Bölgede zincirleme hak ihlalleri: Sayı ve derinlik tespit edilemiyor 2020-12-09 09:19:26 DİYARBAKIR – Türkiye, imzaladığı İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin yıl dönümünü, “köpekli işkence, helikopterden atma, mezarlık ve cenazelere saldırılar, sistematik gözaltı ve tecavüz” gibi ağır ihlallerle karşılıyor. İkinci Dünya Savaşı'nın yarattığı yıkım sonrası ulus-devletler, bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması için 10 Aralık 1948’de, Paris’te, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni kabul etti. Aradan geçen 72 yılda, 10 Aralık, “İnsan Hakları Günü” olarak karşılanıyor. Ancak Beyannamenin kabulü, birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de hak ihlallerinin önüne geçmeyi başaramadı. Beyannameyi, 6 Nisan 1949 tarihinde kabul eden Türkiye’nin genelinde hak ihlalleri durmazken, özellikle Kürt illerinde ihlaller üst seviyede. Bölgede yaşananları, insan hakları örgütlerinin hazırladığı raporlarla 8 başlıkta derledik.   YAŞAM HAKKI   Geçen yıllarda olduğu gibi bu yılda da kadın, işçi ve çocukların yaşam hakları elinden alındı. Yaşanan hak kayıplarının altında yatan temel sebep ise faşizan histeri ve cezasızlık oldu. İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nin 2020’nin ilk altı aylık raporuna göre; kolluk güçleri tarafından keyfi öldürme, silah kullanma yetkisinin ihlali veya dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle, bir kişi yaşamını yitirdi, bir kişi yaralandı. Mayın patlamalarında bir çocuk yaşamını yitirdi. Yıl içinde, üç çocuk, 12 kadın ve dört erkek olmak üzere 19 kişi, kuşkulu bir biçimde ölü bulundu.   MEZARLIKLAR TAHRİP EDİLDİ    Bölgede süren savaş ortamının devam etmesiyle, üç kent ve bu kentlere bağlı 13 ilçe sınırlarında bulunan onlarca bölgede, 8 kez özel güvenlik bölgesi ilanları gerçekleşti. 7 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yaşamını yitiren bir HPG’linin cenazesi, PTT kargosuyla ailesine gönderildi.  Yine yaşamını yitiren HPG’lilerin defin edildiği mezarlıklar, en az 8 kez tahrip edildi. 40 kişiye ait olduğu tahmin edilen kemiklerin olduğu bir toplu mezar bulundu. Ölüye ve mezarlığa yönelik saldırılar, yeni dönemin “kirli savaşı” olarak değerlendirildi.   KADINLARA YÖNELİK SALDIRILAR   Türkiye genelinde kadın kırımı yaşanmaya devam ederken, bölgede de şüpheli kadın cinayetleri arttı. Yine 2020'nin ilk 6 ayında 20 kadının intihar ettiği iddia edildi. 14 kadın aile içi şiddet sonucu katledildi, 13 kadın maruz kaldığı şiddet sonucu yaralandı. Bölgedeki kayyımlar pandemi süresince şiddetten kaçan kadınların sığınma yerlerini kapattı.   ÇOCUKLAR   Mardin Nusaybin'de bir polisin apartmanların önünde oynayan çocukları silahla kovaladığı, havaya ateş açtığı görüntüler yılın en fazla tepki toplayan görüntüleri arasındaydı. Bölgede, güvenlik güçleri tarafından istismara uğrayan ve hayatını kaybeden çocuk sayısı da arttı. Batman'da İpek Er ve son günlerde Gercüş ilçesinde 27 kişinin bir çocuğa tecavüz ettiği ortaya çıktı. Hakkari’nin Derecik ilçesine bağlı Yeşilova Mahallesi civarında, askerlerce açılan ateş sonucu 16 yaşındaki Özcan Erbaş hayatını kaybetti. İHD Diyarbakır Şubesinin raporuna göre, üç çocuğun intihar ettiği iddiası yer aldı. bir çocuk aile içi şiddet sonucu katledildi, iki çocuk cinsel istismara maruz kaldı. üç çocuk toplumsal yaşamda maruz kaldığı şiddet sonucu katledildi, 204 çocuk cinsel istismara maruz kaldı. İki çocuk okulda şiddet gördü.   Bölgede yaşayan çocukların anadilinde eğitim almama sorunun yanında, köylerde yaşayan çocuklara uzaktan eğitimin ulaştırılmadı. Diyarbakır Eğitim İzleme Kurulu’nun raporuna göre sadece Diyarbakır’da 200 bin öğrenci EBA'ya giremedi.   GÖZALTINDA İŞKENCE   Yine İHD’nin raporuna göre, en az iki kişi gözaltında, 61 kişi gözaltı yerleri dışında (sokak-ev baskını), 22 tutuklu, cezaevinde işkence ve kötü muameleye maruz kaldı.  Evlere yapılan baskınları ve gözaltı işlemlerinde, aile bireyleri darp edildi, çocuklar korkutuldu, köpekli işkence yapıldı, yurttaşların işkence edilerek helikopterden atılması Türkiye’nin gündemine girdi. Diyarbakır’da evine baskın düzenlenen TJA Aktivisti Sevil Rojbin Çetin ile birlikte Faris ve Hanım Türk, köpekli işkenceye maruz bırakıldı. Van Çatak’ta, 11 Eylül’de gözaltına alınan Osman Şiban ve Servet Turgut’un, operasyona çıkan askerler tarafından işkenceye maruz kaldığı ve helikopterden atıldığı ortaya çıktı. Günlerce yoğun bakımda kalan Turgut, gördüğü işkenceler nedeniyle yaşamını yitirdi. Şırnak'ta gözaltına alınan Meryem Aşkara, polis şiddetine maruz kaldı, öldürülmekle tehdit edildi.    CEZAEVLERİ   Diyarbakır Barosu 2020 Kadın Raporuna göre, Diyarbakır Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda çift kelepçe uygulaması başlatıldığı ve insan onuru ile bağdaşmayan, çıplak arama uygulamasının yapıldığı, koğuş içerisinde ve mahrem alanları görecek şekilde kameralar bulunduğu ve özel hayatın gizliliği hakkını ihlal edildiği paylaşıldı. Pandemi süresince tutuklular sağlık ve iletişim hakkından mahrum bırakıldı. Cezaevlerinde hasta tutukluların durumundaki sessizlik sonucu 21 hasta tutuklu yaşamını yitirdi. Şuan da tecride karşı başlatılan açlık grevlerinde tutuklulara yönelik ihlaller devam ediyor.    DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ   Bölgede hemen hemen her gün gözaltı ve tutuklamalar gerçekleşti. Yine İHD’nin ilk altı aylık raporuna göre, düşüncesinden dolayı 16’sı çocuk 769 kişi gözaltına alındı, 2’si çocuk 132 kişi tutuklandı. 638 ev işyeri baskını yapıldı. Aralarında siyasetçi, gazeteciler ve kamu emekçilerinin de bulunduğu 11 dosyada 121 kişi hakkında değişik hapis ve para cezaları verildi. Şiban ve Turgut’un işkence edilerek helikopterden atılmasını belgeleyen Mezopotamya Ajansı (MA) Van bürosuna polis baskını düzenlendi. Büroya bağlı Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile birlikte Jinnews muhabiri Şehbiran Abi ve gazeteci Nazan Sala tutuklandı. MA Van Bürosu’ndan Dindar Karataş da, yaptığı haberler nedeniyle tutuklandı.   İKTİSADİ ŞİDDET   Yaşanan ekonomik kriz, Kürt kentleri açısından iki kat daha derin boyutlara ulaştı. HDP’nin yıl içinde açıkladığı Ekonomi Raporu’na göre, 2008-2019 yılları arasında Kürt illerinden batıya bir milyon 468 bin kişi göç etmesi dahi işsizliği düşüremedi. Rapora göre, 2015 yılından bu yana bölgede 50 bin esnaf kepenk indirdi ve bu durum yıl içinde de devam etti. Kürt kentlerinde yaşayan nüfus, toplam nüfusun yüzde 18’i iken (15 Milyon 106 bin) 15 üzeri nüfus içerisinde bu oran yüzde 16’ya düşüyor. (9 Milyon 842 bin). Kürt kentlerinde nüfus oranlarına rağmen işyeri sayılarında oran yüzde 8’e kadar düşünüyor. Kürt kentlerinin temel işletmeleri “esnaf işletmeleri” niteliğinde olmasına rağmen, esnaf sayısının ülkeye oranı sadece yüzde 14 olarak kaldı. Rapora göre, en yüksek işsizlik oranları Kürt kentlerinde yaşanırken, bu oranın yüzde 30’u bulduğu belirtiliyor. Kadınlarda ise bu oran yüzde 43’e kadar yükseliyor. Bu tablo, Kürt illerindeki “iktisadi şiddet” olarak ifade ediliyor.      ‘İHLALLER TESPİT EDİLEMEZ DURUMDA’    Bölgede yaşanan hak ihlallerini değerlendiren İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, 2020’nin başlarından itibaren bölgede yoğun bir şekilde hak ihlallerin yaşandığını belirtti. Kürt meselesinin çözümünde güvenlikçi politikaların devreye konulması sonucu şiddetin arttığını söyleyen Zeytun, “Adalet kriterlerinin referans alınmaması nedeniyle otoriter bir sistem inşa ediliyor. Bu inşa sürecinde de bütün demokratik ve müzakere kanalları yok sayılıyor. 2016 yılından başlayan ve artık bir politika haline getirilen seçme ve seçilme hakkının gaspı, kayyım politikası 2020 yılında pandemide de devam etti. Yaşanan ihlallerin sayısı ve derinliği artık tespit edilemez durumda” ifadelerini kullandı.   ‘YARGI İŞLEVSİZ’   Hukukun üstünlüğünün esamisinin okunmadığını kaydeden Zeytun, köpekle işkenceye varan, sınırda katledilen çocukların olduğu ve tümüyle bu suçları bertaraf eden, yargılamayan yargı mekanizmasının varlığına işaret etti. Bölgede, failin kamu görevlisi olduğu fiillerde, eylemlere yönelik cezasızlık politikası yürütüldüğünü aktaran Zeytun, ”Korkutmaya dayanan sindirme politikasına rağmen demokratik kitle örgütlerinin sesini yükselttiği bir yılı daha geride bıraktık” dedi.   Sadece mesleklerini ifade ettikleri için Van’da gazetecilerin tutuklandığını kaydeden Zeytun, “Bir gözaltı işlemi esnasında yoğun kolluk gücüyle insanlara müdahale ediliyor, çocuklarının gözü önünde insanlar darp edilip gözaltına alınıyor. Bunların sebebi hukukun üstünlüğünün iktidar eliyle işlevsiz kılınması” şeklinde konuştu.   ‘HAK ÖRGÜTLENMESİNİ SAĞLAMALIYIZ’   Yaşanan ihlallere karşın yaptıkları itirazların karşılık bulmamasına tepki gösteren Zeytun, şunları söyledi: “Maalesef geçtiğimiz yıllar gibi, bu yılda bütün girişimler sonuçsuz ve etkisiz bırakıldı. Hukuk mekanizması görevini yerine getirmedi. Türkiye’de Kürt meselesinin güvenlikçi politikalarla çözülmeyeceğinin görülmesi gerekiyor. Asli görevimğiz olan insan hakları ve barış mücadelesini her türden haksızlık karşısında sürdürmeye devam ediyoruz.. İHD olarak 34 yıldır baskı ve hukuksuzlukları tespit ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. Her anlamda ihlal yaşayan insanların İHD’ye başvurmasını istiyoruz.”   MA / Eylem Akdağ