Özgür Gündem’e hınç bitmedi: Sayısız dava, yıllarca hapis cezası 2021-02-17 09:18:56 İSTANBUL - KHK ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi ana davasında haklarında “Örgüt üyeliği” iddiasıyla hapis cezası verilen Eren Keskin ile İnan Kızılkaya, davanın ve verilen cezanın hukuksuzluğuna dikkati çekerek, gazeteye yönelik hıncın hiç bitmediğini ifade etti.   Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi ana davasında İstanbul 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi “Örgüt üyeliği” suçlamasıyla gazetenin Eş Genel Yayın Yönetmeni Eren Keskin, Sorumlu Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya ve İmtiyaz Sahibi Kemal Sancılı’ya 6 yıl 3’er ay ve Keskin’den sonra Genel Yayın Yönetmeni Zana (Bilir) Kaya hakkında da “Örgüt propagandası” suçlamasıyla 2 yıl 1 ay hapis cezası verildi.   “Örgüt üyeliği” suçlamasıyla haklarında 6 yıl 3’er ay hapis cezası verilen İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı ve gazetenin Eş Genel Yayın Yönetmeni Eren Keskin ile Sorumlu Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya, verilen cezalara tepki gösterdiler.    143 DAVA 17 YIL HAPİS   Verilen cezaya ve mahkeme sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Keskin, Özgür Gündem Gazetesi’nin çıktığı günden bu yana avukatlığını yaptığını söyledi. Özgür Gündem’in bu coğrafyada en ağır baskılara maruz kalan bir gazete olduğunu ifade eden Keskin, “Benim anılarım olan bir gazete. Musa amca, Ferhat Tepe, öldürülen gazeteciler, gazetenin bombalanmasına kadar o kadar ağır süreçler yaşandı ki birçok kez isim değiştirmek zorunda kaldı” dedi.   Gazetenin 2013 yılında yeninden Özgür Gündem ismiyle yayına başlaması ile kendisine iletilen Eş Genel Yayın Yönetmenliği teklifini memnuniyetle kabul ettiğini dile getiren Keskin, “Çünkü ben bu gazetecilere karşı hep borçlu olduğumu hissettim. Barış süreci adı verilen süreçte gazeteye hiç dava açılmadı. Barış sürecinin sona ermesiyle çok yoğun davalar açılmaya başlandı. Benim hakkımda ana dava dışında açılan davalarda 143 dava açıldı, 17 yıl 2 ay hapis cezası ve 450 bin lira para cezası verildi” diye anlattı.   ‘AKIL DIŞI SÜREÇ YAŞIYORUZ’   Keskin, ana davada ise önce TCK 302 maddesinden müebbet hapis ile yargılandıklarını, daha sonra bunun “örgüt üyeliği” olarak değiştirildiğini belirterek, şöyle devam etti: “Sonuçta örgüt üyeliğinden ceza verildi. Hem yasalara göre hem de Yargıtay içtihatlarına göre örgüt üyeliğinin belirli koşulları vardır. Örgüt üyeliğinden ceza verebilmek için kişinin talimatla o örgüt yapısı içinde yer aldığına, ast üst ilişkisi içinde ve bütün iradesini örgüte teslim ettiğine dair somut delillerin ortaya konması gerekiyor. Ben 30 yıldır insan hakları hareketi içerisindeyim. İHD dışında hiçbir örgütün üyesi değilim. Bunu bütün dünya biliyor. Bu artık akıl almaz bir şey. Gazetecilik faaliyetinin örgüt üyeliği olarak değerlendirilmesi akıl alır bir şey değil. Bu Türkiye’nin hem kendi iç hukukuna hem altına imza attığı uluslararası sözleşmelere aykırı. Kimseyi buna inandıramazlar. Ama böyle akıldışı bir süreç yaşıyoruz. Hiçbir hukukla, hiçbir insan hakları anlayışıyla açıklayamayacağımız bir süreç yaşıyoruz. O nedenle karara çok da şaşırmadım.”   ‘GİTMİYORUM’   Keskin, yaratılan korku süreciyle insanların Türkiye’den kaçmalarının amaçlandığına dikkat çekerek, “Gitmiyorsanız da hapse girin diyorlar. Ben hiçbir yere gitmeyeceğim” dedi.   HUKUKSUZLUK   Gazetenin Sorumlu Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya da verilen cezaya tepki göstererek, gazeteciliğin bu topraklarda meşakkatli bir iş olduğunu belirtti. Kürt basınının da bu meşakkatli işin en ağır yükünü taşıyan kesim olduğunu söyleyen Kızılkaya, yarılama süresinin başından cezalandırmaya kadarki süreçte hukuktan bahsetmenin mümkün olmadığını değerlendirmesinde bulundu. Yargılandıkları süre boyunca haberlerinden hiçbirine yalanlama gelmediğini aksine doğru olduğu kesin olan haberler gerekçe gösterilerek yargılandıklarına işaret eden Kızılkaya, yaptıkları haberlerin arkasında olduklarını kaydetti.   ‘EZİLENLERİN SESİ SOLUĞUYDU’   Kızılkaya, yargılama sürecinde yaşananlardan hareketle kendilerine ceza verileceğini bildiğini ifade ederek, “Çünkü Özgür Gündem’i cezalandırmak sadece bir kurumu cezalandırmak anlamına gelmiyor. Bu cezalandırma Mezopotamya topraklarında yaşayan halklara vurulmuş bir darbedir aslında. Gazete kurulduğundan bu güne kadar Anadolu ve Mezopotamya’nın farklı seslerini içinde barındıran bir gazetecilik anlayışına sahipti. İktidar medyasının kendi kadrajını çevirmediği ezilenlerin sesi ve soluğuydu. Aynı zamanda Türkiye’de Kürt halkının ortak yaşam iradesine yönelik demokratik bir duruşu vardı. Gazetecilik mesleğinde Türkiye’nin gerçeklerine ayna tutuyordu. Fakat 7 Haziran sonrası Kürt meselesinin tekrardan şiddet ve çatışma sarmalına sokulmasıyla beraber iktidara boyun eğmeyen basına karşı topyekûn saldırılar başladı. Bizde bundan nasibimizi fazlası ile aldık” diye konuştu.   ÖZGÜR GÜNDEME HINÇ BİTMEDİ   Haklarında açılan pek çok davandan anlaşıldığı üzere iktidarın Özgür Gündem’e olan hıncının bir türlü bitmediğine vurgu yapan Kızılkaya, “İktidarın militarist politikalarını sorgulayan yayın organına karşı hınçları var. Bu hınçlarını her şekilde dile getiriyorlar. Cezalandırılmamız somut bir belgesi ve hukuki bir gerekçesi olmayan faşizan bir tutum. Bu Kürt basını üzerinde yargı tacizidir. Bu yaşananlar hem insan hakları noktasında suçtur hem de gazetecilik mesleğini tamamen bitirmeye yönelik yargısal bir tacizdir” ifadelerini kullandı.   MA / İdris Sayılğan - Rojin Altay