Güven’in avukatı: Karar hukuki bir skandaldır 2020-12-24 09:06:26 DİYARBAKIR - CMK’ye göre sanık dinlenmeden hakkında tutuklama kararı verilemeyeceğini ancak DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in gıyabında verilen kararla tutuklandığını belirten avukatı Serdar Çelebi, kararın hukuki bir skandal olduğunu söyledi.  Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanlığı görevinden dolayı “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 22 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan müvekkili Leyla Güven’e verilen ceza ve tutuklama kararını değerlendiren Avukat Serdar Çelebi, kararın hukuki bir skandal olduğunu söyledi.    Müvekkiline verilen cezasının üst sınırdan verildiğine işaret eden Çelebi, Güven’in tutuklanmasına gerekçe olarak “kaçma şüphesi” gösterildiğini ifade etti. Tutuklamanın Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda (CMK) belirtilen usule aykırı olduğunu anlatan Çelebi, “Mahkeme bağlı olduğu kurallara uymadan böyle bir ceza verdi. Hiçbir CMK’da sanık dinlenilmeden hakkında bir tutuklama kararı verilemeyeceğini açıktır, bu emredici bir hükümdür. Gıyabi tutuklama söz konusu olamaz. Eski CMK’da gıyabında tutuklama vardı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği kararlar ile birlikte 2005’te kaldırıldı. Ama bunların hiçbiri dikkate alınmadan Sayın Güven’e gıyabında tutuklama kararı verildi. Kendisi dinlenilmeden bir karar verildi. Bunun için yasal dayanağı olmayan tutuklamadır. Hukuk dünyasında var olmayan bir tutuklamadır. Şu an bir suç işleniyor aslında. Hukuki skandal söz konusudur. Yasaya uygun alınmamış bir tutuklama kararıyla şu an cezaevinde Sayın Güven. Bunlar usul konusunda sıkıntılar” diye konuştu.   Güven’in, isnat edilen suçlamaların DTK eşbaşkanlığı görevi ve bu görevinden kaynaklı yaptığı konuşmalar olduğunu işaret eden Çelebi, Güven’in bir siyasetçi olduğunu, Kürt sorunun barışçıl yollardan çözülmesini istediği, yaptığı konuşmalarda şiddete çağrının bulunmadığını vurgulayarak, “DTK 2007’den beri açık bir şekilde herkesin gözü önünde devletin bilgisi dahilinde kamuoyunun bilgisi dahilinde faaliyet yürüten bir kongredir” dedi.   DTK’NİN TALİMATLA KURULDUĞU İDDİASI   DTK’nin 2007’den beri kurulduğuna ve o günden beri faaliyetlerini sürdürdüğüne dikkati çeken Çelebi, 2016 sonrası ise DTK faaliyetlerinde bulunanlara yönelik soruşturmalar yürütüldüğünü belirterek, “DTK’ye ilişkin soruşturmalar özellikle 2016 yılından sonra kendini göstermeye başladı. İddianamelere DTK’nin Sayın Öcalan’ın talimatıyla kurulduğu ileri sürülüyor. Öcalan 20 yıldan fazladır cezaevinde kalıyor. Eğer onun talimatları devletin dışında çıkıyorsa ki bu mümkün değildir, böyle bir talimat gelmiş ise devletin bilgisi dahilindedir. Eğer siz bunu örgütsel bir çalışma olarak görüyorsanız, buna izin verilmemesi lazım. Eğer izin verilmişse ya legaldir ya da yasal olduğunu düşünüyorsunuz ya da kendi vatandaşınıza komplo ya da tuzak kuruyorsunuzdur. Her iki açıdan da bunun suç olmaması gerekir, bunun yargılama konusu yapılmaması gerekir ve cezalandırma konusu hiç yapılmaması gerekir” ifadelerini kullandı.   DTK’nin demokratik düzen içerisinde faaliyet yürüten bir oluşum olduğunu dile getiren Çelebi, DTK’nin 2012 yılında yeni anayasa yapma çalışmalarına davet edildiğini, DTK’nin kurulan komisyona bu yönde rapor sunduğunu hatırlattı.   ‘ÖZEL KURALLAR UYGULANIYOR’   AİHM’in Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verdiği ihlal kararında “DTK’nin legal bir kurum olduğu, DTK faaliyetlerinin örgüt üyesi suçlamalarına delil oluşturamayacağı” yönündeki karara da işaret eden Çelebi, “Leyla Güven, hiçbir şekilde illegal bir faaliyet içerisine girmedi. Buna ilişkin dosyada da bir iddia yoktur. Dolayısıyla AİHM’in son kararı ile birlikte DTK’nin örgütlenme özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, çalışmalarını örgütsel bir çalışma olmadığını ve örgüt üyeliğine delil olamayacağını kararı da Sayın Selahattin Demirtaş’ın Türkiye kararında dile getirmişti.   Beraat edebileceği konusunda şüphemiz yoktur, bir üst mahkemede, Yargıtay’da ya da Anayasa Mahkemesi’nde. Bu yanlıştan dönüleceğini biliyoruz, ama bu aşamada tutuklama kararının verilmesi aslında çok ilginç ve düşündürücü olduğunu düşünüyoruz. Hele hele tutuklanmadan hemen sonra bir iki saat içerisinde cezaevinden başka bir cezaevine nakledilmesi ve uzaklaştırılması bizi ayrıca kaygılandırıyor. Güven’in iki saat cezaevinde kalmasına müsaade edilmeden başka bir cezaevine nakli sıradan bir nakil olarak açıklanamaz. Dolayısıyla kişiye özel kurallar uygulanıyor” şeklinde konuştu.   AİHM’İN KARARLARINA UYULSAYDI...   Çelebi, Türkiye’de yargının devleti koruma refleksiyle hareket ettiğini ve kararlarının her daim tartışma konusu olduğunu, adil yargılama ilkelerinin ihlalinin olduğu kararların AİHM’den döndüğünü dile getirdi. AİHM’in Demirtaş ve Osman Kavala kararlarına işaret eden Çelebi, AİHM kararlarına rağmen, yargının bu kararlara direndiğinin altını çizerek, “Mahkemeler, AİHM ve Anayasa Mahkemesi’ni dikkate almış olsalardı şu an bunları konuşmuyor olacaktık. Dolayısıyla Leyla Güven tutuklanmamış olacaktı, gereksiz yere pandemi sürecinde yaşı ve sağlık sorunları da dikkate alınarak cezaevinden cezaevine nakil yapılmayacaktı. Biz, şimdi Leyla Güven’in sağlık sorunları konusunda ciddi endişe içerisindeyiz. Aslında bunların tamamı yargısal problemlerdir” diye ekledi.   MA / Mehmetşah Oruç