Sokağı, dağı, yaylası yasaklı kent 2021-01-26 09:01:22 HAKKARİ - Hakkari Valiliği'nin 15 günde bir getirdiği eylem ve etkinlik yasağı, bin 705’inci gününe girdi. HDP'li vekil Sait Dede, yasakların amacının insanları açlığa mahkum etmek olduğunu söyledi.  AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 2017 yılında, "yayla yasakları kaldırılacak" sözünün üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen bölge kentlerindeki yasaklar kaldırılmadı. Tam aksine bu süre boyunca yasaklı hale getirilen yaylaların sayısı daha da arttı. En son askeri operasyonlar gerekçe gösterilerek birçok kentte yüzlerce alan "Özel Güvenlik Bölgesi" adı altında yasaklandı. Hakkari ve bağlı ilçeler de yasak ilan edilen yerler arasında.     Hakkari Valiliği, 22 Ocak'ta kent merkezi, Çukurca, Yüksekova ve Şemdinli ilçesindeki 12 bölgeyi "Özel Güvenlik Bölgesi" ilan ederek, yıl sonuna kadar yasakladı. Yasağın ilan edildiği bölgeler kent genelinde büyük bir alanı kapsıyor. Söz konusu yasaklı bölgelerde onlarca vadi, yayla ve yerleşim yeri bulunuyor. Kentteki yasaklar bununla da sınır değil. Valilik, yıllardır tüm eylem ve etkinliklere yasak getiriyor. Yüksekova ilçesinde 13 Mart 2016 yılında ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve aynı yıl tüm ülkede ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) sonrası, kentte başlayan eylem ve etkinlik yasağı halen devam ediyor. Valilik belli aralıklarla 15 gün ya da 30 gün süreyle eylem ve etkinliklere yasak getiriyor. Söz konusu yasak kapsamında sadece Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve diğer muhaliflere engel çıkarılması ise dikkat çekiyor.    HDP Hakkari Milletvekili Sait Dede, en çok partilerinin eylem ve etkinliklerini kapsayan ve yaylalara getirilen yasakları değerlendirdi.   YASAKLAR ÜLKESİ    Dede, Türkiye’nin “yasaklar ülkesi” haline getirildiğini belirten Dede, Hakkari’de ise özel bir durumun olduğunu söyledi. Dede, bu yasakların 2017 yılına kadar askeri ve güvenlik bölgeleri adı altında Hakkari bölgesinin yüzde 80’nini kapsadığını ifade ederek, yerleşim yeri olmayan tüm alanların yasaklandığına dikkat çekti. Dede, “Kendi yerleşim alanlarınıza dahi gidemiyorsunuz. Kendi yaylanız ve köyünüze hiçbir şekilde gidemiyorsunuz. Bazı bölgelere ise izin dâhilinde gidiliyor. Ancak bu tür yerlerde ise ikametgahınız olmadığı zaman giremiyorsunuz. İkametgâh olsa bile yanınızda götüreceğiniz yiyeceklerin kotası belirlenerek, bir kilo çay veya bir paket şeker gibi gıda malzemelerindeki kısıtlamalarla karşılaşılıyor” dedi.     AMAÇ BİAT ETTİRMEK    Eylem ve etkinlik yasağının pandemi gerekçesiyle uzatıldığını dile getiren Dede, 4 yıldan fazla bir süredir yasakların mevcut olduğuna değindi. Dede, yerleşim yerleri yasaklarında "Sen odun toplayamaz, tarım ve hayvancılık yapamazsın. Sen aç kalmak zorundasın. Aç kaldığında ise bana biat etmek zorundasın" dayatmasının, ikincil yasaklarda ise "Sen konuşamaz, itiraz edemez ve sesini çıkartamazsın" dayatmasının olduğunu belirtti.    HAKKARİ’DEN TÜRKİYE’YE YAYILDI    Yasakların bölgede Kürtlere, Türkiye’de ise muhalif kesimlere uygulandığını vurgulayan Dede, bu yasakların sonlanmasının yolunun “Kürt sorununun çözümünde” olduğunun altını çizdi. Dede, “Eğer Kürt sorunu demokratik yollarla çözülmüş olsa, insanlar tarım ve hayvancılık yapabilecek, taleplerini ve sorunlarını dile getirebilecek” diye konuştu.   ONLARCA İNSAN KATLEDİLDİ   Hükümetin güvenlikçi politikalarla hak ihlallerine neden olduğunu sözlerine ekleyen Dede, “Son yıllarda Hakkari’de onlarca insan asker ve polis kurşunuyla katledildi. Bunlar nerede katledildiler? Sürmi İnce olayında olduğu gibi kendi tarlalarında, evlerinin arkalarında katledildi” dedi.    TECRİTLE BAŞLADI   2013-2015 yılları arasındaki Çözüm Süreci’ni hatırlatan Dede, bu yıllarda ekonomik, siyasal ve kültürel yönden refah ortamının sağlandığına işaret etti. Dede, “Gerçekleşen bütün gelişmeler tamamıyla tecritle bağlantılıdır ve yasaklar tecritle gerçekleşen uygulamalardır. Yasakların ve çözümsüzlüğün tarihine baktığımız zaman Sayın Öcalan’a tecrit uygulandıktan sonra, diyalog ve çözüm sürecinin sona erdiği zamandır. Bunların hepsi birbiriyle bağlantılı konulardır. Ne zaman ki ‘masa devrildi’ o zaman halk nefesiz kalmaya başladı” diye konuştu.