer insan olmayan kayıplar ise UNESCO alanları. Bu alanlar ortak insanlık mirasının bir parçası oldukları için UNESCO'ya kayıtlıydılar. Bölgeyi işgal eden milis grupları, arkeologlara ve bu alanların kendilerine saldırarak alanı buldozerle yok etti. Bu alanlar insanlık mirası olarak korunmalı ve üzerinde çalışılmalıydı.   Gal'in kurgusunda ayrıca İdlib'deki beş milyon insanın hikayesi de var. Rakam net bir şekilde yanlış çünkü şehir zaten bu nüfusu kaldıracak kadar büyük bir şehir değil.  İç savaş nedeniyle İdlib sakinleri çoğunlukla Afrin'e kaçtı, ancak çoğu Türkiye sınırını geçti veya Avrupa'ya gitti. Suriye hükümeti 2020'nin başında İdlib ve çevresindeki bölgelerin çoğunu geri aldı. Esad'ın yeniden işgalinden sonra İdlib, çoğu Heyet Tahrir el-Şam (Jabhat al-Nusra) ve El Kaide üyesi olan binlerce militana ev sahipliği yaptı. Bunun gibi gruplar İdlib halkı değil ve böyle sayılmamalıdır. Bu militanlar, İdlib'de emirlik kurmak amacıyla Türkiye sınır kapılarından geçerek geldi.   Nüfusun özelliklerine bakacak olursak, Erdoğan'ın Türkiye'de misafir ettiği 3.6 milyon Suriyeli ile birlikte, İdlib nüfusu 8.6 milyon olarak gözükmektedir. İdlib'in asıl nüfusu 1.68 milyondur ve Suriye'nin 24 milyon kişiden oluşan toplam nüfusunun yalnızca yüzde 7'sini oluşturmaktadır.   Bir şey daha netleştirilmeye muhtaç. Türkiye Suriye'de İŞİD ile savaşmadı. Örneğin 24 Ağustos 2016'da Cerablus'ta Kürtler uluslararası koalisyonun yanında savaşıyorlardı; Birkaç saat içinde yüzlerce DAİŞ militanı Türkiye'ye kaçarak Suriye Milli Ordu'suna katıldı. Bu militanların çoğu Afrin'de ve Türkiye'nin işgal ettiği bir başka Suriye sınır şehri olan Ras al-Ain'de görüldü.   Ankara’nın gündeminin gerçeği, medyadaki açıklamalarıyla çelişiyor. Afrin'in Türk güçleri tarafından işgalinden önceki yıllarda, Suriye'nin diğer bölgelerinde çıkan iç savaşa rağmen bölge güvenli ve istikrarlıydı. Bombalamalar ancak Afrin Türkiye'nin işgali karşısında düşünce başladı bu da hizip çatışmalarına, militanların başka militanlarla çatışmalarına sebep oldu. Bu çatışmalar Afrin'i savaş alanına çevirdi.   Göç ettirilen halkın kalmakta olduğu kampları görmezden gelemeyiz ve gelmeyeceğiz de. Bu kamplarda son derece trajik hikayeler var. Temel ihtiyaçlara biçilen fahiş fiyatlar, aşırı yoksulluk ve baskı var. İnsan hakları ihlalleri, cinayetler, cesetlerin açıkta bırakılması, adam kaçırma, fidye toplama ve kadınlara toplu tecavüz konularında da pek çok korkunç hikaye mevcut.   EFRİN'İN İŞGALİ HAKLI GÖSTERİLEMEZ   Bu silahlı gruplara tüm bu ihlalleri yapma yetkisi kim veriyor?   Türk yetkililer, amaçlarının normalliği tesis etmek olduğunu iddia edebilirler ama gerçek bundan çok uzak. Afrin'de , Türk işgalinden önce barışçıl bir yaşam sürülmekteydi ama artık öyle bir yaşam yok. Normal yaşam, halkının topraklarına ve evlerine dönüşüdür. Normal, bölge sakinlerine karşı şiddet içeren İslami militanlar değildir. Afrin'in işgali göz ardı edilemez ve haklı gösterilemez.   Bugün Afrin'deki bu manzaradan direkt olarak işgalci güç olan Ankara sorumludur. Yine de gerçekleri olduğu gibi bildirmek gazetecilere ve gerçeği bilenlere düşüyor, gazetecinin işi gerçekleri Ankara'daki politikacılara uyacak şekilde manipüle etmek değildir.   Afrin'in işgal edilen bölgesi, tek bir makalede listelenemeyecek kadar çok nedenle güvenli olmaktan çok çok uzak.   The New York Times gibi küresel bir üne sahip büyük ve etkili bir medya kuruluşunun daha doğru makaleler yayınlamasını veya Gall'in kaleme aldığı makaleleri 'Yorum ve analiz' kısmına aktarmalarını umuyoruz.  İşbirliğiniz ve bakış açımızı dinlemeye ayırdığınız zaman için teşekkür ederiz."