'Can kaybı yaşanmadan tutukluların talepleri kabul edilmeli' 2021-02-09 09:02:20 MUĞLA – İmralı tecridine karşı daha önce 96 gün açlık grevinde kalan tutuklu Figen Şahin’in ablası Nurgül Turğal, cezaevlerinde yeniden başlanan açlık grevlerine dikkati çekerek, can kaybı yaşanmadan tutukluların taleplerin kabul edilmesini istedi. Pandemi döneminde katlanan hak gaspları ve 22 yıldır İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması talebiyle cezaevlerinde 27 Kasım’da başlatılan süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemi 75’inci gününde ulaştı. Barolar, insan hakları örgütleri ve sivil toplum örgütlerinden bu konuda yapılan çağrılara rağmen hükümet süren eylemi görmezden gelme tutumu içerisinde.    Bu yaklaşım başta tutuklu aileleri olmak üzere demokratik kamuoyunu da endişelendiriyor.    İmralı tecridine karşı Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevi eylemine o dönem tutuklu bulunduğu Balıkesir Burhaniye T Tipi Kapalı Cezaevi’nde  katılıp, 96 gün kalan Figen Şahin'in ablası Nurgül Turğal, cezaevindeki hak ihlalleri ve devam eden açlık grevine dair konuştu.   2015 yılında Adana'da "örgüt üyesi" olduğu iddiasıyla tutuklanan kardeşi Figen Şahin’e 20 yıl 4 ay 15 hapis cezası verildiğini anlatan ablası Turğal, sırasıyla Adana Karataş Kadın Kapalı, Tarsus T Tipi, Maraş Elbistan Kadın Kapalı, Burhaniye T Tipi cezaevlerinde kalan kardeşinin kendi talebi doğrultusunda 1 Aralık 2020’den bu yana İzmir Aliağa Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’ne sevk edildiğini paylaştı.   ‘ŞİMDİ DAHA ÇOK KAYGI İÇİNDEYİZ’   96 gün açlık grevinde kalan kardeşinin kilo kaybı yaşadığını dile getiren abla Turğal, “Kardeşim 96 gün açlık grevinde kaldı. “Çok üzücü bir süreçti. Ailecek yaşanan durumdan çok etkilenmiştik. Biz sofraya oturduğumuz zaman yemek boğazımdan geçmiyordu. Çünkü onlar orada aç ve sen nasıl yemek yiyebilirsin. Onlar orada açlık grevindeydi ama bizim evimizde yas vardı. Annem sürekli kardeşim fotoğraflarına bakıp ağlıyordu. Şimdi daha çok kaygı içindeyiz. En büyük kaygımız ise can kayıplarının yaşanmaması” diye konuştu.    Pandemi nedeniyle yaklaşık 11 aydır kardeşinin açık görüşüne gidemediğini söyleyen abla Turğal,  kardeşiyle en son 20 Ocak’ta telefon görüşü yapabildiklerini kaydetti.   ‘PİŞMANLIK’ DAYATILIYOR   Turgal, kardeşinin bu görüşmede kendisine cezalarının tamamlayan iki arkadaşının serbest bırakılmaları gerekirken tahliye edilmediğini ve pişmanlık yasası dayatıldığını söylediğini aktardı.   Turğal, “Arkadaşların açlık grevinde olduklarını ve morallerin yüksek olduğunu belirtti. Cezaevi yönetiminin kitap ve gazete alamadıklarını ifade etti. Şuan zaten en temel ihtiyaçları olan kıyafetle verilmiyor. Daha önce siyah renk kıyafet veriliyordu. Şuan siyah renk kıyafet de izin verilmiyor. Yani bizim gönderdiğimiz kıyafetlerin çoğu verilmiyor. Havalar zaten soğuk ve üşüyorlar” ifadelerini kullandı.   'TALEPLER KARŞILANSIN İSTİYORUZ'   Tecrit ve hak ihlallerine yönelik başlatılan açlık grevlerinin demokratik  kamuoyu tarafından sahiplenilmesini isteyen abla Tuğrul, son olarak şunları söyledi: “Bütün siyasi tutuklular zor şartlarda yaşıyor. Zaten bunlar hükümlü ve cezaevi yönetimleri tarafından ikinci defa cezalandırılmaları ve bazı haklarının verilmemesi hukuksuzluktur. Açlık grevleri de bu taleplerin karşılanması için başlatıldı. Çünkü insanca yaşam herkesin hakkı. Bu talepler doğrultusunda başlatılan açlık grevleri bir can kaybı yaşanmadan taleplerin karşılanmasını istiyoruz. Biz kendi çocuklarımızdan bağımsız değiliz. Biz tutuklu yakınlarımızın arkasında olacağız. Onlarla haklı talepleri kabul edilinceye kadar onlarla birlikte yürüyeceğiz. Bu konuda tüm Türkiye’deki demokratik kesimin açlık grevlerine daha fazla duyarlık göstermelerini ve seslerini dışarıya duyurmalarını bekliyoruz. Çünkü biz ancak birlikte var olabiliriz.”