Sarıyıldız: Öcalan’ı dinleseydiler başka bir atmosfer yaşıyor olacaktık 2021-01-30 09:04:59 İSTANBUL - HDP eski milletvekili Faysal Sarıyıldız, mücadeleler sonucu İmralı kapısının açıldığını belirterek, "Öcalan’ın devlete önerdiği reçete uygulansaydı, şu anda bambaşka bir atmosferi yaşıyor olacaktık" dedi.  Uluslararası güçlerin baskısıyla Suriye'den çıkarılıp, 15 Şubat 1999'da Türkiye'ye teslim edilen PKK Lideri Abdullah Öcalan, İmralı Adası'ndaki Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulduğu günden bu yana tecrit altında tutuluyor. Cezaevlerindeki siyasi tutuklular, pandemi döneminde artan hak gasplarının son bulması ve Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması talebiyle 27 Kasım’dan bu yana süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemi, 65’inci gününe ulaştı.    Yine Öcalan’a dönük tecridin son bulmasının yanı sıra anadilde eğitim ve anadilde savunma hakkının tanınması talepleriyle 12 Eylül 2012’de başlayan ve 68 gün süren açlık grevinde yer alan siyasetçilerden Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 24., 25. ve 26. dönem Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız ile Öcalan’a dönük sürdürülmeye devam edilen tecrit politikası ve buna karşı başlatılan açlık grevlerine dair konuştuk.    YIKIMLARIN ÖNÜNE GEÇTİ   PKK Lideri Öcalan’ın Kürt toplumu üzerindeki etkisini kullanarak kritik zamanlarda yaptığı müdahalelerle çok büyük felaketlerin önüne geçtiğini belirten Sarıyıldız, bu kritik zamanlardan birinin de 2012 yılı olduğunu kaydetti. 2012’de Öcalan üzerindeki tecridin ağırlaştırıldığını hatırlatan Sarıyıldız, “Beytüşşebap ve Şemdinli başta olmak üzere birçok yerde büyük çatışmalar yaşanıyordu. Tam da bu dönemde 12 Eylül 2012’de cezaevlerinde binlerce tutuklu açlık grevine başladı. En temel talepleri Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanması, anadilin önündeki engellerin kaldırılmasıydı. Bu açlık grevi 67’nci gününde Öcalan’ın çağrısı son buldu” dedi.    DEVLETİN SAMİMİYETİ   Böylesi bir kritik dönemde kendisinin de açlık grevine 20’nci gününde dahil olduğunu ifade eden Sarıyıldız, “Sayın Öcalan’ın ülkenin en kritik olduğu dönemde sürece müdahale etti. Açlık grevleri kazanımlarla sonuçlandı. Kürt siyasi tutsaklar mahkemelerde kendi anadilleri ile savunma yapmaya başladı. Öcalan’la görüşmeler başladı ve İmralı kapıları açıldı. Öcalan’ın sürece müdahalesi ile sonu belli olmayan bir savaşın önüne geçildi. Devlet her zora düştüğünde Sayın Öcalan’ın kapısına gidiyor. Oysa kalıcı demokratik ve barış için samimice Sayın Öcalan’ın yanına gidilseydi, şu an yaşadığımız amansız durum çoktan sona ermiş olurdu. Türkiye’de yaşayan 80 milyon insan bambaşka bir dönemi yaşıyor olacaktı” diye konuştu.    İMHA KONSEPTİ    HDP’li eski vekil, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın 2015 yılında çözüm sürecini bozmasından sonra ilk önce İmralı’nın kapılarını kapattığını hatırlattı. İmralı’nın kapıları kapatıldıktan sonra iktidarın içte ittihatçı kliklerle anlaşarak, Kürt kentlerinde imha ve katliam konseptini devreye koyduğunu söyleyen Sarıyıldız, bu konsept etrafından onlarca Kürt kentinin yerle bir edildiğini, yüzlerce kişinin katledildiğini anımsattı.    DEVLETİN FARK ETTİĞİ İKİ GERÇEK!   Devletin Öcalan’ın hapsedildiği 22 yıllık sürede iki gerçeği net bir şekilde gördüğünü belirten Sarıyıldız, bunları şöyle açıkladı: “Bunlardan ilki Sayın Öcalan’ın Kürt halkı üzerindeki etkisi kırılamayacağını; ikincisi ise Öcalan’la en ufak bir iletişim kırıntısı sağlansa Kürt siyasal hareketine en zor anlarda bile kazanımcı doğrultuyu verebilecek yetenekte olduğudur. Devlet 2013’de Sayın Öcalan’ın Diyarbakır Newrozu’nda okunan mektubunun ardından başlayan çözüm sürecinde Kürt siyasal hareketini çürütüp, dağıtmayı hedeflemişti. Ancak Sayın Öcalan bu süreci halkı ve hareketi ile tüm iletişim araçlarının açık tutulması halinde amansız ve sonu kestirilemeyen bir savaşın önüne geçebilmeyi, bu sayede demokratik imkanlar sonuna kadar kullanılabilecekti. Toplum yeni bir bilinç etrafında örgütlenecek ve zihinsel devrimde canlı bir organizma gibi yaşama devam edebilecekti. 2015 yılına gelindiğinde yüz yıllık ulus devletçi kodlarla hareket eden siyasal iktidar yanıldığını fark etti ve yeniden savaş konseptine dönüldü. Bu konsept halen devam ediyor.”    ÖCALAN’IN REÇETESİ    Öcalan’a uygulanan tecride karşı her dönem ciddi mücadeleler verildiğini ve bunun sonucunda İmralı kapılarının açıldığını vurgulayan Sarıyıldız, “Bugün sürdürülen tecrit her zamankinden daha ağır ve tehlikelidir. Çünkü uygulanan tecrit, AKP, MHP ve Ergenekon ittifakının tecrididir. Şu anda ortaya çıkan kaos her zamankinden daha derindir. Türkiye’yi dünyadan yalıtmış durumdalar. Türkiye, dünya sistemi açısından bir tehlike olmaya başladı. Sayın Öcalan bu günleri görüyordu. Bu anlamda ciddi uyarıları da vardı. Sayın Öcalan’ın devlete önerdiği reçete uygulansaydı, şu anda bambaşka bir atmosferi yaşıyor olacaktık” ifadelerini kullandı.    ‘DİRENİŞE ORTAK OLUNMALI'   Sarıyıldız, tecridin kaldırılması talebiyle Avrupa ve Türkiye’de başlatılan kampanyaların önemi üzerinde de durdu. Herkesin Öcalan’a özgürlük kampanyalarına tüm gücüyle dahil olması gerektiği çağrısında bulunan Sarıyıldız, “Birçok kampanyada olduğu gibi bunun da öncülüğünü cezaevindeki tutuklular yapıyor. Cezaevlerindeki zor koşullara rağmen her koşulda zaferle çıkılabileceğini 40 yıllık zindan direnişi ile hep ispatladılar. Tekrar yeni bir direnişin içindeler ama koşulları her zamankinden daha ağır. Çünkü faşizmin en fazla baskı kurduğu alanların başında zindanlar geliyor” dedi.   “Zindanlarda kayıp vermemek ve kalıcı tahribatlar yaşanmaması için biz dışarıdakilerin cezaevlerinde başlatılan bu direnişe ortak olması gerekiyor” diyen Sarıyıldız, sözlerini “Dışarıda güçlü bir ses verilmesi durumunda Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kırılmak zorunda kalacağını ve beraberinde yeni süreci başlatacağını söyleyebiliriz” şeklinde noktaladı.   MA / Erdoğan Alayumat