‘Libya 3’e bölünebilir’ 2021-02-24 09:06:27 İSTANBUL - Libya’da 24 Aralık’ta bölgesel kotalar üzerinden yapılması planlanan genel seçimlerin ülkeyi 3’e bölme riski taşıdığını belirten Ortadoğu uzmanı Hamide Rencüzoğulları, dış güçlerin dayatmalarının çözüm olamayacağına dikkati çekti. Libya’da NATO müdahalesiyle başlayan savaşın üzerinden 10 yıl geçti. Muhammed Kaddafi’nin 2011’de devrilmesinin ardından 2014 yılında Trablus ve Tobruk merkezli hükümetler arasında ikiye bölünen ülke, dış müdahaleler artıkça sorunlar içinden çıkılmaz hal aldı. Küresel ve bölgesel güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda hazırladıkları çözüm planları gelinen aşamada krizi derinleştirmekten başka işe yarmıyor. Birleşmiş Milletleri (BM) öncülüğünde devam eden çözüm süreci kapsamında ülkede 24 Aralık’ta genel seçimlerin yapılması planlanıyor.      GEÇİCİ HÜKÜMET VE SEÇİM KARARI   İsviçre'nin Cenevre kentinde 19-23 Ekim 2020’de düzenlenen 5+5 Ortak Askeri Komite toplantıları sonucunda Libyalı taraflar arasında kalıcı ateşkes anlaşması imzalandı. BM öncülüğünde 5 Şubat’ta Libya Siyasi Diyalog Forumu (LSDF) üyelerinin oylaması sonucunda Libya’da 24 Aralık'ta yapılması planlanan seçimlere kadar ülkeyi yönetecek geçici hükümet kuruldu. Oylamada, Başkanlık Konseyi Başkanlığına Muhammed Menfi, Başbakanlığa da Abdulhamid Dibeybe seçildi. Öte yanan Libya Siyasi Diyalog Forumu’nda yürütülen tartışmalar sonucunda, seçimlere kadar yeni Anayasa taslağı üzerinden referandum yapılması da planlanıyor.   Gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ortadoğu Uzmanı Hamide Rencüzoğulları, genel seçimlerin bölge kotaları üzerinden yapılmasının planlanması nedeniyle Libya’nın 3’e bölünme tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkati çekek, dış dayatmalarının çözüm olamayacağını söyledi.   TÜRKİYE'YE 'DUR' MESAJI   Trump yönetiminin Libya’da belirsiz bir siyaset izlediğini ve genel olarak Türkiye kazanımlarına yatırım yaptığını belirten Rencüzoğulları, Rusya’nın Tobruk hükümeti ile ilişkinin bu tercihte önemli rol oynadığını ifade etti. BM başta olmak üzere diğer batılı güçler ve bölgesel güçlerin Türkiye’ye karşı açık tutum almaya başladığını vurgulayan Rencüzoğulları, bunun dur anlamında bir mesaj olduğunu belirtti. Rencüzoğulları, Biden yönetiminin de geçici hükümeti desteklemekle beraber Ulusal Mutabakat Hükümeti içindeki İhvancıları da desteklemeye devam ettiğini kaydetti.   GEÇİCİ HÜKÜMET ÇÖZÜM OLUR MU?   BM öncülüğünde kurulan geçici hükümetin krize çözüm olasılığını değerlendiren Rencüzoğulları, geçici hükümet kurma çabasının ilk olmadığını, daha önce de UMH’nin kuruluşu ile bu adımın atıldığını ancak bunun krizi çözmediğinin altını çizdi. Rencüzoğlulları, UMH’nin kuruluşu olarak devlet kurumlarının da resmi olarak bölündüğünü hatırlatarak, “Şimdi çıkarları çatışan bütün taraflar bu geçici birlik hükümetine destek veriyor. Bu durum geçici hükümetin UMH’den farklı yol alacağı intibası yarattı. Ama krizi çözer mi diye sorarsanız, şu anda bunu kimse ön göremiyor. Nedeni de BM’nin meşru olarak ilan ettiği ve oradan gücünü alan UMH’nin içindeki bazı siyasi kişiler bu süreci baltalama yoluna gitmeye başladı. Kişiler arasında iktidar ve nüfuz savaşı var ve bu süreçte giderek derinleşti” diye belirtti.    İTHAL DAYATMALAR ÇÖZÜM OLMAZ   24 Aralık’ta gerçekleştirilmesi planlanan genel seçimlerinin dış güçler tarafından Libya halkının iradesinin görmezden gelinerek planlandığını düşünen Rencüzoğlulları, dış güçlerin dayattığı şeylerin çözüm olamayacağını savundu.    Libya’nın geleceğinin yine bölgesel ve küresel güçler tarafından şekillendirilmeye çalışıldığına vurgu yapan Rencüzoğulları, “Dolayısıyla seçim dediğiniz şey Libya halkının kendi iradesini ortaya koymasıyla alakalı bir şeydir. Önceki seçimlerde de işte Libya özgür seçimlerini yapmaya başladı diye medyada çok fazla propaganda yapıldı ama halkın büyük çoğunluğu seçmen kaydı bile yaptırmadı. Yüzde 50’nin altında seçmen kaydı yapan kesimin de yine çok küçük bir kesimi sandığa gitti. Libya’nın çözümü Libya halkının elinde olmadı. Nitekim buna rağmen seçilenler bölgenin zenginliklerine nüfuz etme çatışmasına girdiler ve ülke bölündü” diye konuştu.   SANDIK BAŞINA GİTMEK OLANAKSIZ   Rencüzoğulları, seçim öncesi yeni anayasa çalışmalarının tamamlanarak referanduma götürülmesinin planlandığını sözlerine ekleyerek, şöyle devam etti: “Bundan önceki seçimler referanduma sunulmayan bir anayasa üzerinden yapılmıştı.10 yıl sonra bu ülke çok daha derin çatışmaların içerisinde olduğunu görüyoruz. Referandumun ya da sandık başına gitmenin olanaksız olduğu bir süreçten bahsediyoruz. Referandum yapılabilir tabii ama kesinlikle formaliteden ibaret olur. Trablus bölgesi kendi yandaşları ile Doğu Libya kendi yandaşları ile Fizan bölgesi de keza öyle kendi yandaşları ile yapar. Ama sonuçta meşru bir anayasa çıkmış olabilir.”    SEÇİMLER LİBYA’YI BÖLECEK   Seçimlerin sorunları çözmek bir yana bölge kotası üzerinden gerçekleşmesi nedeniyle Libya’yı 3 bölgeye böldüğüne işaret eden Rencüzoğlulları, şunları dile getirdi: “Dolayısıyla bölgelerin güç yarışı daha çok açığa çıkacak. Üstelik adaylar konusunda ideolojik çatışmalarda daha çok artacak. Bu süreçte çok fazla sabote edici girişimler de bekleniyor. Nitekim dün UMH’nin İçişleri Bakanı Fethi Başağa’ya yönelik sözde bir suikast girişimi oldu. Bundan dolayı Trablus’ta birbirlerine muhalif milis gruplar çok gerilimli bir pozisyonda. Kimine göre bu süreci sabote etme sürecini başlattılar. Yani çözüm Libya’nın kendi içinden çıkmadığı için, dışarıdan getirilen çözüm sonuç almadı. Dileğimiz halkların barışı yönünde bir barış olması.”    SUİKAST SENARYO MU?   Başağa'ya yönelik suikast iddialarını ilişkin de Rencüzoğulları, şunları söyledi: “Libya’da Müslüman Kardeşler’in yayın organlarında suikast girişimi çok fazla işleniyor. Ancak Tobruk Hükümeti yanlısı hem tamamen dış müdahalenin karşısında yer alan basın organları bunun bir oyundan ibaret olduğunu yazıyorlar. Bunun bir senaryon olduğunu ifade ediyorlar. Çünkü Başağa’nın geçtiği yol tamamen açık. Videolar da yayınladılar. Hiçbir şekilde konvoyun durdurulması ve hedef alınması mümkün değil. Öte yandan 10’un üzerinde araç var konvoyda ve hepsi zırhlı. Bir tane araçla suikast nasıl düzenlenebilir gibi değerlendirmeler yapılıyor. Ama Başağa’nın suikaste uğradığını ve kınadığını ilk söyleyen ABD’nin Trablus elçisi olunca herkes burada nasıl bir oyun var diye düşünüyor. Bu oyunun arkasında kimler var diye bakıyor. Başağa'nın aday olduğu listenin kazanılacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Başağa da öyle bakıyordu. Bu yüzden en azından kendisine yönelik bir mağduriyet çıkarıp, en azından adaylığının teşvik edilmesi ya da onanması yönünde bir hamle olarak değerlendiriliyor.”    MISIR ELİNİ GÜÇLENDİRDİ   Mısır’ın, geçtiğimiz günlerde Trablus hükümeti yetkilileri ile yaptığı görüşmede Trablus’ta elçilik açma kararını da değerlendiren Rencüzoğulları, kararın Türkiye’nin alanını daraltmaya yönelik önemli hamlelerden biri olduğuna işaret etti.   Mısır’ın ateşkesin ardından yaptığı hamlelerle elini çok güçlendirdiğini belirten Rencüzoğulları, devamla “Üstelik UMH Başbakanı, İçişleri Bakanı ve temsilcilerle resmi temaslarda bulundu. Bunlar Türkiye’yi rahatsız etmesi gereken hamlelerdir. Fakat Türkiye'den buna dönük tepki görmedik. Muhtemel ki hepsi geçici hükümete değil de 24 Aralık’ta seçilecek hükümete yatırım yapıyor. Her taraf barışçıl girişimlerden yana olduğunu mesajını veriyor. Ama bu süreçte Mısır gerçek anlamda Libya’da elini daha fazla güçlendirdi. Doğu ile ilişkileri ve anlaşmaları zaten vardı. Batı Libya’yla da hem ekonomik hem askeri işbirliğini geliştirdi. Hava ve kara yollarının açılması yönünde adımlar atarak, krizi yönetme sürecinde elini güçlendirdi” dedi.    TÜRKİYE KALICI MI?   Ülkede bulunan Türkiye askerler ve paramiliter güçlerinin akıbetine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Rencüzoğulları, BM’nin yabancı güçlerin ülkeden çıkması için verdiği sürenin dolduğunu hatırlattı. Tüm tarafların BM’nin kararına uyarak yabancı ve paralı güçlerin çıkarılması taleplerini yoğunlaştırdığını kaydeden Rencüzoğlulları, sözlerini şöyle tamamladı: “ABD'de bu çağrıyı yaptı.  BM de defalarca yaptı. Libyalı tarafların tamamı bu çağrılara katılıyor. Dolayısıyla UMH de Türkiye'nin kendi askerleri olsun, paralı askerleri olsun buradaki varlığını destekleyecek ve kalıcılaştıracak hiçbir açıklama yapmıyor. Türkiye'nin Libya'daki varlığını sürdürmesinin görünürde olanağı yok. Sadece ısrar ve inat üzerinden sürdürebilir. Ama BM 5+5 Askeri Misyonu’nun aldığı yabancı ve paralı askeri güçlerin kararının da içinde bulunduğu kararlar yerine getirilmezse zaten birlik hükümeti oluşmaz, ülke seçime gitmez diye düşünüyorum.”    MA / İdris Sayılğan