'Komplo başarılı oldu diyenlere Rojava'yı göstermek yeterli' 2021-02-03 09:07:04 DİYARBAKIR - Uluslarası komplonun Kürtleri statüsüz bırakmak amacıyla gerçekleştirildiğini belirten Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ, bunun boşa çıkarıldığını belirterek, Rojava devrimini örnek gösterdi.  PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999 tarihinde uluslararası bir işbirliği ile Türkiye'ye getirilmesinin üzerinden 21 yıl geçti. Öcalan, Kürt siyaseti tarafından "uluslararası komplo" olarak nitelendirilen bu tarihten bu yana İmralı Cezaevi'nde tecrit altında tutuluyor. İmralı Cezaevi'ni 2019 yılında ziyaret eden Avrupa İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi (CPT),  tarafından Öcalan'a "tecrit içinde tecrit" uygulandığı tespitinde bulunarak kaldırılmasını istemişti. Ancak CPT geçtiğimiz haftalarda Türkiye'ye yaptığı ziyarette İmralı Cezaevi'ne gitmemesi büyük tepkilere neden oldu. Türkiye ve Kürt siyasetinin ana gündemlerinden biri olan tecridin kaldırılması için 27 Kasım tarihinde başlatılan açlık grevi ise 69'uncu gününde devam ediyor.    STATÜSÜZ BIRAKILMAK İSTENİYOR   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ, Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesinin etkilerini ve o tarihten bu yana uygulanan tecridi değerlendirdi. Öcalan'ın Türkiye getirilmesinin Kürt coğrafyasının 4 parçaya bölen emperyal güçlerin yüzyıllık planının devamı olduğunu belirten Dağ, "Öcalan'ın uluslararası bir komplo ile esir alınarak Türkiye'ye teslim edilmesi, Kürdistan'ı 4 parçaya bölen emperyal güçlerin yüzyıllık planıdır. Bu plan Kürt halkını statüsüz bırakılması amacını taşıyor. Türkiye burada sadece gardiyanlık rolü üstlendi" dedi.    Kürt halkının bu planla tasfiye edilmek istendiğini dile getiren Dağ, Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesi nedeniyle cezaevlerinde "Güneşimizi karartamazsınız" eylemleriyle tavır sergilendiğini vurgulayarak, "1999 yılında cezaevleri başta olmak üzere Türkiye’de ve birçok yerde Kürt halkı hem önderini sahiplenme hem de bu yoldan geri dönüşün olmayacağını, var olan yüzyıl önceki Kürt'ün eski Kürt olmadığını yine Kürdistan’ın sömürge statüsünün kabul edilmeyeceğinin mesajı verildi. ‘Güneşimizi karartamazsınız eylemleriyle Önderimizi teslim almış olabilirsiniz ama bu hareketi tasfiye edemezsiniz' mesajı verildi. Komplo bu şekilde boşa çıkarılmış oldu" diye konuştu.   KOMPLOYA KARŞI ROJAVA DEVRİMİ   Öcalan'a yönelik plana karşı Kürtlerin cevabının her alanda büyümek olduğunu vurgulayan Dağ, "Komplo başarılı oldu diyenlere Rojava devrimini göstermek yeterlidir. Kürt özgürlük hareketi her alanda büyüyorsa bir devrim gerçekleştirebilecek kadar büyümüşse komplonun başarısız olduğunun göstergesidir. Bu mücadelenin, bu ideolojinin ne kadar haklı olduğunu ve haklar tarafından ne kadar sahiplenildiğinin göstergesidir" ifadesinde bulundu.    TECRİDİN AMACI NEDİR?   Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesiyle hedeflenen Kürt özgürlük hareketini tasfiye planının tutmadığını belirten Dağ, ama planın uygulanmasından vazgeçilmediğinin altını çizerek, "Komplo devam ediyor, ama direniş de devam ediyor" dedi. Öcalan'ın toplum ve Kürt siyasi hareketi üzerindeki etkisine işaret eden Dağ, bu etkinin önüne geçilmesi amacıyla Öcalan'ın İmralı Adası'na hapsedildiğini ve tecride tabi tutulduğunu belirterek,"Öcalan'ın gücünün önüne geçmek istiyorlar. Öcalan’ın tek bir sözü ile Ortadoğu’ya barış gelebilir, barış umudu bu topraklarda yeşerebilir. Emperyal güçler Öcalan’ın rolünü oynamaması, gücünü göstermemesi için ve sesini halklara ulaştırmaması için bir tecrit politikası yürütülüyor" diye kaydetti.   HUKUKSUZLUK İMRALI'DA BAŞLIYOR   Öcalan’a uygulanan kapsamlı ve yoğunluklu tecrit modelinin dünyada bir ilk olduğuna vurgu yapan Dağ, tecridin geldiği noktada tüm topluma yayıldığını dile getirdi. Tecridin toplumsallaşmasından dolayı herkesin tepkisini ortaya koyması gerektiğini ifade eden Dağ, şöyle konuştu: "Tecrit, Türkiye’nin yasalarına aykırı olan bir politika. İmralı’da başlayan adaletsizlik, hukuksuzluk gittikçe ülkeye yayılıyor ve her birimizin hayatında vücut buluyor. Tüm politikalar kaynağını İmralı’dan alıyor, çünkü ilk hukuksuzluk orada başlıyor. İmralı’da tecrit politikalarının derinleştirilmesi sonrası alınan savaş kararıyla tüm kaynaklar savaşa ayrılıyor. Bütçenin savaşa ayrılmasıyla sosyal yaşam etkileniyor. İnsanların işsiz kalması, aç kalması bütçenin savaşa ayrılmasından kaynaklanıyor."   DÜŞÜNCELERİ HEDEF ALINIYOR   Dağ, Öcalan’ın "Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez" fikriyatının Ortadoğu’da büyük yankı uyandırması ile kadının kendi öz kimliğini ve benliğini bulduğunu, gençliğin toplum için ne anlam ifade ettiği düşüncesinin de karşılık bulmasından dolayı toplumsal tecridin en fazla bu kesimleri hedef aldığını aktardı. Kadına ve gençliğe saldırıların nedeni toplumun öncüsü olmalarından kaynaklandığını ifade eden Dağ, şunları söyledi: "Faşizme karşı en fazla mücadele eden gençlik ve kadındır. Bu yüzden çok fazla saldırıyor. Sokaklarda eylemlerde bulunan ve en çok sesini çıkaran kadınların ve gençlerin öncülük ettiği halktır. Erk zihniyete karşı mücadele eden kadınlardır. Eğer faşist düzen yıkılacak yerine demokratik bir düzen gelecekse bu kadınların ve gençlerin eliyle gerçekleşecek."   TECRİT İÇİN KAMPANYA    Tecridin kaldırılması için cezaevlerinde başlatılan açlık grevleri eylemlerine değinen Dağ, HDP’li gençliğin de içinde olacağı Birleşik Gençlik Hareketi olarak tecridin sonlanması için 8 Şubat’ta kampanya başlatacaklarını açıkladı. Dağ, bu kampanya ile her alanda tecridi teşhir edip mücadele edeceklerini sözlerine ekledi.   MA / Ergin Çağlar